Hüseyin Gülerce'den bomba sözler!
Abone olHüseyin Gülerce, AK Parti ile cemaati karşı karşıya getiren, yolsuzluk iddialarıyla ilgili konuştu. İşte Gülerce'nin Beyaz TV'deki o sözleri;
İNTERNETHABER- Zaman gazetesindeki
yazılarına ara veren Hüseyin Gülerce, 17 ve 25 Aralık operasyonunu
eleştirdi, kimse bunların yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olduğuna
beni ikna edemez diye konuştu. Operasyonun zamanlamasına da dikkat
çeken Gülerce, seçmenin tercihine yönelik bedduaların, demokrasinin
ruhuna aykırı olduğunu söyledi.
Hüseyin Gülerce Beyaz TV'de yayınlanan "Ortak Akıl" programında, 10
Ağustos'ta yapılan Köşk seçimleri ve siyasi gündemi değerlendirdi.
17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla ilgili çaprıcı açıklamalarda
bulunan Gülerce, operasyonların zamanlamasına dikkat çekti. İşte
Gülerce'nin o sözleri;
"RÜŞVET VE YOLSUZLUK SORUŞTURMASI
DEĞİLDİ"
"17 ve 25 Aralık baskınları ki bence asla rüşvet ve yolsuzluk
soruşturması değildi. 7 Şubat MİT krizi ve Gezi olayları
sonrası üçüncü adımdı. Bu konuda benim vicdanım rahat.
Bana itiraz eden arkadaşlara, sohbetler de soruyor. Neden
demiyorsunuz rüşvet ve yolsuzluk operasyonu diye?
Bu AK Parti 12 yıldır iktidarda. İlk 10 yılında hiç rüşvet,
yolsuzluk ve rant olayı olmamış. Bu dürüst savcılarımız,
polislerimiz harekete geçmemişler. Sonra bir bakmışlar bu
AK Parti'de bakanlar, bakan çocukları yolsuzluk yapıyorlar, rüşvete
aracılık yapıyorlar. Medya ile birlikte
Başbakan'ın oğlunu tutuklamaya kadar. Bana kimse bunu
rüşvet ve yolsuzluk operasyonu olarak ikna edemez.
"TOPLUM BU İDDİALARI
KABULLENMİYOR"
Şunu düşünmezi lazım öncelikle. Bu kadar söyleme rağmen neden
toplum bunu kabullenmiyor. Şunu da söyleyim açıkça. Toplum
asla, yolsuzluk olmamıştır, rüşvet olmamıştır demiyor.
Bunların da üzerine gidilsin çünkü bunları kimse kabul etmez.
Normal vicdanlı bir insan, ya çalarlarsa çalsınlar, yaparlarsa
yapsınlar demez. Ama bir tercihle karşı karşıya kalmışsanız
gelecek ile istikrar yolsuzluk, rüşvet ve rantın üstüne
gidilmesi...
"YÜZDE 50 Mİ YANLIŞ
YAPTI?"
Öncelik meselesi ile toplum, istikrar ve güven gelecek endişesini
öne çıkarıyor. Bu, bunu yok sayma anlamında değildir. Toplum bunun
peşini bırakmaz, bırakamayız. Bunun üzerine gidilmesi lazım.
Kendinizi tek otorite, tek doğru sadece sizin düşündükleriniz,
fikirleriniz doğruymuş gibi kabul ederseniz evet siz hiç yanlış
yapmassınız. Yapsa da yüzde 50 bile olsa toplum yanlış yapar. Bu
normal birşey değil. Sağlıklı bir izah getiremessiniz
bana.
"ERDOĞAN OTORİTERLEŞECEK DEMEK DOĞRU
DEĞİL"
Halkın oylarıyla ilk defa bir cumhurbaşkanı seçildi. Cumhuriyet
tarihinde bir örneği yok, öncesinde de yok. Bunun siyaseti
etkileyen sonuçlarının olması tabidir. Şimdi "Bundan sonra
temayülleri biz oluşturacağız" dedi Sayın Başbakan. Bunları
alıp, Erdoğan otoriterliğe gidecek şeklinde değerlendirmelere
malzeme yapmak doğru değil. Sonuçta halk seçti.
Şu anda anayasa yetkilerini, evet kendisi de söylüyor,
"Bunların içinde kullanılmayanlar var sonuna kadar
kullanacağım" diyor. Anayasa yetki vermişse güçlü bir
cumhurbaşkanı olarak bunları kullanır. Hemen bunları alıp
"diktatörlük, otoriterleşme" diye sunmak doğru değil. Hepimiz
göreceğiz. Yani hukukun dışına çıkılırsa, demokrasinin
dışına çıkılırsa eleştiri getirilir. Henüz böyle bir şey
yokken bunları ortala atmak doğru değil.
"BİRİLERİ GERÇEĞİ KABUL ETMEK
İSTEMİYOR"
Sayın Erdoğan'ın 9. seçim başarısı. Her girdikleri seçimlerde
başarılı oldular. Birileri bu gerçeği kabul etmek istemiyor.
Başarılı olunca, belli seçmenler AK Parti'ye oy veren seçmeni,
"göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalılar" diye
tahkir etti, aşağıladı, horladı. Belli bir kesim var. Vesayetçi
kesime de destek veren bu. Bu kesimde şöyle bir ön kabul var: Bizim
her düşüncemiz doğrudur, bu ülke bize ait gibi. Buna saplandıkları
için bu ezberi bozan gelişmeleri kabul etmediler. Mesala
Menderes'ten itibaren seçmene yine hakaret edildi. O zaman dan beri
seçmene lakaplar takıldı, hakaretler edildi.
"BELA OKUMAK DEMOKRASİYE
AYKIRI"
Milletin yarısına hakaret etmenin anlamı yok. Açıkça söylenmese de
"Allah belanızı versin" bunları bunları yapan
adamı seçiyorsunuz. Öyleyse hangi taş büyükse ona vurun. Herşeyden
önce bu, demokrasinin ruhuna aykırı. Senin istediğin gibi bir
sonuç, sandıktan çıkmadı diye sizin seçmene, seçmen iradesine
hakaret etmeye hakkınız yok bir defa. "