İfade krizinde son dakika!
Abone olHaklarındaki davalar nedeniyle ifade verilmeye çağrılan eski DTP'li vekiller bu sabah ifade vermeye gitti.
Anayasa Mahkemesi'nin DTP'nin kapatılması hakkındaki gerekçeli
kararının yayınlanmasının ardından dokunulmazlıkları kalkan ve
haklarında 'günsüz zorla mahkemeye getirilme' kararı bulunan Ahmet
Türk ve Aysel Tuğluk ifade vermek için Adliye'ye gidiyor.
Kapatılan DTP'nin eski milletvekilleri Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, haklarındaki davalar kapsamında ifadeleri alınmak üzere Ankara Adalet Sarayı'na geldi.
Türk ve Tuğluk, adliye sarayına tutuklu ve hükümlülerin alındığı girişten alındı. Türk ve Tuğluk, tutuklu ve hükümlülerin adliye içinde izlediği koridorlardan geçerek, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma salonuna girdi.
Türk ve Tuğluk'un ifade vermeleri sırasında duruşma salonuna gazeteci ve izleyici alınmasına izin verilmedi.
Mahkeme heyetinin önce Ahmet Türk'ün ifadesini aldığı, daha
sonra Aysel Tuğluk'un ifadesinin alınacağı öğrenildi.
Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'a ifadeleri sırasında avukatları Mehmet Nuri Özmen de eşlik ediyor.
Kapatılan DTP’nin eski milletvekili Ahmet Türk, barışçıl bir süreç için çaba göstermeyi amaçladığını ileri sürerek, "Bu ülke hepimizin, susarsak haksızlık edeceğim düşüncesindeyim.
Bütün amacım demokratik ve çağdaş bir ülke için çabalamaktan ibarettir. Silahların susması için çalışmak suç değil, memnuniyetle karşılanması gereken bir durumdur" dedi.Kapatılan DTP’nin eski milletvekilleri Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde talimatla ifade verdi.
Ankara adliyesine saat 10.15 sıralarında gelen Türk ve Tuğluk’un ifadelerinin alınması işlemi yaklaşık 1 saat 45 dakika sürdü.Ankara Adalet Sarayı’ndan ayrılırken kısa bir açıklama yapan Türk, "Milletvekilliğimiz düştüğü için normal olarak gelip ifademizi verdik" dedi.Türk, gazetecilerin yoğun ilgisi ve yaşanan izdiham nedeniyle konuşmakta güçlük çekti.Türk, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatı doğrultusunda verdiği ifadede, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, kesinlikle "propaganda yapmak" suçunu işlemediğini söyledi.Ahmet Türk, 40 yıla yakın süredir siyaset ile uğraştığını ve 5 dönem milletvekilliği yaptığını, 2005 yılından bu yana da siyasal bir partiden genel başkanlık yaptığını kaydetti.Bir siyasetçi olarak ülke sorunları ile ilgili çalışmalar ve konuşmalar yapması kadar doğal bir olamayacağını belirten Türk,
"Ülkede uzun süredir olan şiddet ve çatışma ortamından çıkılması, bu ortamdan ülkenin kurtulması için başka yerlerde konuşmalarım olduğu gibi iddiaya konu konuşmada da tahlil ve tespitler yaptım. Kaldı ki bir konuşmayı tek olarak ele almak doğru değil, bu konuşmayı diğer yaptığım çalışmalar ve konuşmalarla bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Bütün amacım barışçıl bir süreç için çaba göstermektir. Tüm Türkiye’nin tartıştığı bir konu ile ilgili ben de siyasetçi olarak görüşlerimi bildirdim" dedi.
Kesinlikle propaganda amacı taşımadığını ileri süren Türk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece düşüncelerimi açıkladım. Ülkede silahların susması için Hükümet de aydınlarla değişik sivil toplum örgütleri ile görüşmeler yapıyor. Bin bir siyasetçi olarak yaşanan bu süreçle ilgili suskun kalamam. Sustuğumda demokrasi olmadığından bahsedilir. Konuşunca propaganda yaptığım iddia ediliyor. Ayrıca ’sayın’ kelimesi kullandığımdan ötürü suç işlediğim söyleniyor. Bu doğru değildir. Uzun süredir siyaset ile uğraşıyorum. Genel olarak nazik bir üslup kullanırım. Kaldı ki ’sayın’ kelimesi tek başına suç olarak değerlendirilemez. Bu ülke hepimizin, susarsak haksızlık edeceğim düşüncesindeyim.
Bütün amacım demokratik ve çağdaş bir ülke için çabalamaktan ibarettir. Silahların susması için çalışmak suç değil, memnuniyetle karşılanması gereken bir durumdur.Kesinlikle suçsuzum. Beraatımı talep ediyorum." Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, talimat evrakının mahalli mahkemesine iadesini talep etti.Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, sanık Türk’ün savunmasının alınmış olması nedeniyle zorla hazır edilmesi hususunda yazılan müzekkerenin iadesi için Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine müzekkere yazılmasına karar verildiğini açıkladı.Mahkeme, talimat evrakının ikmalen mahalli mahkemesine iade edilmesini karar verdi.İfadenin ardından Türk ve Tuğluk kapatılan DTP’nin eski genel merkezine geldi.
Türk, burada gazetecilerin soruları üzerine, şöyle konuştu: "Düşüncelerimizi her yerde her zaman bu ülkenin sorunlarıyla ilgili yaptığımız tespitlerin, tahlillerin arkasındayız. Bunları her zaman da dile getireceğiz. Bu ülkede diyalogla, tartışmayla, uzlaşıyla sorunların çözüleceğine inanıyoruz. Bizim duruşumuz budur. İnkarcı mantık değil, gerçekleri gören, gerçekleri tartışan bir mantıkla bu ülkenin sorunlarını dile getirmektir amacımız.
Biz bunun Türkiye demokrasisine ve geleceğe önemli katkılar sunacağına inanıyoruz. Bugün artık tartışma dönemidir, kimse tartışmadan kaçamaz.Tartışarak, diyalog oluşturarak sorunun çözüleceğine inanıyoruz." Ahmet Türk, bir soru üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin DTP’nin kapatılmasına ilişkin kararıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracaklarını söyledi.Türk, kapatılan DTP’nin bazı milletvekillerinin zorla ifade vermeye çağrılmaları konusunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, "Arkadaşlarımızın milletvekilliği devam ediyor. Milletvekilliği devam ettiği için de bu uygulama yanlıştır, hukuksuzdur, diye değerlendiriyoruz. Onların tavırlarını destekliyoruz" dedi. Aysel Tuğluk da bir soru üzerine, hakkında 4 dosya bulunduğu için ifade vermesinin uzun sürdüğünü kaydetti.
DÜN VEKİLDİM BUGÜN SANIK
Kapatılan DTP’nin eski milletvekili Aysel Tuğluk, "Dün
milletvekiliydim, bugün burada sanık olarak yargılanıyorum. Türkiye
demokrasisi bu uygulamayla kazanmamıştır, kaybetmiştir" dedi.
Tuğluk’un "suçu ve suçluyu övdüğü" iddiasıyla Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya Tuğluk ile
avukatı katıldı.
Tuğluk, savunmasında, üzerine atılı üç kez "suçu ve suçluyu övdüğü"
iddiasını kabul etmediğini ifade etti. Suç tarihlerinde kapatılan
DTP’nin "eşbaşkanı" olduğunu belirten Tuğluk, parti görüşleri
doğrultusunda toplantılara katıldığını, konuşmalar yaptığını
anlattı. Vicdanen rahat olduğunu dile getiren Tuğluk, iddianame de
belirtilen üç konuşmadaki sözlerin de kendisine ait olduğunu ve
tekrar ettiğini söyledi. Tuğluk, şöyle konuştu: "Bütün amacım bir
siyasetçi olarak ülkede akan kanın durması için çalışmaktır. Hiç
kimsenin ölmeyeceği barışçıl ve demokrat bir ülke için çalışmalar,
analizler, tespitler yaptım. Sorunlar konuşulmadıkça çözülemez.
Konuşmalarım herkesçe kabul görmeye bilir. Bu konuşmalar benim ve
partimin politikası gereği yapılan konuşmalardır. Sorunun barışçıl
yollardan çözülmesi için bazı gerçeklerin ifade edilmesinden
ibarettir. Çözüme giden yolda sunulan bazı öneri ve tespitlerdir.
Abdullah Öcalan ve PKK bir realite olup, bunlar Kürt meselesinin
çözümünün dışında bırakılamaz." Aysel Tuğluk, "Kürt sorunu
konusunda aydınların, sivil toplum örgütlerinin hatta hükümet
tarafından dahi benzer konuşmalar yapıldığını kendileri konuşunca
ise suç işlediklerinin iddia edildiğini" ifade etti. Tuğluk, şöyle
devam etti: "Ne PKK’nın ne de Abdullah Öcalan’ın benim propagandama
ihtiyaçları olduğu gibi kendilerinin kamuoyuna yansıyan değişik
propaganda araçları vardır.
Siyasetçi olarak Türk ve Kürt haklarına duyduğum sorumluluk
çerçevesinde siyaset yaptım. Türk ve Kürt halkının kardeşliğine
inanıyorum. Bunun mücadelesini de devam ettireceğim. Suçsuzum, dün
milletvekiliydim bugün burada sanık olarak yargılanıyorum. Türkiye
demokrasisi bu uygulamayla kazanmamıştır, kaybetmiştir.
Bir gün Türkiye’de Türk, Kürt bütün halkların bir arada ve barış
içinde yaşayacağına inanıyorum. Hukukun üstünlüğü egemen olacaktır.
Beraatimi talep ediyorum." Tuğluk’un avukatı Mehmet Nuri Özmen ise
müvekkilinin savunmasına katıldığını belirterek, düşünce özgürlüğü
çerçevesinde görüşlerini açıkladığını, konuşmalarının bütün halinde
incelendiğinde suç unsurunun olmadığının görüleceğini ileri
sürdü.
Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, iddianamede yüklenen eylemlerle
ilgili olarak Tuğluk’un Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesinden
cezalandırılmasının talep edildiğini belirtti. Taştan, iddia edilen
eylemlerin sübutu halinde Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2.
maddesinin uygulanması ihtimali üzerine Tuğluk’a ek savunma hakkı
verilmesini istedi.
Mahkemenin ek savunma hakkı verdiği Tuğluk ve avukatı, önceki
savunmalarının doğru olduğunu belirterek, ek savunma hazırlamak
için de süre istedi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Tuğluk’un savunmasının alınması
dolayısıyla hakkındaki zorla getirme müzekkeresinin kaldırılmasına
karar verdi.
Mahkeme, duruşmayı 6 Nisan 2010 tarihine erteledi.
İddianamede Tuğluk’un, kapatılan DTP’nin birinci olağanüstü büyük
kongresi ve Van’daki Nevruz konuşması ile 2 Mart 2007’de kapatılan
DTP’nin genel merkezinde yaptığı basın açıklamasında "terör örgütü
PKK’nın amacı doğrultusunda suçu ve suçluyu övme" eylemini işlediği
savunuluyor.