Hüseyin Gülerce: Zaman Sözcü'ye döndü!
Abone olHüseyin Gülerce 25 yıllık gazetesinden istifa ettiğini açıkladığı Hadi Özışık'a bomba açıklamalarda bulundu: "Hocaefendi kal dese bile..."
Zaman Gazetesi'nden istifa eden Hüseyin
Gülerce'nin internethaber.com'a verdiği röportajın ikinci bölümü de
hayli ses getirecek.
Yalova'daki evinde Hadi Özışık ile Hatice
Kübra'ya konuşan Hüseyin Gülerce, 25 yıl sonra
veda ettiği Zaman Gazetesi için Sözcü
benzetmesi yaptı.
Zaman'ın çizgisinden hayli saptığını söyleyen Gülerce,
"Müteddeyin kitlede bir SÖZCÜ gibi oldu Zaman gazetesi. Şimdi
ben kendi vicdanıma "Sözcü benzeri bir gazetede mi
yazacaksın?" diye soruyorum" yorumunu yaptı.
Peki Fethullah Gülen arasa ve 'gitme dese' ne
yaparsınız diye de sorduk Gülerce'ye...
Yanıt netti:
-"Hayır kusura bakmayın derim!"
İşte Hadi Özışık ile Hatice
Kübra'nın Hüseyin Gülerce röportajının ikinci
bölümü;
- Hocaefendi'nin "dayan" tavsiyesine uydunuz ve 4 ay
dayandınız. Ücretsiz izne ayrıldınız, kitap yazmak üzere yazılara
ara verdiniz. İşin aslı neydi?
- 30 Mart'ta büyük yanlış yapıldı, CHP ve MHP birlikte hareket
etti. Hedef şuydu, bedel ödetmek istediler. Ama öyle olmadı, ben
seçimden hemen sonra İnternethaber'e yaptığım açıklamada
özeleştiride bulundum. CHP'ye oy istemesinin yanlışlığını dile
getirdim. Seçimden sonra verilen tepkiyi görürler anlarlar diye
düşündüm. CHP'ye oy istemek bile Hizmet'le ilgili kırılma
noktalarından biridir. Bunu görürler yanlış sürmez diye istifamı
geciktirdim. Tekrar Zaman'da yazma umudumu korudum. Ama baktım ki
Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aynı tavır devam ediyor. İşte bugün
geldiğim nokta itibariyle ben Zaman'da yazsam ne yazacağım?
Hükümete karşı, Cumhurbaşkanı'na karşı devam eden o çizgi
var. Müteddeyin kitlede bir SÖZCÜ gibi oldu Zaman gazetesi.
Şimdi ben kendi vicdanıma "Sözcü benzeri bir gazetede
mi yazacaksın?" diye soruyorum. Ne yazacağım orada.
"E bize yapılan zulmü görmüyor musun?" diyorlar.
Ben zulüm konusunda hep aynı şeyi söylüyorum. Eğer tek
taraflı bir zulüm olsaydı, yani durduk yerde bir zulüm yapılsaydı
ben şu anda en önde yazıyor olacaktım. Yalın kılıç cephede
olurdum. Ama vicdanım buna müsade etmiyor.
ZAMAN'DA YAZACAK BİR ŞEYİM
KALMADI
-Ne demek bu, Zaman'ı bırakıyor musunuz?
- Zaman'ı bırakıyorum evet. Zaman'da yazacak bir şeyim kalmadı
çünkü. Hiç kimsenin bu kararımdan haberi yok, ilk kez size
söylüyorum, bugünden itibaren Zaman gazetesinden istifa ediyorum.
Ekrem Dumanlı'ya konuyu SMS yoluyla ilettim. O da "dur gitme" falan
demedi, "keşke kalsaydın" demekle yetindi. İstifamı noter aracılığı
ile de bildireceğim.
- Kaç yıldır Zaman'dasınız?
- 25 yıl..
-Zor olmayacak mı?
- Şimdiye kadar aldığım hiçbir karardan geri dönmedim. Çok düşünüp
taşındım. Nasıl bir duygu? Bir defa istifa etmemin doğru olduğuna
kendimi inandırdım. Vicdanım onaylıyor. Niye? Burada
istenmiyorsunuz çünkü. Kendi gazetenizde "Turfa
müneccim" diye hakaret ediliyor sana. "Anlasana kardeşim"
diyorlar, Zaman'da istenmediğimi söylüyorlar başka bir deyişle.
HOCAEFENDİ KAL, GİTME DESE
BİLE...
-Hocaefendi istifa ettiğinizi öğrenip sizi arasa ve "gitme"
derse kararınız değişecek mi?
-Hayır.. Ben kendisinden helallik isterim. "Kusura bakmayın"
derim.
-Kararlısınız...
- Kararlıyım. Şimdi bakınız, benim gazeteden uzaklaştırılmamla
ilgili peşpeşe üç tane önemli olay var. Birincisi Ahmet Turan
Alkan'ın yazısı. 22 Aralık'ta Samanyolu TV'deki programda
söylediklerim anladığım kadarıyla ağır geldi. Bu söz üzerine
harekete geçildi. Ahmet Turan Alkan'ın o yazıyı yazması tesadüf
değil. 22 Aralık'taki programın devam 29 aralıkta var, durup
dururken program iptal edildi. Beyaz TV'de Ahmet Turan Alkan'ı
eleştirdim. Kendisi haberdar olunca televizyonu arıyor ve benimle
programa çıkmayacağını söylüyor. Yönetmen arıyor, "Abi siz zaten
Yalova'dan geliyorsunuz. Zaman zaman yorulduğunuzu da
söylüyordunuz. Bu söylediklerinizi de dikkate alırak programı iptal
ettik" diyor. Benim en çok üzüldüğüm şey. Yahu mertçe desenize
bana. Söylediklerimin rahatsız ettiğini söyleyebilirlerdi bana. Bu
şeffaflık maalesef hiçbir alanda yok. Mesela benimle hukuku çok iyi
olan Hidayet Karaca. Beni 22 Aralık'tan sonra hiç aramadı. TV'nin
tepesindeki isim olarak da beni aramadı. Yahu insan "üzüldüm" der,
bir şey der. Hiçbir şey yok. Demedi. Çünkü işin için de o da var.
Yapılması gereken şuydu, Hidayet Bey benimle konuşmalıydı. Bir
başkasının beni araması şık değildi. HANİ CAMİA'DA
BÜTÜN FİKİRLERE SAYGI VARDI.? NE OLDU BİRİSİ İLK DEFA TERS BİR ŞEY
SÖYLEDİ. Ben o gün şunu anladım, CAMİA'NIN
İÇERİSİNDE MEĞER ELEŞTİRİ YAPMAK İSLAM DAİRESİNİN DIŞINA ÇIKMAK VE
MÜNAFIKLIĞA SAVRULMAKMIŞ. ŞU ANDA BANA SOSYAL MEDYADA SÜREKLİ
MÜNAFIK, HAİN DAVASINI SATAN ADAM DENİLEREK HAKARET EDİLİYOR.
Oysa ben Hizmet'e vurmuyorum ki, eleştiri
getiriyorum. Bana güzellikle anlatsalar, programa ara vermek
istediklerini söyleseler anlarım. İki medeni insan gibi konuşmak
varken, 33 yıldır içinde bulunduğum Camia'ya gönül vermiş
insanların bana bunu söylemesi çok mu zor? Bugün gazetesi de
Nazlı Ilıcak'ın köşesinde benim aleyhime çok ağır bir yazı yazıldı.
"Hüseyin Gülerce'de ahiret korkusu yok" dedi benim
için. Bu yazının Bugün'de çıkması da önemliydi. Ben o zaman anladım
ki istenmiyorum. Bugün gelinen noktada yanlışların katlanarak devam
ettiğini görüyorum. Yeni seçilmiş Cumhurbaşkanı'na inanç noktasında
asla tasvip edemeyeceğim imalar devam ediyor, suçlamalar ve
ithamlar devam ediyor. Benim Zaman'da yazmam bu yüzden imkansız
hale geldi.
-Veda yazısı yazacak mısınız?
-Tabii ki hayır! Yazsam ne yazacağım? Ne diyeceğim okurlara?
HÜSEYİN GÜLERCE HANGİ GAZETEDE
YAZACAK?
- Şimdiye kadar Camia içerisinde Taşgetiren eleştirdi
mesela. Star'a gitti. Kapısı açıktı Star'ın. Yani iktidara yakın
gazetelerin kapısı açık. Ben zannediyorum, Zaman'dan koptuktan
sonra bu kapı size de açılacak.
- Şu anda iktidara açıktan destek veren bir gazetede yazmayı
düşünmüyorum.
- Böyle de bir şerh koyuyorsunuz…
- Tabi, çünkü o zaman insanları benim hakkımda günaha sokmak
isteyenlere malzeme vermiş olacağım. Çünkü şunu diyorlar: Zaten
anlaştı havuz medyasıyla Gülerce…
- O kapıyı kapattınız yani.
- İşte gördünüz mü biz demedik mi? Bütün konuştukları hikayeydi
diyecekler.
- Sözcü'ye yakınlaştı Zaman dediniz. Sizin vicdanınızı
yaralamaz mı cemaate vuran bir gazetede yer almak?
- Yaralar işte, o yüzden cemaate vuran bir yayın organında asla
yazmayı düşünmüyorum.
- Cemaate vurmayan gazete var mı?
- Var tabi. "Yargı safhası önemli, kimseyi peşin peşin
suçlamamak gerekir... Yargısız infaz yapmayalım" diyen
gazeteler var. Ama ben buradan bir mesaj veriyor değilim. Aklımıza
şu gazete geliyor. Orada mı yapacaksınız demeyin. Benim şu an bir
gazetede yazmak ile ilgili hiç bir düşüncem yok. Bir teklif de
bekliyor değilim.
- Biz teklifimizi yapalım yine de. İnternetHaber'de
yazmanız için.
- Bu istifadan sonraki gelişmelere bakmamız lazım.
- Ama sizin için öyle bir kapı var yani. İnternetHaber
sayfaları sizin için her zaman açık.
- Teşekkür ederim. Kadronuzu kuvvetlendirdiniz… Sedat Ergin'in
Hürriyet'e genel yayın yönetmeni olmasının ilanı sırasındaki
toplantıda Hürriyet Dünyası başındaki Vuslat Doğan Sabancı'nın
konuşmasını okudum. Benim de savunduğum o. Sadece gazetecilik
yapalım. Sadece gazetecilik ilkeleri ile gazetecilik yapılsa.
Hürriyet de bunu yıllardır söylüyor ama çok az uyuyor buna.
- Sedat Ergin ile değişir diye düşünüyorum. O hem vicdanlı
bir gazeteci, hem de gerçek bir muhabir.
- İnşallah değişir. Bunu hep talep ediyoruz. Böyle olsun
istiyoruz.
RÖPORTAJIN 3.
BÖLÜMÜNDE NELER VAR?
- CEMAATTE ONA KİM TOSLASA GİDİYOR? KİM BU ADAM?
- GÜLEN'İN İNTERNETE DÜŞEN KASETİNDEKİ ESRARENGİZ SESDİ! HOCA'YA
TÜRKİYE'DEN BRİFİNG VEREN O İSMİ GÜLERCE AÇIKLADI.
YARIN İNTERNETHABER.COM'DA...