İçişleri Bakanı Soylu Türkiye ve Avusturya arasında ortak mekanizme kuruluyor
Abone olİçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Avusturya ile ortak mekanizma kurma kararı aldıklarını duyurdu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu, Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg ve
Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner gerçekleştirdikleri
görüşmenin ardından basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda iki
ülke arasında suç önlemeye yönelik adımlar atıldığını kaydeden
Soylu, “Türkiye ile Avusturya arasında, İngiltere, Almanya ve
birçok ülke ile yürüttüğümüz, ortak mekanizma kurma kararı aldık”
dedi.
Türkiye ile Avusturya arasında güvenlik konuları hakkında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Soylu, Avusturya Dışişleri Bakanı Schallenberg ve Avusturya İçişleri Bakanı Karner, Dışişleri Bakanlığı’nda görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından dört bakan basın toplantısı gerçekleştirdi.
“Türkiye ile Avusturya arasında ortak mekanizma kurma kararı
aldık”
Türkiye ile Avusturya arasında ortak mekanizma kurma kararı
aldıklarını belirten İçişleri Bakanı Soylu, “Türkiye ile Avusturya
arasında, İngiltere, Almanya ve birçok ülke ile yürüttüğümüz, ortak
mekanizma kurma kararı aldık. Bakanların koordinasyonlarında ve
ilgili yetkilendirecekleri kişi ve heyetler ile birlikte bunu
Avusturya ve Türkiye’nin gerek uyuşturucuyla, gerek güvenlik, gerek
terörle, gerek kaçak göçle ve diğer göçlerle, gerek mali suçlarla,
gerek bilişim suçlarıyla, gerekse sanal kumar ile mücadele dahil
olmak üzere birçok sınır aşan suçlarla mücadelede önemli bir adım
olduğunu değerlendirmek isterim. Onun için de sayın bakana teşekkür
ederim. İnanıyorum ki bu mekanizma iki ülke arasındaki güvenlik
alanındaki hem yeni iş birliklerin hem yeni pencerelerin hem de
yeni adımların atılmasına vesile olacaktır” ifadelerine yer
verdi.
“Terör örgütü ile ilgili ortak mücadele etmenin zeminin
karşılıklı değerlendirdik”
Görüşmede, Türkiye ve Avusturya arasında terörle mücadele
konularının masaya yatırıldığının altını çizen Soylu, “Elbette
içinde bulunduğumuz süreç açısından terörle mücadeleyi konuştuk.
PKK,KCK, PYD, FETÖ, DHKP-C, MLKP gibi birçok terör örgütü ile
ilgili ortak mücadele etmenin zeminin karşılıklı değerlendirdik.
Yine aynı zamanda Türkiye’nin DEAŞ ile yaptığı mücadeleyi masada
hep birlikte konuşmuş olduk. Belki de 21. yüzyılın ve bizim de çok
önem verdiğimiz kripto para gibi sermaye aktarma sebebiyet verecek
araçlar nedeni ile mali suçların bütün ülkeler üzerindeki
yaygınlığına hep birlikte tedbir almanın önemli olduğunun altını
çizdik. Bütün bunlarla birlikte ülkelerimizin ve nesillerimizin en
önemli meselelerinden birisi olan uyuşturucuda bugüne kadar ortaya
koyduğumuz iş birliğinin bugünden sonra da aynı şekilde devam
edilmesinin altı çizildi” değerlendirmesinde bulundu.
“21. asrın ortak meselesi göç meselesi”
Dörtlü görüşmede, göç meselesinin göçün kaynağında bitirilmesi
gerektiğinin vurgulandığını kaydeden Soylu, “Aynı zamanda ortak bir
meselemiz var. Aslında 21. asrın ortak meselesi göç meselesi. Gerek
kaçak veya düzensiz olarak nitelendirdiğimiz göç gerekse iç
savaşlardan kaynaklanan kitlesel göçler. Elbette bunlarla ilgili de
Türkiye’nin ne noktada olduğunu, nasıl bir süreci göğüslediğini ve
göğüslemeye çalıştığını ama esas itibariyle yapılması gerekenin
göçü kaynağında durdurmak olduğunu, temel politikanın bu olması
gerektiğini, yani göçün kaynağı olan ülkelere yönelik yapılacak
iyileştirmelerin gerek oradaki istikrarın sağlanması gerek gelir
eşitsizliğinden oluşan süreçlerin bir şekilde destekler ile
şekillendirilmesinin göçün kaynağından hareket etmesinin
engellemekle en önemli süreç odluğunu beraber değerlendirdik. Şunu
ifade etmek istiyorum, bizim de bilgilendiğimiz, bizim de bu
formattaki bir toplantıda önemli bir zemin bulduğumuz adım oldu.
Sadece karşılıklı yaptığımız değerlendirmeler değil aynı zamanda
böyle bir formatın daha güç kazandırdığının da altını çizmek
isterim. Ortak bir mekanizmanın kurulması bizim açımızdan da
önemliydi” diye konuştu.
Göçmen meselesi hakkında varılan mutabakatın güncellenmesi
konusunda Türkiye ve Avusturya’nın ortak hareket edeceği hakkında
sorulan soruya Soylu, “Göçü yöneteceğimiz alan da göçe kaynaklı
ülkelerde. Formül ve mühendislik açık olarak ortada. Eğer göç bizi
yönetmeye başlarsa farklı tartışmaların içerisine hep beraber
gireriz. Daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi göç 21. Yüzyılın
gerçeğidir. Bu yüzyıldaki farkı, hem ekonomik göçler hem gelir
eşitsizliğinden kaynaklanan göçler hem de iç savaşlardan
kaynaklanan göçler bugün bütün dünyaya ciddi bir şekilde sonuç ve
maaliyet üretmektedir. Bunun için şunun altını çizmek gerekir, göç
bir sınır meselesi değildir. Türkiye ile Yunanistan arasında,
Türkiye ile Suriye arasında, Türkiye ile İran arasında, İran ile
Afganistan arasında değerlendirilirse göç meselesi de alt düzeyden
bir bakış ortaya çıkar. Bunu engelleyebilmek de mümkün değildir.
İnsanlar ölümü göze alarak açlıktan ve yokluktan kaçıyorlar veya iç
savaşlardan kaçıyorlar. Bizim yapmamız gereken ortak bir
mutabakatla göçü kaynağında engelleyecek bir meseleyi ortaya
koymaktı” dedi.
“510 bin Suriyeli kardeşimiz güvenli bölgelere gönüllü bir şekilde
gitmişlerdir”
Suriye sınırındaki operasyonel faaliyetlerin göçün kaynağında çözüm
üretmeye dayalı olduğunu dile getiren Soylu, “Fırat Kalkanı
Harekatıyla, Zeytin Dalı Harekatıyla, Barış Pınarı Harekatıyla hem
sınırdaki terör tehdidini ortadan kaldırmaya hem güvenli bölge
oluşturmaya hem de Türkiye’deki Suriyeli vatandaşların o güvenli
bölgelere gidişini temin etmeye çalışan biz strateji ve politikayı
uzun dönemlerdir devam ettirmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar 510 bin
Suriyeli kardeşimiz güvenli bölgelere gönüllü bir şekilde
gitmişlerdir. Bu durum, orada hayatın olan akışının sağlıyor,
günlük ticareti, günlük eğitimin, sağlık hizmetlerin devam etmesini
ve oluşmasını sağlıyor. Göçün oradan tekrar Türkiye’ye cazibeli bir
şekilde de akışını engelliyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de bulunan göçmen sayısının 5 milyon 500 olduğunu açıklayan
Soylu, “Türkiye son 5 yılda 2 milyon 700 bin civarında kaçak
göçmenin Türkiye’ye girişini engelledi. Aynı zamanda 1 milyon 300
bin kaçak göçmen yakalandı. 3 milyon 700 Suriyeli, 300 bini aşkın
çeşitli uyruklardan mülteci ve sığınmacı, 1 milyon 200 bin
civarında ikameti bulunan mülteci bulunmakta. Toplamda mülteci
sayısı 5 milyon 500 bin. Son 5 yılda deniz ve kara dahil olmak
üzere Avrupa’ya geçen toplam sayı 700 bin. Bizim kendi ülkelerine
gönderdiğimiz mülteci sayısı ise 400 bin. Türkiye burada göç ile
mücadelesinde gerek dünyanın diğer ülkelerinden göç hareketini
durdurmak için gerek başka ülkelere göç akımını engelleyebilmek
için elinden gelen mücadeleyi hem insani şekilde hem de tüm
kuralları ile yerine getirmeye çalışmaktadır. Onun için 18 Mart
Mutabakatını tekrar değerlendirmek elbette en önemli önümüzdeki
süreçlerden birisi olarak durmaktadır” dedi.
“İş birliğini yoğunlaştırmak istiyoruz”
Düzenlenen görüşmede suç örgütleri ile mücadele konusunda iş
birliği yapıldığını kaydeden Avusturya İçişleri Bakanı Karner,
“Bunun dışında İpek Yolu konusunda bir iş birliği söz konusu.
Sadece bu proje kapsamında Avusturya’da 2 buçuk yıl içerisinde 300
fail yakalanabilmiştir. Bu durum da iki ülke arasındaki iş
birliğinin ne kadar olumlu olduğunu gösteriyor. Bu iş birliğini
yoğunlaştırmak istiyoruz. Düzenli olarak bu toplantıları
gerçekleştireceğiz. Kısaca insan kaçakçılığı konusuna da değinmek
istiyorum. Tabii ki bu konu Avusturya’yı ve Türkiye’yi de
ilgilendiriyor. Uluslararası insan kaçakçılığı var ve Ukrayna’daki
kriz ile insan kaçakçıları tarafından bilinçli şekilde
kullanılmaktadır. Çalışma piyasasında da Ukraynalıların farklı
düzenleme olduğu için insan kaçakçıları da bu konuda faaliyet
göstermekte. Avusturya’da da yüzde 50’den çok iltica başvurusu
artışı bulunmakta” diye konuştu.