İDOLÜM ROBERTO CARLOS
Abone olKasımpaşalı futbolcu Sancak Kaplan, futbol hayatıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Roberto Carlos’un idolü olduğunu dile getiren “Gerçek bi...
Kasımpaşalı futbolcu Sancak Kaplan, futbol hayatıyla ilgili
açıklamalarda bulundu. Roberto Carlos’un idolü olduğunu dile
getiren “Gerçek bir dünya yıldızıydı ve kendime onu örnek
alıyordum" dedi.
Tam Saha dergisine konuşan Sancak Kaplan, “Aslen Erzurum Oltu
doğumluyum. Babam Hollanda’da çalışıyordu. 2 yaşında olduğum
dönemde annemi, beni ve kardeşlerimi de yanına aldı. Dört kardeşiz.
İki ablam, bir de erkek kardeşim var. Ailemin tamamı Hollanda’da
yaşıyor. Babam emekli olmak üzere. Annemse ablalarım ve kardeşimle
ilgileniyor. Kardeşim de milli futbolcuydu. Almanya sınırındaki bir
kasaba olan Roermond’da büyüdüm, okula gittim ve futbola başladım.
Futbola başladığımda 9 yaşındaydım. Herhangi bir amatör takımda
oynamadan direkt bir profesyonel takımın altyapısına girdim.
Oturduğumuz yerin yakınında bir futbol sahası vardı. Orada
arkadaşlarımla futbol oynarken bir amatör takımın antrenörü beni
görmüş. Yanıma geldi ve ‘Bir turnuvamız var. O turnuvada bizimle
oynar mısın?’ diye sordu. Severek kabul ettim. Turnuvayı iki
profesyonel takımın scoutları da izlemiş. İlk maçın devre arasında
sözünü ettiğim antrenör bana, ‘Seni isteyen iki kulüp var’ dedi.
Ben de hem o dönemdeki başarılarından hem de evimize yakın
olmasından dolayı Fortuna Sittard’ı seçtim. 9 yaşından itibaren
altyapısında oynamaya başladığım Fortuna Sittard’da A takıma kadar
yükseldim. O dönemde Milli Takımların Almanya sorumluları Metin
Tekin ve Erdal Keser tarafından seçmelere çağrıldım. Seçmeleri
izleyen Ziya Doğan’dan transfer teklifi aldım. Her Türk genci gibi
benim de hayalim Türkiye’de futbol oynamaktı ve bu teklifi kabul
ederek 2002 yılında Malatyaspor’a transfer oldum” ifadelerini
kullandı.
“FORTUNA SITTARD AİLE KULÜBÜMÜZ GİBİ OLDU”
Fortuna Sittard’ın aile kulübü olduğunu belirten Sancak Kaplan,
“Asım Kaplan. Geleceğin yıldızı olarak görülüyordu ama talihsiz bir
sakatlık nedeniyle futbolu bırakmak zorunda kaldı. O da benim gibi
Fortuna Sittard’da oynuyordu ve kendi kategorisinde üç yıl üst üste
Hollanda’nın en iyi futbolcusu seçilmişti. Yaşadığı bir sakatlığın
ardından Hollanda’nın en iyi doktorlarından biri tarafından
ameliyat edildi. Ne yazık ki bileğinden yanlış bir kemik parçası
çıkarılmış; bir daha toparlayamadı. O sakatlığın ardından hayalleri
yıkıldı ve psikolojik olarak büyük bir darbe yedi. Çünkü her şeyi
futboldu. Ama hepimizin desteğiyle kendisini toparladı. Fortuna
Sittard kulübü de ona sahip çıktı. Kulübün altyapısında antrenörlük
yapıyor ve scouting ekibinde yer alıyor. Bu arada büyük ablamın
çocukları da Fortuna Sittard’da futbola başladı. Yani Fortuna
Sittard aile kulübümüz gibi oldu” şeklinde konuştu.
“FORVET ARKASI OYNADIĞIM DÖNEMDE ÇOK BAŞARILIYDIM”
Futbola hangi mevkiden başladığını da anlatan Kaplan, “Sol bek
olarak başladım ancak daha sonra orta sahanın solunda ve forvet
arkasında da görev yaptım. Forvet arkası oynadığım dönemde çok
başarılıydım ancak ayağım kırıldı ve 1 yıl futboldan uzak kaldım.
Futbola geri döndükten kısa bir süre sonra da Türkiye’ye geldim ve
artık hep sol bek olarak oynadım” dedi.
“ROBERTO CARLOS, BİRÇOK SOL BEK GİBİ BENİM DE İDOLÜMDÜ”
Roberto Carlos’un bir zamanlar idolü olduğunu dile getiren Sancak
Kaplan, “Gerçek bir dünya yıldızıydı ve kendime onu örnek
alıyordum. Oyunu iki yönüyle de oynayabilen, süratli, çabuk,
toplara müthiş vuran bir oyuncu olan Roberto Carlos, birçok sol bek
gibi benim de idolümdü. Bir de İtalyan futbolu o yıllarda çok
öndeydi ve ben de Alessandro Nesta hayranıydım. Saçlarımı onun gibi
uzatıyordum. Gerçi o stoperdi ama yine de tarzı hoşuma gidiyordu”
diye konuştu.
“1 YIL FUTBOLDAN UZAK KALMIŞTIM”
Malatyaspor’a gelmeden önce çok ciddi bir sakatlık geçirdiğinin
altını çizen Kaplan, “1 yıl futboldan uzak kalmıştım. Ancak sezonun
ikinci yarısında toparlanabildim ve direkt oynamaya başladım. O
sezonu beşinci sırada tamamlamış ve UEFA Kupası’na katılmıştık. Hiç
unutmuyorum Basel’e elenmiştik. Basel’in gollerini de Hakan ve
Murat Yakın kardeşler atmıştı. Rövanşta çok iyi oynamış ama
uzatmada elenmiştik. Sonrasında bir düşüş yaşadım ve devre arasında
kiralık olarak Adanaspor’a gittim. Adanaspor da o dönemde Süper
Lig’de oynuyordu. Benim açımdan iyi geçen bir sezondu ama takım
küme düştü. Sözleşmem devam ettiği için ertesi sezon 1. ligde
oynamak zorunda kaldım” açıklamasında bulundu.
“BENİ GALATASARAY, BEŞİKTAŞ VE TRABZONSPOR İSTİYORDU”
Altay’a transfer sürecini de anlatan tecrübeli futbolcu, “Altay
benim için bir çıkış noktası oldu. İlk sezonumda Sakaryaspor’la,
ertesi sezon da Kasımpaşa ile Play-off oynadık ama Spor Toto Süper
Lig’e çıkamadık. Kulüp açısından acı olsa da benim kendimi bulmam
ve yeniden bir çıkış yakalamam açısından çok güzel iki sezondu.
Altay ve İzmir’in bendeki yeri bu nedenle ayrıdır. Taraftarlar da
beni çok sever. Onlarla diyaloglarımız da hala devam ediyor. Benim
için asıl çıkış ise Altay’la Spor Toto Süper Lig’e çıkmak olacaktı.
Çünkü 1. ligde oynarken bile adım Milli Takım kadrosu için
geçiyordu. Büyük takımlardan da transfer teklifleri almıştım ama
menajer seçimimi doğru yapamadığım için sıkıntı çektim. Beni
Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor istiyordu. Trabzonspor’la
anlaştık. İki yıllık sözleşme imzalayacaktım. Hollanda’dan döndüm,
hemen uçağa binip Trabzon’a geçecektim. Fakat o sırada İBB’den ‘Gel
görüşelim’ dediler. Menajerimle birlikte görüşmeye gittik. Niyetim
sadece gelen teklif için teşekkür etmekti. Ancak oradaki
konuşmalarımızda menajerimin de katkısıyla beni ikna ettiler”
ifadelerini kullandı.
“BEN TEKMEYE KAFASINI SOKAN VE SÜREKLİ OYNAMAK İSTEYEN BİR
OYUNCUYUM”
İstanbul Büyükşehir Belediyespor’a imza attıktan sonra kamptaki ilk
antrenmanda sakatlandığını anlatan Kaplan, “Ancak devrenin son
maçına yetişebildim. O maçı da çok iyi oynadım. Devre arası kampını
Antalya’da yaptık. Çok iyi bir kamp dönemi geçirdim. İlk maçımız
Fenerbahçe ileydi ve oynamayı bekliyordum. Kampın bitmesine üç gün
kala yaptığımız bir hazırlık maçında burnum kırıldı. Buna rağmen
oynamak istediğimi Abdullah Avcı Hocama söyledim. Çünkü ben tekmeye
kafasını sokan ve sürekli oynamak isteyen bir oyuncuyum. Ancak
sanırım oradaki diyalogda hocama karşı bir yanlış yaptım.
Sonrasında benim açımdan olumsuz bir dönem yaşandı. Sezon sonuna
kadar birkaç maçta forma giysem de ertesi sezon hiçbir maçta
kadroya giremedim” dedi.
“PAF TAKIMA GÖNDERİLDİĞİM DÖNEMLER DE OLDU”
İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da hiç oynamadığı bir sezonda
kadro dışı bırakıldığının söyleyen başarılı oyuncu, “PAF takıma
gönderildiğim dönemler de oldu. Ama ben bu dönem boyunca tek bir
idmanı bile kaçırmadım. PAF takım oyuncuları bile bazen antrenmana
gelmezdi ama ben verilen programı hiç aksatmadan uyguladım.
Sözleşmem bitince de Kasımpaşa beni istedi. Çünkü beni
tanıyorlardı. Karakterim hakkında bir fikirleri vardı. İstanbul
Büyükşehir Belediyespor’a gelmeden önce büyük takımlardan teklifler
alan ve Milli Takım için düşünülen bir oyuncu olduğumu
biliyorlardı. Kasımpaşa’dan gelen teklifi seve seve kabul ettim.
Başlangıçta takımın başında Besim Durmuş Hoca vardı. Kamp döneminde
bilek bağlarımdan sakatlanmış ve ilk dört maçta oynayamamıştım.
Takım ilk dört maçı kaybedince Besim Hocanın yerine Yılmaz Vural
getirildi. Benim de sakatlığım geçmişti. Yılmaz Hoca gelir gelmez
beni oynatmaya başladı. O sezon Kasımpaşa çok iyi bir çıkış
yakaladı. Herkes bizi konuşuyordu. Takım olarak çok keyifli bir
futbol oynuyorduk. Ben de Yılmaz Hocayla birlikte harika bir çıkış
yaptım. Ancak ertesi sezon bu başarıyı sürdüremedik. Takımın
omurgasındaki oyuncuların gitmesinin de bunda etkisi büyük oldu ve
küme düştük. Kasımpaşa’da küme düşmek beni Adanaspor’daki düşüşten
daha fazla etkiledi. Bir sezon önce o kadar başarılı olmuşken ve
ertesi sezon daha iyisini beklerken küme düşmek gerçekten de büyük
acı vericiydi. Spor Toto Süper Lig’de kalmayı çok istiyordum ama
Kasımpaşa’dan da ayrılmak istemedim. Çünkü burada gerçekten de çok
mutluydum. Bu nedenle 1. ligde de takımda kaldım. Bir sezon sonra
Spor Toto Süper Lig’e geri dönmek ise harika bir duyguydu” diye
konuştu.
“HER HOCADAN FARKLI ŞEYLER ÖĞRENDİM”
Her hocadan farklı şeyler öğrendiğinin altını çizen Sancak Kaplan,
“Beni Türkiye’ye getiren hoca Ziya Doğan’dı. Ondan çok şey
öğrendim. Her zaman kazanmayı isteyen bir hocaydı. Altay’da
çalıştığım teknik adamlardan İsmail Kartal ve Levent Eriş’in de
bendeki yerleri farklıdır. Onlar da çok hırslı ve kazanmaktan başka
bir şey düşünmeyen hocalar. Hiçbir maçta 1 puanla yetinmek
istemezler. İkisiyle de çalışmaktan büyük zevk aldım. Abdullah
Hocayla aramızda bir anlaşmazlık yaşansa bile ondan da çok şey
öğrendim. Yılmaz Vural da benim en fazla keyif aldığım teknik
adamlardan birisiydi. Sadece saha içinde değil, saha dışında da
bilgisi ve vizyonuyla çok farklı bir hocaydı. Oyuncu saha içinde de
Yılmaz Vural Hocanın farkını hissediyor. Mesela biz hiçbir maçta ne
kadar baskı yersek yiyelim topu kornere, taca vurmadık. Hep pas
yapmaya ve topun bizde kalmasını sağlamaya çalıştık. Bu oyun bize
hem güven hem de büyük bir zevk veriyordu. Saha dışında da
neşesiyle bize keyif verirdi. Baba gibi birisiydi Yılmaz Hoca. Daha
sonra Metin Diyadin’le çalıştım. Onunla da çok iyi bir sezon
geçirdik. Spor Toto Süper Lig’e de onunla çıktık. Ondaki hırsı ve
kazanma azmini anlatamam. Hiçbir antrenmanında kaytarmak mümkün
değildi. Her antrenmanında yüzde yüz vermek zorundaydınız. Oyuncuyu
motive etme becerisi de çok yüksekti. Onunla çalışmayı çok
seviyordum çünkü ben de aynı yapıda bir oyuncuyum. Çalışmayı çok
severim, kaybetmeye tahammül edemem. Zaten beni saha dışında
görenler çok şaşırıyor. Sahada ne kadar agresifsem, saha dışında
içine kapanık, fazla konuşmayan, sakin bir insanım” ifadelerini
kullandı.
“ŞOTA HOCA FUTBOL BİLGİSİNİN DIŞINDA İNANILMAZ İYİ BİR İNSAN”
Kaplan Kasımpaşa Teknik Direktörü Shota Arveladze’yi ise şöyle
anlattı:
“Shota Hocamız futbolculuk kariyerinin önemli bir bölümünü
Hollanda’da geçirdi, antrenörlüğe de yine orada başladı.
Yardımcıları da yine Hollanda’dan. Bu da benim için bir avantaj.
Altyapımı orada aldığım için onların neler istediğini, ne yapmayı
amaçladıklarını daha iyi anlayabiliyorum. Sistem ayağa pas yapmak
üzerine kurulu. Teknik ve taktik çok önemli bir yer tutuyor. Bu
sistem içinde neler yapmam gerektiğini gayet iyi biliyorum. Zaten
takım olarak da sisteme adapte olduk ve ikinci yarıdan itibaren
beklenen çıkışı yaptık. Shota Hoca futbol bilgisinin dışında
inanılmaz iyi bir insan. Herkese aynı biçimde yaklaşıyor. Uzun
yıllar en üst düzeyde futbol oynadığı için neler düşünüp neler
hissettiğimizi çok iyi biliyor ve bize çok yardımcı oluyor.”
“MALATYASPOR’A GİTTİĞİMDE ÇOK GENÇTİM”
Malatyaspor’da oynadığı dönemde çok güçlü bir kadroları olduğuna
dikkat çeken Sancak Kaplan, “Mert Korkmaz, Timuçin Beyazıt, Sertan
Eser, Fazlı Ulusoy gibi çok kaliteli ve tecrübeli oyunculara
sahiptik. Fazlı Ulusoy bence Van Hooijdonk’tan sonra ligin en iyi
ayak içi plasesini yapan oyuncuydu. Ama Mert Korkmaz’ın bendeki
yeri çok başkadır. Malatyaspor’a gittiğimde çok gençtim. Mert abi
beni yanına alıp çok şey öğretti. Hala onun öğrettikleriyle yoluma
devam ediyorum. Mert abi yaşantısına, beslenmesine, dinlenmesine
çok dikkat ederdi. Antrenmandan önce mutlaka salona girip
çalışırdı. Antrenman sonrası mutlaka odasına gidip 1-2 saat
dinlenirdi. Hatta bununla ilgili hiç unutamadığım bir de hatıram
var. Bir antrenmandan sonra şehir merkezine alışverişe gittim.
Akşam geri dönüp odaya girdiğimde Mert abinin benimle konuşmadığını
gördüm. Birkaç gün boyunca neredeyse yüzüme bile bakmadı. Sonunda
dayanamayıp ‘Mert abi ne oldu, bana karşı neden soğuksun?’ diye
sordum. Bunun üzerine, ‘Sen nasıl futbolcu olacaksın? Yaşantına
dikkat etmiyorsun. Antrenmandan sonra dinlenmeden gezmeye
gidiyorsun’ diye çıkıştı bana. İdmanın ardından dinlenmediğim için
tavır koymuştu yani. O günden sonra bu konularda çok dikkatli
davranmaya başladım. Bu alışkanlığı Mert abi sayesinde elde ettim”
dedi.
“EĞER FUTBOLA SAYGI GÖSTERMEZSENİZ, FUTBOL DA SİZE SAYGI
GÖSTERMEZ”
Ekstra çalışmalar yaptığını söyleyen başarılı futbolcu, “Beslenmeme
ve dinlenmeme de dikkat ediyorum. Tatile girdiğimizde bile
çalışmayı bırakmıyorum. Tatillerde Hollanda’daki ailemin yanına
gidiyorum. İlk 10 günü tamamen dinlenerek geçiriyorum. Ondan sonra
eşofmanlarımı giyip ormana giderek 1,5 saat koşuyorum. Koşudan
döndükten sonra da salona girip ağırlık çalışması yapıyorum. Kamp
dönemi başlayana kadar da bu tempoyu sürdürüyorum. Bu işi yaparken
şunu öğrendim; eğer futbola saygı göstermezseniz, futbol da size
saygı göstermez. Aslında bu söz her meslek için söylenebilir. Ama
günümüzde futbol öyle bir konuma geldi ki, kendisine iyi
bakmayanların bu oyunun içinde yeri yok. Tempo o kadar yükseldi ki,
biraz boş verirseniz çok çabuk sakatlanabiliyorsunuz” diye
konuştu.
“BENİM AÇIMDAN MAÇ İÇİNDE OLAN HER ŞEY ORADA BİTER”
Bugüne kadar çok iyi oyunculara karşı oynadığını vurgulayan Kaplan,
“Sağ açıklar genellikle top tekniği yüksek, güçlü ve süratli
oyunculardır. Ama o oyunculara karşı çok iyi performans
gösterdiğimi düşünüyorum. Mesela Keita’nın en iyi döneminde ona
karşı çok iyi bir maç çıkarmıştım. Ona çok yakın oynamıştım. Hiçbir
pozisyonda beni geçemeyince öfkelenerek yumruk bile atmıştı. Ama
maç sonunda bir araya geldik, tokalaştık ve olay orada kapandı.
Benim açımdan maç içinde olan her şey orada biter” ifadesinde
bulundu.
“BİZİ YÖNETENLER, KULÜBÜ DAHA DA BÜYÜTMEK İÇİN İNANILMAZ BİR ÇABA
SARF EDİYOR”
Kasımpaşa’nın başında çok güçlü bir yönetim olduğunun altını çizen
Sancak Kaplan, “Kulüp gittikçe profesyonelleşiyor ve büyüyor.
Kulübün bu büyümesinin sürekli hale geleceğini ve Kasımpaşa’nın
yakın zamanda Türkiye’nin kalburüstü kulüplerinden birisi haline
geleceğini, büyümenin Avrupa’ya da taşacağını düşünüyorum. Bizi
yönetenler kulübü daha da büyütmek için inanılmaz bir çaba sarf
ediyor. Bu çaba futbolculara büyük bir güven veriyor. Zaten
Kasımpaşa’nın saha içi başarıları da bu çabayla gelen güvene bağlı.
Yakın bir gelecekte şampiyonluk da Kasımpaşa’nın hedeflerinden
birisi olacak” ifadelerini kullandı.
“BURADA ÇOK MUTLU VE HUZURLUYUM”
Büyük kulüplerden yine teklifler aldığını söyleyen Kaplan, “Kısa
bir süre önce Kasımpaşa ile sözleşmemi uzattım. Düşüşe geçtiğim
dönemlerde Kasımpaşa’ya gelerek yeniden bir çıkış yakalamıştım.
Burada çok mutlu ve huzurluyum. Yöneticilerimiz olsun, hocalarımız
olsun bana inanılmaz destek veriyor. Ben de uzun yıllar bu kulübe
hizmet vermek ve önümüzdeki yıllarda hedefimiz olan şampiyonluğa
ulaşmak istiyorum” dedi.
“HER ŞEY PARA DEĞİL DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
Şu anda 30 yaşında olduğunu ve 40 yaşına kadar oynamak istediğini
aktaran Sancak Kaplan, “Futbolu erken yaşta bırakmak gibi bir
düşünceyi asla aklımdan geçirmedim. Bir sakatlık yaşamadığım sürece
uzun yıllar futbol oynamak amacındayım. Ben her şey para değil diye
düşünüyorum. Çünkü oyuncu 30 yaşına kadar yatırımlarını doğru
yaptıysa zaten hayatını kurtarıyor. Futbol gerçekten bir aşk. Ondan
kopamıyorsunuz. Oyuncular futbolu bıraktıktan sonra da yine
futbolun içinde kalmak için ellerinden geleni yapıyor. Futbol kolay
kolay kopulabilecek bir şey değil” diye konuştu.
“YAŞAYIŞIMA DİKKAT ETTİĞİM İÇİN ÖZEL HAYATIMDA ÇOK FARKLI ŞEYLER
YOK”
Yıllardır futbolun içinde olduğunu dile getiren Kaplan, “Yaşayışıma
dikkat ettiğim için özel hayatımda çok farklı şeyler yok. Bekârım
ve kulübün tesislerinde kalıyorum. Ama annem yavaş yavaş evlenme
zamanımın geldiğini düşünüyor. Bu işler kısmet elbette. Öyle dışarı
çıkıp gezip eğlenen birisi değilim. Tesislerden çıktığımda
alışverişe, sinemaya ya da takım arkadaşlarımla bir kafede sohbet
etmeye gidiyorum” ifadelerini kullandı.
(İHA)