Hz.Muhammed: Allah'ın elçisi filmi için olay yazı
Abone olYazar Hilal Kaplan'ın "Hz.Muhammed: Allah'ın elçisi" filmiyle ilgili yazısı sosyal medyada yankı uyandıracak.
İranlı yönetmen Mecid Mecidi'nin vizyona giren "Hz.Muhammed:
Allah'ın elçisi" filmi konuşulmaya devam ediyor.
Şii propagandası yapıldığı ve "dinler arası diyalog"cu olduğu söylenen filme dair, en dikkat çekici yorumlar Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'dan geldi.
Tartışmalara bugünkü köşesinde katılan Kaplan, "filmi hem öğretici ve hayırlı anlamda rekabeti kışkırtıcı buluyorum." diye yazdı.
Bilindiği üzere Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, filmin Hz. Muhammed'i devre dışı bırakmayı amaçlayan projenin parçası olduğunu iddia etmişti.
İşte Kaplan'ın muhafazakar kesimde tartışma konusu olan filmle
ilgili yazısından bir bölüm:
Mecidi'nin minimalist dedikleri, benim 'sade ihtişam' dediğim film tarzından uzaklaştığını görmek mümkün. Bunun sadece bütçenin geniş, imkânların çok olmasıyla alakası olduğuna inanmıyorum. Mecidi Şii bir 'habitus' içinde yetiştiği ve Şii yorumu Efendimiz'i (s.a.v.) daha çok mucizelerle bezeli, âdeta Mesiyanik biçimde ele aldığından bu yönetmenin diline de sirayet etmiş.
Karaca: Bütün kusurlarına
rağmen sevdim Bence filmin hedefi Batı’ya şirin görünmekten ziyade kadın izleyiciyi yakalamak. Mecidi kadınlara hitap eden bir Hz. Muhammed film çekmiş, bu tamamen yeni bir şey ve kanımca yanlış anlaşılması da bu yüzden. Belki de bu nedenle filmi beğenmedim ama sevdim. Bütün kusurlarına rağmen sevdim. |
HIRİSTİYAN İKONOGRAFİSİNİN BENZEŞMESİ
Hz. Muhammed'i (s.a.v.) doğduğunda annesinin kucağında aynı Hz.
Meryem'in kucağındaki Hz. İsa gibi resmetmesi, filmin yer yer
İslâmî kaynaklarda yer almayan mucize anlatılarına boğulması,
Efendimiz'in bir 'şifacı' gibi yansıtılmış olması,
bazı imajlarla Hıristiyan ikonografisinin benzeşmesi gibi tespitler
kesinlikle doğru. Bunda, Mecidi'nin filmi en çok İslâmofobiyle
mücadele amacıyla çektiğini söylemesinin de etkisi var. Zira Batılı
izleyicinin kolayca özdeşlik kurup sempati besleyebileceği bir
biçim olmasına da özen gösterilmiş.
Ancak filmin 'dinler arası diyalog'cu olduğu tespitine katılmıyorum. Bahsettiğim üzere Hıristiyan ikonografisinin Şii temsillerle çakışmasından ötürü böyle bir yansıtma söz konusu. Ancak 'dinler arası diyalog'cu demek için 'Ha İslâm, ha Hıristiyanlık' noktasına yakın bir mesajın verilmesi gerekliyse, filmde bu yok. Bilakis olumlu Hıristiyan temsili olarak Rahip Bahira'yı görüyoruz ki, o da Efendimiz'in (s.a.v.) peygamberliğini kabul etmiş olarak resmediliyor.
ÇAĞRI FİLMİ HATIRLATMASI
Ayrıca bu nokta-i nazardan bakacaksak, Çağrı'da Kral Necaşi'nin
nasıl olumlu temsil edildiğini ve hatta ucunda haç olan asasıyla
yere bir çizgi çekerek sahabe heyetine, "Aramızdaki fark bu
kadardır" demesini de benzer şekilde yorumlamak
durumundayız.
Ayrıca bazı eleştirmenlerin dediği üzere, filmde nasıl bir
'Şii veya İran propagandası' yapıldığını anlamış
değilim.
Örneğin Ebû Tâlib'in Müslüman olarak yansıtılması Şii siyeriyle
paralel bir tercih ama izleyici "Ebû Tâlib Müslüman imiş,
öyleyse ben de Şii/İrancı olmalıyım?" mı diyecek?
"Şii propagandası" diyenlerin çoğunluğunun filmi
izlememiş kişilerden oluşması da yeterince açıklayıcı zaten.
HEVESLENDİRECEĞİNİ UMUYORUM
Bu ve benzeri çalışmaların, Sünni Müslümanları da Hz. Peygamber'in
(s.a.v.) hayatına dair çağımızın en etkin tebliğ aracı olan görsel
çalışmalara heveslendireceğini umuyorum. Bu anlamda filmi hem
öğretici ve hayırlı anlamda rekabeti kışkırtıcı buluyorum.
Nitekim Katar'ın kolları sıvadığı ve yeni bir film için 1 milyar
doları gözden çıkardığı söylentiler arasında. Libyalı Kaddafi
Suriyeli Akkad'a Çağrı'yı, İran Mecidi'ye Allah'ın Elçisi'ni
yaptırdı. Biz ne yapıyoruz? Filmin 'tehlikelerine' dair ateşli
tartışmalar... Aferin bize."