İbrahim Kalın: Küresel sınamalarla karşı karşıya kalacağız
Abone olCumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Rusya Ukrayna savaşıyla beraber dünyanın gidişatıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaparak "Gıda, enerji, siber güvenlik, kitle imha silahları ve biyolojik saldırılar, lojistik, emtia fiyatlarının artması, göç dalgaları ve mülteci krizi gibi ciddi küresel sınamalarla karşı karşıya kalacağız." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Rusya-Ukrayna savaşı,
Türkiye’nin yeni dönemdeki stratejik konumu, ABD ile ilişkiler,
Türkiye’nin normalleştiği ülkeler ve mülteciler ile ilgili son
durumu Türkiye gazetesine anlattı. Kalın’ın açıklamalarından öne
çıkanlar şöyle:
Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazır
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI: Belarus’taki görüşmeler teknik düzeyde idi,
Antalya’da iki ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya gelmesi ile
müzakere süreci siyasi düzeye taşındı. Artık müzakerelerin
stratejik düzeyde yani liderler seviyesinde ilerlemesi gerekiyor.
İstanbul’da müzakerelere başarılı bir ev sahipliği yapan Türkiye,
liderler seviyesinde bir görüşmenin gerçekleşmesi için üzerine
düşeni yapmaya hazır. Rusya ve Ukrayna devlet başkanlarının yüz
yüze bir araya gelebilmeleri için bazı şartların oluşması ve
müzakerelerde belirli bir ilerlemenin kaydedilmesi gerekiyor.
İstanbul sürecinde belirli bir mesafe katedildi ancak liderlerin
bir araya gelmesi biraz zaman alabilir. Son haftalarda yaşanan
gelişmeler maalesef bu süreci olumsuz etkiledi. Ama biz sabır ve
ısrarla savaş değil müzakere ve diyalog yolunu zorlamaya devam
edeceğiz.
Diplomasi trafiği yürütüyoruz
UKRAYNA ZİYARETİ: Dışişleri Bakan Yardımcımız Sayın Sedat Önal,
Kiev Büyükelçimiz Sayın Yağmur Güldere ve ilgili arkadaşlarımla
birlikte Ukraynalı muhataplarımızla kapsamlı görüşmeler yaptık.
Savaşın geldiği son noktayı, müzakere imkânlarını ve şartlarını,
insani yardımlar için koridor oluşturulmasını, sivillerin ve yaralı
askerlerin tahliyesini ve Mariupol’daki askerlerin mübadelesi
konularını ele aldık. Ayrıca ben Sayın Zelenskiy ile de bir görüşme
yaptım. Sayın Zelenskiy Türkiye’nin bugüne kadar sergilediği yapıcı
ve dengeli tutumdan ve Türkiye’nin Ukrayna’ya verdiği destekten
dolayı teşekkürlerini iletti ve Türkiye’ye tam olarak
güvendiklerinin altını çizerek ifade etti. Bunun yanı sıra Sayın
Zelenskiy, Cumhurbaşkanı’mızın kendisini Sayın Putin’le bir araya
getirme teklifine hazır olduğunu tekrar teyit etti. Biz şunun
farkındayız: Rusya sadece Ukrayna’yla değil asıl Batı’yla masaya
oturmak ve yeni bir büyük anlaşma yapmak istiyor. Mesele hem
Ukrayna hem değil. Ukrayna’nın da içinde olduğu ve daha derinlerde
cereyan eden bir stratejik hesaplaşma var ortada. Burada dengeleri
doğru bir şekilde yeniden kurmadan mevzi çatışmaların ve nihai
olarak savaşın sona ermesi mümkün değil. Müzakere şartlarının
oluşması için Avrupa ve ABD dâhil tüm tarafların yapıcı bir tutum
içinde olması gerekiyor. Bunun farkında olduğumuz için de Avrupalı
ve Amerikalı muhataplarımızla da yoğun bir diplomasi trafiği
yürütüyoruz.
Küresel sınamalarla karşı karşıya kalacağız
‘İKİNCİ SOĞUK SAVAŞ’ AÇIKLAMASI: Ukrayna krizi bütün çabalarımıza
rağmen derinleşerek devam ediyor. Karşılıklı hatalar, yeni güç
dengesi arayışları ve kısa vadeli çıkar hesapları, orta-uzun vadede
büyük stratejik kayıplara ve insani dramlara neden olabilir diye
uyarılarda bulunuyoruz. Savaş yoluyla yeni bir düzen kurulması
düşüncesi taktik ve stratejik olarak yanlıştır. Maliyeti herkes
için ağır olur. Geçmişte bunun örneklerini gördük. Bu savaşın
devamını isteyenler kısa vadede bir takım çıkarlar elde edebilir
ama orta ve uzun vadede stratejik kayıplar vermek zorunda
kalacaklar. Savaşı uzatmak küresel krizi derinleştirir. Bunu görmek
için kâhin olmaya gerek yok. Biraz tarih bilgisi ve coğrafya
bilinci bunun için yeterli. 1990’da sona eren Soğuk Savaş’ın
ardından kurulamayan küresel denge düzenini Ukrayna savaşıyla yahut
bir başka savaşla kurmak mümkün değil. Güç dengeleri, güvenlik
kaygıları ve tehdit algıları herkesi kuşatacak bir kapsamda ve adil
bir biçimde ele alınmadan kalıcı ve sürdürülebilir bir düzen kurmak
mümkün değil. Batı- merkezci bir dünya düzeni kurarak ulusal
çıkarlarınızı insanlığın ortak değerleri ve ihtiyaçları diye
dayatırsanız buna herkesin karşı çıkma hakkı doğar. Uluslararası
ilişkilerde tek taraflılık, çatışmaya davetiye çıkarmaktır. Her
şeyin içi çe geçtiği ve birbirine bağımlı hâle geldiği bir çağda
tek taraflı gündem dayatmaları sorunları çözmez, tersine
derinleştirir. Ukrayna savaşı böyle bir zeminde başladı ve etkileri
on yıllar sürecek. Sıcak çatışmalar önümüzdeki haftalarda yahut
aylarda sona erse bile savaş farklı biçim ve boyutlarda devam
edecek.
Gıda, enerji, siber güvenlik, kitle imha silahları ve biyolojik saldırılar, lojistik, emtia fiyatlarının artması, göç dalgaları ve mülteci krizi gibi ciddi küresel sınamalarla karşı karşıya kalacağız.
Biz geçmişte yaşanan felaketlerin tekrar yaşanmaması için bütün
diplomatik çabalarımızı kararlılıkla sürdürmekteyiz.
Cumhurbaşkanı’mızın bu süreçte tarihî bir rol üstlendiği herkes
tarafından kabul ediliyor.
Esad rejimi dönüşü zorlaştırıyor
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, mültecilerin geri gönderilmesine
ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: Göçün temel nedeni
Suriye’de 11 yıldır devam eden savaş. Bu ülkede istikrar henüz
sağlanmadı. Suriye’deki terör örgütlerinin varlığı ve Esad
rejiminin uygulamaları mültecilerin güvenli geri dönüşünü
zorlaştırıyor. Türkiye başından beri Suriyelilerin onurlu, güvenli
ve gönüllü şekilde ülkelerine geri dönmeleri için elinden gelen
gayreti gösteriyor. Fakat bu konu sadece Türkiye’nin sorumluluğunda
olan bir mesele değil. Avrupa Birliği’nden ABD’ye, Rusya’dan İran’a
kadar tüm ülkelerin kolektif çalışmasını gerektiren bir mevzu.
Batı ülkeleri, çeşitli bahaneler üreterek bu sorunu daha fazla görmezden gelemezler. Brüksel’deki temaslarımızda Sayın Cumhurbaşkanı’mızın uygulanabilir bir yol haritası ortaya koymasına rağmen sorunun çözümünde mesafe katedilemedi. Ne yazık ki ne 18 Mart mutabakatının yenilenmesi konusunda, ne de Suriyeli mültecilere yapılan mali yardımların arttırılması konusunda somut adımlar atılmadı. Türkiye yeni bir mülteci akımını kaldıracak durumda değil. Sorunu yerinde çözmek için çabalarımız çok geniş bir zeminde devam ediyor. Biz ne temel insani değerlerimizden vaz geçeriz ne de ulusal çıkarlarımızı tehlikeye atarız. Hakkaniyet ve külfet paylaşımı temelinde insani, vicdani, hukuki ve meşru çözümleri hayata geçirmek için çalışıyoruz ve bu çalışmalarımız da devam edecek.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ankara-Washington ilişkilerine yönelik şunları kaydetti: Türkiye ile ABD ilişkilerinde son dönemlerde olumlu bir ivme yakalandı. 4 Nisan’da iki ülke arasında hayata geçirilen Stratejik Mekanizma bunun bir göstergesi. Bu mekanizma çerçevesinde 18 Mayıs’ta Dışişleri Bakanı’mız ABD’li mevkidaşı ile görüşecek. PYD/YPG, FETÖ ve CAATSA yaptırımları konularında temel fikir ayrılıklarımız var. ABD buralarda adımlar atarsa ilişkilerimiz yeniden ciddi bir ivme kazanır. Bakış açılarımızı ve politikalarımızı birbirine yakınlaştırmak için daha fazla çaba sarf edebiliriz ama bunun karşılıklı çıkar ve saygı temelinde olması gerekir. Bu bağlamda geçen ay İstanbul’da kabul ettiğim ABD Kongre Heyetinin daveti üzerine haziran ayında ABD’yi ziyaret edeceğim. Burada özellikle Kongre üyeleri ile kapsamlı görüşmeler yapmayı planlıyorum. ABD Kongresine Türkiye’nin haklı tezlerinin anlatılması ve onlarla daha sık temas edilmesinin ikili ilişkilere olumlu yansımaları olacaktır.
Türkiye uzatılan hiçbir eli havada bırakmaz
İbrahim Kalın, Türkiye- Mısır arasında çeşitli düzeylerde diyaloğun
devam ettiğine dikkat çekerek şöyle devam etti: Son dönemde Türkiye
birçok ülke ile ilişkilerini karşılıklı olarak normalleştirdi.
Bahse konu ülkeler ile karşılıklı olarak güven arttırıcı adımlar
atıldı. İlkesel olarak Türkiye, kendisine uzatılan hiçbir eli
havada bırakmaz.
Türkiye, karşı tarafta yapıcı ve iyi niyetli bir tutum gördüğü zaman buna mukabele etmekten hiçbir zaman çekinmedi. Dolayısıyla Birleşik Arap Emîrlikleri, İsrail, Ermenistan ve en son Suudi Arabistan ile olduğu gibi Mısır’la da ilişkiler bu bağlamda değerlendirilmeli. Şu aşamada Türkiye- Mısır ilişkilerinin pozitif bir zemine taşınması konusunda iki ülke de istekli. İki ülke arasında çeşitli düzeylerde ve farklı kurumlar arasında diyalog devam ediyor. Bu çabaları hızlandırmak ve muhtemel atılacak adımlar üzerinde daha fazla durmak istiyoruz.
Filistin davası için İsrail’le ilişkiler açık tutulmalı. Normalleşme süreçlerini kalıcı hale getirmek ve ilişkilerimize derinlik kazandırmak için çalışmalarımız yoğunlaşarak devam edecek. Aslında bir Rusya-Batı savaşı olan Ukrayna savaşı esnasında Türkiye’nin böyle yapıcı adımlar atabilmesi ve yeni fırsat pencerelerini aralayabilmesi, dış politika vizyonumuzun bir başarısıdır.