İclal Aydın'ın eşcinsel fobisi
Abone olVatan Gazetesi'nden İclal Aydın, "Medyadaki eşcinsel gazeteciler" olarak nitelendirdiği grubun kendisini iki yıla kadar yok edebileceğini öne sürüyor...
İclal Aydın, görüşme sırasında ilginç bir iddiada bulunuyor.
“olarak nitelendirdiği bir grubun kendisini iki yıla kadar bu
sektörde yok edebileceğini öne sürüyor.
İclal Aydın medya dünyasını bir arenaya benzetiyor. Kendisinin de
bunun bir parçası olmasını tuhaf buluyor. Ayakta kalabilmek için
hep elinde kılıçla, tetikte beklemek zorunda kalmasına ise çok
üzülüyor.
“Beni en çok heyecanlandıran iş yazı yazmak.” diyor İclal Aydın.
Medya dünyasına televizyon programlarıyla giren; dizi ve uzun
metrajlı filmlerdeki rolleriyle dikkati çeken; yazarı olduğu
kitapların satışı 400 bini bulan; son olarak “Gülümse” isimli bir
kadın dergisinin yayın yönetmenliğini üstlenen İclal Aydın için en
heyecan verici eylem yazarlık. Yazının kalıcılığının kendisini
cezbettiğini söylüyor. Belki de yazı yazmasına yönelik
eleştirilerin etkisiyle kalemine daha sıkı sarılıyor.
Bütün bunların ötesinde İclal Aydın’ın en dikkat çekici yönlerinden
biri, okurları ve izleyicileri tarafından çok sevilmesi. Bu açıdan
hangi işle uğraşsa reytingi yüksek oluyor. Söz konusu ilginin
sebebi de olaylar ve kişiler karşısında her zaman pozitif bir tavır
takınması. En sıkıntılı anlarda bile “Hayat Güzeldir” diyebilen bir
yazar İclal Aydın. Her zaman olumsuzun haber olduğu medya
dünyasından bir kişinin çıkıp, bardağın dolu tarafını işaret etmesi
doğal olarak büyük bir kitleyi etkiliyor. Zaten medya ve yayın
dünyasında bu tarza sahip yazarların hep çok okunanlar veya çok
satanlar listesinde olması da bundan kaynaklanıyor. Sıkıntıların,
problemlerin yeteri kadar çok olduğu bir ülkede insanlar biraz da
kendilerini motive edecek cümleler duymak istiyor.
İclal Hanım ve kızı Zeynep Lal ile buluşmamızda, “Şimdi de ismiyle
müsemma bir derginin başındasınız.” diyoruz. 13 bin haftalık
satışla iyi bir çizgi yakaladıklarını belirten Aydın, “Türkiye
genelinde iyi bir satış. Haftalık dergiler ortalama 5-8 bin
arasında satabiliyor. Aksiyon Dergisi ise ayrı bir fenomen, onunla
kıyaslamıyorum.” diyor. Kendisinin 7-8 yıldır birşeyleri
savunduğunu ama hiçbir zaman bağırıp çağırmadığını ve kırıp
dökmediğini hatırlatarak, Gülümse Dergisi’nde bunu yaptıklarını
vurguluyor. Ona göre, kadınların yapıcı ve güçlü yanlarının öne
çıkması lazım...
İsteklerim var ama hırslarım yok
İclal Aydın kendi durumunu Türkiye’de pek çok insana nazaran daha
iyi olarak nitelendiriyor. Bunun gerekçesini de, yapmak istediği
işi seçebilmek olarak açıklıyor. Mesela, tekrar televizyon programı
yapması için gelen ısrarlı tekliflere ve büyük paralara “hayır”
dediğini belirtiyor. Hayalini ise “Bir gün İstanbul dışında bir eve
taşınıp, ikinci çocuğumu yapmayı ve hayatımı sadece yazı yazarak
sürdürebilmeyi istiyorum. Ben hızlı bir kariyer kadını değilim.
Hızlı bir kariyer beni zorluyor.” sözleriyle anlatıyor.
İclal Aydın’ı asıl yoran hızlı kariyerden ziyade, hızlı kariyere
giden yoldaki sorunlar. Medya dünyasında kendisini tuhaf bir
arenanın içinde bulduğunu söylüyor ve bu arenadaki savaşın
kendisine göre olmadığını dile getiriyor. “Televizyonda reyting
raporları vardı, şimdi de tiraj... Hep elinizde bir kılıçla oynamak
zorundasınız, hep tavşan uykusundasınız, yani hep tetiktesiniz.
Birisi birşey yapar mı, söyler mi? Aman hata yapmayayım, bir adım
attım bir sonraki adım ne olacak gibi konular beni çok yoruyor ve
cepten yemeye başladım.” diyen Aydın, kendisini besleyen
değerlerden ve arkadaşlarından uzakta olduğunu, istediği kitapları
okuyamadığını tatil yapamadığını söylüyor.
Yayın yönetmeni olmanın daha da ağır bir sorumluluk olduğunu ve
kendi tarzına uymadığını itiraf ediyor: “Bu kırılganlıkla da
geldiğim yeri çok tuhaf buluyorum. Benim isteklerim var ama
hırslarım yok. Medyada kötünün bu kadar hakim olması beni yoruyor.
Yüzümün güldüğü anlardan utanç duyar hale geldim.”
“Fenerbahçe ile benim arama girme”
Bütün bu yoğunluğa rağmen İclal Aydın, aynı zamanda bir anne... Bu
görevini asla ihmal etmiyor. İş, aile ve çocuk dengesinin çok zor
kurulduğunu belirterek, “Olmaz değil, ama çok zor bir olay. Biyonik
kadınlara dönüşüyorsunuz.” diyor. Planladığı gibi çok iyi bir anne
olamamaktan yakınıyor. Mesela çocuğuna yemeklerini kendisi
yediremiyor, banyosunu kendisi yaptıramıyor. Bu açıdan kendini kötü
hissediyor. Çocuğunu sabah ve akşam ikişer saat olmak üzere günde
sadece dört saat görebildiğini hatırlatıyor.
Aynı sorun eşi Kemal Başbuğ için de geçerli. Yaşadığı sıkıntıyı bir
anekdotla özetliyor İclal Aydın: “Eşim geçen gün Fenerbahçe maçına
gidecek, ‘Gitme maça evde otur’ dedim. Bana dedi ki, ‘Sen
yurtdışına gideceğim diyor ve gidiyorsun. Konferanslara,
seminerlere katılıyorsun, gece 11’de eve geliyorsun ve ben de
hepsine saygıyla evet diyorum, işinle senin arana girmiyorum.
Lütfen sen de Fenerbahçe ile benim arama girme’ dedi. Aslında çok
haklıydı ve maça gitmesine ses çıkarmadım.”
Bir yönünün çok muhafazakar olduğunun da altını çiziyor İclal
Hanım. Mesela ona göre akşam yemeklerinde bütün aile bir araya
gelmeli. Bayramlar tatil günleri değil, ailelerin buluştuğu zaman
dilimleri olmalı. Çocuğunun dede, babaanne, teyze, hala ve amca
gibi aile bireylerini tanımasını çok önemsiyor. Kalabalık aile
fotoğraflarına hep özendiğini özlemle anlatıyor. Dolayısıyla,
bayramlarda tatile gitmek yerine aile büyüklerini ziyaret ettiğini
anlatarak, “Keşke akşamları misafirliğe gitsek, insanlar bize
gelse. Maalesef çok kentli bir hayatımız var. Geleneklerimizi ve
değerlerimizi önemsiyorum, bunları umursamasam belki hayat benim
için çok daha kolay olurdu. Hem evli olayım hem çocuğum olsun, hem
evliliğim iyi gitsin hem de aile ilişkileri devam etsin, hem iş
hayatı aksamasın ama hem alışverişe de çıkayım. gibi bir
durumdayım. Anlayacağınız feci haldeyim.” diyor.
İşin zorlukları bir yana annelik konusunda İclal Aydın’ın
söyleyeceği çok şey var. Çocuğu ile vakit geçirdikçe anneliği
öğrendiğini, onunla beraber büyüdüğünü belirtiyor. Ona göre çocuk
yetiştirmek kariyer dünyası için de çok önemli. “Bir anne iş
dünyasında daha sakin olabiliyor, olaylara daha soğukkanlı
bakabiliyor ve daha adil olma kaygısı taşıyor, bencilliğinizden çok
şey feda ediyorsunuz.” diyor. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da
en başarılı kadın yöneticilerin büyük çoğunluğunun anne olduğuna
dikkat çekiyor. Anne olmak İclal Aydın’ın yaşama bakışını büyük
ölçüde değiştirmiş; ama bu değişimden son derece memnun. Bu sürecin
kendisine çok şey kattığını özellikle vurguluyor.
Ünlü bir anne olmanın getirdiği zorluklar da yok değil... İclal
Aydın, bir gazeteci olmasına rağmen, haber malzemesi olmaktan da
kurtulamıyor. Kendisine meslektaşlarının çocuğu ile birlikte
fotoğraf çekme önerisiyle geldiklerini belirterek, “Tekliflerini
kabul edip çocuğunuzla fotoğraf çektiriyorsunuz, ‘Çocuğunu
kullanıyor’ diye yazıyorlar. Çektirmediğim zaman ise ‘Çocukta
sakatlık var, saklıyor’ diyorlar. Eşimle birlikte çekmek
istiyorlar, kabul ediyorsunuz sonra arkasından, ‘Bunlar da mutluluk
maymunu’ diyorlar. Eşimle fotoğraf çektirmeyi kabul etmeyince de,
hemen ‘Ayrılıyorlar’ söylentisi yayılıyor. Bütün bunlar ben de bir
gazeteciyken, yayın yönetmeniyken başıma geliyor. Paparazzilerle
uğraşmaktan, bu anlamsız işlere vakit ayırmaktan inanın ki yoruldum
artık.” diyor.
Altı yedi yıl önceki İclal’i özlüyorum
İclal Aydın meslektaşlarıyla yaşadığı bu sorunlara ek olarak çok
ağır eleştirilere de maruz kalan bir isim. En çok eleştiri aldığı
noktalar ise pozitif tutumu ve kitaplarının çok satması! Kendisine
yönelik eleştirilerin, kendi tavrını da olumsuz etkilemesinden
yakınıyor. 6-7 yıl önceki İcla Aydın’ı özlediğini söylüyor. Son iki
yıldır yazdıklarını ise kendisini yansıtmayan bir şekilde sert ve
agresif buluyor.
En büyük şikayeti ise hemcinslerinden... Erkekler bir yana kadın
meslektaşlarını tam bir ateş çemberi olarak nitelendiriyor.
Kadınların diğer kadınların başarılarına daha tahammülsüz
olduklarını söyleyerek, “Dayanışma yerine birbirimizi yeme
gayretindeyiz ve ben hiç bu çemberin içine girmek istemiyorum.”
diyor.
‘MEDYA GAY’LERİ İKİ SENEYE KALMAZ BENİ ÖLDÜRÜR!’
İclal Aydın, görüşme sırasında ilginç bir iddiada bulunuyor.
“Medyadaki eşcinsel gazeteciler” olarak nitelendirdiği bir grubun
kendisini iki yıla kadar bu sektörde yok edebileceğini öne sürüyor.
Aydın’a göre medya dünyasında önemli noktalarda ‘gay’ gazeteciler
var ve bunlar kendisi gibi insanlardan nefret ediyor. Kendisi gibi
yazarların medyada yazı yazmaması için gayret ettiklerini
belirtiyor. İclal Aydın, bu tip gazetecilerin tavrını da şöyle
özetliyor: “Bunlara göre güzel olmak, kadın olmak ve popüler olmak
en büyük suç. Hele bir de evliyseniz ve çocuklu iseniz sizden daha
fazla nefret ediyor. Olumlu mesajlar veren ve insanlara güzel
şeyler söyleyen yazarlardan da... Onlara göre ne kadar olumsuz
konuşur, sağa sola ne kadar çamur atarsanız o kadar entelektüel
oluyorsunuz. Olumlu yazılar yazana ‘salak’ gözüyle bakıyorlar. Bu
grup iki seneye kadar medyadan beni yok edebilir.”
Haber: Zafer Özcan
Kaynak: