Hüseyin Gülerce: 'Gerilim daha da artacak'
Abone olHüseyin Gülerce cemaat okullarının kapatılmasını tarih affetmez diyerek hükümete seslendi. Gülerce'ye göre işler kötüye gidiyor.
Zaman si yazarı Hüseyin Gülerce dün meclis çatısı
altında CHP liderine atılan yumrukla başladı bugün
yazısına.
Gülerce 30 Mart seçimleriyle yatışması beklenen tansiyonun artarak
devam ettiğini, bunun da ülkeye zarar vereceğinin görülmesi
gerektiğini yazdı. Bu gerginlikten yola çıkarak sözü cemaatin
yurtdışındaki okullarının kapatılmasına getiren yazar, bunun çok
büyük bir hata olduğunu, Türk okullarına zarar vermenin,
tarihe, “Türk okullarını kapatmakla uğraşanlar”
diye geçmenin vebalinin de sorumluluğunun da ağır olacağını
söyledi.
MİLLET DE TARİH DE
AFFETMEZ
"İş çığrından çıkmadan bir kez daha düşünün" diye uyarıda buluna
Gülerce, "Türk okullarına kıymayın. Kıyanları ne millet
affeder, ne tarih affeder. Öfke ile kalkan zarar ile oturur. Türk
okulları, cemaat okulları değildir, Türkiye’nin
okullarıdır."dedi.
İşte Gülerce'nin itidal çağrısı yaptığı o yazısı...
GERİLİM DAHA DA
ARTACAK
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na Meclis çatısı altında
atılan yumruklar, hepimizi bir daha düşündürmelidir. Bu
provokasyonun, kişisel ya da planlı bir saldırı olması o kadar
önemli değil. Huzur adına kaygıları artırması önemli. Türkiye çok
gerildi. Hatta 30 Mart seçimleri ile toplumsal ve siyasi tansiyon
düşeceği yerde daha da arttı. Dört ay sonra cumhurbaşkanlığı
seçiminin yapılacak olması, görülüyor ki gerilimi ve kutuplaşmayı
daha da artıracak.
BÖYLE GİDERSE ÜLKEMİZ ÇOK YARA
ALACAK
Türkiye bu strese dayanamaz, böylesine yüksek tansiyonla yoluna
devam edemez. Teenni, sağduyu, itidal, mutabakat arayışı devreye
girmezse ülkemiz çok yara alacak. Mesela, hükümet-cemaat
meselesinde de iş çığırından çıkıyor.
Bir goygoycu takım var. Maalesef, hiçbir özellikleri,
kabiliyetleri, müktesebatları olmadığı halde sadece ve sadece
tetikçilik vasıfları ile medyada köşe edindiler, ekranları
tuttular. Ha bire yangına benzin döküyor, körük sallıyorlar. Hele
bir takımı var, alenen “ne oldu hani paralel yapının üzerine
gidecektiniz, ne o yoksa korkuyor musunuz, bak çok fena olur” diye
hükümeti sıkıştırıyorlar. Kan kokusu almış -adını demeyeceğim-
azgın saldırganlar gibi koşturuyorlar. Türkiye ne kaybedermiş,
toplumda nasıl bir sarsıntı olurmuş hiç umurlarında değil. Sadece
yüksek ücretlerinin, avantalarının kaybolmasından endişe
ediyorlar…
VEBALİ VE SORUMLULUĞU AĞIR
OLUR
Sayın Başbakan belki farkında değil ama “paralel yapı”nın kökünü
kazıyacağız derken, önce dershanelerin, şimdi de yurtdışındaki Türk
okullarının hedef seçilmesi, “tabandaki masumları ayıracağız, hukuk
içinde mücadele edeceğiz” derken, sınırları zorlamanın ötesinde
vicdanları çiğneyip geçiyor… Türk okullarına zarar vermenin,
tarihe, “Türk okullarını kapatmakla uğraşanlar” diye geçmenin
vebali de sorumluluğu da ağır olur. Çok açık söylüyorum, bu tavır,
gayri milliliğe savrulmadır. Kimileri haset etse de, kötülese de
kalp kafa bütünlüğü ile yeni bir nesil geldi. Milletin, yüz
binlerce tertemiz evladı bunlar. Onlara dokunmak, Türkiye’nin
geleceğine dokunmaktır.
TÜRK OKULLARINA KIYANI TARİH DE
AFFETMEZ
Türk okullarına kıymayın. Kıyanları ne millet affeder, ne tarih
affeder. Öfke ile kalkan zarar ile oturur. Türk okulları, cemaat
okulları değildir, Türkiye’nin okullarıdır. Türkçe
Olimpiyatları’nda statları, salonları dolduran milyonlar, bir
cemaati desteklemek için değil, Türkiye’nin değerini, gururunu,
alkışlamak, devletler yarışında biz de varız demek için
geliyorlar.
İŞ ÇIĞRINDAN ÇIKMADAN BİR DAHA
DÜŞÜNÜLSÜN
Sayın Dışişleri Bakanı “mektuplar yazdılar, hükümeti şikâyet
ettiler” gibi bir mazeretin, ikna edici olmadığını, geçerli
olmadığını bilecek bir insan. Kim yazmış, kime yazmış, ne yazmış?
Velev ki, bir idareci, bir heyet böyle bir yanlışı yapmış. Tasvip
edilemez, savunulamaz. Bir fatura kesilecekse onlara kesilir.
Bağcının hatası yüzünden salkım salkım üzümlerle gözleri dolduran,
gönüllere inşirah veren asmalar yerle bir edilemez, bağlar
bostanlar yıkılıp yakılamaz. İş çığırından çıkmadan bir daha
düşünülsün…