İçkili lokanta baskınına aykırı bakış!
Abone olTürban ve içki. Birbirine zıt olan bu iki olgunun kültürel kodlarında aynı refleks mi yatıyor?
Bu taraf 'içki' deyince 'illet', diğer taraf ise
'türban' deyince 'irite' oluyor. Peki türban ile içkiyi bir ve aynı
gören anlayışın kodlarını nerede arayacağız?
Bu sorunun en çarpıcı ve yalın yanıtı Ahmet Hakan'ın köşesinde
saklı:
- ANKARA 'da içkili bir lokanta...
Aileler, çocuklanyla birlikte yemek yiyorlar.
Ve lokanta, birden sivil polisler tarafından basılıyor.
Gerekçe: Çocukların belediye ruhsatlı içkili mekânlarda yer
almasının yasak olması...
Benim şu türden bir çocukluk anım yok: "Bir kış öğleden
sonrası ailemle içkili bir lokantaya gitmişiz, büyükler içki içip
yemek yemişler, biz küçükler de oyuna dalmışız".
Ben içkili lokantaların önünden bile geçilmesinin sakıncalı
bulunduğu bir kültürel atmosfer içinde geçirdim çocukluğumu...
Sadece ben mi?
Bugün memleketi yönetenlerin kahir ekseriyeti benden farklı bir
çocukluk geçirmediler.
Belki de bu yüzden "İçkili mekânda çocuklar yer
alamaz" gerekçesiyle yapılan polis baskınının, bazı
insanlarda nasıl bir ruh çöküntüsüne yol açabileceğini yeterince
anlayamıyoruz.
Tıpkı "imam hatip" dendiğinde,
"türban" dendiğinde tüyleri ürperen insanlann,
karşı tarafta yol açtıkları hasan yeterince anlayamadıkları
gibi...
Eğer iki taraf da birbirini tam olarak anlayabilseydi...
Bugün "türban" da, "imam hatip"
de gündemden düşerdi.
Eğer iki taraf da birbirini tam olarak anlayabilseydi...
Başbakan Erdoğan, çoluk çocuk bir lokantada yemek yiyen insanlara
yönelik polis baskını nedeniyle çıkıp özür dilerdi.