İbrahim Tatlıses - Şıvan Perwer düeti
güzeldi. Ancak beni en çok o fotoğraf
karesi etkiledi. Başbakan Erdoğan'la
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in elele olan
fotoğrafı...
"Düet"ten de öte bir güzellik!
*
Oluyormuş demek ki!
Osman Baydemir'in koltuğunda oturduğu belediye binasına
girmekte bir beis yokmuş. Erdoğan Kürtçe-
Türkçe dövizlerle karşılandı diye kıyamet
kopmadı.
Bir fotoğraf karesi yetti her şeye...
Birkaç ay önce daha...
70 milyon Türkiye'nin Başbakan'ı Tayyip Erdoğan o
binadan içeri girmiyordu. İktidarın hiçbir nimetinden
istifade edemeyen Osman Baydemir, kısasa kısas,
Erdoğan'ı karşılamıyordu, Diyarbakır
ziyaretlerinde.
Yok sayılan bir belediye...
Yok sayılan bir Başbakan...
*
Yakından yaşayanlar o günün tadını çıkardı...
Biz uzaktakiler fotoğrafı hala okuyabilmiş değiliz.
Erdoğan'ın "Kürdistan" deyişine
takılıyoruz.
Takılmayın!
Bir biz kabul etmedik "Kürdistan"ın
varlığını... Barzani'nin yükselişini, ülkesinde önemli biri
olduğunu bir biz kabullenemedik. Türk insanına
kucak açan bir ülke Kürdistan. Türklere
karşı hoşgörülü, saygılı ve sıcak insanları var
Kürdistan'ın...
Türkiye gibi bir ülke!
Barzani de, o ülkenin lideri...
*
Efendim düne kadar ayağımıza çağırdığımız Barzani'ye Tayyip Erdoğan
kırmızı hali sermiş. Kim çağırmış Barzani'yi? Nereye çağırmış?
İstanbul'da mı ağırlamış, Ankara'da mı?
Hayır...
Eşref Bitlis Paşa, 1992 yılında Barzani ile Talabani'ye
Şırnak'ta ev sahipliği yapıyor.
Kendi başına değil!
Turgut Özal'ın
talimatıyla...
"Kürt sorunu"nun çözümü
için 8 sayfalık bir mektup yazmıştı Özal'a rahmetli... Çözüm
önerileri sunuyordu... Çok geçmedi, Bitlis Paşa'nın bindiği
helikopter düşürüldü. "Kaza" dedikleri düpedüz
suikastti... Ve bu suikast "Kürt sorunu"nun
çözümüne vurulan en büyük darbe oldu.
Zira Özal'ın da ömrü uzun olmadı bu
uğurda.
*
Ne acı değil mi?
Eşref Paşa'yı referans alıyoruz bugün.
Vücudunu bombayla parçaladığımız Eşref Paşa...
*
Diyorlar ki:
"Başbakan ateşle oynuyor!"
O ateş yıllardır evimize düştü, çocuklarımızı yok etti!
Onca can... Onca vatan evladı...
Yetmedi mi?
İki el kavuştu Diyarbakır'da... Meydan okuyan iki el, Allah'ın
selamını birbirine çok gören iki el... Birleşen ve birleştiren iki
el... Barışın, kardeşliğin elçisi iki el... İnadı bitiren iki el...
Öfkeyi sonlandıran iki el... Gülmeyi, güldürmeyi hatırlatan
iki el...
O iki el yumruk olsun istiyorlar....
"Çözüm süreci" nihai hedefe ulaşıyor diye,
vücuduna ateş düşenler, Erdoğan'ın ateşle oynadığını söyleyerek,
birleşen o iki eli ayırmak istiyor yeniden. Düşmanlık tohumları
ekerek, iki elin yumruk olmasını istiyorlar.
Neydi o şarkının nakaratı...
"İmkansız imkansız" mıydı?