Huzur Sokağı...
Sanırım bu ismi duymayan insan sayısı bir elin parmaklarını
geçmez Türkiye’de. Hakeza Şule Yüksel
Şenler ismini de...
Genelde Türkiye tarihinde özelde de muhafazakâr
insanların zihninde ayrı bir yeri olan Şule Yüksel
Şenler, diğer bir tabirle Şule Abla,
yıllarca nefes verdiği Huzur Sokağı’nda Huzur-u
Rahman’a tebdil eyledi.
Rabbim ona merhametiyle muamele etsin...
“Acaba” diyorum kendimce, “Acaba Şule Yüksel Şenler’in
dokunmadığı bir hayat var mı?”
Öyle ya da böyle bir şekilde herkesin bir hatırasının olduğu
devasa bir kametti Şule Abla. Gerek yazar kimliği ile gerekse
insani yönleriyle milyonlarca insanın yüreğine dokundu.
Bir dava insanı olması hasebiyle de yine milyonlarca insanın
inancının bir remzi oldu.
Dün Şule Yüksel Şenler’in vefat haberinin
duyulmasıyla gerek yazılı ve görsel medya, gerekse sosyal medya
Şenler’e endekslendi adeta. Taziye mesajları, geçmişi yâde
etmeler, hatıraları hatırlamalar. Medyamızın tek gündemi buydu.
İşin en ilginç ve güzel olan tarafı ise Şenler hakkında
hiç kimse olumsuz bir şey paylaşmıyor. Haberlere ve paylaşımlara
baktığınızda adeta gıpta etmemek mümkün değil.
Ne çok insanın hayatına dokunmuş, ne çok insana
rehberlik etmiş, ne çok insanın yüreğine su serpmiş.
Zamanın ve zeminin en zor anlarında bir dava
kadını. Sinema filmi çekilerek yeni nesle ibretle
seyrettirilecek bir ömür ve dava şuuru...
Şenler, yaşamıyla olduğu kadar vefatıyla da büyük bir
hizmete imza attı aslında.
Herkesin ayrı bir telden çaldığı, herkesin birbirini suçladığı,
hakaret ettiği, ayrışma ve kamplaşmaların başını alıp gittiği
günümüzde bütün bu ayrılıklara son verdi vefatıyla.
Dün gün boyu medyayı takip ederken herkesin bir noktada
birleşmesinin, aynı duyguları yaşıyor olmasının sürurunu
hissettim.
1960’lı yıllarda yaşayıp da Şule Yüksel
Şenler’e borçlu olmayan kaç tane dindar insan vardır
ki?
Türkiye'de kadın meselesinin özellikle inanan
kadınların haklarının, varlıklarının ve toplum içerisinde yaşama
imkânlarının farkına varılma olayını başlatan isimlerden birisi
olan Şenler sembol isimlerden birisi oldu. Gerek o
yıllarda gerekse daha sonraki yıllarda yaptıkları ve yazdıklarıyla
Türk insanının hayatını etkilemeye devam etti Şenler.
Hayatının her anı mücadeleyle geçti.
Ülkenin her yerinde verdiği seminer ve konferanslarla insanlara
yol gösterdi. Yazdığı romanlar başta Huzur Sokağı
olmak üzere milyonlarca insana ulaştı.
Yaşadığı dönemin insanının idolü haline gelen Şenler,
her döneme damgasını vurmuş ender insanlardan. Karşısına çıkarılan
her türlü güçlüğü büyük azmi ile aşmayı başaran Şule Yüksel
Şenler’in hayatı sadece geçmiş kuşaklar için değil gelecek
kuşaklar için de bir örnek teşkil etmektedir.
Binlerce insanı huzurla buluşturduğu Huzur
Sokağı’ndan Huzur-u Rahman’a tebdil eden Şule
Yüksel Şenler eminim ki hak ettiği huzuru orada doyasıya
yaşayacaktır.
Huzur Sokağı kitabından:
"Vücut... İnsan vücudu...
Ne muazzam ne hassas bir makine...
Ya bu makinenin mühendisi, ustası?
Vücut... İnsan vücudu... Her sahifesi binlerce hikmetse
dolu, eşsiz bir kitap. Ya o kitabın kâtibi?
Vücut... İnsan vücudu... Her zerre ayrı bir motifle
işlenmiş, ne ince bir Nakışlı manzumesi... Ya o nakışın
nakkaşı?
Vücut... İnsan vücudu... Hiçbir mimarın, hiçbir mühendisin,
hiçbir sanatkârın ve dünyadaki hiçbir kudreti meydana getirmeye
muktedir olamadığı ne büyük ne ince ve ne şahane bir sanat eseri.
Peki, ya onun sanatkârı?"
Şule Yüksel Şenler misali arkasından
milyonlarca güzel mesajın gönderildiği bir hayat yaşamak ve
yaşatmak dilekleriyle...
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser