IIMF eski İcra Direktörü Mohan enflasyonla ilgili acı gerçeği açıkladı
Abone olIMF eski İcra Direktörü ve Hindistan Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Rakesh Mohan, birçok ekonomistten gelen uyarıya rağmen gelişmiş ülkelerdeki merkez bankalarının, enflasyonu ciddiye almadığını ve müdahalede geç kaldıklarını söyledi.
Dünya, salgının neden olduğu ekonomik şokun üstesinden henüz
gelememişken, Ukrayna savaşının yarattığı gıda ve enerji krizinin
tam ortasında yeni bir sınav veriyor.
Enflasyonun ABD’de ve birçok Avrupa ülkesinde son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşması akıllara, “Enflasyon ne zaman düşüşe geçecek? sorusunu getiriyor.
IMF eski İcra Direktörü ve Hindistan Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Rakesh Mohan, küresel enflasyonun nedenleri ve merkez bankalarının yüksek enflasyona karşı uyguladığı politikaların etkinliği hakkında Bloomberg HT’nin sorularını yanıtladı.
Enflasyonu tetikleyen temel faktörler
Kovid-19 salgını sırasında uygulanan kapanmalar sonucunda,
fabrikaların ve limanların düşük kapasiteyle çalışmaları nihai mal
üretiminde sorunların yaşanmasına ve fiyatların yükselmesine sebep
oldu. Diğer taraftan, son yıllarda ara malların en uygun fiyattan
veren ülkelerden temin edilmesi ve ürün parçalarının ucuz işgücü
sağlayan ülkelerde birleştirilmesi tedarik zincirindeki yapıyı daha
da karmaşık hale getirdi.
Buna bir örnek olarak, “Just in Time (JIT)” olarak adlandırılan
maliyet ve stok kontrol sistemini gösterebiliriz. Tam zamanında
satın alma ve üretimi gerektiren bu sistem, minimum envanter
prensibini benimsemesi sebebiyle pandemi süresince otomotiv
sektörünü olumsuz etkiledi. Ayrıca, otomobil üreticilerinin yeterli
miktarda çip temin edememesi de üretimde ciddi düşüşlere yol açtı.
Artan talebin de etkisiyle otomobil fiyatlarında yükseliş
yaşandı.
Rakesh Mohan, salgın döneminde fabrikaların kapanmasının, konteynerlerde ve yarı iletkenlerde yaşanan kıtlığın birçok sektörü etkilediğini, son dönemde Çin’deki karantina uygulamasının da tedarik zincirine son darbeyi vurduğunu söyledi.
Diğer taraftan, Rusya’nın Şubat ayında Ukrayna’ya karşı açtığı savaş, jeopolitik risklere bir yenisini daha ekledi. Avrupa Birliği’nin (AB) ham petrol, doğalgaz ve katı yakıt ithalatında Rusya’ya bağımlı olmasına rağmen, AB’nin Kuzey-Akım 2 projesini iptal edilmesi enerji fiyatlarında sert yükselişlere neden oldu. Savaşın enflasyon üzerindeki etkisine değinen Mohan, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden önce de birçok emtia fiyatının hâlihazırda baskı altında olduğunu hatırlatarak, “Savaş sebebiyle çoğu sektör etkilense de en çok zararı emtia ithal eden ülkeler gördü.” dedi.
Savaş, sadece emtia fiyatlarında değil, ayrıca gıda fiyatlarında da yükselişe sebep oldu. Avrupa'nın 'tahıl ambarı' olarak bilinen Ukrayna'nın Rusya tarafından işgali buğday fiyatlarını 14 yılın en yüksek seviyesine çıkardı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Ukrayna’nın Odessa limanları üzerinden her ay 10 milyon ton tahıl ihraç edebileceğini, ancak 22-25 milyon ton tahılın bloke edildiğini açıklamıştı. Küresel buğday arzının yüzde 35'inin hayvan yemi için kullanıldığı düşünüldüğünde, yakın zamanda sadece tahıl ürünlerinin değil, ayrıca et ve hayvansal ürünlerin fiyatlarının da olumsuz etkilenmesi bekleniyor.
“Birçok ekonomistin enflasyon uyarısı merkez bankaları
tarafından dikkate alınmadı”
Mohan, enflasyonu tetikleyen nedenlerin merkez bankaları tarafından
dikkate alınmadığını söylediği konuşmasında şu ifadeleri
kullandı:
“Birçok ekonomistten gelen uyarıya rağmen gelişmiş ülkelerdeki merkez bankaları enflasyonun ciddi bir sorun haline gelebileceğini düşünmedi. Merkez bankaları enflasyonun geçici olacağını düşündüğünden müdahalede geç kaldılar. Uzun bir dönem boyunca negatif reel faizler vardı. Parasal genişlemeyle sisteme çok fazla likidite enjekte ettiler. Şimdi Fed, Avrupa Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası ilk olarak sistemdeki likiditeyi azaltmaya çalıştı. İkinci olarak da, faizleri artırdı. Şimdi şunu soruyoruz: Bu faiz artışları yeteri kadar fazla ve hızlı olabilecek mi?”
Mohan, Eski ABD Hazine Bakanı Lawrence Summers’ın yayımladığı bir yazıya atıfta bulunarak, ABD’deki enflasyonun 1980’lerden farklı olmadığını ve Fed’in daha güçlü hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
Küresel enflasyonun geleceği hakkında beklentiler ne
yönde?
Ukrayna savaşı öncesinde, ABD ve Çin arasında yaşanan güç savaşının
küresel ticareti hâlihazırda olumsuz etkilediğini söyleyen Mohan,
Çin’in Rusya’yı desteklemesi sebebiyle savaş sonrasında ABD ve Çin
arasındaki ilişkinin daha da hassas hale geldiğini belirtti. Mohan,
Ukrayna savaşının devam etmesi durumunda küresel ticarette “çok
ciddi” sorunlar yaşanılacağını ve bu durumun enflasyonist baskıları
artıracağını söyledi.
Dünya Bankası ve IMF, bu yıl için enflasyon tahminlerini yükselten kuruluşların başında geldi. IMF, “Nisan 2022 Dünya Ekonomik Görünüm Raporu”nda, gelişmiş ekonomiler için bu yılki enflasyon tahmini yüzde 5,7’e, gelişmekte olan ekonomiler için ise yüzde 8,7’ye yükseltti.
Dünya Bankası Başkanı David Malpass, enflasyona ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Birçok ülke için resesyondan kaçınmak zor olacak." ifadesini kullanmıştı. Stagflasyon riskine vurgu yapan Malpass, enflasyonun uzun süre daha yüksek kalma riskinin olduğunu açıklamıştı. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde ise, en çok enflasyon makasından endişelendiğini belirterek, petrol ambargosu veya gaz tedarikinde sıkıntı olması durumunda farklı senaryoların ortaya çıkabileceğini söylemişti. Enflasyonist baskıların devam edeceğini öngören bir diğer isim de Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası Başekonomisti Beata Javorcik olmuştu. Savaşın EBRD bölgelerinde ve küresel olarak ekonomi üzerinde derin bir etki yarattığını söyleyen Javorcik, bu baskının “kesinlikle” artacağını belirtmişti.
Sonuç olarak, ekonomistlerin ve uluslararası kuruluşların küresel enflasyon oranları hakkında yaptığı tahminler incelediğinde, yüksek enflasyonun önümüzdeki kış boyunca bizlerle olacağı öngörülüyor. 2023 ve 2024 yılları için tahmin edilen oranların ise, savaşın devam etmesi ve enerji arzında yaşanan sorunlara bağlı olarak yukarı yönlü güncellenmesi bekleniyor.