Hüseyin Çelik son anketi açıkladı
Abone olAK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı.
Hüseyin Çelik çözüm sürecine yönelik açıklamalar yaptı.
Yaptırılan son anketi de açıklayan Çelik, Akil İnsanlar Heyeti ile
ilgili eleştirilere de cevap verdi.
Bahçeli'nin Baskın Oran için söylediği " 'Sen müzakere
yaptığın insanlara hala terörist dersen kafalarda soru birikir'
derken akillerin aklındakini söylemiştir" sözlerine cevap
verdi. Çelik "Baskın Oran ne söyleyeceğini sana mı
soracak?" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, çözüm sürecinde
hükümete olan desteğin yüzde 67-68 civarında olduğunu belirterek,
"Yüzde 67, yüzde 68 ’ben hükümetin başlattığı bu süreci
destekliyorum’ diyor. Yani ’Kan dökülmesinin bitmesini istiyor
musunuz, göz yaşı dinsin mi?’ sorusunu sorduğunuz zaman bu yüzde
95-96’dır" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, AK
Parti Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme
ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
FAZIL SAY
KONUSU
Ünlü piyanist Fazıl Say’ın 10 ay hapis cezası almasını
değerlendiren Hüseyin Çelik, sanatkarın içinden çıktığı toplumun
değerlerine saygılı olan insan olduğunu, sanatkarın farklılıklara
tahammülü olması gerektiğini vurguladı.
Çelik, " ’Ben ünlüyüm, ben meşhurum, ben başarılıyım o zaman ben
gözünüzü oyacağım. Ve bu bana her türlü suçu işleme imtiyazı verir’
gibi bir anlayışın içinde olamazsınız" diyen Çelik, Fazıl Say’ın
daha önce de eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a Twitter
üzerinden "Sus, zırvalama" dediğini hatırlattı.
Fazıl Say’ın yine Arabesk dinleyenler için ’Arabesk
yavşaklıktır, arabeski sevmek vatan hainliğidir’
şeklindeki sözlerini de hatırlatan Çelik, "Şimdi bu normal ve
sağlıklı bir ruh halinin söyleyebileceği bir laf mıdır? Normal ve
sağlıklı bir ruh haline sahip olan bir insan kolay kolay böyle
söyler mi?" diye sordu.
Fazıl Say’a verilen cezanın Twitter hesabından attığı bazı
twitlerden dolayı değil, küfürden ve hakaretten dolayı mahkumiet
aldığını anlatan Hüseyin Çelik, hiç kimsenin diğerinin kutsalına
hakaret edemeyeceğini, bunun bir suç olduğunu belirtti. Fazıl
Say’ın ceza almasının nedeninin "Bilmem fark ettiniz mi
nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa epsi
Allahçı’dır" şeklindeki sözleri olduğunu ifade eden Çelik,
herkesin bu ülkede ataisz olarak doğma, ataist olarak yaşama ve
ölme hakkı olduğunu söyledi. Çelik Fazıl Say ile ilgili olarak
şunları söyledi:
"Siz eğer bu lafları ederseniz, siz insanları incitirsiniz. Daha
önce inançalara hakaret ettiği için hakkında cezaya hükmedilen ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne(AİHM) giden kim varsa dava onun
aleyhine sonuçlanmıştır. AİHM ’inançlara
küfredemezsiniz’ diyor. ’İnsanların dini duygularını
aşağılamayazsınız’ diyor. Şimdi bu arkadaş dini duygularını da
aşağılıyor, tercih ettiği musikiyi de aşağılıyor, ülkenin bakanını
da ’zırvalamayı kes’ rahatlıkla diyebiliyor. Ama
kendisinin zırvaladıklarına kimse birşey demeyecek. Başta Hürriyet
Gazetesi olmak üzere ona bindirdikçe, efendim ondan yana olacaklar,
ondan sonra ülkenin mahkemelerini, iktidarını kıyasıya
döveceksiniz. Bu doğru bir yaklaşım değil arkadaşlar. Gerçek manada
sanatkarın başımızın üzerinde yeri var. Biz onları sırtımızda,
başımızda taşırız. Burada haftada, ayda onlarca sanatkar
arkadaşımız gelir, bizi ziyaret eder, problemlerini getirir. Bizzat
Sayın Başbakan ilgilenir bunlarla. Ama kusura bakmayın ’ben
ünlüyüm kimse bana karışamaz. Ben ses duvarını aşmış kadar
meşhurum, dünya çapında müzisyenim, dolayısıyla ben bunları
söylerim’. Söyleyemezsin."
TURGUT ÖZAL
Hüseyin Çelik, açıklamalarının sonunda ise vefatının 20. yılı olan
8’inci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’a da Allah’tan rahmet
diledi. Özal için, "Tabuları yıkan bir insandı, onun için
gönüllerde yaşıyor, Allah kendisine rahmet eylesin" diyen Çelik,
"Herkesin gönüllerde yeri olmuyor. Hem önemli hem değerliyseniz
gönüllerde yeriniz oluyor" diye konuştu.
"YAZILI TALİMAT VERİLSE HERKES
ÖĞRENİR"
Hüseyin Çelik, açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme
ilişkin sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin "Çekilme
süreciyle ilgili TSK’ya yazılı bir yetki verildi mi?"
sorusu üzerine Çelik, "Hükümetiz ve TSK her zaman olduğu gibi
koordineli zaten çalışıyor. Bir fitne var, bir ateş var bu fitneyi
söndürmek için hepimiz gayret içerisindeyiz. Biraz önce size, bize,
herkeze düşen görevi ve sorumluluğu bir kez daha ifade ettim. TSK
da burada çok önemli bir unsurdur. Talimat verildiği zaman gizli
saklı, kamuoyundan gizlenerek bir talimat verilmez. Yazılı talimat
verilse de, sözlü talimat verilse de bunu hepiniz öğrenirsiniz"
diye konuştu.
Sürecin öngörüldüğü şekilde yürüdüğünü kaydeden Çelik, bir sıkıntı,
bir aksamanın olmadığını belirterek, "Milletimiz ümitvar olsun.
Tekrar söylüyorum biz her zaman ümitvarız ama ihtiyatlı bir
iyimserlik içerisindeyiz. Ha bu süreçle ilgili sıkıntılar da
çıkabilir, arızalar da çıkabilir. Yola giderken teker patlayabilir,
zaman zaman motor arıza yapabilir ama bir hedefe kilitlendiyseniz
teker arıza da yapsa tekerin istepnesi vardır, takar devam
edersiniz. Motoru tamir eder devam edersiniz, olmadı arabayı
değiştirir devam edersiniz. Öyle veya böyle Türkiye bu
ayaklarındaki parangalardan kurtulmak zorundadır, böyle bir irade
vardır. Halkımızda da bu irade var" şeklinde konuştu.
"SÜREÇ ÖNGÖRÜLDÜĞÜ ŞEKİLE
YÜRÜYOR"
Çelik, "Süreç öngörüldüğü şekilde ilerliyor derken, 1-2 gün
içinde çekilme öngörülüyor mu?" şeklindeki soruya da cevap
verdi. Çelik şunları kaydetti:
"Biz berinden beri yaklaşık tarih veriyoruz. Hiç bir zaman için ’18
Nisan’da şu olacak, 19 Nisan’da böyle olacak, 20 Nisan’da da şöyle
olması muhtameldir’ gibi açıklamalar yapmıyoruz. Bir öngörülen
süreç şu, şu tarihler arasında şunlar olsun şeklinde... Onları da
sizler biliyorsunuz, onlara da girmeyeyim. Ben öngörüldüğü şekilde
yürüyor diyeyim, burada bir tıkanma, bir sıkıntı bir bizim hepimizi
endişelendirecek bir arıza, bir kasıt söz konusu değil. Son derece
hassas, son derece duyarlı, son derece tutarlı bir şekilde bu süreç
götürülüyor. Gidecekleri zaman bütün kamuoyunun haberi olur."
Hüseyin Çelik, Semra Özal’ın, "Turgut Özal’ın şehit
sayılmasını istiyorum" şeklindeki sözlerini de
değerlendirdi. "Şahsen bana uyar" diyen Çelik,
memleketini seven, memleketi için çalışan birisinin öldürülmesinin
kendisine göre de şehit olduğunu anlattı. Kendisinin merhum Adnan
Menderes için ’Demokrasi Şehidi’ dediğini ifade eden Çelik, "Merhum
Turgut Özal’ın eğer hakikaten zehirlenerek öldürüldüğü ortaya
çıkarsa bence de şehittir" dedi.
"SÜRECE DESTEK YÜZDE 67-68
CİVARINDA"
Hüseyin Çelik, bir soru üzerine de son kamuoyu araştırmaları ile
ilgili bilgiler verdi. Daha önce 21 Mart tarihinden önce yapılan
anket çalışmalarında çözüm sürecine yüzde 58’lik
bir desteğin olduğunu açıkladıklarını hatırlatan Hüseyin
Çelik, "21 Mart’tan sonra yapılan kamuoyu anketlerinde
bunların ortalamasını söyleyeyim. Bir kaç kamuoyu anketinin
ortalaması yüzde 67-68 civarındadır" diye konuştu. Çelik
şu bilgileri verdi:
"Yüzde 67, yüzde 68 ’ben hükümetin başlattığı bu süreci
detekliyorum’ diyor. Yani ’Kan dökülmesinin
bitmesini istiyor musunuz, göz yaşı dinsinsin mi?’
sorusunu sorduğunuz zaman bu yüzde 95-96’dır. Yani orada da bir iki
puanlık devam etmesinden yana olduğunu beyan edenler de var onu da
söyleyeyim, işin garip tarafı... Yani böyle bir destek var, yüzde
70’e yakın bir destek var."
"BASKIN ORAN NE SÖYLEYECEĞİNİ SANA MI
SORACAKTI?"
Hüseyin çelik, akil insanların çalışmalarıyla ilgili bir soru
üzerine de değerlendirmelerde bulundu. Akil insanlara yönelik
eleştirilere tepki gösteren Çelik, akil insanlar üzerinden hükümete
hakaret edenler için "Bu kabul edilebilir değil" dedi. Akil
insanların tüm tehditlere rağmen akil insanlar olduklarını ve pes
etmediklerini anlatan Çelik, şöyle konuştu:
"Siz Hülya Koçyiğit gibi bir hanım efendiden ne istersiniz?
’Efendim Baskın Oran şöyle söyledi’. Baskın Oran ne söyleyeceğini
sana mı soracaktı? Sen onun eline yazılı metin verecektin de o öyle
mi söyleyecekti? ’Efendim bunların arasında CHP’li, MHP’li de
yoktu’. CHP’li de var, Sayın Bahçeli’nin yıllarca danışmanlığını
yapmış da var. Ama aleni olarak bu sürece karşı olan birini de
herhalde getirip orada akil adam diye oranın içine kimsenin
koymasını kimse beklemez. Zaten ona karşı bu, safını belirlemiş
zaten. Neyi anlatacak vatandaşa, neyi paylaşacak vatandaşla? Akil
adamlar arkadaşlar bana göre Türkiye’nin ortak paydasını ortaya
koymuşlardır."
Hüseyin Çelik, konuşmasının bir bölümünde ise BDP milletvekili
Emine Ayna’ya tepki gösterdi. "Geçenlerde işte bir hanım efendi
yine Viranşehir’de esmiş gürlemiş" diyen Çelik, "Biz bunlara
takılırsak arkadaşlar, armutun sapı, üzümün çöpü hesabı yaparsak bu
süreç yürümez" dedi. 30 yıldır kan aktığını ifade eden Çelik, 30
yılda yapılan tahribatı kendilerinin tamir etmeye çalıştığını
söyleyerek, "En azından bakın 3 aydan beri şehit cenazeleri
gelmiyor, kimse ölmüyor. Bu böyle devam etsin, hergün biraz mesafe
alalım. Ama tabi hokus pokusla kimse bu işi çözemez" şeklinde
konuştu.
"SAYIN BAHÇELİ, BİRAZ SAKİN
OL"
Hüseyin Çelik, 57. hükümet dönemiyle ilgili komisyon kurulmasının
bu dönemde dile getiriliyor olmasını Kılıçdaroğlu’nun şantaj olarak
değerlendirmesine de cevap verdi. Çelik, "Bizim kimseye şantaj
yaptığımız falan yok" diyen Çelik, "Sayın Bahçeli defalardır Sayın
Başbakan’a hem de en yüksek perdeden, freni patlamış kamyon gibi
Sayın Başbakan’ ’biz seni yüce divana göndermezsek namerdiz’ diyor.
Şimdi sayın Başbakan’da haklı olarak diyor ki, ’sen beni hangi
gerekçeyle gönderiyorsun?’ Ama senin gönderilmen için birçok
gerekçe herhalde var" diye konuştu. Çelik konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Sonuçta zaten birşey yoksa Sayın Bahçeli’de rahat uyuyabilir
mesele yok demektir. Şimde hani diyorya ’biz hesap vermeye hazırız,
bizim verilmeyecek hesabımız yoktur’. Eğer verilmeyecek hesabınız
yoksa peki bu telaş neden? Bu kadar bağırma neden? Arkadaşlar çok
bağırma suçluluk göstergesidir. Sayın Bahçeli biraz sakin ol.
Normalde çok sakin bir adamsın, ama oraya çıkınca hayırdır ne
oluyor?"
"SEZGİN TANRIKULU’NUN YERİNDE OLMAK
İSTEMEZDİM"
Hüseyin Çelik, Meclis’teki Çözüm Sürecini Değerlendirme
Komisyonu’nun ne zaman kurulacağına ilişkin bir soru üzerine ise
"Bugün, yarın böyle bir takvim veremem ama herhalde çok uzun bir
süre olmayacaktır" dedi. CHP’nin kendi milletvekili olan Sezgin
Tanrıkulu’nun önergesini geri çekmek istemesini de değerlendiren
Çelik, "Ben şahsen Sayın Sezgin Tanrıkulu’nun yerinde olmak
istemezdim. Şimdi bir taraftan aşağı yukarı AK Parti’nin kurduğu bu
çözüm süreci komisyonun neredeyse aynı, gerekçesi bile neredeyse
aynı olan bir araştırma önergesi vereceksiniz, sonra sizi
zorlayacaklar oradan patır kütür, patır kütür imzalarınızı geri
çekeceksiniz, ve ofsayda düşeceksiniz. CHP maalesef her konuda
ofsayda düşüyor. Şimdi bu süreçte de, yani şu Sayın
Kılıçdaroğlu’nun başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.
Biri bişey söylüyor, ulusalcı bişey söylüyor. Hakikaten CHP’nin işi
zor arkadaşlar" diye konuştu.
Hüseyin Çelik, komisyonda hangi isimlerin yer alacağıyla ilgili bir
soru üzerine ise şunları kaydetti:
"Çok sayıda bu komisyonda çalışmak isteyen arkadaşımız müraaacat
etmiş. O müracaatlar grup başkanlığı tarafından değerlendiriliyor.
Herhalde bugün, yarın açıklanır o uzun süre olmaz. Ama CHP ve
MHP’nin orada temsil etmesi gereken üyelikler boş duracak. Yani 11
kişiyle komisyonlar çalışacak. Günün birinde nedamet gösterip de
gelirlerse o zaman onları da o komisyona alacağız.
’Arkadaşlarımız cezaevinden çıkmadan biz Meclis’e gelmeyiz’ dedi.
Sayın Fatih Altaylı, Teke Tek programında sordu kendisine, Sayın
Kılıçdaroğlu’na dedi ki; ’peki dönem sonuna kadar arkadaşlarınız
serbest bırakılmazsa yine mi girmeyeceksiniz Meclise? ’Evet
girmeyeceğiz’ dedi. Şimdi arkadaşlar Japonların bir sözü var diyor
ki ’arkandan kapattığın kapıyı sert çarpma, ola ki geri dönme
ihtimalin olur’. Şimdi tabi Sayın Kılıçdaroğlu bir acemi genel
başkan profili çizdiği için sürekli kapıyı sert çarpıyor, ondan
sonra aynı kapıdan içeri girmek zorunda kalıyor.
Hani gelmeyeceklerdi meclise. Geldiniz işte. Ondan sonra dediler
ki, ’AK Parti bize söz verdi, bu milletvekillerini serbest
bırakacağız’ diye. Hani vatandaş diyor ya, ’tövbe Allah tövbesi
kardeşim’. Orada o mutabakat metni dedikleri metin ortadadır. CHP
bir kuyuya düşmüştü, bizden bir ip atmamızı istiyorlardı. ’Yani biz
çıkacağız ama gururumuza yediremiyoruz. Hiç olmazsa bu mağlubiyeti
hiç olmazsa onurlu bir mağlubiyete dönüştürelim’ derdindeydiler,
biz de ’hadi bir ip atalım’ dedik. Ama o ip onların söylediği gibi
bir ip değildi. Türkiye’de gerçeken bir muhalefet problemi
var."