Hüseyin Çelik'ten Bülent Arınç'a tam destek! Bizim kurduğumuz bahçede birileri gecekondu yapmış...
Abone olAK Parti'nin kurucularından eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ten AK Parti'ye eleştiri, AK Parti'de bazı isimleri hedef aldığı için eleştirilen Bülent Arınç'a tam destek geldi. "En zor günümüzde yanımızda olan liberal yazarların canına okuduk, Kavala'yı süründürüyoruz!" diyen Hüseyin Çelik, "Bizim kurduğumuz bahçede birileri gecekondu yapmış oradan abuk subuk şeyler söylüyor" ifadelerini kullandı...
Eski Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik, KRT
TV’de Semra Topçu ile Haftanın Panoraması programında bakanlık
dönemindeki anılarını yazdığı “Milli Eğitim’de Üç Beş nöbeti” adlı
yeni kitabını anlattı ve siyasi gelişmeleri değerlendirdi. Çelik'in
sözleri yeni tartışmaların da fitilini ateşledi. İşte Hüseyin
Çelik'in yeni tartışmaların kapısını aralayan açıklamaları...
'Millî Eğitim yaz boz tahtasına döndü'
- Orta öğretime giriş sınavına uzun araştırmalardan sonra karara
vardık. Benden sonra Nimet Hanım geldi dedi ki, bu üç sınav eziyet
oluyor demişler, 'teke düşürdüm' dedi. Sonra Ömer Bey geldi dedi
ki, 'tamamen sınavları kaldıracağım.' Onun ömrü kifayet etmedi, o
gitti Nabi Bey geldi, TEOG diye bir şey çıktı. Sonra TEOG gitti LGS
geldi, ben diyorum ki, yaz bozdan kastım budur.
- İktidar değiştiği zaman benim parti programım var der değiştirebilir. Ama benim terk edildi ve dumura uğratıldı dediğim şeyler bizim parti programında yer alan şeylerdi. Parti programında böyle yapacağız diyor, biz onları yaptık. Ama ne oldu? Bizim başlattığımız icraatlar eğer devam ettirilseydi, bugün çok daha farklı bir yerde olacaktık.
Fatih Projesi kadar Türkiye'Ye yük getiren yanlış bir
proje olmaz
- Ben burada Fatih projesini de sorguluyorum. Türkiye’ye bunun
kadar yük getiren, bundan daha yanlış bir proje olamaz. Sayın
bakanı çok gayretli buluyorum, işiyle ilgili buluyorum. Ama sayın
bakan Ak Parti’nin yanılmıyorsam sekizinci bakanı. Bütün mesele
burada. Bir devamlılık sağlanamıyor. En uzun bakanlık yapan benim…
Özer sekizinci bakan. Bu yaz- bozların AK Parti hükümetleri
döneminde artık sona ermesi lazım.
"YÖK, Gestapo şefliği işlevi görüyor"
- YÖK, 12 Eylül rejiminin üniversiteleri kışla nizamına sokmak için
kurduğu bir kuruldur. Ama YÖK ne zaman ki bizim YÖK’ümüz oldu,
kaldırmaktan vazgeçtik, "Eski haliyle kalsın" dendi. Ben bunu her
mahfilde söylüyorum yanlıştır. Bizim elimize geçti, o zaman eski
haliyle kalsın, deniyor. Benim itiraz ettiğim budur. Türkiye yüksek
öğretimine yapılabilecek en büyük iyilik, YÖK’ün derhal
kaldırılmasıdır. Dünyanın her yerinde üniversiteler arası kurul
işlev görüyor, yeterlidir. YÖK, Gestapo şefliği işlevi görüyor.
3. dünya ülkesi liderleri çakarlı arabalarla şatafatlı
yaşar
- Şatafata karşıyım. Eğer bir ülkenin halkı geçim derdi içindeyken
devleti yönetenler şatafat ve lüks içindeyse o ülkenin tipik bir 3.
dünya ülkesi olduğu anlamına gelir. Batı demokrasilerine bakın,
vatandaşın seviyesi ile yönetenlerin refah seviyesi üç aşağı beş
yukarı birbirine denktir. Siz Almanya’nın efsane şansölyesi
Merkel’in hiç şatafatını duydunuz mu? Böyle 250-300 arabalık,
yarısı çakarlı arabalarla dolaştığını hiç duydunuz mu?
Duyamazsınız.
'Çıkar bakayım cep telefonunu' demek
ayıptır...
- Biz bu konuda da son derece hassastık. Devlet bir bütün olarak,
kamu binalarından tutun, bütün harcamalarına varıncaya kadar kamu
çok ciddi israf içindedir. Ak Partili yetkililerde veyahut Ak
Partili vatandaşlarda şöyle bir yanlışlık var. Sokak
röportajlarında görüyorum mesela birisi geçim sıkıntısından
ülkedeki ekonomik durumun zorluğundan söz ettiği zaman “çıkar
bakayım cep telefonunu” diyor bu ayıp çok ayıp.
Adalet isteyene 'havaalanı, köprü yaptık'
diyorsak...
İnsanlar çıkıp da Ak Partililere “arkadaş bu memleket hukuk devleti
olmaktan çıktı” diye sordukları zaman “yaptığımız havaalanlarını
görmüyor musunuz” diyorsak, efendim “burada demokrasi filan
kalmadı” dedikleri zaman “yaptığımız otoyolları duble yolları
görmüyor musunuz” diyorsak, eğer bize “insan haklarında çok büyük
sıkıntılar yaşanıyor” dediklerinde “siz Avrasya Tünelini,
Marmaray’ı yaptığımız köprüleri görmüyor musunuz” diyorsak çok
büyük bir yanlış içerisindeyiz demektir. Matematik sorusuna
coğrafya ile cevap veremezsiniz.
"Sayın Bülent Arınç vicdan sahibidir"
- Sayın Arınç vicdan sahibi bir insandır. Dürüst ve namuslu bir
insandır. Ve aklına yatmayan vicdanına yatmayan, hukuka uygun
olmadığını düşündüğü, demokrasiye uygun olmadığını düşündüğünü
çıkıp bir yerde söylüyor. Bundan siz memnuniyet duymalısınız. Hemen
bir taraftan birileri saldırmaya başlıyor.
Bizim kurduğumuz bahçede birileri gelip gecekondu
yapmış...
- Bülent Arınç Bey olsun, ben olayım birçok arkadaşımız Ak Partiyi
kuran ve Ak Partiyi iktidar yapan insanlarız, bizim kurduğumuz
bahçede birileri gelip gecekondu yapmış oradan abuk subuk şeyler
söylüyor. Bu benim de zoruma gidiyor, Sayın Arınç’ın da
başkalarının da zoruna gidiyor.
- Bizim eleştiriye açık olmamız lazım. Neticede AK Partinin yaptığı kalkınmayı birisi görmemezlikten gelirse bu kördür demektir, hiç kusura bakmayın. Ama esas olması gereken nedir biliyor musunuz? Bir hukuk devleti, iki adalet, üç şefkat, dört merhamet, beş doğruluk, altı kamu malına karşı özen, yalan söylememek, başkasının derdiyle dertlenmek vs. buna 50 tane özellik sayabilirsiniz.
'Kral çıplaktır' demek Ahmet’i Mehmet’i hedef almak
anlamına gelmez
- Efendim kral çıplaktır ifadesi şudur, diyelim ki Türkiye yüksek
enflasyon var bugün. Bunu gör arkadaş. Yani ben iktidar
mensubuysam, enflasyon yoktur demenin manası var mı, var enflasyon.
Hukuksuzluk var mı var, adaletsizlik var mı var, bunun 50 çeşidi
var. Ha bunu gördüğü halde, e benim iktidarım yapıyor diye bunlar
yoktur derseniz, siz kendi kendinizi kandırırsınız.
- Bakın hep söylerim “gündüz ortasında gözünü kapatan sadece kendine gece yapar", gün ışımaya devam eder. Siz Alevileri yok saydığınız zaman, Kürtleri yok saydığınız zaman yok olmuyor ki. Siz kendi kendinizi kandırıyorsunuz kardeşim. Dolayısıyla “Kral çıplaktır” demek Ahmet’i Mehmet’i hedef almak anlamına gelmez. Türkiye’de karşı karşıya bulunduğumuz gerçekleri görmek anlamına gelir.
- Yargı Tayyip Erdoğan’a sopa olarak kullanıldığı zaman CHP’liler alkışlıyordu. Kimse çıkıp demiyordu ya arkadaş bu adama haksızlık ediyorsunuz, diye… Bugün de biz demiyoruz.
"Liberal yazarların canına okuduk"
- Enis Berberoğlu’nun başına bulunduğu Hürriyet gazetesinin
aleyhimde yazdığı yazıları, manşetleri toplasanız ciltlerce kitap
olur. Ancak bu benim Enis Berberoğlu’na haksızlık yapıldığını
söylememe mani değil.
- Biz ilk yola çıktığımız günden beri bize kredi açan ve bizi her platforma savunan liberal yazarlar vardı. Bunların hepsinin canına okuduk. Hasan Cemal’i yazamaz hale getirdik, Cengiz Çavdar çekti yurt dışına gitti. Altan kardeşleri, Nazlı Ilıcak’ı, Şahin Alpay’ı hapse attık.
- Öte taraftan Ali Bayramoğlu’ndan Gülay Göktürk’e kadar daha birçok Türkiye’de vicdan sahibi, şu cenahta bu cenahta değil bildiği doğruları yazan bu insanları biz hepsini mağdur ettik ama en zor günlerimizde bunlar bizimle oldular.
"Osman Kavala’yı süründürüyoruz"
- Osman Kavala haksız yere hapisteyse ve bunu söylemezsem
vicdanımın gereğini yapmamış olurum. Önce Gezi’den dava açacaksınız
bundan beraat edecek, tam hapisten çıkacak, başka bir iddianame
hazırlayacaksınız, Sorosçu diyeceksiniz. Peki, açık toplum
vakfımıdır Sorosçuluğunun sebebi? Yıllarca faaliyet gösterdi,
kendilerini kendi faaliyetlerine son verdi. Peki madem bu kadar
ajanlık yapan bu derneği biz niye kapatmadık? Osman Kavalayı
süründürüyoruz, ama onun başkanına soru bile sorduk mu?
"Zillet ittifakı demek zehirli dil"
- Sizin ittifakınızı fazilet ittifakı, başkasınınkini zillet
ittifakı olarak değerlendirmek çok zehirli bir dildir. Türkiye’yi
kamplara böler, iflah etmez. Türkiyenin kelli felli insanları böyle
davranıyorsa siz vatandaşa sevgi hoşgörü, birbirine güzel duygular
içinde olmayı nasıl telkin edersiniz? 6’lı ittifaktan değilim, AK
Partiliyim, ve diyorum ki demokratik ülkelerde seçim nasıl
yapıyorsa ona bakalım, seçimin sonuçlarını hayat memat meselesi
değil, biri gider biri gelir.
"SADAT meselesinin şişirildiğini düşünüyorum"
Sadat meselesinin şişirildiğini düşünüyorum, heyula hale geldi. Seçim güvenliği İstanbul Seçimi yapıldığında oy çalarak kapatılacak dendi, kağıt üzerinde oyunlar oynanabilir ama hiç kimse yüzbinlerce oy nakledilmez. Esas bu söylentiler kaosa sürükler. Demokrasiye güven olmaz. Bu yaklaşım yanlıştır. İktidarı değiştirmenin yolu sandıktır, demokrasidir.
"Kürt yurttaşla PKK’yı ayırmak lazım"
- Türkiye’de 20 milyon Kürt varsa, 5 milyonu HDP’ye oy veriyor. 10
milyon seçmen çoğunlukla Ak Partiye oy veriyordu. Netice siz, bütün
Kürtleri PKK açısından terör ve terörizm kapsamında ele alırsanız,
bu işi halledemeyiz. Biz bu işi bitirebilirdik, yıllar yılı
yok saydık, asimile etmeye çalıştık, dilini kültürünü yasakladık,
eğitimini yasakladık.
- Ruhban okulu için çok uğraştım. Diyorlar ki, ekümenlik… eee zaten var. Cumhurbaşkanlığından şu anda yazılan yazılarda Ekümenlik Patrik sıfatıyla yazılar yazılıyor, bunu biliyor musunuz, biz devlet olarak zaten bunun ekümenlik olduğunu kabul ediyoruz. Adamların bize açın dediği okulu açmıyoruz, kapatın dediğini kapatmıyoruz, bu hangi zihniyetin sonucudur. Ben bunu defelarca söyledim ama o statükocu devleti aşamadım"