İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu canlı yayında açıkladı:120 bine yakın talep var önceliğimiz 2000 öncesi yapılar...
Abone olİBB Ekrem İmamoğlu, katıldığı canlı yayında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. İmamoğlu depremin yaşandığı ilk günlerde hükümetin bölgeye yönelik çalışmalarında geç kalması eleştirilerine katılarak, "Mesele sistemde, rejimde. En tepeden her konuda icazet alınır mı?" diye sordu. İmamoğlu, açıklamasına "Bu şehirde biz hastane yangını söndürdük, Cumhurbaşkanı danışmanı, 'Sayın Cumhurbaşkanı'nın izniyle yangını söndürdük' dedi, daha ötesi var mı?" örneğini verdi.
Habertürk'te Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un moderatörlüğünde
Habertürk yazarı Nagehan Alçı ve gazeteci Faruk
Aksoy'un sorularını yanıtlayan İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları
şöyle:
Kahramanmaraş'a üçüncü gün gittik. Ziyaretimin yüzde 80'inde telefonla konuşmak yoktu. Belediye Başkanına telefon açamadık. AFAD'a da uğramaya çalıştık bilgi verecek birisi varsa. Üç Vali Bey İslahiye'de bizi karşıladı. 20'ye yakın yere uğradık. Bilgi aldık, dileklerimizi ilettik.
"Günü geldiğinde bunun da hesaplaşılacağı alan
var"
Mesele sistemde, rejimde. En tepeden her konuda icazet alınır mı?
Bu şehirde biz Rum vakfının hastanesinin yangınını söndürdük.
Cumhurbaşkanı danışmanı, 'Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla
yangını söndürdük' dediler. Bu rejim ve sistem sorunu. Bugün biz
İstanbul Deprem Seferberliği'ni açıkladık. Nisan ayında Afet Eylem
Planı'nın İstanbul'da nasıl uygulanması gerektiğine ayrıca hazırlık
yapıyoruz. Tabii ki AFAD da yapacaktır. AFAD'da Ekrem İmamoğlu
konuşsun mu, konuşmasın mı tartışıldı. Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da
AFAD'ın toplantılarına çağrılmadı. İBB tam 5 bin 402 personeli
Hatay'da görevlendirdi. Şu anda yaklaşık 2 bine yakın çalışanımız
orada. İhtiyaçlar değişti. Çadır, gıda, sağlıkla, hijyenle ilgili
ihtiyaçlara koşuyoruz. İlaçlamasından, çöp toplamasına kadar. İSKİ
ekibimiz su temini noktasında Hatay'ın su idaresiyle yoğun çalışma
içerisinde. Şu anda cerrahi operasyon yapabilen sağlık birimimiz
var. 15 bin ekmek üreten mobil fırınımız var. 558 TIR yardımı
bölgeye ulaştırdık. Bunun büyük kısmı Hatay'da organize edildi.
"100 senede bitiremeyiz İstanbul'un
dönüşümünü"
Kentsel dönüşüm dendiği yerde size bir şey söyleyeyim.
Kirazlıtepe'de size yardımcı olmak istiyorum diye Üsküdar
Belediyesi'ne söyledim. Sayın Murat Kurum'a 'Siyaseti bir kenara
itin, beni sizin doğru yaptığınız doğru işlerde siyasetin s'sini
anmayacağım' dedim. Onunla centilmenliği bozmadık. Ama
centilmenliği bozan AK Parti'nin başka temsilcileri oldu. Bir araya
gelmeye rejim müsaade etmez. Sayın Cumhurbaşkanı 'şunu
engellediniz, bunu engellediniz' diyor. İstanbul meselesine samimi
yaklaşıyorsanız, konseyi kurun biz ona tabi olalım. Şu kapıdan
giren, öbür kapıdan çözümle çıksın. 2015'de Beylikdüzü'nde 5 bin
konutluk, 80'li yıllarda yapılmış kooperatif alın, Siteler diye
geçer. Göreve gelir gelmez meclis kararlarını alıp, süreci
başlattık. 7 sene sonra temel atabildik. Bu sistemsizlik 7 senede o
da 1300 konutta temel atmamıza imkan tanıdı. Biz bu şekilde devam
edersek 100 senede bitiremeyiz İstanbul'un dönüşümünü.
"Zemini zayıf, yapı stoğu eski olan yapılara
odaklandık"
Benim umudum hiç bitmez. Ben koşa koşa gider masaya katılırım. Ne
gerekiyorsa yaparım. İstanbul'da hafta sonu yaptığımız toplantıdan
sonra birtakım stratejiler belirledik. Bir kere tespit
çalışmalarının güçlenerek devam etmesi lazım. AFAD'ın, Şehircilik
Bakanlığı temsilcilerinin şimdi sıcak baktığı yönde duyumlarımız
var. Buna da seviniyoruz açıkçası. Bir kısmını ilçe belediyelerine
aktarılacak. Mühim olan İstanbul'un taranması şart. Yüzde 35'de
başarılı olabildik. 120 bine yaklaştık şimdi, insanlar 'gelin
binamızı kontrol edin' deniyor. Sokağa çıkıyorum 10 kişiden 7'si
'gelin binamıza bakın' diyor. Şu ana kadar 2000 öncesi yapıların
kapılarını çaldık. Silivri'den başladık. Fay hattına yakın
bölgelere odaklandık. Zemini zayıf, yapı stoğu eski olan yapılara
odaklandık. Esas hedef o zaten.
"70 yıla dayanan yapı stoğundan
bahsediyoruz"
İki kritik husus var. Bir tanesi 2000 öncesi olması. İkincisi
ruhsatı ve projesi olmayanlar. Hiçbir kayıt yok. Bu ne yazık ki
yüzbinlerce. Yaklaşık 600-700 bin civarında yapı bu şekildi. Şimdi
mahalle mahalle isim de verebiliriz. Öncelikle bu meseleyle ilgili
şunu söyleyelim, tapu sorunun çözümü ile ilgili ciddi adımlar
atıyoruz. Tapu sorununun ardından planlama ile ilgili oradaki
dönüşümü hızlandırma meselesi. 70 yıla dayanan yapı stoğundan
bahsediyoruz. Bugünün sorunu değil bu, birikmiş. Ne yazık ki,
kalıcı çözüm yerine insanların önüne fırsatmış gibi sunulan imar
affı, yapı tescil belgesi gibi tariflenen süreçlerle gelinmiş. Biz
güçlendirmeyle ilgili bir altlık oluşturmaya başlayacağız. İlk
çıkmış mecburen ruhsatlı, projesi olan binalara eğileceğiz.
"Ruhsatların büyük çoğunluğu ilçe belediyeleri
tarafından verir"
Biz İstanbul için deprem konseyi öneriyoruz. Belediye başkanı değil
iken bir bakandan randevu aldım. 'Ben müteahhit olarak yapı denetim
firmasıyla pazarlık ediyorum, denetleyecek kişiye parayı ben
veriyorum, böyle olmaz' dedim. Şimdi sistem değişti ama yine mış
gibi değişti. 'Kamu kurumları, belediyeler üzerinden bu alana
ekstra ödenek ayrılarak bu işi yaparız' dedim. Ruhsatı veren ilçe
belediyesi, biz sorun gördüğümüz yeri denetleriz. Yetki alanlarımız
belli. İmara aykırı ise gider soruşturmayı açar, mühürleriz.
Ruhsatların büyük çoğunluğu ilçe belediyeleri tarafından verir.
"Biz bunu kârsız vatandaşımıza sunmak
istiyoruz"
İstanbul'da güçlendirme yapılacak binalarla ilgili bir yolculuğa
çıkıyoruz. Bunun tek merkezi biziz, yeni bir şey icat etmiş
değiliz. Halihazırda İstanbul'da zaten güçlendirme yapılıyor ama
bunu seferberliğe dönüştürmek istiyoruz. Biz bir güvence merkezi
olmaz istiyoruz. Bütün şehircilik ekibimize KİPTAŞ odağı üzerinden
güçlendirme birimi kuralım dedik. Bu birim başvuruları alsın,
güçlendirip, güçlendirilemeyeceğini belirtsin. Ehliyetli ekiplerle
irtibata geçiyoruz. Bu işin hammaddesini üretenlerle görüşüyoruz,
ben bile görüşüyorum. 250-300 bin lira arası daire başı maliyetten
bahsediliyor. Güçlendirmenin detayına göre artabilir. Biz bunu
kârsız vatandaşımıza sunmak istiyoruz. Çok uzun olmamak kaydıyla
taksitlendirme imkanı sunmak istiyoruz.
"İki asgari ücretin altında olan ailelere
veriyoruz"
Aynı evde iki asgari ücret gelirinin altında olan hanelere böyle
bir fırsat sunmak istiyoruz. Her vatandaşa değil, ödeme açısından
bir adaleti olmasını istiyoruz. 1 milyon liralık paraya ihtiyacı
var diyelim. Kotayı gelir seviyesi üzerinden koymak zorundayız. İki
asgari ücretin altındaki herkes. Bu önerimiz Ocak'ta İBB
Meclisi'nde gönderildi. Şu anda mecliste, çıkmasını bekliyoruz.
Kira desteğimizi de gönderdik. Devletimizin kentsel dönüşüm
konutlara verdiği kiranın tam 3 katını veriyoruz. Sadece konut
sahiplerine değil, kiracıları da destekleyecek biçimde, çünkü bir
an evvel boşaltmaları gerekiyor. 1 milyon vereceğimiz
vatandaşımızın faizini üstleniyoruz. Onun rahatlıkla ödeyebileceği
seviyeye getiriyoruz.
"Geliri iki asgari ücretin altında olan
aileler"
Bankadan daha düşük faizli kredi elde etme vatandaşımız var.
Türkiye'de en az kredi riski, konut ödemeleridir. Yılda 15 binlik
konuta varan seviyeye ulaşabilir. Burada güvence olsun istiyor,
KİPTAŞ'ı halkanın içine koyuyoruz. Binanın hızla bitmesi lazım,
insanımızı evin içine koymak istiyoruz. Öncelikli yüksek riskli
yapı grupları olacak. 2 asgari ücretli çalışsa bile aslında biz ona
bu imkanı sunuyoruz. 100 metrekarelik bir ev, 2 oda 1 salon kredi
imkanını vermiş oluyoruz. 14 bin 77 konuta ulaşabiliyoruz. Ocak
ayında görüşülsün diye gönderdiğimiz yazıdır bu. Deprem bizim hiç
gündemimizden çıkmadı.
"1 buçuk milyon evin eşyasını 10 senede
taşıyamazsınız"
80'li yıllarda Beylikdüzü ve yakın çevresi uydukent olarak
tariflendi. Şu anda orada 3,5 milyon insan yaşıyor. Bakırköy eski
Bakırköy değil. Ayameme, Çınçın deresi tıklım tıklım yapı doldu.
Bırakın yeni konut üretmeyi, 1,5 milyon evin eşyasını taşımaya
kalksanız 10 senede taşıyamazsınız. 1,5 milyonluk konutu nereye
taşıyorsun? Kuzey ormanlarını mı yok edeceğiz? Siz yeni yerleşim
yeri yapıyorum derseniz, İstanbul'u 40 milyon yaparsınız. Kuraklığı
ve susuzluğu konuşurken, İstanbul'a 20 milyonu, Marmara bölgesine
30 milyonu yığdık. Bu şekilde devam edersek İstanbul bize diz
çöktürür biliyor musunuz?