İBB teftişinde adı geçen dernekle ilgili iddianamede neler var?
Abone olİçişleri Bakanlığı 26 Aralık 2021'de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle (İBB) ilgili özel bir teftiş başlatıldığını açıkladı. Peki DİAYDER davası nedir? Dava kapsamındaki iddianamede neler var? Sanık avukatları ne diyor?
Terör iltisaklı İBB çalışanları olduğu iddiasıyla başlatılan
teftişe konu olan DİAYDER iddianamesi konuşulmaya devam ediyor.
İçişleri Bakanlığı teftişin, "İBB'de işbaşı yaptırılan kişilerden bazılarının terör örgütleriyle bağlantılı olduğuna dair iddia, şikâyet ve tespitler ardından, konunun soruşturulması için başlatıldığını" belirtti.
Aynı açıklamada, "İBB'ye DİAYDER referansıyla, PKK irtibatlı ve iltisaklı kişilerin yerleştirildiğine yönelik hazırlanan iddianamedeki iddia ve tespitlerin bu teftiş kapsamında olduğu" aktarıldı.
Peki DİAYDER davası nedir? Dava kapsamındaki iddianamede neler var? Sanık avukatları ne diyor?
DİAYDER nedir?
DİAYDER, 2008 yılında kurulmuş bir dini dernek. Açılımı,
Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği.
Dernek, faaliyetlerini Türkiye'deki Kürtlerin büyük bölümünün ait
olduğu Şafi mezhebinin öğretileri çerçevesinde yürütüyor.
Merkezi, İstanbul'un Bahçelievler ilçesindeki Şirinevler
mahallesinde bulunuyor.
Ağırlıklı olarak İstanbul'da ve Kürt yurttaşların yoğun olarak
yaşadığı ilçelerde faaliyet yürütüyor.
Derneğin kentte dokuz adet mescidi bulunuyor.
DİAYDER hakkında hangi soruşturmalar var?
Her ne kadar kamuoyunda şu an bir soruşturma tartışılıyor olsa
da aslında DİAYDER hakkında devam eden iki ayrı dava bulunuyor.
Dernek ile ilgili ilk soruşturma 2014'e başlatıldı. Bu soruşturmada
tespitler, Emniyet birimleri tarafından yapıldı.
Bu ilk soruşturmanın iddianamesi 21 Aralık 2020'de düzenlendi.
Bu dava şu anda İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından
yürütülüyor.
Duruşmaları başlayan bu davanın bir sonraki duruşması 21 Nisan'da
yapılacak.
Ancak bu ilk soruşturma sürerken DİAYDER ile ilgili ikinci bir
soruşturma daha başlatıldı.
Bugün kamuoyunda asıl olarak konuşulan bu ikinci soruşturmanın
iddianamesi ise 30 Aralık 2021'de kabul edildi.
Bu dava ise İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından
yürütülüyor.
Davanın ilk duruşması 18 Şubat'ta başlayacak.
BBC Türkçe'nin edindiği bilgilere göre bu iki davanın
iddianamesindeki en büyük farklardan biri, ikincisinde İBB ile
ilgili atıfların yer alması.
DİAYDER ile ilgili son soruşturma nasıl gündeme geldi?
DİAYDER'le ilgili bu hukuki gelişmeler, İçişleri Bakanlığı
tarafından 26 Aralık'ta yapılan, İBB'ye özel teftiş başlatıldığı
yönündeki açıklamayla gündeme geldi.
Açıklamanın ilk paragrafında birçok örgüt ismi sayıldıktan sonra,
"İBB'de, bağlı kuruluşları ve şirketlerinde işbaşı yaptırılan
personelden bazılarının bu örgütlerle iltisaklı / irtibatlı olduğu
yönünde ihbar, şikâyet ve elde edilen tespitler üzerine, Bakanlık
tarafında özel teftiş başlatıldığı" belirtildi.
İkinci paragrafta ise "Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde
DİAYDER referansıyla PKK terör örgütü irtibatlı / iltisaklı
kişilerin yerleştirildiğine yönelik İstanbul İl Jandarma
Komutanlığı tarafından yapılan tespitler sonucunda İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamedeki iddia ve
tespitler de bahse konu özel teftişin kapsamındadır" ifadesine yer
verildi.
Bunun üzerine kamuoyunda DİAYDER davası tartışılmaya başlandı.
Bu açıklamada bahsedilen DİAYDER'le ilgili soruşturma, ikinci
davanın soruşturması.
Yani bu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen ve
ilk duruşması Şubat ayında yapılacak olan dava.
İddianamedeki temel suçlama ve tespitler neler?
İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında bahsedilen ve BBC
Türkçe'nin incelediği iddianame 335 sayfadan oluşuyor.
Ayrıca BBC Türkçe'nin edindiği bilgiye göre davada 25 ek klasör yer
alıyor.
Sanıklara, "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım
etme" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamaları
yönlendiriliyor.
Davada 10'u tutuklu 23 sanık yer alıyor.
Sanıkların, 3,5 yıl ile 15'er yıl arasında değişen oranlarda hapis
cezasıyla cezalandırılması isteniyor.
İddianamede derneğin, "PKK-KCK sistematiği doğrultusunda kurularak
faaliyet yürüttüğü" öne sürülüyor.
Sanıkların açıklamaları ve eylemleri sıralanıp bunların örgütün
amaçları doğrultusunda gerçekleştirildiği iddia ediliyor.
Sanıkların HDP'li belediyelere kayyum atanmasını protesto etmeleri,
IŞİD'in Kobani'ye yönelik saldırısına ve Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'daki askeri operasyonlara karşı gerçekleştirdikleri sınır
nöbetleri ile direniş oruçları bu tür faaliyetlere dayanak olarak
gösteriliyor.
Ayrıca bazı sanıkların, PKK bağlantılı Sterk TV'de programa
katıldıkları da aktarılıyor.
İddianamede dernek üyelerinin camilerde "terör propagandası"
yaptıkları da öne sürülüyor.
İBB iddianamede nasıl geçiyor?
İddianamede İBB'ye yönelik doğrudan bir suçlama bulunmamakla
birlikte, özellikle tapelerde ve ifadelerde İBB'den bahsedilen
bölümler yer alıyor.
Bu bölümler, Ekrem İmamoğlu'nun İBB Başkanı seçilmesinden sonra işe
alınan beş gassal ile ilgili.
Bazı ifadelere ve tapelere göre, bu kişilerin dernek öncülüğünde
işe alındıkları aktarılıyor.
Yine, sanıkların maaşlarının bir bölümünü derneğe aktardıkları öne
sürülüyor.
Metinde, "DİAYDER'in referansı ile İBB'de işe alınan örgüt üyesi ve
sempatizan şahısların aldıkları maaşın bir kısmını derneğe
verdikleri" iddia ediliyor.
Ayrıca derneğe belediye tarafından yoksullara dağıtılmak üzere
yardım kartları verildiği iddiaları da yer alıyor.
İddianamede, "İBB tarafından derneğe verilen market yardım
kartlarının örgüt sempatizanlarınca, örgütün kırsal alanında
faaliyet yürüten ya da faaliyet esnasında etkisiz hale getirilen
kişilerin ailelerine ulaştırıldığının belirlendiği" öne
sürülüyor.
Bir tapede, bir dernek üyesinin, yerel seçimlerden önce DİAYDER'e
bağlı imamlar ile Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu arasında toplantı yapıldığı ve bu toplantıda
kendilerine kadro sözü verildiğini söylediği de aktarılıyor.
DİAYDER ve avukatları iddialara ne diyor?
DİAYDER, yaşanan gelişmelere karşı geçtiğimiz günlerde bir basın
toplantısı düzenledi.
Kendilerine yönelik iddiaları eleştiren dernek yöneticisi din adamı
Yusuf İnan, "Akıl mantık, izan, şuurlarını kaybetmiş zihniyetler
bize saldırıyor" dedi ve "Hak davalarından vazgeçmeyeceklerini"
söyledi.
İnan, İstanbul'da Şafi mezhebinden altı milyondan fazla kişi
yaşadığını, ilk kez İmamoğlu döneminde kendi mezheplerinden beş din
adamının cenaze yıkama ve namaz kıldırma için işe alındığını, bunun
dahi yetersiz olduğunu söyledi.
İnan bu kişilerden şu anda üçünün tutuklu olduğunu belirtti ve "İki
kişi bu altı milyonun ihtiyaçlarını nasıl temin edecek?" dedi.
Sanık avukatlarından Fırat Epözdemir ise davanın arkasında siyasi
amaçlar olduğunu söyledi ve "Bu tartışmanın amacı Ekrem İmamoğlu
üzerinden İBB'yi yıpratmaktır. Hedef, imamlar üzerinden
İmamoğlu'dur" dedi.
Epözdemir, ortada iki dava olmasına dikkat çekti ve şunları
ekledi:
"İlk iddianamede sanık olarak yargılanan dört isim, son iddianamede
de yargılanmaktadır. Onlardan biri, İBB'nin işe aldığı isimlerden
biridir. İlk iddianamede onunla ilgili hiçbir şekilde örgüte para
gönderildiği iddiası yoktur. Peki, 2020 iddianamesinde bunlar yok
iken neden son iddianameye koydunuz? Bu durum bile DİAYDER'e
yapılan operasyonun bir komplo olduğunu açıkça ortaya
koymaktadır."
Avukat Epözdemir, tanıklardan hiçbirinin bu davadaki sanıklardan
birinin adını vermediğini ve telefon görüşmelerinin,
müvekkillerinin illegal örgütle bağlantısı olduğunu ortaya koyacak
görüşmeler olmadığını savundu.
Belediyelerin işe alım yaparken sivil toplum kuruluşlarıyla (STK)
görüşmesinin çok doğal olduğunu söyleyen Epözdemir, ayrıca STK
üyelerinin maaşlarının bir kısmını derneklerine vermelerinden daha
doğal bir durum da olmadığını belirtti.
Epözdemir, verilen vaazların içeriği hakkında "Bu vaazların her
birinin dini dayanakları vardır" dedi.
Sanık avukatı, Sterk TV konusunda ise TV kanallarında beyanda
bulunmanın ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu, bunun, örgüt
üyeliğini ortaya koyacak bir delil olamayacağını söyledi.
Bundan sonra ne olacak?
18 Şubat'ta başlayacak dava, hukuki yönünden çok siyasi
tartışmalar nedeniyle gündemde olmaya devam edecek gibi
görünüyor.
Zira dava, Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İBB'ye yönelik müdahale
iddiaları bağlamında şimdiden, Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı
bileşenleri arasındaki önemli bir tartışma alanına dönmüş
durumda.