İhsanoğlu’ndan Kılıçdaroğlu’na misilleme
Abone olHer defasında isminin yanlış söylenilmesiyle gündeme gelen Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, bu defa aynı hataya kendisi düştü. İhsa...
Her defasında isminin yanlış söylenilmesiyle gündeme gelen
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, bu defa aynı hataya
kendisi düştü. İhsanoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan "Alemdaroğlu"
diye bahsetti.
"İlk turda yüzde 60 ile kazanacağız. Es kaza şu sebepten bu
sebepten dolayı bu olmazsa ikinci turda Kürt kardeşlerimizin
oylarının büyük kısmının bize geleceğini görüyorum takip ediyorum"
dedi.
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim çalışmaları
kapsamında bulunduğu Antalya’da The Marmara Otel’de basın
toplantısı düzenledi. Ekmeledin İhsanoğlu’nu, eşi Füsun İhsanoğlu,
CHP Antalya Milletvekili milletvekili Gürkut Acar, MHP ve CHP İl
yöneticileri belediye başkanları yalnız bırakmadı.
Dün Diyarbakır’da başarılı bir çalışma yaptıklarını hatırlatarak, o
kentte ilk defa bu şekilde bu seviyede bir toplantı olduğu ifade
ederken, orada devletle insanların aralarındaki bariyerin kalktığı
zaman bu ilişkinin faydalı olacağını gördüklerini söyleyen
İhsanoğlu, "Kibirden uzak, tepeden bakmadan uzak ve bizim Türk örf
ve adetlere uygun şekildeki insani ilişkiyi özlemiş durumdadır.
Türkiye problemlerinin daha medeni, daha seviyeli bir üslupla
çözmek itiyor. Türkiye devletin tepesinde kavga deden, öfkelenen,
başkalarını elinin tersiyle iten birini istemiyor. Problem çözen,
problem istemiyor" dedi.
Kısa açıklamasının ardından İhsanoğlu, gazetecilerin sorularını
cevaplandırdı.
BAĞIŞ 2 MİLYON KUSUR
"Toplanan bağış miktarı ne kadar?" sorusuna İhsanoğlu, "Cuma günkü
rakam 2 milyonun üzerini geçmişti. Diyarbakır’da olduğum için son
rakamı öğrenemedim. Ofisimiz gelen her şeyi ilan ediyorlar. Sosyal
paylaşım sitesinde bulabilirsiniz" dedi.
"10 LİRA BAĞIŞ 4 MİLYONDAN DEĞERLİ"
İhsanoğlu, bağış yapanlar arasındaki küçük bir kız ile geçen
diyaloğu da gazetecilere şöyle aktararak, "Toplantıya girmeden 5
dakika önce Zeynep adında bir evladımız annesinin kendine verdiği
kumbara içinde 10 lira toplamış. Bu kampanya nasıl olduysa anne ve
babasına ’10 lirayı Ekmel Amca’ya göndermek istiyorum’ dedi. Bir
sohbet yaptım onun annesi ve kendisiyle. Bir evladımız bu bağışı 4
milyondan daha kıymetlidir. Gelen her kuruşun hesabını veriyoruz.
Milletin verdiği paranın hesabını, milletin vermesi lazım. Millete
hizmet için yola çıktık. Başka hesaplara, ceplere hizmet etmek için
yola çıkmadık. Hakkın bildiğini kuldan saklamak, Müslümanın şiarı
olmamalıdır. En son bağış miktarı 2 milyon kusurdu. Biz bunu
pazartesi günü yeniden ilan edeceğiz" diye konuştu.
"İKİ ADAYA DEVLETTEN KURUŞ YARDIM YOK"
Yapılan bağışlardan ilk 50 liranın çok kıymetli olduğunu dile
getiren İhsanoğlu, şunları söyledi:
"Bu çok tuhaf bir seçimdir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle seçim
olmaz. 30 güne sıkıştırdık seçimi. Özel bir ölçüler alınarak kanun
yapıldı. 10 Temmuz’da başlayacaksınız. 10 Ağustos’ta
bitireceksiniz. Yani bir sokağın başından diğer sokağın başına
taşınılacakmış gibi hesaplanmış. 30 gün içinde en fazla bağış ancak
9 bin lira olabilir. Tuhaf bir bağış iki adaya devlet kuruş
vermiyor. Bir adaya devletin tüm imkanlarını kullanıyor. Binlerce
kişiyle hareket ediyor. Bizler böyle gariban ama diğer taraf
gaddar. Mağduriyet vesayet devam ediyor ve Türkiye’nin kaderi bu.
Hep gerçekler ters düz yapılarak millet aldatılmaya çalışılıyor. 12
yıldır iktidardasınız mağduriyetten bahsediyorsunuz. Türkiye’nin
gerçekleri bu."
"TEMEL SU ALDI"
"Türkiye’de insanların eşit olacağını, doğanın katledilmeyeceğine
söz veriyor musunuz?" sorusuna İhsanoğlu, "Türkiye’nin bir numaralı
sıkıntısı nedir derseniz, çok sıkıntıları var. Biz bu sıkıntıları
gidermek için yola çıktık. Bence en büyük mesele adaletsizliktir.
’Adalet mülkün temelidir’ diye söz vardır. Bu bazı mahkemelerin
salonlarında yazılıdır. Adalet mülkün temelidir. Mülk devlet millet
varlık birlik demektir. Bu varlığın temeli çürükse çöker. Biz
maalesef öyle bir noktaya geldik ki, bu temel politika suyu aldı.
Politika suyuyla bu temel çürümeye başladı. Mahkemelerin verdiği
kararlar siyaseten etki altında. Bir mahkemenin ak dediğine diğeri
kara diyor. Burada taraf mağdur olanlar, hapislerde çürüyenler,
yıllarca haksız yere hapis yatanların uğradıkları gerçek
mağduriyetin yanı sıra bu konularda ilgisi olmayan sade vatandaşın
adalete olan güveni sarsılıyor. Bir ülkede adalete olan güven
sarsıldığı takdirde o ülkede huzurdan, istikrardan, güvenden
bahsetmek mümkün değil. Yapılması gereken en başında hukukun
üstünlüğünü temin etmek, kanun hakimiyetin temin etmek ve
insanların adalet karşısında eşit muamele görmesini sağlamak. Biz
İslamiyet’i referans alıyoruz. Dinden imandan bahsediyoruz. Dinde
peygamber efendimiz diyor ki, ‘Benim kızım hırsızlık yaparsa ben en
büyük cezayı ona veririm.’ Ve sahabesi de diyor ki bizden önceki
kavimler niye çöktü çünkü onlarda zenginler eşraf tarifesi bir
yanlış yaptıkları için" şeklinde yanıt verdi. İhsanoğlu
açıklamasına şöyle devam etti:
"Bizim dinimizde böyle bir şey yoktur. Ben benim kızımın cezasını
kendim veririm. Bu peygamber efendimizin sözüdür. Türkiye bu adalet
anlayışını görmek istiyor. Bu temel anlayışı görmediği için
Türkiye’de büyük sıkıntı var. Biz dini siyasete karıştırıyoruz. Ama
dindeki bu yüksek yüce değerleri de benimsememiz lazım. Türkiye
hukuk sisteminde evrensel normları yakaladığı gün ülkenin önü
açılacaktır ve Türk toplumu dünyanın en mutlu toplumlarından biri
olacaktır. Herkesin kanun karşısında eşit olması lazım. Siyasetin
yargı üzerinde etkisinin olmaması lazım. Yargının da siyaset
üzerinde etkisi olmaması lazım. Yargının siyaset üzerinde
etkilemesini reddettik. AK Parti’nin önünü açtı. Hukuk adına güzel
bir şeydi. Şimdi bunun tersini yapmak kimsenin hakkı yok buna.
Siyasetin yargıya müdahale etmemesi lazım."
"YORGUNLUĞUMU MAZUR GÖRÜN"
İhsanoğlu, "Geçen yerel seçimde hangi partiye oy verdiniz?"
şeklindeki soruya da, "Bu kadar detaya girmek istemem. Ailem
Demokrat Partili bir aile. Eşimin ailesi de aynı şekilde. Eşimin
ailesi daha ileri noktada DP’yi kuran, Adalet Partisi’ni kuran
ailelerden bir tanesi. Türkiye’de siyasi topografyada büyük
değişiklik var. Bugünün durumunu 14 Haziran’a dönelim. 14 Haziran
günü ne oldu? CHP Genel Başkanı Kemal Alemdaroğlu (Kılıçdaroğlu çok
özür dilerim.Yorgunluğumu mazur görünüz) MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, ikisi açıklama yaptılar. Biz anlaştık. Ortak aday
üzerinden ismi söylediler. Bu çok önemli bir hadise. Çok önemli bir
gelişme. CHP nedir? Türkiye’nin en eski partisi. Cumhuriyetin
kurucusudur. MHP Türk milliyetçiliğinin partisidir. Bu iki siyasi
partinin tabandaki kitlelere arasında bir uzlaşma başlamıştır. Bu
iki lider bence siyasi ittifakın ötesinde tabandaki bu yaklaşmayı
sağlayan, yaklaşmanın sayesinde tabandan olan bir uzlaşmanın
ifadesi olarak bir isim etrafında anlaşabileceklerini isim arayışı
bu 14 Haziran. Bugün biz 14 Haziran’dan bir ay sonra 40 gün sonra
öyle bir noktaya geldik ki bu uzlaşmaya katılan 10 parti daha var.
10 parti içerisinde demokrat olanlar var, sosyalist olanlar var,
sosyal demokrat, muhafazakar, milliyetçi olanlar var. Var oğlu var.
Çok eminim ki AK Parti’ye oy veren kitlelerin içerisinde bu tercihi
alternatifi destekleyen çok sayıda insan var. Türkiye’de gerçekten
siyasi topografyada büyük bir değişiklik var. O değişikliğin
neticesinde Türkiye bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kararını çok
farklı bir şekilde verecek. İstikrar içerisinde huzurun temin
edilmesi Türkiye’de kutuplaşma zıtlaşma cepheleşme bir tarafı diğer
tarafa düşman sayma ötekileştirme politikaların son verecek şekilde
yapılacaktır. Türkiye 7 sene içerisinde tepedeki istikrarı sağlamış
devletin bütünlüğünü temsil eden 76 milyon aileyi kucaklayan bir
isim seçecektir. Ben bu meseleyi buradan görüyorum. Değişik
partilere oy veren, mecliste 4, meclis dışında çok parti var.
Gelecek sene milletvekili seçimi olacak. İnsanlar bu partilerden
birisine verecektir. Vatandaş şu tercihi yapması lazım bugün
yapılacak 10 Ağustos seçimlerinde tercihi bir siyasi partiye
mensubiyeti olarak, ben aynı partiye vereceğim demeyecektir. Burada
parti seçimi yok şahıs seçimi var. Bu şahsın bütün siyasi partilere
eşit mesafede olması azım. Bir partinin tarafını öbürkünün
aleyhtarı olmaması lazım" diye yanıt verdi.
"BÜTÜN PARTİLERİN ÜZERİNDEYİM"
"Ben bir partinin mensubu değil bir partiden yana değilim" diyen
İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben bütün partilerin üzerindeyim. Siyasetin dışında değilim ama
siyasete yön veren siyasileri kızıştıkları, çıkmaza girdikleri
zaman siyasileri bir masa etrafında toplayan, çözüm arayanım.
İtalya’da Cumhurbaşkanının yetkileri Türk Cumhurbaşkanı
yetkilerinden çok daha azdır. Ama İtalya’da kriz olduğu zaman
siyasi ekonomik kriz olduğu zaman o az yetkili İtalyan
Cumhurbaşkanı siyasi parti liderlerin toplayarak bir çıkış yolu,
yol haritası tespit etti. Şimdi İtalya siyasi istikrara kavuştu.
Ekonomik istikrara kavuştu. Borçların silmeye başladı. Bu eğer
cumhurbaşkanın aklı selim sahibi rasyonel düşünebiliyorsa güçlü bir
siyasi partiden yana tercihini kullanırsa siyasi parti o gücün
sarhoşluğuyla büyük hatalar yapabiliyor."
"EKMEĞİMİZİ BÜYÜTMEMİZ LAZIM"
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "İkinci turda HDP oyları
ile ilgili bir planınız var mı?" şeklindeki soruyu da şöyle
yanıtladı:
"Biz dün akşam Diyarbakır’dan geldik. Buradaki kardeşlerimizle uzun
uzun konuştuk. Bazılarının ifadesine göre hiçbir zaman hayatlarında
onları sabırla dinleyen sözleri ne kadar ağır olursa olsun
sözlerini kesmeyen ilk defa bir misafirle devlet adına o makama
takip olan kişiyi gördükleri için şaşkınlık ve takdirle
karşıladıklarını söylediler. Ben kendilerine size bol vaatlerle
gelmiyorum. Ben size Türkiye’de mütabakatın adına konsersiyum adına
geliyorum. Biz ülkemizde ekmeğimizi büyütmemiz lazım. Ekmek refah,
huzur birlik, dirlik, demektir. Bu ekmeği büyütelim. Bu ekmeği
beraber paylaşalım. O zaman herkes daha iyi bir noktaya gelir. Bu
büyütmemiz gereken ekmeği paylaşabiliriz. Sonuna kadar paylaşırız.
Yurt dışından gelen bize sığınan kardeşlerimizle paylaşırız.
Tarihimizde bu var. Türkiye değişik kavimlerin hicret ettiği
yerdir. Bu ekmeği büyüterek paylaşalım, bölüşelim ama vatanı
bölüşmek yok. Bizim noktamız budur. Vatanın birliğini bütünlüğünü
paylaşırız ama vatanın birliğini bütünlüğünü paylaşamayız.
Hatalarımız var. Devletin hataları var ama devlet buruda sadece
Kürtlere hata yapılmadı. Türklere de yapıldı. Barıştan yana olmamız
lazım. Bunu milli mütabakatla mecliste yapmamız lazım. Ben
zannediyorum ki hedefimi şu biz buna güveniyoruz.İlk turda yüze 60
ile kazanacağız. Es kaza şu sebepten bu sebepten dolayı bu olmazsa
ikinci turda Kürt kardeşlerimizin oylarının büyük kısmının bize
geleceğini görüyorum takip ediyorum. Diyarbakır’da ziyaretinden
sonra oradan aldığımız yankılarla bunun muhakkak bize geleceğine
inanıyorum. Ben siyasi hesapla muhatap olmuyorum. Siyasi pazarların
neticesinde bir çözüm olursa o çözüm topal aksak doğar bir müddet
yürür ama kısa süre sonra çöker. Siyasi hayati meselede bütün
Türkiye’yi ilgilendiren bir konuda milli mutabakat hasıl olmazsa bu
aksaklık topallık o anlaşmayı çok kısa zamanda bitirir. O zaman o
siyasi tavizler çöker, siyasi taviz isteyenler kazanır. Biz böyle
bir ihtimal karşısında kardeşlerimizin rasyonel bir şekilde
kararlarını vereceklerine inanıyorum. Barışın gerçekleşmesi savaşın
olmaması temennisiyle doğru mesajlar verdiğimize inanıyoruz."
(İHA)