İhanet ve sadâkat günü...

Bazı insanlar, birilerinin bam teline basmak için doğarlar. Kabul edelim Erdoğan, devlet ve millet düşmanlarının bam teline basmak için yaratılmış.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Bazı insanlar, birilerinin bam teline basmak için doğarlar. Kabul edelim Erdoğan, devlet ve millet düşmanlarının bam teline basmak için yaratılmış.

İçinde Osmanlı'nın kudretini ve ateşini taşıyor.

Bir kaç kişinin sahte sevgisini kazanmak için mazlumların iyiliğini düşünmekten vazgeçmeyen duruşu sayesinde kaç badire atlattığını artık sayamaz olduk.

En küçük tehdit karşısında çeneleri ishak kuşlarının gagaları gibi birbirine vuran liderlerden olmadı hiç bir zaman. Ölüm, çığlıklar atarak ona doğru gelirken, bir kez olsun sindiğine, korktuğuna ve aman dilediğine tanık olmadık.

Bir celladın baltasının altında diz çökerek ölmektense, değerlerini ve davasını korumak uğruna ayaklarının üstünde ve dövüşerek ölmeyi tercih eden biri oldu hep...

Her defasında düşmanca ve zalimce tehditlere karşı, "Önümde fazla bir ömür kalmadı. Bu ömrü sizden korkarak veya size boyun eğerek geçirmektense savaşarak sonlandırmayı tercih ederim" dercesine dimdik ayakta duruşuyla tanıdık onu...

En zor zamanlarda bile çılgın gözlerinde zaferin ışığını gördük.

İşte bu yüzdendir ki onu izleyenler artarak büyük bir güce dönüştü. İşte bu yüzdendir ki bugün onun savunduğu dava uğruna yüzbinlerce, milyonlarca insan onunla birlikte ölüme gitmeye talip oluyor. Bir millet, yıllar sonra yakaladığı bahtının ipini elinden almak isteyenlere işte bu yüzden direniyor.

Direnmenin ve mücadelenin sonuna geldik!

Güçlerini birleştirerek tek bir saldırı halinde yeniden ve son kez geliyorlar. PKK'sıyla, DHKP-C'siyle, tapınaklarında son ayinlerini yapan sözde cemaatleriyle, hainleriyle, casuslarıyla, uğursuzlarıyla, şuursuzlarıyla  ve arkalarına aldıkları baronlarıyla son kez geliyorlar. Pazar günü yaşanacak bu son çarpışma bütün meseleyi çözecek!

Sevgili kardeşlerim...

Geride bıraktığımız yıllarda hiçbir hikayenin gerçek anlamda anlatamayacağı kederler yaşadık. Bize yıllar yılı yaşatılan ızdırabı sessizlik içinde soğuk bir yürekle taşıdık. Arkamızda büyük bir karanlık bıraktık. 13 yılda, Cumhuriyet tarihinde hiç sahip olmadığımız büyük bir umutla aydınlık geleceğe yürüyoruz şimdi...

Korkup geriye dönemeyecek kadar ilerledik!

Karşımızdakiler hırsın hüsrana neden olacağını bilecek erdeme sahip değiller. Nefretleri büyük ama korkuları ondan daha büyük! Çünkü yer küre üzerinde hiç kimsenin boy ölçüşemeyeceği bir güçle karşı karşıya olduklarını biliyorlar. 90 yıldır ölümle, ölümle olmasa bile zulümle ahbap olan mazlum kesimlerlerle karşı karşıya olduklarının farkındalar...

Sonu acıyla ve zulümle bitmesi planlanan ölümcül bir tehdit bizi buldu. Bu tehdit ancak ve ancak davaya inanan, cesaret sahibi insanlar sayesinde geri döndürülebilir.

İmkan olsa boğazımızı bir kulağımızdan ötekine kadar kesecek olanların bize vadettiği sahte cennete aldananlara aldırmayın.

Elinden gelse, ölümcül yaralarına dikiş atan hekimin elindeki iğne ipliği ölme pahasına dahi olsa çalacak tıynette olanların, çaldıkları paraları taşırken fıtık hastalığına yakalananların, "Bunlar hırsız. Bunlara oy vermeyin!" şeklindeki hezeyanlarına kulak asmayın.

Kurtla kuzuyu birbirinden ayırt edemeyen kadeh şövalyelerinin rakı kaynaklı fikirlerine ve o fikirleri cilalayarak, katili mazlum, mazlumu katil gibi gösteren yayın organlarına kanmayın.

Düne kadar "Göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, koyun sürüsü" diyerek sizi aşağılayanlara, "Makarnacı kömürcü, benim oyum bunların oyuyla bir mi sayılacak" diyerek hakir görenlere, bugün iki maaş ikramiye ve daha iyi bir asgari ücret vaadiyle iradenizi satın almaya çalışanlara, onların kabul edilemez suçlarını hatırlatma günüdür.

"Varolma savaşının sonuncusu ve en büyük mücadelesi kapımıza dayandı" dememi abartı olarak görmeyin. "Seçime gidiyoruz, savaşa değil" diyerek beni yadırgamayın. 

Eğer bu ülkede baraj aşma uğruna insanlar canıyla ve malıyla tehdit ediliyorsa... Eğer birkaç oy için masum insanlar kaçırılıyor ve öldürülüyorsa... Eğer inançları olmayan bir terör örgütü ile düne kadar dindar bildiğimiz cemaat aynı safta buluşuyorsa... Eğer barış için müzakere masasına oturanları eleştirenler, yeni bir savaş için terör örgütüne oylarıyla destek verme kararı alıyorsa... Eğer seçim sonrası için iktidarda olanlara ve onları destekleyenlere cezadan ve intikamdan başka bir şey vaadedilmiyorsa...

Bu bir savaş ve bu savaşta tek silahınız kullanacağınız oyunuz!

O oyu sandığa koyverin gitsinler!

GİDENLERE...

Kısacık ömrüne sığacak bütün şeytanlıkları bir kaç ay içinde yapan vatan ve millet düşmanları ile aynı safta bulunmayı kendinize yakıştırdıysanız, birbirinize hayırlı olasınız.

Bilesiniz ki bundan böyle bu ülkenin sürükleneceği her kaosun vebaline ortaksınız.

Bundan böyle okullardan Din ve Kur'an dersini kaldırmayı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı lağvetmeyi vadedenlerin günahına ortak olanlar olarak anılacaksınız.

Barış masasına oturanların safında olmanın utancı (!) bize , yeni bir savaş cephesi açabilmek için PKK'ya oy verenlerle işbirliği yapmanın şerefi (!) size kalsın.

Onbinlerce şehidin, şehit oğlunun madalya törenine alınmayan annenin, başörtüsü taktığı için hayatı karartılanların, iki dağ arasında teröristlerle savaşırken ellerine "İrticai faliyetlerden dolayı" ihraç belgesi tutuşturulan er oğlu erlerin velabi sizin boynunuzadır.

Depremzedelere verecekleri yalanıyla topladıkları paraları cebine indirenlerin... Devletin bankalarını boşaltıp 350 milyar doları iç edenlerin...  "Direniyoruz" bahanesiyle ayaklanıp devletin ve milletin malını yakıp yıkarak 120 milyar dolar zarara neden olanların... "Hırsız yakalıyoruz" diyerek darbe yapmaya çalışan gerçek hırsızların ülkeye verdikleri 220 milyar dolar zararın...

Artık bu günahların hepsine ortaksınız.

Bilesiniz ki bu halinizle dünyanın tüm mazlum müslümanlarına sırtınızı döndünüz. Bilesiniz ki tüm müslüman ülkeler içinde ayakta kalan son kale Türkiye'nin kilidini zalimler ve onların işbirlikçileri için açmaya çalıştınız.

Kendinizden aşağıdakilerin emellerine alet olmayı tercih ettiniz.

Tarihin hiçbir döneminde bu ihaneti sergileyenler için kahramansı şarkılar yazılmadı. Böyleleri  tarihler boyunca hoşgörüyle değil, horgörüyle... Sevgiyle değil, nefretle... Minnetle değil, zilletle... Rahmetle değil, lanetle anıldı...

Şimdi gidin, vicdanınızın içinde attığı çığlığı boğarak cellatlarınıza yeni zulümler için kapı aralayın...

Oy verin gelsinler!

Dipnot: Diyarbakır'daki patlamada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Olayın kim ya da kimler tarafından yapıldığını söylemek için çok erken. Kahır zamanlarında birilerine suç atmak adetimizdendir. İlahi adalet hiç bir şeyin gizli kalmayacağını bize defalarca gösterdi. Bakalım bunun altından kimler çıkacak.

Şunu veya bunu suçlamak yerine, "Böylesi bir provokasyon ve katliam kimin işine yarar?" sorusuna cevap arasak sonuca daha iyi ulaşırız kanaatindeyim...

twitter.com/slymnoz

facebook.com/slymnoz