İhracat Anadolu’ya kayıyor
Abone olEkonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin 2001 krizi sonrası yaşadığı yapısal değişimin sonunda üretim ve ihracatını tabana yaydığını, üret...
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin 2001 krizi sonrası
yaşadığı yapısal değişimin sonunda üretim ve ihracatını tabana
yaydığını, üretimin ve ihracatın Türkiye’nin diğer illerine kaymaya
başladığını söyledi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Çağlayan, “2001
yılında Türkiye şimdiye kadarki en büyük ekonomik krizini yaşadı.
Gecelik faizlerin 7-8 binlere yükseldiği; gelecek yılları değil
ertesi günü tahmin edemeyen bir iş dünyası vardı. Ekonomimiz hızla
daraldı, enflasyon bugünün 13-14 katı kadardı. Döviz kurlarında
aşırı volatilite vardı. Fakat alınan tedbirler ve 2002 sonundan
itibaren politik ve ekonomik istikrar ile bugünlere geldik. Türk
Lirası artık güvenilir bir para birimi. Dünyadaki diğer büyük
ekonomilerin paraları kadar istikrarlı bir para birimi. Dünya
foreks piyasasında payı giderek artan bir para birimi. Dış
ticaretimizde de TL’nin payı artıyor. Enflasyon tek haneye indi.
Bütçemiz ve kamu borçlarımız pek çok gelişmiş ülkeden daha iyi
durumda. 2003’ten bu yana ortalama yüzde 5.1 hızla büyüyen bir
ekonomiyiz” dedi.
Türkiye’nin artan politik ve ekonomik istikrarının sanayicinin ve
işadamının cesaretini artırdığını kaydeden Çağlayan, “İş
adamlarımız artık ekranlarda piyasa gelişmelerini anlık izleyen ve
yaşadığı gerilim ile kabuğuna kapanan bir yapıdan çıktı, elinde
çantası yanında arkadaşları ile Togo’yu, Uruguay’ı, Sudan’ı, Çin’i,
Etiyopya’yı, ABD’yi dolaşıyor. İstikrardaki süreklilik, iş
adamımızın dış pazarları daha fazla araştırmasına olanak sağladı.
Bizdeki girişimcilik zaten çok az millette olan türden. Türk
girişimcisi kadar cesur girişimcileri az bulursunuz. Bütün bunların
ihracatımızda iki somut göstergesi var. Birincisi ihracat yapılan
pazar sayısında artış; 2002 yılında 185 ülke ve gümrük bölgesine
ihracat yapılırken, 2012 yılında 241 ülke ve gümrük bölgesine
ihracat yapıldı. İkincisi ihracatçı sayısında artış; 2002’de 31 bin
731 olan toplam ihracatçı firma sayımız 2012 yılında 56 bin 540’a
yükseldi. Sayı bu yılın 9 ayında 54 bin 346 oldu. Yıl sonunda 2012
toplamını geçeceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.
"ANADOLU İLLERİNDE BÜYÜK ARTIŞLAR VAR"
Bakan Çağlayan, şunları söyledi:
“Artık ihracatımız yavaş yavaş Anadolu’ya kayıyor. 2002 yılında 1
milyar doların üzerinde ihracat yapan il sayısı 5 iken, 2012
yılında 16 oldu. 2002 yılında İstanbul tek başına Türkiye
ihracatının yüzde 58.1’ini yapmıştı. Bugün, yani 2013’ün ilk 9
ayında payı yüzde 47.1 oldu. Bu güzel bir gelişme. İstanbul, hala
açık ara ihracat ve ithalatta birinci sırada; bu çok doğal, ama
artık Anadolu illerinin payında ciddi artışlar görüyoruz. 2002’den
bugüne kadar Kocaeli’nin ihracatta payı yüzde 3.5’ten 8.2’ye
yükseldi. Bunda tabii olarak İstanbul’dan Kocaeli’ye kayışın etkisi
var ama Kocaeli sermayesinin de güçlenmesinin etkisi var. Başka bir
örnek Gaziantep. Hakikaten parmakla gösterilecek bir sanayileşme ve
ihracat atağı örneği. 2002’de yüzde 1.7 olan ihracat payı bugün
yüzde 4 oldu. Manisa’nın payı binde 9 iken bugün yüzde 2.4’e
yükseldi. Ankara’nın payı 1 puan artarak yüzde 4.2’den 5.2’ye
yükseldi. Konya, Trabzon, Antalya, Aydın, Karabük, Osmaniye, Amasya
gibi ilerimizin de payında çok ciddi artışlar var. Eskiden ihracat
işadamlarımız için iç pazar tıkanınca geçici olarak başvurulan bir
acil çıkış kapısıydı. Bu yanlış düşünce geçtiğimiz yıllarda
kırılmaya başladı. İhracatçı sayımız hızla yükseliyor. Bakıyoruz,
ihracatçılarımızın sürekliliği de artıyor. Bir yıl dış Pazar, bir
yıl iç pazar alışkanlığını kırmamız gerek. Daha fazla yatırım, daha
fazla üretim ve daha fazla ihracat yapmalıyız. Bu bilinçle çalışan
işadamlarımıza yenileri ekleniyor. 2002’de Ankara’da bin 773
ihracatçı vardı. 2012’de 3 bin 854’e yükseldi. Diyarbakır’da
2002’de 18 ihracatçı varken, 2012’de 162’ye yükseldi. Manisa’da 180
ihracatçı varken, 2012’de 429 firmamız ihracat yaptı. Osmaniye’de
sayı 9’dan 47’ye, Batman’da 12’den 45’e, Mersin’de 529’dan 927’ye
yükseldi. 2008 sonunda başlayan krizde nasıl ihracat pazarlarımızı
çeşitlendirdiysek; şimdi de üretim ve ihracat merkezlerimizi
çeşitlendiriyoruz. Yeni teşvik sistemi de buna hizmet ediyor.
Türkiye ekonomisinin geleceği yatırım, üretim, ihracat ve
istihdamın birbiri ile kaynaşmasında. Bu zinciri ne kadar
sağlamlaştırırsak o kadar sağlam bir ekonomi oluruz. Sanayimizi ne
kadar güçlendirirsek o kadar güçlü bir ekonomi oluruz.”
(İHA)