İBB, Kanal İstanbul'a karşı harekete geçti
Abone olİstanbul Büyükeşhir Belediyesi avukatları, Kanal İstanbul'a karşı harekete geçti. Avukatlar, yürütmeyi durdurma ve iptal talebiyle İstanbul 6. İdare Mahkemesi'ne başvuruda bulundu.
İstanbul'un gündemini uzun bir süre daha meşgul edecek Kanal
İstanbul'a karşı yeni hamle İBB'den geldi. İBB avukatları, Kanal
İstanbul Projesine ilişkin ÇED Olumlu Kararının iptali ve
yürütmesinin durdurulması talebiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
aleyhine İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nde dava açtı.
"ÇED KARARININ DURDURULMASI GEREKİR"
Dava dilekçesinde, "İdari Yargı Uygulama Yasası'nın (İYUY) 27.
Maddesi'nin 2. fıkrasında 'idari işlemin açıkça hukuka aykırı
olması ve uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararların
birlikte gerçekleştiği hallerde yürütmenin durdurulmasına karar
verileceği kuralı' yer almakta olup,açıkça hukuka aykırı olan ve
uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlara yol açacak
olan dava konusu ÇED Olumlu Kararının öncelik ve ivedilikle
yürütmesinin durdurulması da gerekir" denildi.
ANAYASA'YA AYKIRI DENİLDİ
ÇED Raporu'nun yasal düzenlemelere, planlama ve şehircilik ilke ve
tekniklerine, kamu yararına, Anayasa ile Çevre ve İmar Mevzuatına,
Uluslararası Sözleşmelere aykırı olduğuna dikkat çekilerek,
uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlara yol açacak
olması nedeniyle dava açma zaruretinin doğduğu kaydedildi.
"KÜLTÜREL MİRAS DEĞERLENDİRİLMEDİ"
Sürece ve esasa yönelik iptal gerekçeleri özetle şu başlıklar
halinde ifade edildi: "Boğaz ve Boğaza alternatif bir kanal olması
nedeniyle, İstanbul ölçeğinde bölgesel olarak değerlendirilmesi
gerekir. Boğaziçi'nden Tarihi Yarımada'ya kadar tüm İstanbul'u
etkileyecek projede kültürel mirasa ilişkin yeterli değerlendirme
yapılmamıştır.
"PROJEDE KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YOK"
ÇED ekibinde şehir plancısı; kültürel mirasa etkisinin
değerlendirildiği raporda mimar, restaratör mimar veya sanat
tarihçisi olmaması, projenin etkisinin yeterince algılanamadığı ve
her yönü ile değerlendirilmeye gerek görülmediğinin en önemli
işaretlerinden birisidir. Projenin paydaş kurumları arasında Kültür
ve Turizm Bakanlığı yer almamaktadır. Dünya Mirası Listesine girmiş
tarihi ve kültürel alanların etki değerlendirilmesinin bağımsız ve
konunun uzmanları tarafından hazırlanması gerekirken yapılmamıştır.
İstanbul'un 8500 yıllık tarihi ve kültürel mirası tehdit
altındadır.
"ULUSLARARASI ANLAŞMALAR İRDELENMEDİ"
Uluslararası anlaşmaların irdelendiğine dair raporda herhangi bir
bilgi ve değerlendirme bulunmamaktadır.
"ÇED RAPORUNA İTİRAZLAR DİKKATE ALINMADI"
Nihai ÇED Raporunda yapılan itirazlara öneri ve görüşlere yer
verilmesi gerekirken hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Hatta
sayfa numaralarının bile değişmediği görülmüştür. Rapor, ilgili
mevzuata uygun imar planlarının yapılıp onaylanmasından sonra
hazırlanması gerekirken Çevre Düzeni Planı dahi ÇED Raporu sonrası
onaylanmış, alt ölçekli planlar ise henüz hazırlanmamıştır. Bu
husus mevcut hukuki düzenlemeler ve yerleşik yargı kararları gereği
başlı başına bir iptal nedenidir.
"RANT PROJESİ OLDUĞU KABUL EDİLDİ"
Proje geliştirilirken kamu yararı gözetilmemiş, bizzat yatırımcı
Bakanlıkça bunun bir rant projesi olduğu ikrar edilmiştir. ÇED
Raporunda yer verilen verilerden de anlaşılacağı üzere Proje kamuya
yüksek ve önceliği olmayan maliyetler yükleyecektir.
"EKOLOJİK SİSTEM TAHRİP OLACAK"
Kentin su kaynakları, orman, tarım ve mera alanları yok olma
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ekolojik sistem tahrip
olacaktır.
"GEMİ KAZALARINA DAHA AÇIK"
Kanal, seyir emniyetinin sağlanması açısından doğru bir tercih
değildir. Boğaz'dan üç kat daha dar olması nedeniyle kazalara daha
açıktır. Ayrıca Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereği, gemilerin
kanaldan geçmeye zorlanması mümkün değildir. 3194 Sayılı İmar
Kanunu'nda yapılan değişiklikle yasal hale getirilen su yolu
tanımı, kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için
veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz
prensibi gereği Anayasa'ya aykırıdır.
"400 BİNİN ÜZERİNDE AĞAÇ KESİLECEK"
Jeolojik, jeomorfolojik, jeoteknik, mühendislik jeolojisi,
jeofizik, hidrolojik, hidrojeolojik, depremsellik, tsunami, yeraltı
jeolojisi bakımından güvenli bulunmamaktadır. Olası bir deprem
durumunda kullanılacak rezerv alanlar amacı dışında yapılaşmaya
açılmıştır. Kesilecek ağaç miktarı ÇED Raporunda belirtildiği gibi
201 bin değil 400 binin üzerindedir.
"DSİ'NİN GÖRÜŞÜ GİZLENDİ"
Marmara Denizi'ndeki canlılığa son verecektir. Kanal İstanbul
Projesi'ne yönelik ÇED Raporunun hazırlanma sürecinde ilgili kurum
ve kuruluş görüşleri dikkate alınmamış, TUBİTAK MAM, DSİ ve DHMI
Projeye olumsuz görüş bildirmişler ancak bu olumsuz görüşler
kamuoyundan gizlenmiştir.
"SU ALTYAPISI 19 MİLYAR LİRAYA MAL OLACAK"
Proje güzergâhında yer alan dereler, sulama kanalları, kanalizasyon
sistemleri, su ve doğalgaz boru hatları kesilecek. İptal edilecek
ve yeniden yapılması gerekecek içme ve atık sutesisleri 19 milyar
liraya mal olacaktır.
"AFET ANINDA 3 İLÇEYE MÜDAHALE YETERSİZ
KALACAK"
Trafik yoğunluğunu artıracak, yapılması planlanan metro projelerini
olumsuz etkileyecektir. Kanal üzerinde planlanan yedi adet köprü,
özellikle afet anında; Çatalca, Silivri ve Büyükçekmece ilçelerine
müdahale edilmesinde yetersiz kalacaktır.
"İSTANBUL'UN 36 YILLIK HAFRİYATI ÇIKACAK"
Kentin atık yönetiminde taşıma maliyetlerini artıracaktır. Bu
miktar hafriyat toprağının taşınması sırasında alınacak önlemler,
dolgu alanlarına nasıl taşınacağı ve depolama alanı ile ilgili
yasal izin ve prosedür bilgileri rapor içeriğinde bulunmamaktadır.
Kazıdan çıkacak hafriyat miktarı, İstanbul'un 36 yıl boyunca
üreteceği hafriyata denktir. Yedi yılda taşınabileceği öngörülen bu
hafriyat için kentin depolama alanları yetersiz kalacaktır.
Havadaki toz miktarı insan hayatını tehdit eden seviyelere
çıkacaktır.
"DOLGU ALANLARI BOĞAZ'I KİRLETECEK"
Çıkacak hafriyatla Karadeniz'de dolgu alanı oluşturulması, deniz
ekosisteminde ve İstanbul Boğazı'nda kirlilik ve tahribata yol
açacaktır."