Anadolu insanı kıvrak zekâlıdır. Saf görünürler ama sohbetleri
arasında öyle ince mesajlar verirler ki ancak anlayan anlar.
Aşağıya aldığım iki fıkrayı, bizi yönetenlerin, özellikle de
politikacıların dikkatine sunarım.
***
Kars'ta bulunan yerel Serhat TV’nin muhabiri, halkın arasına
karışarak gündelik hayata dair röportajlar yapmaya başlar. Bir
caddede karşılaştığı yaşlı bir amcaya mikrofon tutup sorar:
***
- Nasılsın dayı, eyi misen?
- Şükür oğul, cani taşirem, eyiyem, çoh eyiyem.
- Halin, keyfin, sağlığın da eyi midir?
- Eyidir, he, çoh eyidir.
- Şehirden, hizmetlerden memnun musun?
- Nasi söz!
- Validen, kaymakamdan, belediye başkanından?
- Hiç eyle olur? Bizim ağzımız dövlete ne diyebilir.
- Yani memnunsun.
- Allah dövlete millete, kaymakam bege, bölediye başganımıza zeval
vermesin.
- Memnunsun?
- Dövletimiz, kaymakamımız, başganımız, şanlı ordumuz başımızdadır,
her ne olursa bir fiil o dakika yanımızdadır. Ben vatanıma nasi
serzeniş ederem? Amma, benim derdim başkadır..
- Allahina gurban dayi, söyle nedir?
- Doksan sene önce buraya Ruslar girdi ya?
- He girdi.
- Hani bu belediye binaları, okulları, çeşmeleri, istasyonu,
yolları, kaldırımları Ruslar yaptılar ya?
- Rus işgalinde yapıldı değil mi dayi?
- He… Hec benim dövletime, milletime sözüm olur mu? Ben aha bu
Rusların avradını... Doksan sene önce bu kaldırımları, caddeleri
yapıp gittiler, bir gün olsun bi kere Kars'a gidek, yollar bozuldu
mu, kanallar tıkandı mi demediler, insan bi gelir de bakar
buralara, heç beyle olur mu?!
***
Bir gün ormancının biri dalları nehrin üzerine sarkan ağaçtan
yakacak için odunluk keserken baltasını suya düşürür. "Aman Tanrım"
diye bağırdığında bir peri belirir ve "ne bağırıyorsun?" diye
sorar. Ormancı baltasını suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek
için o baltaya ihtiyacı olduğunu söyler. Peri suya dalar ve elinde
bir altın balta ile gelir.
-Baltan bu muydu? der.
Ormancı:
-Hayır, diye cevaplar.
Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile
gelir.
-Baltan bu muydu?
Ormancı yine "hayır" diye cevaplar.
Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta ile
gelir, ormancıya sorar.
-Baltan bu muydu?
Ormancı:
-Evet, der.
Ormancının dürüstlüğü perinin çok hoşuna gider ve baltaların üçü
nüde kendisine verir. Ormancı mutlu bir şekilde evine döner.
***
Bir zaman sonra ormancı eşiyle birlikte nehir boyunca yürürken
karısı suya düşer. Ormancı; "Aman Tanrım", diye bağırır. Peri yine
belirir ve sorar:
-Ne diye bağırıyorsun?
Ormancı:
-Karım suya düştü" der.
Peri suya dalar ve Jennifer Lopez’le birlikte geri döner.
-Karın bu mu? diye sorar.
Ormancı:
-Evet, der.
Peri sinirlenir…
-Yalan söylüyorsun. Karın bu değil, der.
Ormancı:
-Özür dilerim peri, der. Ortada bir yanlış anlaşılma söz konusu.
Eğer Jennifer Lopez için hayır deseydim bu sefer Catherine
Zeta-jones ile geri dönecektin. Ona da hayır deseydim karımla
dönecek ve her üçünü de bana verecektin. Ben fakir bir adamım ve üç
karımın sorumluluğunu taşıyabilecek durumda değilim. Jennifer
Lopez’e evet dememin sebebi budur...
***
Bu hikâyeden alınacak bir başka ders:
Ne zaman bir erkek yalan söylüyorsa bunun iyi ve saygın bir nedeni
vardır ve bu başkalarının yararı içindir!..
Kendileri için bir şey istiyorlarsa ekmek çarpsın!…