VARAN
1
ZAMAN GAZETESİNDEN İSTİFA EDEN
HÜSEYİN GÜLERCE STV'DE KİME KIZGIN?
Zaman Gazetesi'nde 25 yıl yazarlık yapan ve ismi
bir ara adı Cemaatin Sözcüsüne çıkan Hüseyin Gülerce
internethaber.com'a içini döktü. Zaman Gazetesi'nden istifa
ettiğini İnternethaber aracılığıyla duyuran Gülerce, Cemaat-AK
Parti savaşında hayli yorulmuş ve hayli de incitilmiş.
Hadi Özışık'a 4 aydır inzivaya çekildiği Yalova'daki evinde konuşan
Hüseyin Gülerce, Ekrem Dumanlı'ya bir hayli kırgın. Ahmet Turan
Alkan'ın 'Müneccim' yazısından sonra Dumanlı öyle bir laf etmişki
Gülerce, 'ben yutkundum' diyerek anlatıyor.
Hüseyin Gülerce, Samanyolu Televizyon Grubunun başında bulunan
Hidayet Karaca'ya ise öfkeli... Sebebi ise Karaca'nın 'Abi' demeyi
de bir kenara koyarak yaptığı açıklamalar.
Kamuoyunun en çok merak ettiği soruyu da yönelttik Gülerce'ye...
Zaman'da yaşadığı sıkıntılı süreçte Fethullah Gülen ne yaptı, ona
el uzattı mı? Hüseyin Gülerce, kırgın olsa da bunu ifade etmiyor
onun yerine 'Ben Hocaefendi'yi üzmek istemiyorum. Konuşulacak çok
şey var ama üzmek istemiyorum. Hocaefendi'yi öz dayım gibi
seviyorum." demeyi tercih ediyor.
İşte Hüseyin Gülerce ile yaptığımız röportajın ilk
bölümü;
STV YÖNETİCİSİ HİDAYET KARACA SAYGISIZLIK
YAPIYOR
Gülerce'nin "Mehtap TV'de benim
konuşmalarımın altına benim konuşmadıklarım yazılıyor. Söylemediğim
şeyler. Birkaç defa ikaz ettim ben bunları söylemiyorum. Ben
hakaret etmiyorum bir şey demiyorum hep hükümetin aleyhinde şeyler
yazılıyor oraya" şeklindeki sözlerine
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca sosyal medyadan yanıt
verdi.
Karaca, "Arkadaşlarımızı olmayan konular üzerinden
yaftalaması da cabası. Ne demiş de ne yazmışız, açık açık söylesin.
O zaman bir hata varsa ekranlar sonuna kadar açıktı.
İstediğini söyleyebilirdi, yazabilirdi. Tuhaf. Bizi
provokatif yayıncılıkla suçlamasına sadece yakıştıramadım
diyorum." ifadelerini
kullandı.
Hidayet Karaca'nın sözlerine yanıt veren Gülerce, "Karaca,
saygısızlık yapıyor" dedi. Başbakan'a yezid, hırsız,
firavun, nemrud denilemeyeceği gibi; Fethullah Gülen Hocaefendi'ye
de örgüt lideri denilmez dediği röportajda, Zaman ve cemaatin diğer
yayın organlarının kendisini gözden çıkardığını ileri sürdü.
İşte Gülerce'nin anlattıklarından çarpıcı bölümler:
SEN KİMSİN? BİZ KİM? BEN O BİZİM İÇİNDE YOK
MUYUM?
- Hidayet Karaca ile aranızda bir polemik yaşandı. Saygısızlık
yapmadan size cevap verdi.
- Saygısızlık yapıyor. Hidayet Bey saygısızlık yapıyor.
Mesela, "Son hallerini görünce" diyor. "Hal"
ne demek? Bir de diyor ki, "Kendisine en özgür
yayıncılık ortamını sağladık" Sen kimsin? Ben Zaman
Gazetesi Genel Yayın Müdürü olduğum dönemde, sen İzmir Zaman
temsilcisiydin. Ben Samanyolu'nda program yapmaya
başladığımda, sen yoktun. O zaman buradaki "Biz"
kim? O biz seninle oluyorsa ben o "Biz"in
içinde niye değilim? Ben senden daha kıdemliyim hizmetin
içerisinde. Burada çok enteresan bir açık etme var. Kendi adına
konuşmuyor ve beni "biz"in içinde görmüyor. Bana
her türlü imkanı vermiş ben niye dışarıda kalıyorum. Senin ban bir
imkan sağlaman mümkün değil ki. Ben diyorum ki, ben
"biz"in içinde yokum. Anlaşılıyor ki, bu
arkadaşlar beni en baştan beri dışlamışlar.
-Dışlama hissediyor musunuz?
- Tabii... Burada bir dışlama var. Bir üçüncü şahıstan
bahsediyor. "Hüseyin Abi" dediği bir insandan bahsetmiyor,
üçüncü şahıstan söz ediyor.
- Niye dışlama gereği duydular?
-"Son hallerini görünce" diyor. "Son halleri" ne demek, ne
olmuş benim son halime? Ben ne çamur atmışım. Benim elimde KJ
çıktıları var, ağzımdan çıkmayan şeyleri KJ olarak yayımladılar.
Ben bunu söyleyince çamur mu atmış oluyorum? Allah aşkına gerçekler
gün gibi ortadayken, benim ekranda dediklerim ortadayken, altta
yazılanları seslendirmek niye zorlarına gidiyor?
KIRILMA NOKTASI AHMET TURAN ALKAN'IN
YAZISI
- Kırılma noktası neresiydi?
- Mehtap TV'de 17 Aralık'ın yolsuzluk soruşturması olmadığını
söyledim. 17 Aralık'ın hükümete karşı darbe olduğunu söyledim.
Yayının kaydı orada duruyor. Birlikte program yaptığımız
Ahmet Turan Alkan ve Ali Bulaç, "Sen ne dediğinin farkında mısın?
Mehtap TV'de bunu nasıl söylersin? " diye çıkıştılar. O programdan
sonra Ahmet Turan Alkan, benim aleyhime "Turfa
müneccim" başlığı altında bir yazı yazdı
hatırlayın. Benim o yazıdan sonra istifa etmem gerekirdi.
- Niye etmediniz?
- Genel Yayın Yönetmeni'nin bilerek koyduğu bir yazı. Ben
Ekrem Bey'le görüştüm. Ekrem Bey bir vesile ile beni aramıştı.
Konuştuk, sonra bu konuyu açtım.
- Ne dedi?
- Ekrem Bey'e "Senden empati yapmanı rica ediyorum. Sen bu
gazetenin yayın yönetmenisin. Ben de yaptım. Diyelim ki görevin
bitti yazar olarak devam ediyorsun. Yayın yönetmeninin gazetede
senin için "Turfa müneccim" başlığı ile bir
yazı yazılmasına müsade etseydi, ne hissederdin?" diye
sordum.
- Cevap?
-
"Abi biliyorsun, o arkadaşın yazısını yayımlamazsak,
gazeteden ayrılır" dedi. Ben yutkundum, çünkü "Onun
ayrılması doğru olmaz ama senin ayrılman bizim için önemli değil"
anlamına geliyordu Ekrem Bey'in sözleri. Veya
"Sen hizmet
adına yapılan hakareti kabul edebilirsin, ama bu arkadaşı kaybetmek
istemedik bu yazıdan dolayı." demek oluyordu. Bu
ifade beni çok yaraladı. Çok ağır bir ifadeydi. Tam o sırada
Hocaefendi'nin
"Darılma değil, dayanma" sözü geldi
aklıma. Tek tutunduğum dal, Hocaefendi'nin sözünü yerine
getirmekti. Hidayet Bey'in karalıyor, çamur atıyor tarzındaki
kibir dolu açıklaması, bana karşı bir tavrın olduğunu ortaya
koydu.
ZAMAN'DA GÖZDEN ÇIKARILDIM
-Ekrem Dumanlı hangi sıfatla bunu söylüyor, genel
yayın yönetmeni olarak mı? Yoksa yukarıdan aldığı talimatı mı size
iletti sizce?
- Bu ifade ve Zaman'daki yazı benim gözden çıkarıldığımı
gösterir.
-Kim sizi gözden çıkardı?
- Ekrem Dumanlı...
-Sadece o mu?
-Başka yere götürmek istemiyorum.
-Ekrem Dumanlı tek başına sizi gözden çıkarabilme
gücüne sahip biri mi?
- Zaman'da kimse öyle bir güce sahip değil.
-Güç kimde? Cüneyt Özdemir'in Ekrem Dumanlı'ya
enteresan bir sorusu olmuştu. Cüneyt, "Zaman'ın sahibi kim?"
demişti. Dumanlı da, künyedeki isme işaret etmişti. Ben aynı soruyu
size sorayım, Zaman'ın sahibi kimdir?
- Gazetede herkes biliyor ki, bu gazetede patron olarak
gözüken kişinin genel yayın yönetmenini değiştirebilecek gücü
olmaz. Şimdiye kadar da olmamıştır. Benden önce de olmamıştır,
benden sonra da olmamıştır.
-Sizi kim görevden aldı?
- Buna cevap vermek istemiyorum.
-Zor bir soru mu?
-Üzmek istemiyorum.
-Ekrem Dumanlı yarın sizi görevden aldığını
söylerse... bu tebliğin asıl sahibi kimdir size
göre?
-Ekrem Bey'e sorun.
HOCAEFENDİ'Yİ BU İŞİN DIŞINDA TUTMAK
İSTİYORUM
- Cüneyt Özdemir sormuş, orta yerde verilmiş bir cevap
var. Ben size soruyorum ve bu cevabı sizden almak istiyorum. Siz
patron olarak gözüken kişinin ne sizi ne de bir başkasını görevden
alacak güce sahip olmadığını açık söylüyorsunuz. O halde kim?
Hocaefendi mi karar veriyor?
- Ben Hocaefendi'yi bu işin dışında tutmak istiyorum. Bu
konuda konuşmak istemiyorum. Ben Hocaefendi'yi üzmek istemiyorum.
Konuşulacak çok şey var ama üzmek istemiyorum. Hocaefendi'yi öz
dayım gibi seviyorum. Ben onu çok sevdiğimi defaatle ifade
ettim. Bu hayatta benim için en büyük şeref, Hocaefendi'nin
dostluğudur. Dolayısıyla bu süreçte üzecek bir ifade kullanmak
istemiyorum. Ben Hoacefendi'ye kırılmam ama onun kırılmasını
istemem. Üzülürüm ama küsmem. Benim Hocaefendi'ye küsmem söz konusu
olmaz. Bütün bu süreçte hedefe konulması, örgütten
bahsediliyor, örgütün lideri olarak Hocaefendi'nin adı geçiyor. Bir
iddia var "Paralel
yapı" diye.. Yargı süreci sonucunda ne
olur onu bilmiyorum. Ama diyelim ki Hocaefendi bürokrasiyi çok
önemsemiş, bürokraside bulunmayı en önemli görmüş diyelim.
Ben bunu bir içtihat farkı olarak değerlendiririm. Hocefendi
böyle düşünmüş yani. Kötü niyet olarak düşünmem. Bana göre bu
dünyada kötü niyetli olacak en son kişi Hocaefendi'dir.
-Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve seçilmiş
Cumhurbaşkanı açık açık Fethullah Gülen'in örgüt lideri olduğunu
söylüyor. Siz bu suçlamaya katılıyor musunuz?
- Bir din alimine bu şekilde hitap edilmesi, ondan daha ağır
ifadeler de var. Doğru bulmuyorum, bunu eleştirdim de. Çünkü
yanlış iki taraflı.. Başbakan için de, seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı için de "Firavun" iması,
"Nemrut" iması, "Hırsız" iması,
"Yezid" iması, son günlerde artan
"Münafık" iması, nasıl kabul edilemezse, çok
ağırsa, aynı şekilde bir din alimi olarak bilinen bir
insana da benim burada dilim söylemeye varmıyor, Başbakan'ın
ağzından çıkan ifadeler, bunların söylenmesi kabul edilemez.
İkisi de yanlış. Fakat ben burada dönüp kendimizi eleştiriyorum,
diyorum ki "Yıllardır üslubumuz bizim
namusumuzdur" diyoruz. Tayyip Bey diyebilir bir
siyasetçi başkalarına derken bu sertliğe ve üsluba alışmış olabilir
ama o ne kadar derse desin bizim demememiz lazım. Çünkü biz
hep şunu savunduk...
SÖVENE DİLSİZ
DÖVENE ELSİZ OLMAK
-"Sövene dilsiz, dövene elsiz olmak gerekir."
Şimdi tam bu sözü uygulamanın tam zamanı. O hakaret ediyor ama
Başbakan'a söylenenler inanç açısından da tavsip edilecek şeyler
değil. Sen "Münafık" olduğunu nereden biliyorsun? Bir arkadaş
çıktı Bülent Arınç'a, "Mü'minler münafıklardan özür dilemez"
dedi. Bülent Arınç gibi bir insana aleni "münafık" dedi. Şimdi bu
kabul edilebilir mi? Ben şunu söylüyorum, Ak Parti'nin 10
yılında her şey güllük gülistanlık. Ne yolsuzluk var, ne rüşvet
var, ne rant yeme var, ne Deniz Feneri var. Hiçbir şey yok. 10 sene
sonra hakimler savcılar, emniyet mensupları bir bakıyorlar
ki, Başbakan, bakanlar ve bakan çocukları Türkiye'yi götürüyorlar!
Bunu farkedip harekete geçiyorlar. Ben diyorum ki bu benim zekama
hakarettir. Toplumun zekasına da hakarettir. Dolayısıyla
burada bir darbe var. Ama bu darbeyi kim yapmış, kimlerle yapmış,
nasıl bir ilişki ağı var ben onu bilemem.
-Darbe olsaydı ne
olacaktı?
-Hükümet düşürürülecekti. Tayyip Bey gidecekti. Ak Parti'nin
içinden yeni bir hükümet kurulacaktı. 17 Aralık'ın ilk günü bunun
bir darbe olduğunu hissettim. Savcı bildiri dağıttı ya.. Orada her
şey görünüyordu, flu olan fotoğraf o bildirinin ardından netleşti.
Ben o zaman da savcının yaptığının militanlık olduğunu söyledim.
Cumhuriyet tarihinde örneği yok. Demek iyi hazırlanmış. Ama şunu
söyleyeyim sonuçta kararı yargı verecek. Her iki taraf yargısız
infazdan yakınıyor ama yargının vereceği kararı beklemiyor.
RÖPORTAJIN DEVAMI YARIN
İNTERNETHABER'DE ...
-CEMAATTE ONA KİM ÇARPSA GİDİYOR? KİM BU ADAM?
-CEMAAT NEREYE KOŞUYOR? TASFİYE SÜRECİ Mİ BAŞLADI?
-NEDEN 4 AY BEKLEDİ? NE UMUYORDU NELER OLDU?
-HÜKÜMETLE KAVGA SONRASINDA CEMAATİN İÇİNDE NELER
YAŞANIYOR?
-"CEMAATİN EKSENİ KAYDI" DİYEN HÜSEYİN GÜLERCE CEMAAT İMAMLARINI
TANIYOR MU?
-FETHULLAH GÜLEN HİÇ ARADI MI?
-FETHULLAH GÜLEN'İN BEDDUASINDA HERKESİN ES GEÇTİĞİ NOKTA
NEYDİ?