İbre Galatasaraya döndü
Abone olGalatasaray mı Fenerbahçe mi? Şampiyonluk düğümünü çözecek maçı iki spor yazar masaya yatırdı.
Galatasaray Fenerbahçe derbisine bir gün kaldı. Yılın maçıyl
ilgili son görüşler yazılıyor. Milliyet'in iki önemli spor yazarı
yılın derbisini yazdı. Özellikle Mehmet Demirkol Galatasaray'ı
avantajlı gördü. Uğur Meleke ise Fenerbahçe'nin yüksek pas
yüzdesine ve topu daha çok kullanmasına dikkat çekti..
Mehmet Demirkol: Favori Galatasaray
Yeni teknik oluşum bu en azından lig ölçüsünde başarılı ekibi
güçlendirecek bir hamle daha yaptı. İBB maçıyla birlikte santrfor
sayısını azaltıp, hücumcu orta saha ya da forvet oyuncularını iki
yönlü defansif katkısı yüksek oyuncularla harmanlayan bir oyun
seçildi. Ligin iyi pas oyunu oynayan takımlarından Belediye’ye
pozisyon vermeden maçı kopardılar.
Buna benzer bir oyunu, kupa serisinde Fenerbahçe’ye karşı da
oynamışlardı. Özellikle Kadıköy’deki maçta, evinde Şampiyonlar Ligi
standardından dahi çok iyi oynayan sarı-lacivertlileri sıkıntıya
soktular.
Fenerbahçe’nin etkili kanatlarını 2’li 3’lü kademelerle karşılıyor,
Fenerbahçe göbeğe dönünce ters kanattakilerin ve savunmanın
yaklaşmasıyla Fenerbahçe’yi kapana kıstırıyorlardı. Bu dar alan
oyunundan çıkışın yolu ani ters toplar ve hızlı top çevirmeyle boş
alana topu geçirmekti, ama Fenerbahçe’nin oyun tarzında bu pek yok.
Böyle olunca alışılmışın çok uzağında, zor pozisyona giren bir
ekibe döndü Fenerbahçe. Galatasaray, İBB maçında bunun provasını
gayet iyi yaptı.
Bu oyunu bir kez daha sahaya koymak peşinde olacaklar. İleride 3
oyuncu için Arda, Lincoln ve Ümit Karan muhtemel isimler. Arda ve
Ümit 2 kanatta rakibi zorlarken Lincoln serbest kalacak. Arkadan da
3 sert oyuncuyla Fenerbahçe’nin artistik ayaklarını dar alana
sıkıştıracaklar. Kupa serisinde olan buydu.
Pazar günü de Galatasaray bunun peşinde olacak. Bu oyunla ve ev
sahibi olması dolayısıyla Galatasaray’ı avantajlı görüyorum. Ancak
onlar için sıkıntı Fenerbahçe’nin öne geçmesiyle ya da Zico’nun
sürpriz bir hamlesiyle doğabilir. Çünkü maç içinde krizi
yönetebilecek bir beyin var mıdır? Ya da bu kimdir gibi sorular var
Galatasaray’da. Kriz anında olaya el koyacak ve hamleyi yapacak,
hamleye cevap verecek olan kim? Tek, ama büyük dezavantaj da
bu!
Uğur Meleke: 6 ayrı takım
Galatasaray ile Fenerbahçe son 5 ayda, 3 maç yaptılar, sanki 6 ayrı
takım izledik. Fenerbahçe, oyunu bütün olarak pozitif oynayan,
sahaya hükmeden taraf olma eğiliminde. Yüzdeleri de Cim-Bom’un
önünde
Sağlıklı bir Fenerbahçe-Galatasaray maç önü analizi yapmanın
zorluğunu ifade etmek için bir kez daha şu örneği vermekte beis
görmüyorum: Benitez’in Liverpool’uyla Mourinho / Grant’ın
Chelsea’si son üç buçuk yılda tam 19 kez karşılaştılar, şöyle
müsabaka kasetlerini yanlışlıkla karıştırsanız, oynadıkları oyunu
izleyip. hangi kasedin hangi maça ait olduğunu ayırt etmeniz
gerçekten zor olur. Oysa Fenerbahçe’yle Galatasaray son 5 aylık
küçük periyotta 3 maç yaptılar, sanki 6 ayrı takım izledik!
“Kalli yönetiminde Fenerbahçe’ye karşı oynayan takım farklıydı, o
gittikten sonraki bu ekip daha mücadeleci ve azimli” iddialarına
asla itibar etmiyorum, çünkü bu ülkede herhangi bir futbolcunun
böyle bir ahlaksızlığın parçası olacağına, ne kadar koşacağını
kenardaki hocaya göre ayarlama ucuzluğuna düşeceğine
inanmıyorum.
Mevcut teknik ekip de sezon başından beri görevdeydi ve İsviçreli
bilim adamlarından öğrendikleri yepyeni metotlarla çıkagelip, ani
bir fizik yükleme yapmadılar bildiğimiz kadarıyla...
Gerçi Alkmaar, Moskova ve Sevilla deplasmanları gibi global
ölçekteki fizik sınavlarının son bölümlerinde geriden gelerek bu
alanda Avrupa’nın da iyileri arasına giren Fenerbahçe’yi en çok
zorlayan mücadelecilerinden birisi Galatasaray... Zaten
sarı-kırmızılılar için maçın en skorer bölümü hep “üçüncü yarım
saat” olmuş, gerek ligde (14-18-23), gerek kupada (4-1-5), gerekse
Avrupa’da (4-6-8) en çok gol buldukları zaman dilimi son 30
dakikalar...
En önemli rol Aykut’un
Fenerbahçe’yse oyunu bütün olarak pozitif oynayan,
sahaya hükmeden taraf olma eğiliminde. Maç başına Galatasaray’dan
64 fazla topla buluşuyorlar, topla ortalama 3 dakika fazla
oynuyorlar, üstelik 81 fazla isabetli pas da yapmayı
başarıyorlar.
Son 3 maçta 2 gol attığı için (32’nci haftada nihayet ligdeki ilk
derbisine çıkacak) Lincoln’ün formda olduğu söyleniyor, ama
herhalde bu verilerle Alex’le kıyaslanması mümkün değil, zira Alex,
“sezonun herhangi bir yerinde, herhangi bir 3 maçta” 2 gol atmazsa
bir problemi mi var diye düşünür duruma getirdi bizi...
Bence Galatasaray’ın çıkışındaki en önemli rolüyse Aykut oynuyor.
Hem soğukkanlı, hem uyumlu ve sempatik, hem de oyun kurma konusunda
son derece akıllı davranıyor ve Fenerbahçeli meslektaşından farklı
hedefe sahip: Volkan’ın Euro 2008 rezervasyonları yapıldı bile.
Oysa Aykut’un İsviçre’de olması için bilete, yani tribündeki Milli
Takım kurmaylarının gözüne girmeye ihtiyacı var.