Hüseyin Nihal Atsız kimdir bugün ölüm yıldönümü
Abone olTürk şair ve düşünür olan unutulmaz isim Hüseyin Nihal Atsız'ın bugün ölüm yıldönümü. 11 Aralık 1975'te vefat eden Hüseyin Nihal Atsız bugün ölüm yıldönümüde anılacak. Peki Hüseyin Nihal Atsız kimdir, ne zaman öldü ve Hüseyin Nihal Atsız'in ölüm nedeni neydi?
Bugün 11 aralık Türk şair ve yazar Hüseyin Nihal Atsız'ın
ölüm yıldönümü. Hüseyin Nihal Atsız 1975 yılında hayatını kaybetti
ondan geriye sayısız eder kaldı. 11 Aralık gecesi kalp krizi
geçiren yazar Hüseyin Nihal Atsız, tüm müdehalelere ragmen
hayatını kaybetmişi.
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ KİMDİR?
Hüseyin Nihâl Atsız, 12 Ocak 1905'te İstanbul'da doğdu. İlköğrenimini Kadıköy’deki çeşitli okullarda, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul Sultanilerinde (İstanbul Lisesi) yaptı. Buradan mezun olunca Askerî Tıbbiye ye yazıldı. Atsız, yükseköğrenim çağına gelip Askerî Tıbbiye'ye kaydolduğu çağlarda Türkçülük fikrinin etkisi altına girmeye başladı. Ziya Gökalp'in cenaze töreninin yapıldığı günün gecesi Türkçülük fikrine karşı öğrencilerle kavga ettiği ve daha sonrasında ise aralarında bir takım problemler geçen Arap asıllı Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi adlı bir mülazım (teğmen)'a selam vermediği gerekçesi ile 4 Mart 1925 tarihinde 3. sınıf talebesiyken Askeri Tıbbiye'den çıkarılmıştır.
Bu olaydan sonra üç ay kadar Kabataş Erkek Lisesi'nde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, daha sonraları Deniz Yolları'nın Mahmut Şevket Paşa adlı vapurunda kâtip muavini olarak çalışmış ve bu vapurla İstanbul-Mersin arasında birkaç sefer yapmıştır.
1926 yılında İstanbul Dârülfünûnu'nun Edebiyat Fakültesi'nin
"Edebiyat Bölümü"ne ve İstanbul Dârülfünûnu'nun yatılı kısmı olan
Yüksek Muallim Mektebi'ne kaydolan Atsız, bir hafta sonra askere
çağrılmış, Atsız askerliğini 9 ay olarak 28 Ekim 1926-28 Temmuz
1927 tarihleri arasında İstanbul'da Taşkışla'da 5. piyade alayında
er olarak yapmıştır.
TÜRKÇÜLÜK VE TURANCILIK
II. Dünya Savaşı sürerken Türkiye'de komünist faaliyetlerin arttığını düşünen Atsız, Orhun'un Mart 1944'te yayınlanan 15. sayısında, daha önce 5 Ağustos 1942 tarihli meclis konuşmasında "Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve lâakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir." diyen devrin Başbakanı Şükrü Saracoğlu'na hitaben bir açık mektup yayımladı.
Atsız, Nisan 1944'te yayımlanan 16. sayıda, Şükrü Saracoğlu'na hitaben ikinci açık mektubunu yayımlayarak Ahmed Cevat Emre, Pertev Nâilî Boratav, Sabahattin Ali ve Sadrettin Celâl Antel'in Marksist faaliyetlerde bulunduklarını ve Millî Eğitim Bakanı'nın "komünistleri kolladığını" ileri sürerek devrin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'i istifaya çağırdı Bu ikinci açık mektup, Türkçü çevreler içinde büyük bir galeyana sebep olarak başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok şehirde, antikomünist gösterilere yol açtı. Bunun üzerine Hasan Âli Yücel, 7 Nisan 1944'te Atsız'ın Boğaziçi Lisesi'ndeki edebiyat öğretmenliğine son verdi.
Orhun dergisi de Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden kapatıldı. Sabahattin Ali'nin arkadaşı ve Atsız'ın da yakın arkadaşı olan Ankara Musiki Muallim Mektebi Müdürü Orhan Şaik Gökyay'ın arabuluculuğuna rağmen dava açmak zorunda kaldı. Aleyhine dava açılan Atsız, trenle Ankara'ya gitmiş ve Türkçü gençler tarafından istasyonda karşılanarak bir otelde misafir edildi.
Hakaret davasının 26 Nisan 1944 günü yapılan ilk oturumu olaylı geçti. Bunun üzerine 3 Mayıs 1944 tarihinde yapılan ikinci oturuma üniversite öğrencileri alınmamış, bu yüzden de öğrenci gösterileri olmuş ve yüzlerce kişi tutuklanmıştır. Davanın 9 Mayıs 1944 günü yapılan karar oturumunda, Sabahattin Ali'ye "vatan haini" dediği için 6 aya mahkûm edilen Atsız'ın cezası hâkim tarafından "millî tahrik" gerekçesi ile 4 aya indirilmiş ve 4 aylık bu ceza da ertelenmiştir. Atsız, cezasının ertelenmesine rağmen 9 Mayıs 1944 tarihinde mahkemenin kapısından çıkarken tevkif edilmiştir.
19 Mayıs 1944 törenlerinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atsız ve arkadaşlarını ağır şekilde eleştiren nutkunu söylemiş ve bu nutuk üzerine de Atsız ve 34 arkadaşı İstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanmaya başlanmışlardır. Aralarında Alparslan Türkeş gibi subay, üniversite profesörü, öğretmen, doktor ve üniversite öğrencilerinin de bulunduğu sanıklar, sorguya çekilmişler; Atsız dahil sanıklar, daha sonra tabutluk diye adlandırılan hücrelerde işkence gördüklerini belirtmişlerdir. 7 Eylül 1944 günü yargılama başlamış, 'Irkçılık-Turancılık davası' adı verilen ve haftada 3 gün olmak üzere 65 oturum devam eden mahkeme, 29 Mart 1945 tarihinde sonuçlanmış ve Atsız 6 yıl 5 ay hapse mahkûm olmuştur.
Atsız, bu kararı temyiz etmiş ve Askerî Yargıtay, 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nin kararı esastan bozmuştur. Böylece Atsız, bir buçuk yıl kadar tutuklu kaldıktan sonra, 23 Ekim 1945 tarihinde tahliye edilmiştir.
5 Ağustos 1946 tarihinde 2 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde tutuksuz olarak başlayan Atsız ve arkadaşlarının davası, 31 Mart 1947 tarihinde sonuçlanmış ve 29 oturum devam eden mahkemede bütün sanıkların beraatına karar verilmiştir. Bu dava ile ilgili Hayri Yıldırım tarafından 3 Mayıs 1944 Irkçılık Turancılık Davası adında bir kitap yazılmıştır.
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ'IN ÖLÜMÜ
10 Aralık 1975 Çarşamba gününün akşamı kalp krizi geçirmiş, gelen doktor enfarktüs olduğunu anlayamamıştır. Ertesi akşam Atsız yeni bir kriz geçirmiş, 11 Aralık 1975 Perşembe günü vefat etmiştir.
13 Aralık 1975 tarihinde Kurban Bayramı'nın ilk günü Kadıköy Osmanağa Câmii'nde Kılınan ikindi namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilmiştir.
HÜSEYİN NİHAL ATSIZ ŞİİRLERİ
Toprak – Mazi
Yolların Sonu
Sona Doğru
Yarının Türküsü
Türklerin Türküsü
Yakarış I
Yakarış II
Varsağılar
Unutma
Türk Gençliğine
Topal Asker
Kardeş Kahraman Macarlar
Kağanlığa Doğru
Kahramanların Ölümü
Hatıralar
Afşın’a Ağıt
Ağıt
Aşkınla
Ayrılık
Ay Yüzlü Güzel Konçuy
Bahtiyarlık
Koşmalar
Dosta Sesleniş
Davetiye
Dün Gece
Eski Bir Sonbahar
Gel Buyruğu
Geri Dönen Mektup
Kömen
Kader
Korku
Karanlık
Mutlak Seveceksin
Özleyiş
Selam
Sarı Zeybek
Sesleniş
Türkçülük Bayrağı
Türk Kızı
Türkistan İhtilalcilerinin Türküsü
Kahramanlık
Yalnızlık
Yaşayan Türkçülere Ağıt
Dörtlükler