Şanlıurfa’nın simgesi olan Balıklıgöl platosunda bulunan Dergah Camii'ndeki Hz. İbrahim Peygamberin doğduğuna inanılan mağarada, Osmanlı dönemine ait 17- 18 ve 19'uncu yüzyıllara ait yıpranmış ve parçalanmış 13 sancak bulundu. Yıl süren çalışmayla onarılarak teslim edildi Sancaklar, yaklaşık bir yıl süren çalışmanın ardından onarılarak, koruma altına alındı. Osmanlı döneminde hacı uğurlama törenlerinde kullanıldığı öğrenilen 13 sancak, altın ve gümüş iplik dokumasıyla konservasyon yapılarak, Şanlıurfa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne teslim edildi.Türkiye'nin en zengin koleksiyonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nde görevli Arkeolog Selman Kardeşlik, Şanlıurfa’nın, 13 çeşit sancağın onarılmasıyla birlikte Türkiye’nin en zengin sancak koleksiyonuna sahip olduğunu söyledi. 13 sancağın 2012 yılında yıpranmış ve parçalanmış olarak bulunduğunu hatırlatan Kardeşlik, şöyle dedi:"Bulduğumuz sancakların çok önemli dönemlere ait olduğunu tespit etmemizin ardından hemen envanterleri düzenlenen eserlerin, bulundukları ortamın iklim koşulları nedeniyle tahribat boyutunu değerlendirmek üzere hasar tespit çalışması yapıldı. Acil eylem planı hazırlandı Konya Mevlana Müzesi ile İstanbul Deniz Müzesi'nden sonra belki de Türkiye’nin en zengin koleksiyonlarından birine sahip olabilecek sancak eserlerin hasar boyutu göz önünde bulundurularak acil bir eylem planı hazırlandı. Eserlerin konservasyonunun ilk aşamasında, fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkenlerle bir nevi ağır hasta durumuna düşen eserlere müdahalenin bilimsel teknik ve metotları belirlendi. Çok yakında sergilenecekler İkinci aşamada eserler, mikroorganizmalardan arındırıldı ve doğal bitkisel özlü temizleyicilerle temizlendi. Üçüncü aşamada ise, eserlerde kullanılacak destek kumaşları ile ipliklerin seçimi yapıldı. Kullanılan yeni tüm öğelerin geri dönüştürülebilir ve eser hasarının minimum seviyeye indirgenmesine yardımcı olacak malzemeler kullanıldı. Eserlerin hassasiyeti nedeniyle konservasyon işi, uluslararası çapta çalışmalar yapmış, daha önce bu alanda iş deneyimleri olan duayen bir firmaya ihale edildi. Her türlü risklere karşı sigortalanan eserler, İstanbul’da 12 ay içerisinde konservasyonları sağlıklı bir şekilde tamamlanarak yuvasına getirildi. Şimdi aynı külliye içerisinde modern bir teşhir tanzim ile sergilenmesi planlanmaktayız.”Gümüş ve altın işlemeli sancaklar Sancakların çoğunluğunun gümüş ve altın ipliklerle işlendiğini de dile getiren arkeolog Selman Kardeşlik, “Bu sancakların çoğu ipek kumaştan yapılmış sancakların üzerinde ağırlıklı olarak gümüş ve altın tela veya sim ipliklerle ‘Fetih’ suresindeki ayetler işlenmiştir. Eserler üzerine işlenen Fetih ile ilgili ayetler, sancakların hacıları uğurlamak için düzenlenen Surre alaylarında kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca Türk-İslam dünyasında fetih ve gaza ülküsünün önemini vurgulamaktadır. "Padişahım çok yaşa" yazısı işlenmiş İki adet sancak eserde ‘Padişahım çok yaşa’ yazısı işlenmiştir. Bu nedenle, Osmanlı sultan veya paşalarının da Surre alayı törenlerine katılmış olabileceği söylenebilir. Ay-yıldız motifleri, sancaklara işlenen en yoğun desenlerdir. Bu da, Sultan Abdulmecid zamanında tipolojisi belirginleşen ay-yıldızlı bayrağımızın ortaya çıkış aşaması hususunda belirleyici bir fikir vermektedir. Sancakların tanıtım katalogu ve eserlerin teşhir-tanzimi için Şanlıurfa Valiliği tarafından bilimsel bir heyet kurularak çalışmalarımız devam etmektedir” şeklinde konuştu.Hz. İbrahim’in doğduğuna inanılan mağaranın bulunduğu Dergah’ta bu törenlerde yapılıyordu Şanlıurfa Anadolu’nun Hicaz Kapısı'na açılan bir kavşak yolu olduğunu kaydeden Çevre Koruma Vakıf Müdürü Siracettin İlhan, “Bu kavşak yolunda süvariler olsun, hacılar olsun Şanlıurfa’da düzenlenen törenlerle kutsal topraklara uğurlanıyordu. Bilindiği gibi Hz. İbrahim’in doğduğuna inanılan mağaranın bulunduğu Dergah’ta bu törenlerde yapılıyordu. Bu kapsamda 2012 yılında fark ettiğimiz, yıpranmış sancaklarımızı canlandırmak için Valilik koordinasyonunda bir toplantı yaptık. Bir protokol çerçevesinde Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne kayıtlı olan sancaklar, Büyükşehir Belediyesi tarafından finansa edilerek, 12 aylık süren bir çalışmanın ardından konservasyon yapılarak günümüz nesillerine aktarmaya çalıştık” dedi.