İki gün oğlunun cesediyle yaşadı!
Abone olTürkiye 17 Ağustos depreminin bıraktığı acı dolu hatıraları 12 yıl sonra hala unutmadı, yaraları saramadı...
17 Ağustos 1999...
12 yıl geçti büyük afetin üzerinden...
O geceden öyle izler kaldı ki yüreklerde, söküp atılamadı geçen yıllar içinde...
Anadolu Ajansı o 'kıyamet' gecesinden geride kalanları buldu. Onların hikayelerini verdi.
Yüreğiniz acıyacak diye okumamazlık etmeyin...
2 dakika da olsa siz de o acıyı hissedin...
Hissedin ki gerekli önlemleri alın, alınmasını sağlayın...
2 GÜN ÖLÜLERİN ARASINDA KALDI
İsmi Ülkü Karahan...
O kıyamet gecesinde tüm dünyası yerle bir oldu.
FAY HATLARI İMARA MI AÇILIYOR? |
Depremde 4 bin kişinin yaşamını yitirdiği bu ildeki arazilere ilişkin inşaat yasağının daraltılması ve imara açılması tepki topladı. Haberin ayrıntılarını okumak için TIKLAYIN |
Eşini, oğlunu, annesini ve kardeşini depremde kaybetti.
Enkaz altında tam 48 saat kaldı.
Öldü sanılıp cesetlerin arasına konuldu. 2 gün 3 tane cesedin altında kaldı...
Yaşıyorsa şayet, enkazda yanında olan 5 yaşındaki kızı sayesinde.
...Yaşamak...
12 yıl boyunca kaybettiği eşinin ve oğlunun fotoğrafına bir kez bile bakmadan yaşamak...
Onları rüyalarında gördüğünde sadece mutlu olabilmek...
Bir kızı ile her an kapıya konacak yarım kalmış bir hayatı sürdürmek...
Böyle bir "yaşamak" onunki...
O gece...
Ülkü'nün zihninde öylesine canlı ki...
Enkaz altında kaldığı o 48 saat...
''Ezan sesleriyle zamanı tayin etmeye çalışıyordum. Kızım 5 yaşındaydı. Enkaz altında ağzı, bileğime denk gelmişti. Öleceğimi, kendimden geçeceğimi düşünüyordum. Kızıma, 'sesim çıkmazsa bileğimi ısır' dedim. Acısıyla diğer insanlara ses verip, en azından çocuğumun kurtarılabileceğini düşünüyordum. Ama o şekilde ne kadar ayık, ne kadar baygın kaldım hatırlamıyorum. Kızım ara ara ısırması sonucu elimdeki acıyla arada bir kendime geldim. Enkaz altında eşime ve çocuklarıma çok seslendim ama onlardan ses duymadım. Enkazdan sağ olarak çıkan ancak 2 bacağı sakat kalan erkek kardeşim de bizdeydi.''
ÜSTÜMDE CESETLER VARDI
DASK'da sınıfta kaldık |
Deprem herkesin yüreğini yaktı. Ancak 12 yılda yaraları saracak sigorta sistemi bile yaygınlaşmadı. İşte DASK'ta son durum... TIKLAYIN |
Ülkü'nün enkazdan çıktıktan sonra yaşadıkları daha da korkunç... Kızını hastaneye kaldırmışlar ama onu ölü sanıp hastane bahçesindeki cesetlerin arasına atmışlar.
Hatırlıyor o anları Ülkü...
''Beni öldü zannettikleri için hastane bahçesinde ölülerin arasına attılar. 2 gün burada ölülerle kaldım. Üzerimde 2-3 tane ceset vardı. Ama kendimde değildim. 2 gün sonra ise cenazeler ceset torbalarına konulmaya başlandı. Bu sırada görevlilerden biri benim yaralı bacağıma dokununca hafif bir ses çıkarmışım ve görevliler hemen hastaneye götürmüş. Ondan sonra da 3 ay tedavi oldum. Kızımı bu süre zarfında göremedim. Oğlum ve eşimin öldüğünü ise 3 ay sonra söylediler.''
BAKAMIYORUM...
6 ay hastanede kalmış Ülkü... Eşinin ve oğlunun ölümünü doktor kontrolünde söylemişler. "Acıyı kelimelerle anlatamam" diyor ve şunları aktarıyor:
"Yaşadıkları zaman bir an gözümün önünden kaybolsalar hemen özlerdim. İkisine de çok düşkünüm. '11 yaşında vefat eden oğlum, benim kıymetlim, canım, her şeyimdi. Şimdi ismini söyleyemiyorum, yazamıyorum da... Hem oğlumun hem de eşimin fotoğrafına 1 kez bakamadım. 12 yıldır oğlumu ve eşimi çok özledim ama dayanamıyorum, fotoğraflarına bakacak cesareti kendimde bulamıyorum''.
RÜYADA ÖZLEM GİDERMEYİ BİLİR MİSİNİZ?
Ülkü 12 yıldır oğlu ve eşi ile rüyalarında özlem gideriyor.
Onların rüyaları konuk olduğu gecelerin sabahında mutlu bir şekilde uyanıyor...
"En son eşimi rüyamda gördüğümde" deyip o rüyayı da paylaşıyor:
''En son eşimi rüyama gördüğümde evden çıktığını gördüm. Hemen arkasından koşup 'Beni bırakıp nereye gidiyorsun?' diye seslendim. Eşim bana döndü, 'Ben gitmeliyim ama sen kalmalısın. Emanetime iyi bak' dedi. O sırada ağlamaya başlamıştım ve eşime 'Sen de benim emanetime iyi bakıyor musun?' diye sorduktan sonra gözyaşlarıyla uykudan uyandım. En son gördüğüm rüya da buydu.''
BUNU YAPMAYIN! DAHA FAZLA ACITMAYIN
Ülkü Karahan, hayata kızı ile tutunan, eşinden kalan maaşla kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışan yüreği yanık bir anne... Depremden sonra prefabriklerde evlerde sonrasında da Arızlı Irak Konukları'na yerleştirilmiş.
Şimdi ise "DEVLET ÇIK ARTIK" diyor..
Eşini, oğlunu, annesini, kardeşini kaybetmiş 1 kızı ile kalmış Ülkü'ye "çık" diyor:
''Şimdi buradan bizi çıkarmak istiyorlar. Lütfen bizi mağdur etmesinler. Tek çocuğum kaldı ve onun en iyi şekilde yetişmesini istiyorum. Her işe girdim, denedim. Ama 2 gün dayanamadım. Bacağımdaki ağrılar, sakatlığım nedeniyle yapamıyorum. Yarım kalmış insanlarız. Kızım şu anda lise son sınıfta. Ufak bir maaşla birlikte yaşıyoruz. Evden çıkartırlarsa çok zor durumda kalırız. Bu evi alacaklarsa çocuğuma bakabileceğim birşey sunsunlar. TOKİ ve Kentkonut taksitlerini ödeyemem.''
ACI HABER NÖBETTE GELDİ...
HABERİ OKUMAK İÇİN LÜTFEN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]
NÖBETTEYDİ TAM O SAATTE...
Vatani görevini yapıyordu, sınırın taaa öteki ucunda: Ağrı Doğubeyaz'ta...
Severek evlendiği eşi, 1.5 yaşındaki oğlu rahat uyusun diye nöbetteydi Erkan Saraç...
Tam o saatte:
03.02'de bir acı düştü yüreğine:
-'Nöbet sırasında içimde bir şey oldu, sanki içimden bir şey koptu. Değişik bir şey, duygusal bir şey yaşadım. O sırada tabi deprem olmuş. Arkadaşlar falan haberleri izlerken onlar haber verdi. Kocaeli'de deprem oldu diye. Telefonlar çalışmıyordu ailemi çok merak ettim''.
Eşi hamileydi ikinci çocuklarına...
1.5 yaşındaki oğluna daha doyamamıştı...
Saatlerce "DÜNYAM" dediği eşinin sesini duymak için çırpındı...
5 gün boyunca tek bir haber bile alamadı...
"Ama" diyor Erkan:
-"Öldüklerini hiç düşünmedim. Taa ki o enkazın başına gidene kadar"
HEDİYELER ALIP YOLA ÇIKTI
Komutanları izin verdi Erkan'a...
Gidip ailesini bulsun, yüreğindeki ince sızıyı dindirsin diye...
Hediyeler aldı Erkan, severek evlendiği eşine, 1.5 yaşındaki Emre'sine...
''İzmit'e gelip evimi gördüğümde ise manzara çok değişikti. Oturduğu bina yıkılmıştı. Kayınvalidem ve karımın kardeşleri bina enkazının başında bekliyordu. Onların yanına gittim, eşim ve oğlumun nerede olduğunu sordum. Onlar da anlattılar ne olduğunu. Deprem olduğunda 1,5 yaşındaki oğlum Emre annesinin kucağında vefat emiş. Sonra kendimden geçmişim ve hastaneye kaldırmışlar beni. O gün ölmekten beter oldum. Yaşamak çok zor gelmişti. Allah kimsenin başına böyle acılar vermesin. Kocaeli'de 45 gün izin yaptıktan sonra vatani görevini tamamlamak üzere geri döndüm ve bitirdim.''
İki yıl...
Çok sevdiği eşi ile sadece 2 yılı paylaşabildi Erkan...
8 yıl boyunca her kapının açılışında yüreği pır pır etti...
Belki cesetlerini görmediği için, belki cenazede bulunamadığından hiç inanmadı öldüklerine, inanamadı...
Ama son 4 yıldır artık yüreği öyle çarpmıyor...
Artık umudu yok "gelecek sevdiği" diye...
"Kıyamıyorum ama artık evlen oğlum" diyor annesi...
Erkan da kıyamıyor yarım kalmış sevdasına...
Ve biliyor musunuz?
Hala saklıyor eşine ve oğluna aldığı hediyeleri...
12 yıldır, hala saklıyor...
KIYAMET KOPTU SANDIM...
HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...
[PAGE]
KIYAMET KOPTU SANDIM...
Gece uyumamıştı...
Bir sıkıntı vardı içinde...
Dua etti, televizyon izledi, saat tam 02.50'de o ana kadar gelmeyen uyku aniden bastırıverdi.
Gözleri kapandı, açtığında bir kabustaydı:
"10 dakika içinde resmen ölüm uykusuna yatmışım, 10 dakikada 'kıyamet koptu, dünyanın sonu geldi' sandım. Deprem beni yatağımdan fırlatıp atınca, oğlumun yatağının önüne düştüm. Oğlum belki o anda ölmüş, belki de sağdı bilemiyorum. Evin tepemize göçtüğünü, yıkılan kirişleri görüyor, camların patladığını duyuyordum. 'Eyvah dünyanın sonu geldi' dedim ve başıma bir şey düştü, ondan sonrasını hatırlamıyorum."
2 GÜN OĞLUNUN CESEDİ İLE KALDI
Bir süre sonra kendine geldi Huriye Özdemir...
Sarsıntı sürüyor, sallandıkça üzerine yeni ağırlıklar biniyordu.
Oğlunun yatağının dibindeydi...
2 gün o enkazda kaldı...
Yatağın üstünde can vermiş oğluyla birlikte...
11 yaşındaydı "yakışıklısı"...
39 yaşındaydı kocası...
"Kurtaramadım oğlumu, hiçbir şey yapamadım" diyor...
O KOMUTANIN SESİYLE YAŞADI
2 gün boyunca oğlunun cesedi ile bazen ayık, bazen kendinden geçmiş halde kaldı. Ölümü isteyip tekrar tekrar şehadet getirdi... 2 gün sonra farkettiler onu... Ses veremiyordu "Kimse var mı orada?" diyenlere... Ama bir komutan görmüştü onu, o ölüm kuyusunda...
"Sürekli moral verdi o komutan" diyor anlatıyor:
''Komutan bana sürekli 'az kaldı, kurtulacaksın', askerlere de 'Hadi aslanlarım, hadi koçlarım biraz daha gayret' diye sesleniyordu. Askerlerin sürünerek yanıma ulaştığını tahmin ediyorum. Gelen asker koltuk altımdan ip bağladı, o daracık delikten çıkmamın mümkün olmadığını düşünüyordum. İş makinesiyle de müdahale edemiyorlardı. Beni sürükleyerek çıkardılar, 'Kolum koptu' diye bağırdım. Komutan, 'Kopsun kolun, yeter ki sen sağ çık' dedi. Nitekim öyle oldu. Kolumun dokusu, etini beton yığınları sıyırdı. Dışarı çıktım, her yer mahşer yeriydi. Başımdan darbe almış, vücudum ezilmiş, kollarımda et kalmamıştı. Şimdi çok şükür iyiyim."
HANGİSİNE ÜZÜLÜRSÜN!
Gidenlere mi sevdiklerinden ayrı kalan kendine mi?
Bu soruyu soruyor Huriye hep kendine:
"Gidenlere mi, kendi durumuna mı üzülürsün? Gidenlerim bana daha çok acı verdi. Hele evlat... Evlat acısı hiç bir şeye benzemiyor, Allah kimseye, düşmanıma dahi tattırmasın bu acıyı.''
12 YILDIR GECELERİ UYUMUYOR
7 yıl psikolojik tedavi gördü Huriye Özdemir...
97 kişinin yaşamını kaybettiği 7 blokta eşini ve oğlunu bıraktı o da...
Yüksek katlı binalara yaklaşamıyor...
Her an deprem olacak paniğiyle yaşıyor...
12 yıldır geceleri uyumuyor...
Gün ışıyana kadar oturuyor, gün ışığı ile uykuya yeniliyor.
"Ölümden korkmuyorum da diyor enkazda kalmaktan korkuyorum"...
Gidenlere... Kaybettiklerine gelince...
Zor ayrılık...
Geride kalan için hele de:
''Şimdi onların fotoğraflarına bakara yaşıyorum. Sanki onlarla birlikte yaşıyorum. İkisine de çok düşkündüm. Benim de sınavım buymuş''...