İçki yasağının sokaktaki yansımaları!
Abone olTürkiye'de tütün ve alkol ürünlerinin satışını düzenleyen kurumun hazırladığı yeni yönetmelik, uzun zamandır süregiden alkollü içki satışı tartışmasını alevlendirdi, yeni tartışmalara yol açtı. İstanbul'dan Kürşat Akyol tepkileri anlatıyor.
Kürşat Akyol
İstanbul
“Kime ne? İçen içer, içmeyen içmez. Üstelik yasak bizim toplumumuzda ilgiyi daha da arttırır” diyor mahalledeki nalbur.
Burası Cihangir, İstanbul’da alkollü içkinin en çok tüketildiği yerlerin başında gelen Beyoğlu semtinin hemen bitişiğindeki bir semt. Bu semtin özelliği, Taksim’e çok yakın olmasının yanısıra, son yıllarda hızla artan bar ve lokanta gibi işletmelerin bulunması.
Yalnızca mahalleli değil buraların müdavimleri. İstanbul’un hemen her yerinden buradaki içkili eğlence yerlerine gelen pek çok kişi var. Dolayısıyla, mahalleli de, konuklar da alışkın Cihangir’deki içkili mekanlara.
Ancak, tütün ve alkol ürünlerinin satışını düzenleyen kurumun hazırladığı yeni yönetmelik, tüm Türkiye'de uzun süredir süregiden alkollü içki satışı tartışmasını burada da alevlendirdi, yeni tartışmalara yol açtı.
Yeni düzenleme, içki satışı ve sunumunu sınırlandırıyor.
Yönetmelikte özetle, catering şirketlerinin her içki servisi için izin alması, karayollarının kenarlarındaki tesislerde içki satışının yasaklanması, bakkallarda 20 santilitreden küçük şişelerin satılamaması, içki tabelalarının kaldırılması gibi düzenlemeler var.
Yeni yönetmelik, içki reklamının yasaklanması nedeniyle, Efes Pilsen basketbol takımının geleceğinin tartışıldığı bir sürece de rastladı.
'İçkide sıkıyönetim'
Kimilerine göre, tüm bunlar, “gizli içki yasağı” anlamına geliyor. “İçkide sıkıyönetim” ya da “yaşam tarzına müdahale” de eleştirenlerin dillerinde.
Hükümet ise, gençleri alkolden korumak için yeni bir düzenleme yapıldığı görüşünde. Bunun anayasadan kaynaklı bir görev olduğunu, yönetmeliğin Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Birliği standartlarına uygun biçimde düzenlendiğini söylüyor.
İşte bu gerekçeler, bazı Cihangirlileri ikna etmiş görünüyor. Kendilerine getirilen sınırlamalar nedeniyle endişeli olduğunu söyleyen mahalle bakkalı Mustafa Bey de katılıyor bu görüşe.
“Ben hiç görmedim çocukları içki alırken, ama, gençlerin korunması için faydalı” diyor.
Keza, pek çok Cihangirli biliyor ki, birkaç sokak uzaktaki okulun öğrencileri, bakkallarda satılan 5 ya da 10 santilitrelik şişelerden satın alıp, mahallenin parkında içiyor bunları.
Hemen aşağıdaki Fındıklı parkının karşısındaki bir apartmanın bitişiğinde yer alan boşluğu mesken tutmuş yaşlı ayakkabı boyacısı da, bunun farkında olduğunu söylüyor.
Bu boyacıya göre de, ayakkabısını boyatan orta yaşlı adama göre de, durakta otobüs bekleyen iki çocuk annesi kadına göre de, düzenleme yerinde.
Kadın, “Sigara yasağı nasıl olduysa, bu da olur” diyor. Esas beklentisinin, düzenlemenin düzgün bir biçimde uygulanması olduğunu söylüyor.
Ama bakkal Mustafa Bey, özellikle gençler konusunda desteklediği uygulamanın yürüyeceğinden şüpheli. 18 yaşından küçüklere alkol satmanın zaten yasak olduğunu hatırlatıyor.
“Dolayısıyla” diyor, “daha önce nasıl satın aldılarsa, yine bir yolunu bulup almaya devam edecekler.”
Ticarî kaygılar, siyasî kaygılar
Mustafa Bey gibi, iki sokak aşağıdaki meslektaşı da, içki tabelalarının sökülecek olmasından rahatsız. “Kim, nereden bilecek o zaman burada içki satıldığını? Bu, satışları olumsuz etkileyecek” diyorlar; ortak görüşleri bu.
Bu ticari kaygılar, mahallelinin özellikle gündüz vakitleri çay, kahve içip sohbet ettiği Firuzağa Camii önündeki kahvelere gelince, daha çok siyasi kaygılara dönüşüyor. Oturduğumuz masadaki 4 kişiden üçü, uygulamanın ideolojik olduğu görüşünde.
Uzun boylu, keçi sakallı adam, iktidar partili belediye başkanlarının içki satılan mekanları yerleşim birimlerinin çeperlerine taşımaya çalıştığı yolundaki iddiaları hatırlatıyor.
“Aradan 3-5 yıl geçti, öyle yapamadılar, şimdi böyle sınırlamaya çalışıyorlar” diyor.
Meyhane işletmecisi kadın da benzer görüşte. “Bunlar alıştırma adımları” kadına göre. “Bundan sonra sıra, meyhanelere gelecek” diye ekliyor.
Tartışmayı dinlemekle yetinen diğer kadın ise, kendisinin de içki içtiğinin altını çiziyor, ama, uygulamayı gençler yönünden olumlu bulduğunu söylüyor.
İşte, tartışma tam burada alevleniyor, hatta bitiyor. Diğerleri, olumlu görüş bildiren kadına kızıyor. Kadın görüşünde ısrar edince, meyhane işletmecisi kadın öfkeleniyor, kalkıp, başka masaya geçiyor.
Masada kalanlar biraz şaşkın, kadın biraz bozulmuş görünüyor. Keçi sakallı adam ortamı yumuşatma çabasında, “Akşam oldu, haydi gidelim” diyor. 30 metre ilerideki bir başka yere geçiyorlar, ikisi bira, biri rakı söylüyor.