İranlı yönetmen Mecid Mecidi’nin 7 yılını vererek çektiği ‘“Hz. Muhammed Allah’ın Elçisi’’ filminin geçen hafta Türkiye’de de gösterime girmesinin ardından yeni bir tartışma başladı. (Habertürk) Yapım aşamasındayken tartışılan, Mısır ve Suudi Arabistan’da gösterimi yasaklanan filmle ilgili gerek ilahiyatçılar gerek sinema yazarları, farklı görüşler ileri sürdü. Tartışmalar, Hz. Muhammed’in bazı bölümlerde elleri, kaşı, gözünün göründüğü ve Şii anlayışıyla filmin çekildiği noktasında yaşanıyor. Habertürk, ilahiyatçılarla sinema yazarlarına tartışmanın nedenini sordu... ‘İSLAM İNANCINA AYKIRI DEĞİL İlahiyatçı İhsan ELİAÇIK: “Peygamber filmlerinin çekilmesi İslam inancına aykırı değil. Nasıl Hz. Musa, Hz. İsa filmleri yüzleri gösterilerek defalarca çekildiyse, Hz. Muhammed’in filmi de çekilebilir. Hz. Muhammed, ‘Ben de sizin gibi insanım’ vurgusunu sürekli yapıyor. Hz. Muhammed’in filmi çekilemez, yüzü gösterilemez gibi bir sınırlamayı Kuran’a dayandırmak mümkün değildir. Zamanında Atatürk için yapılan ‘Ulaşılamaz’ algısı bugün Hz. Muhammed için yapılıyor. Mecidi’nin filminde Hz. Muhammed’in sırtı, elleri, saçları ve gözü görünüyor. Önümüzdeki yıllar içinde Hz. Muhammed’e ulaşılamazlık algısı normalleştikçe birçok Hz. Muhammed filmi çekilecek ve o zaman yüzü de gösterilecek, sesi de duyulacak. Kimse de bunun anormal bir durum olduğunu tartışmayacak. MANEVİ BOYUTU OLAN İNCELİKLİ BİR FİLM’ Sinema eleştirmeni İhsan KABİL: “Film, dönemi bütün sosyal yapısıyla, ticari, siyasi bağlantısıyla anlatıyor. Manevi duyarlılığı işliyor. Filmi yapmadan önce de İslam âlimlerine danışarak bu filmi çekiyor yönetmen. Filmin, müzikleri çok incelikli. Manevi yapıyı besleyen, destekleyen müzik uygulaması var. Animasyonlardan, özel efektlerden de yararlanılmış, çok büyük prodüksiyon var. Hem gerçekçi hem manevi aşkın boyutunu ele alan bir bakış açısı var. Çocuk hali çok uzaktan gösteriliyor. Kafanızda bir resim oluşmuyor. İslamofobinin yaygın olduğu bu dönemde gönüllere ufacık da olsa sıcaklık getirmeyi istiyor. ‘DESTANSI ANLATIMI VAR’ Sinema eleştirmeni Uğur VARDAN: “Film 7 yıllık bir emeğin ürünü. Daha çok Hz. Muhammed’in çocukluk dönemi eşliğinde İslam’ın temel felsefesini perdeye taşıma kaygısı olan çalışma, ilk kez geçen yıl Montreal Film Festivali’nde gösterildi. Yönetmen, “İçinden geçtiğimiz şu dönemde dünya yüzeyindeki kimi şiddet olaylarının ve eylemlerin yarattığı algının aksine İslam barış, dostluk ve sevgi dinidir; filmde bunu göstermeye çalıştım” demişti. İranlı yönetmen bence ele aldığı son derece hassas meselelerde dertlerini aktarmayı başarmış ve sinematografik açıdan da destansı bir anlatım sağlamış.” ‘KAMUOYUNUN TEPKİSİ DİKKATE ALINMALI İlahiyatçı Prof. Dr. Süleyman ULUDAĞ: “İslami açıdan Hz. Muhammed’in yüzünün gösterilmesinde ve sesinin duyulmasında hiçbir sakınca yok. Doğumundan 12 yaşına kadarki süreyi anlattığına göre bunda zaten beis yok. Kuran bununla ilgili hiçbir sınırlama getirmiyor. Hz. İsa’nın, Hz. Musa’nın filmleri çekildi. İranlılar Hz. Ali’nin portresini çiziyor ve Hz. Muhammed’in portresinin çizilmesinde, çekilmesinde de sakınca görmüyor. Osmanlı kültüründeki İslam anlayışı portre çizimine karşı olduğu ve Hz. Muhammed’in yüzünün gösterilmesine alışılmadığı için tepkilere neden oluyor. Tek şart Hz. Muhammed’e hakaret edilmemesi. Film çekilirken Müslüman kamuoyunun tepkileri dikkate alınmalı. Eğer dedikodu, fitne ve protestolara sebebiyet verecek bir durum varsa yapılmamalı. Çizgi bu olmalı.” ‘HAYALİ UNSURLAR EKLENMİŞ’ Yazar Taha KILINÇ: “Hz. Muhammed filminin en önemli kusuru, yönetmenin birçok önemli sahneyi İslami kaynaklarda yer almayan rivayetler üzerine bina etmiş olması. Sinema tekniği gereği, bazı hayali unsurların filme eklenmesi anlaşılabilir. Ancak bir Peygamber’in hayatı söz konusu olunca, o hayata direkt şekilde taalluk eden kısımlarda uydurma anlatılara yer verilmesi doğru olmayabilir.ilmin sonlarında, bir sahil kasabasında denizden karaya balıkların yağmasıyla sonuçlanan mucizevi sahne, bu tür uydurmalara örnek." ‘DİN OYUNCAK DEĞİL’ Prof. Dr. Cevat AKŞİT: “Böyle bir tasvir yapılamaz. Din oyuncak değildir. Kurtarıcımız Efendimiz Peygamber’imiz (SAV) popüler kültürün bir parçası haline getirilemez. Eğer böyle bir filmle Efendimiz’i de resmetmeye ve suretini göstermeye çalışırsanız, iş Hıristiyanların âdetine döner. Sadece Hz. Muhammed değil, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi sahabilerin de resimlerini yapmak caiz değildir.” ‘HZ. PEYGAMBER’IN KONUMUNU SARSMAYI AMAÇLIYOR’ Yazar Yusuf KAPLAN: “Mecidi’nin filmi, estetik açıdan ne kadar güçlü, içerik açısındansa ne kadar etkileyici olursa olsun, akidevi (dinsel inanç), kültürel ve siyasi sonuçları bakımından çok tehlikeli büyük bir oluşumun kilometre taşlarından biridir. Hz. Peygamber’in bir trilojiden oluşan bu filmden itibaren yavaş yavaş bir oyuncu tarafından canlandırılması akidevi açıdan Hz. Peygamber’in konumunu sarsmayı, zamanla Hz. Peygamber’i devre dışı bırakmayı hedefleyen hem İslam’ı protestanlaştırma hem de Ehl-i Sünnet omurgayı çökertme projesinin bir parçasıdır. Filmin zamanlaması bu açıdan çok dikkat çekicidir. O yüzden, şunu söylüyorum: Peygamber’siz din anlaşılmaz. İyice anlaşılmaz hale gelir. Peygamber’i devre dışı bırakan bir dinin kısa devre yapması ve hayattan çekilmesi mukadderdir.”