İhsanoğlu'ndan kritik seçim yorumu
Abone olMHP milletvekilli adayı Ekmeleddin İhsanoğlu 2015 genel seçimlerine ilişkin kritik açıklamalar yaptı. İhsanoğlu bazı oy kaymalarının yaşandığını ifade etti.
MHP İstanbul milletvekili adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "
'Milli Görüşcüler'in, sosyal demokrat ve liberallerden sonra şimdi
de milliyetçi muhafazakarlar AK Parti'den koptuğu" yorumunu
yaptı.
MHP ve CHP'nin ortak 'çatı' adayı olarak Cumhurbaşkanı
adayı olmasıyla siyasi arenaya adım atan Ekmeleddin İhsanoğlu,
Radikal'e 2015 genel seçimlerine ilişkin kritik değerlendirmelerde
bulundu.
AK PARTİ VE MHP TABANI ARASINDA BENZERLİK VAR
MI?
"Kürt sorununa yaklaşım dışında aslında AKP ve MHP tabanının çok
farklı olmadığı; oylarda geçişkenlik olduğu söyleniyor." sorusuna,
"Fark var fark yok şeklinde ele almamak lazım; geçişkenlik olduğu
doğrudur da; bunu biraz daha sosyolojik olarak ele almak gerekir."
diyen İhsanoğlu, oylardaki geçişkenliği 'milliyetçi muhafazakaların
AK Parti'den koptuğuna' vurgu yaparak şöyle açıkladı:
"MUHAFAZAKAR KİTLE AYRILDI"
"Türkiye’de milliyetçi muhafazakar kesim var. Bu hep vardı. Bu
kesim her zaman daha büyük bir koalisyon; sağ merkez koalisyon
içinde yerini buldu. Mesela 12 Eylül’den sonra rahmetli Turgut Özal
dört eğilimi birleştirdim dedi ANAP’ı kurdu. Özal partinin başından
ayrıldıktan sonra bu koalisyon kırıldı. 2002’DE DE buna benzer bir
şemsiye oluştu; milliyetçi muhafazakar oyların önemli bir kısmı
oraya gitti. Milli görüşcüler, sosyal demakratlar vardı. Onlar
yavaş yavaş ayrıldılar. Liberaller ayrıldı şimdi sıra milliyetçi
muhafazakar kitlenin ayrılmasına geldi. Çünkü anladılar ki, iki
önemli değer çiğnendi. Birincisi “Milliyetçilik benim ayağımın
altındadır” dendi ve hiçbir zaman Türk kelimesi Türklüğe olan
referans güçlü bir şekilde söylenmedi. İkincisi de dini değerler;
bakara makara; liderin adına salavat getirmek; Allah’ın güzel
vasıflarının liderde olduğunu iddia etmek, Allah’ın haram kıldığını
kendilerine helal etmek; Allah’ın helal ettiğini başkalarına haram
kılmak. Dini şahsi menfaatler için kullanma örnekleri artık
saklanamaz bin hale geldi. Muhafazakar kitle ayrdıldı; bu kitlenin
esas adresi MHP’dir. Biz bunu görüyoruz."
İşte İhsanoğlu'nun diğer açıklamalarından çarpıcı
satırlar:
MHP DAHA MI AZ YASAKÇI?
Elbette teröristlerle mücadele etmek Türkiye’nin güvenliği ve
bütünlüğü bakımından hayati bir konudur. Etrafımız cadı kazanı
iken, Irak parçalanmışken, Suriye’nin halen fiilen parçalandığı bir
durumda Türkiye’nin parçalanması tehlikesi çok cididir. Bazı doğu
vilayetlerinde kollk kuvvetlerinin varlığı şekilden ibarettir.
Bazıları kışlalarının dışına çıkamıyorlar; özel idareler kuruluyor.
Özel mahkemeler kuruluyor, özel vergi toplanıyor. Türk devletinin
hükümranlık hakları kayboluyor. Böyle bir manzara karşısında bu
vatanı tekrar toparlayacak bir şeye ihtiyaç var. İnsan hak ve
hürriyetleriyle ilgili olarak daralma getirmek elbette MHP’nin
hedefi değildir. Bilakis bu konuda MHP daha çok Türkiye’de insan
hak ve hürriyetlerinin ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi
konusunda ciddi bir düşünce sahibi ve bu yönde yükümlülük altına
girdi. Benim şahsi kanaatim Konpenhag kriterlerinin Türkiye’de
kamil bir şekilde benimsenmesi ve uygulanması ancak MHP’nin
iktidara gelmesiyle mümkün olacaktır.
( "Türkiye’nin en önemli gündem maddesi barış süreci, Kürt açılımı.
Kopenhag kriterlerinde ise kültürel haklara vurgu vardır. MHP ise
iktidara gelirsek süreci durduracağız diyor; bu vaad ne ölçüde
Kopenhag kriterleriyle örtüşüyor?" sorusuna cevaben) Bu
sürecin Kopenhag kriterleriyle yapıldığını iddia eden yok. Bu iki
taraf arasında kapalı kapılar arkasında, kamuoyunun bilmediği,
Meclis’in bilmediği; iktidar partisi milletvekillerinin dahi
bilmediği üç beş kişinin bildiği bir pazarlıktı. Bununla Kopenhag
kriterleriyle ilişkisini kurmak doğru bir teşhis olmaz. Türkiye’nin
o bölgesinin sıkıntıları vardır; ama Türkiye’nin değişik coğrafi
kesimlerinde de sıkıntılar vardır; konu böyle ele alınmalıdır.
Unutmayın ki siyasi söylemler her zaman şartların gereğine göre
ayarlanır; fakat temel hareket noktaları vardır. MHP’nin temel
noktası vatanın birliği, toprağın bütünlüğü ve Türk milletinin
parçalanmaz bir bütünlük olarak kalması. Bayrak bir, devlet bir
resmi lisan bir, eğitim birliği vs. Onun dışında yapılacak
müzakereler sırasında geldiğinde üzerinde durulacak şeylerdir kısa
zamanda üzerinde daha fazla durmak yanıltıcı olur.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI HAKKINDA NE
DÜŞÜNÜYOR?
Benim Diyanet işleri Başkanlığına çok büyük saygım var ve o makamın
polemikler dışında kalması lazım. Ama bir makamı yüceltmek ona olan
saygıda kusur etmemekle olur; onu olduğundan daha farklı göstemekle
olmaz.
Ama çok üzücüdür ki; Türkiye’de Vatikan’ın uçağı bile var
açıklamasına, Vatikan’dan açıklama geliyor; “Papanın uçağı yoktur;
Papa Alitalia şirketinden parayla uçak kiralar; Papa ile seyahat
eden gerek Vatikan’ın mensupları gerek gazeteciler kendi
biletlerini öder,” diye. Burda büyük bir ders var bize; birinci
ders: biz herşeyi birbirine karıştırır hale geldik ve kendi
kurumlarımızla ilgili olan değerlendirmelerimizi de yanlış
kıyaslarla, aslı olmayan iddialarla yüceltmeye çalışıyoruz.
İkincisi; Papa ziyarete geldi ama devlet reisi olarak geldi.
Vatikan devletinin başkanıdır ve ona göre dünya protokolünde
muamele görüyor. Netekim devlet başkanı olarak karşılandığı
ziyarette Papa bize ve herkese özellikle din alimlerine bir ders
vermek istedi. Kendisine tahsis edilen lüks araba için teşekkür
etti ve küçük bir araba ile gezmeyi tercih etti.
MHP'NİN TWEET JENERASYONUNA NE VADEDİYOR?
Programımızda pek çok vaad var. En çok genç kitlesi olan pati
MHP’dir ve ülkü ocakları bugün bir eğitim ocakları olarak devam
ediyor. Gençlerde kültür seviyelerini yükseltmek dünyayla entegre
olmak konusunda çok önemli projeler hazırlıyorlar ve bunlar çok
sessiz biçimde o gençlik enerjisini yapıcı bir hedefe yöneltiyor.
Gençlere kadınlara çok şey vaad ediyoruz.