Hüseyin Yayman : 'Karanlık bir el...'
Abone olVatan Gazetesi yazarı Hüseyin Yayman'dan seçimler öncesi provokasyon uyarısı geldi. Yayman, çözüm sürecinde sona yaklaşılırken provokasyon olabileceğini söyledi.
Nevruz sonrası yaşananlar tartışılırken Vatan
gazetesi yazarı ve AK Parti Milletvekili aday adayı Hüseyin
Yayman'dan kritik bir uyarı geldi. Hüseyin Yayman, çözüm sürecinde
son aşamalara gelindiğini hatırlatarak, provokasyon olabileceğini
söyledi.
Yakın tarihte yaşanan provokasyonlara dikkat çeken Yayman, "Türkiye
ne zaman çözüme yaklaştıysa büyük olaylar oldu. Görünmez bir el
ülkeyi kaosa sürükledi. Türkiye kan banyosuna sokuldu." dedi.
İşte Hüseyin Yayman'ın o yazısı:
20 Ekim 1991 seçimi sonrası DYP-SHP Hükümeti kuruldu. Toplumda büyük umut doğmuştu. Demirel-İnönü hükümetinin güvenoyu aldıktan sonra ilk işi Diyarbakır’a gitmek oldu. Başbakan Demirel, 8 Aralık 1991’de Diyarbakır Ulu Caminin önünde ‘Kürt realitesini tanıyoruz’ sözünü söyledi. Hükümet programının ek protokolü buna ayrıldı. Yapılacak işler tek tek sıralandı. Hükümetin bu açılımına PKK şiddetle karşılık verdi. Demirel, Diyarbakır’dan dönmeden bölge kan gölüne çevrildi. Her gün on kişi hayatını kaybediyordu. 1992 Nevruz’unda yüzün üzerinde insan hayatını yaşamını yitirdi. Demirel inisiyatifi kaybetti. Düşük yoğunluklu savaş konsepti devreye sokuldu.
ÖZAL ÖLDÜRÜLDÜ
1992 kanlı nevruz’undan sonra yeniden müzakereler başladı. Bu defa Cumhurbaşkanı Özal direksiyona geçti. Öcalan’a aracılarla haber gönderdi. PKK eylemsizlik ilan etti. Ülkede büyük umut doğdu. Ancak görünmez el yeniden devreye girdi. Önce Cumhurbaşkanı Özal bugün bile tartışılan bir ölümle hayatını kaybetti. Eylemsizlik devam ederken Bingöl’de 33 er şehit edildi. Demirel Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller başbakan oldu.
ERBAKAN'A 28 ŞUBAT
YAPILDI
24 Aralık 1995 seçiminden sonra ANAYOL hükümeti kuruldu. Hükümet kısa sürede devrildi. Yerine REFHYOL hükümeti geldi. Başbakan Erbakan’ın ilk icraatı örgütle müzakere arayışı oldu. Yine aracılar yoluyla Öcalan’a haber gönderildi.
Erbakan’ın bu açılımına askerin içindeki bir yapı 28 Şubat darbesiyle karşılık verdi. Hükümet post modern darbeyle yıkıldı. Ülke destabilize edildi. Ekonomik kriz çıkarıldı. Terör yükseltildi.
GÜLEN ABD'YE ÖCALAN İMRALI'YA
28 Şubat sürecinde siyaset mühendisleri yeni bir denklem kurdular. DSP-MHP-ANAP koalisyonu döneminde ilginç olaylar yaşandı. Öcalan, Türkiye’ye verilirken, Fethullah Gülen ABD’ye götürüldü. Bir nevi takas yapıldı. Tayyip Erdoğan cezaevine gönderildi. 3 Kasım 2002’de AK Parti hükümeti kuruldu. 2004’te askerin içine çöreklenmiş bir yapı PKK’ya terörü başlatması için emir verdi. Bunun belgeleri daha önce yayınlandı.
AK PARTİ'YE KAPATMA DAVASI
2005’te Başbakan Erdoğan Diyarbakır’da tarihi bir konuşma yaptı. PKK’nın buna cevabı şiddet oldu. 2007 seçimleri silahların gölgesinde yapıldı. Erdoğan’ı tasfiye etmek için Cumhuriyet mitingleri tertiplendi. Seçimden hemen sonra % 47 alan bir partiye kapatma davası açıldı.
2009’da Demokratik açılım süreci başladı. Bu defa da paralel yapı KCK davalarını açtı. Habur’da büyük olaylar oldu. Eylemsizlik süreci Reşadiye saldırısıyla son buldu.
OSLO SÜRECİ SİLVAN'DA BİTTİ
2011 seçimleri çatışmalı dönemde yapıldı. Oslo’da MİT, PKK görüşmeleri oldu. Ancak bu süreç de Silvan saldırısıyla sona erdi. Çözüm Süreci başladığında ise hepinizin bildiği provokasyonlar yaşandı.
Bugün, tarihte görülmemiş biçimde çözüme yaklaşmış durumdayız. Son 30 yılda hiç bu kadar sonuca yaklaşılmamıştı. Ancak geçmişte yaşananları baktığımda gerçekten endişeleniyorum. Ankara olayı ciddiye alıyor. Ancak ‘PKK’nın arkasındaki güçler’ ve şiddet üzerinden ülkeyi kontrol etmek isteyen yapılar buna kolay izin vermeyeceklerdir.
Çözüme son bir adım kala çok daha dikkatli olmak gerekiyor...