Hiç olmadık bir zamanda, hiç beklenmeyen bir zamanda kişiyi
arkadan vurup ihanet edenler için söylenmiş “içimizdeki
İrlandalılar” diye bir darbı mesel vardır. İşte bu
darbı mesel bugünlerde “içimizdeki
Koronalılar” olarak tezahür etmekte.
Dünya ve ülke olarak zor zamanlardan geçmekteyiz. Bugünler bütün
küskünlüklerin, bütün kavgaların, bütün kinlerin bir kenara
bırakılması; barışın, yardımlaşmanın, dayanışmanın en güzel
örneklerinin verilmesi zamanları.
Bugünler sırt sırta, omuz omuza verip milletçe bu büyük
imtihandan alnımızın akıyla çıkma zamanları.
Bugünler destan yazma zamanları, bugünler isimsiz kahramanlar
çıkarma zamanları…
Heyhat gelin görün ki bütün bunların olması gerektiği bir
zamanda bizim kısır kavga ve çekişmelerimiz bütün hızıyla devam
etmekte. Hatta koronayı bahane ederek yangına ateşle
koşanlar bile var.
Koronadan daha çok koronacı olduk, içimizdeki koronalıları
tanıdık bu vesileyle.
Hükümet, devleti ve milleti bu büyük yangından kurtarmanın
çarelerini bulabilmek için canla başla çalışırken “hükümetin
ayağını nasıl kaydırırım” hesabı yapanlar pusuya yatmış fırsat
kolluyor.
Maskesinden tutun da sokağa çıkma yasağına varıncaya kadar
aksayan her konuda insafsızca yumruk çakmaya çalışılıyor. Yumruk
atacağına “madem eksik var oturup eksikleri giderme noktasında
nasıl çalışırım” diye düşünmesi gereken akıllar
maalesef akıl tutulması yaşıyorlar.
Her tarafta, her kesimde bu yanlışları müşahede edebiliyoruz;
gündelik ve siyasi kavgaları bir kenara bırakıp bütün enerjisini
bir an önce bu hastalıktan kurtulmaya harcamak yerine ülkemizin en
iyi üniversitelerinden biri olan bir eğitim yuvasını kapatmakla
uğraşılabiliyor!
Büyük emeklerle kurulmuş ve belli bir noktaya getirilmiş bir
üniversite böyle bir zamanda mı kapatılmalıydı yoksa ileri bir
tarihe bırakılıp daha aklı bir selim olarak düşünülmeli miydi?
Millete örnek olması gereken Gazi meclis ise sanki
kendini yeni bir kurtuluş savaşına adamışçasına kavgalarla anılmaya
devam ediyor maalesef bu zor zamanda. Hele bir de havada uçuşan
küfürler yok mu!
El insaf yahu…
Bari bugünlerde yapmayın bu çekişmeleri.
Bugünlerde millete örnek olması gereken, birlik ve beraberlik
mesajları vermesi gerekenler “nasıl olsa millet koronadan
başını kaldıramıyor” deyip adeta kabahat üstüne kabahat
işlemeye devam ediyorlar.
İsminin başında Prof. Dr. titri olan birisi, büyük
büyük laflar edip, millete umut verip, kahramanlıklar tasladıktan
sonra buram buram reklam kokan bir açıklamayla ortaya çıkmaz
mı?
İşte bu “içimizdeki Koronalılar”
olayına adeta mum dikmiş olmuyor mu?
Millet can derdiyle gelecek en küçük bir müjdeli haberi
beklerken beyefendi izzet derdine düşmüş, reklamdan izzet
cukkalamanın peşine düşmüş gibi.
Korona bile sizden daha insaflı yahu.
En azından o milleti kandırmıyor, suiistimal etmiyor…
Yazıklar olsun demekten başka bir şey gelmiyor elimden…
Bir de Salda Gölü olayı var ki sanki yangından
mal kaçırılıyor.
Herkese sokağa çıkma yasağı getirirken koca koca iş makinalarını
bir doğa harikasının içine salmak nedir anlamadım gitti.
Bir Sahra hastanesi faciası var ki sormayın
gitsin. Siyasi çekişme gereği olmadık şekilde millete ve zihinlere
nasıl zararlar verileceğinin göstergesi oldu.
Uzunca düşündüm farklı şekillerde tezahür etmiş bu açmazları ve
aymazlıkları kaleme alayım mı diye. Lakin daha fazlasına ar
ettim.
Bu örnekler ve vakıalar sosyal medya aracılığı ile ve TV’ler de
görülen haberler ile üst üste dizerek çoğaltılabilir. Zira nerdeyse
her yeni bir günde yeni bir koronalının yaptığına şahit
olabiliyoruz!
Yeniden ifade edeyim: Bugünler bütün küskünlüklerin,
bütün kavgaların, bütün kinlerin, bütün siyasi ideolojilerin, bütün
partizanlığın, bütün fikri düşmanlığın, bütün fitneciliğin, bütün
hasedin, körü körüne bütün muhalifliğin, bütün borazanlığın, bütün
sloganların bir kenara bırakılması; barışın, yardımlaşmanın,
dayanışmanın en güzel örneklerinin verilmesi
zamanları.
Velhasıl kelam sanki “içimizdeki İrlandalılar”
yetmiyormuş gibi bir de başımıza “içimizdeki Koronalılar”
çıktı…
Allah sonumuzu hayreyleye…
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser