Hüseyin Çelik referandumu işaret etti
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Gezi Parkı ve Topçu Kışlası konusunu referanduma götürebileceklerini belirt...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik,
Gezi Parkı ve Topçu Kışlası konusunu referanduma
götürebileceklerini belirterek, "Bu toplantıdan çıkan somut sonuç
sudur; biz İstanbul halkına, bunu referanduma getirebiliriz.
Türkiye çapında bir referandumdan söz etmiyorum ama İstanbul
halkına soracağız" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik,
Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı temsilcileriyle yaptığı görüşmenin
ardından bir basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Gezi Parkı protestolarının başladığı günden beri bu olayların
herkesi üzdüğünü söyleyen Çelik, "Türkiye’nin gündeminden bu tatsız
olayı çıkarabilmek için olağanüstü bir gayret sarfediliyor. Buna
iyi niyetli olarak teşebbüs eden sivil toplum örgütleri var.
Türkiye’de Sayın Başbakan başta olmak üzere yetkililer bu meselenin
ağız tadıyla halledilmesini elbette çok arzu ediyorlar" dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı temsilcileriyle 4 buçuk, 5 saat
süren bir toplantı yaptığını hatırlatan Arınç, "Bu insanlar Gezi
Parkı eylemlerine katılan, bunu destekleyen insanlardır. Bunlar
davet üzerine Genel Merkezimize gelmişlerdir. İçinde profesör,
doçent olan arkadaşlarımız da var, mimar, şehir plancısı olan
insanlar var. Henüz öğrenciliği bitmiş olan hayatının baharında
genç arkadaşlar var. Çalışan kesimler var. Sinema yönetmeni var"
şeklinde konuştu.
Çelik, görüşmeye ilişkin olarak şunları söyledi:
"Gezi Parkı’ndaki eylemcilerin önemli bir kısmının, onların
gözlemlerine göre tamamen çevre duyarlılığıyla hareket eden,
politize olmamış, art niyeti olmayan, özellikle yeşile, ağaca,
çevreye karşı duyarlı olan insanlar olduğunu ifade ediyorlar ve
Taksim’deki malum illegal örgütlerle, özellikle kamuya yönelik,
kamu malına yönelik, insanların canına malına yönelik tahripkar
tutum sergileyen kimselerle beraber olmadıklarını, onları esasen
tasvip de etmediklerini ifade ettiler. Bu arada Sayın Başbakan’a,
bu gençlerin anlaşılması gerektiğini, onların reddedilmemesi,
onlara sırt dönülmemesi, onların kucaklanması yönünde
katılımcıların telkinleri oldular. Gayet düzeyli, karşılıklı bilgi
alışverişine dayanan gayet dostça ve sevecen ortamda geçen bir
toplantı yapıldı. Bütün bu toplantılardan sonra Sayın Başbakan,
’Biz halkımızla beraber siyaset yapıyoruz, halkın yüreğine
dokunarak siyaset yapıyoruz ve yola çıktığımız günden beri ne
yaptıysak halkın refahı ve mutluluğu için yaptık. İnsana değer
katmayan, insana faydası dokunmayan hiçbir şeyin içerisinde de
olamayacığımızı’ ifade etti."
"İTİRAZINI İFADE EDEN İNSANLARIN SESİ DUYULMUŞTUR"
Çelik, Taksim ile ilgili projelerin 2011 seçiminden önce
İstanbul’da yaşayan vatandaşlarla paylaşıldığını hatırlatarak,
"İstanbul halkı, kendilerine sunulan bu projelerle sandığa gitti ve
AK Parti’ye desteğini verdi, güvenini ortaya koydu. Aslında bu
Taksim projesiyle birlikte diğer projelerin gerek Kanal İstanbul,
3. Köprü, 3. Havaalanı, yeni uydu kentler, yeni ormanlar, Yassıada
projesi ve buna benzer birçok İstanbul için öngörülen projeyi de
böylelikle İstanbul halkı onaylamış oldu şeklinde Sayın
Başbakanımız yaklaşımlar sergiledi" diye konuştu.
Hüseyin Çelik, konu ile ilgili olarak şu değerlendirmelerde
bulundu:
"Orantısız güç kullanan, bir şekilde ihmali olan özellikle polis
teşkilatı içerisindeki insanların şüphesiz ki araştırma inceleme
sonucu suçlu bulunması halinde bunların gerekli cezaları alacağını
ifade etti. İyi niyetli demokratik eylemler yapan, barışçıl
eylemler yapan halkımızın talebinin biçim için son derece değerli
olduğunu ifade etti. Bizler de günlerden beri söylüyoruz,
halkımızın takdiri de önemlidir, tepkisi de önemlidir. Orada sesini
yükseltmek isteyen, farklı talepleri dillendirmek isteyen,
itirazlarını ifade eden insanların sesi duyulmuştur. Siz buna
katılabilirsiniz katılmayabilirsiniz. Ama demokrasi böyle bir
şeydir. Bugün de bir Başbakan bakanlarıyla beraber, heyetiyle
beraber 5 saate yakın bu insanları dinledi ve bundan sonra da bir
kez daha söylüyorum, Sayın Başbakanım adına söylüyorum; makul,
meşru, mantıklı talepleri olan insanlar, bunu bize iletmek
isterlerse bizim yüreğimiz de, gönlümüz de, kapılarımız da her
zaman insanımıza açık olacaktır. Talepler dediğim gibi yeter ki
olması gerektiği şekliyle ifade edilsin. Yeter ki işin içine şiddet
girmesin, yıkma dökme, kırma, parçalama yakma girmesin. Biz AK
Parti’ye, hükümete zarar veriyoruz. Belki bu iyi niyetiyle yola
çıkıyoruz ama bazılarımız ülkemize zarar veriyor. Ülkemizin imajına
zarar veriyoruz. Düşmanlarımızı sevindirmeden öteye gitmiyor bu
işler. Buna son vermek gerekiyor."
"REFERANDUMA GETİREBİLİRİZ"
Hüseyin Çelik, Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı ile ilgili olarak
referandum seçeneğini de gündeme getirdiğini belirterek şunları
kaydetti:
"Sayın Başbakan şöyle bir ihtimali gündeme getirebileceğimizi ve
bunu ilgili kurumlarımıza götürebileceğimizi ifade etti. Madem ki
halkın ne istediğini öğrenmek istiyoruz. Halk şunu istiyor, halk
bunu istiyor diyoruz. O zaman bir referandum seçeneğini ilgili
kurumlarımıza götürebiliriz. Bizim bu konulardaki karar merciimiz
AK Parti MKYK’sıdır. Bu mesele değerlendirilir. Daha sonra hükümet
bu konuda buradan çıkan görüş doğrultusunda bu meseleyi bir hükümet
kararı haline getirebilir ve ilgili bakanlıklar, ilgili kurullar bu
konuda yapmaları gereken bir şey varsa yaparlar. Bu işin içinde
Kültür Bakanlığı var, orada çünkü kültürel unsurlarını ilgilendiren
bazı yatırımlar, bazı yapılar var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi
bu işin içerisinde. Burası Beyoğlu içerisinde. Bir şekliyle Beyoğlu
Belediyesi’ni ilgilendiriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı
ilgilendiriyor. Bu toplantıdan çıkan somut sonuç sudur; biz
İstanbul halkına, bunu referanduma getirebiliriz. Türkiye çapında
bir referandumdan söz etmiyorum ama İstanbul halkına soracağız. Siz
burada olup biteni kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Olsun mu
istiyorsunuz, olmasın mı istiyorsunuz? Yapılsın mı istiyorsunuz,
yapılmasın mı istiyorsunuz? İstanbul halkı hangi yönde karar
verirse, demokrasilerde halkın kararı her zaman öpülüp başa konacak
bir karardır. Halkın iradesi, milletin iradesi dışında bir irade
söz konusu değildir. Biz bugüne kadar buna hep bağlı kaldık, bundan
sonra da buna bağlı kalacağız."
"GEZİ PARKI’NI BOŞALTALIM, HAYAT NORMALE DÖNSÜN"
Hüseyin Çelik, Gezi Parkı’nda eylem yapan gençlere seslenerek, Gezi
Parkı’nın boşaltılmasını istedi. Çelik şunları kaydetti:
"Buradan ben Gezi Parkı’nda şuanda eylem yapan, orada kalan, orada
nöbet tutan, yatan kalkan veya orada yiyip içen değerli genç
kardeşlerime sesleniyorum. Bunların içerisinde, Gezi Parkı
içerisinde bulunduğu halde, kötü niyetli, art niyetli, illegal
örgütlerle bağlantıları olan insanlar da olabilir. Ben bu sözlerimi
tabi ki de onlar için söylemiyorum. Ancak sadece çevre ve yeşil
duyarlılığıyla, kentine sahip çıkma adına, istediği bir şeyi veya
istemediği bir şeyi dillendirme adına orada bulunanlara
sesleniyorum. Madem ki böyle bir karar alınmıştır, bu mesele
dediğim gibi referandum seçeneği de ilgili kurumlarımıza
götürülecektir. Biran önce o Gezi Parkı’nın da boşaltılması
gerekiyor. O Gezi Parkı’nı boşaltalım, orada hayat normale dönsün,
herkes Gezi Parkı’na gitmek istiyorsa gitsin ve günlerdir aslında
Taksim ve çevresinde esnaf çok büyük zarar görmüştür, otelciler çok
büyük zararlar görmüştür. Yapılan müdahaleler sonucunda dünya
basınına yansıyan görüntüler, ülkemizle ilgili, ülkemizin imajıyla
ilgili maalesef nahoş durumlar meydana getiriyor. Eğer yurtsever
isek, eğer bu ülkeyi seviyorsak, eğer bu ülkenin huzuru, barışı,
kardeşliği, dostluğu ve güzelliklerle paylaşılması gereken hayat
sizin için çok önemliyse bu lütfen çağrıma ses verin, kulak verin.
Bunu buradan ifade etmek istiyorum. Bu gelen arkadaşlar içerisinde
bunun dördü, beşi ya sürekli orada Gezi Parkı’nda kalan veya
sürekli olarak oradaki insanları bir şekilde evine giden,
ihtiyaçlarını karşılayan veya işine giden, işinden geldikten sonra
yine onların arasına karışan insanlardır. Dolayısıyla orada ne olup
bittiğini ve oradaki atmosferi çok iyi bilen gençlerdi. Onlardan da
oradaki durumu tamamıyla öğrenmiş bulunduk."
"GENÇLERİN GEZİ PARKI’NI BOŞALTACAKLARINI DÜŞÜNÜYORUM"
Hüseyin Çelik, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını
cevaplandırdı. Bir gazetecinin "Bu görüşmede eylemin
bitirilebileceğine dair bir sinyal aldınız mı? Çünkü TESK’le
yapılan görüşmede Başbakan’ın İçişleri Bakanı’na çevrecilere
dokunulmadan 24 saat içinde bu eylemin bitirilmesi talimatını
verdiği ifade ediliyor" şeklindeki sorusu üzerine şöyle
konuştu:
"Bu çevrecilere dokunulmadan dediğiniz zaman Gezi Parkı’na
dokunmamak anlamına geliyor. Onun için zaten biliyorsunuz Taksim
Meydanı’nda, Atatürk Anıtı çevresinde, AKM çevresindeki o
pankartlar oradan sökülüp atıldı. Esasen dün biliyorsunuz sabah ve
akşam onlara müdahale edildi. Bir daha onların gidip o meydanı
işgal etmesi, tekrar oraya o sloganları asmalarına müsaade
edilmeyecek. Sayın Başbakan’ın kastettiği, işaret ettiği budur.
Ancak tekrar söylüyorum, ama Gezi Parkı’nda kıyamete kadar, uzun
boylu bu eylemin sürdürülmesi de kesinlikle hükümet tarafından
kabul edilmeyecektir. Biran önce aslında Gezi Parkı’nın da
boşaltılması gerekiyor. Hele hele böyle bir görüşme olduktan sonra,
böyle bir iyi niyet atıldıktan sonra ben Gezi Parkı’ndaki gençlerin
de böyle bir karar alacaklarını ve orayı boşaltacaklarını
düşünüyorum. Ama onlar boşalttıktan sonra eğer kötü niyetli,
illegal örgüt mensubu, provokasyon yapmak isteyen birileri eğer
gidip orayı doldurmaya çalışırsa onlar da güvenlik güçleriyle baş
başa kalacaklardır."
Hüseyin Çelik, artık sağduyunun hakim olması gerektiğini ve Gezi
Parkı’nın boşaltılması gerektiğini belirterek konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Bu gelen arkadaşlar bir şeyi temsil eden, bir sivil toplum
örgütünü temsil eden, birileri adına konuşma hakkını kendisinde
bulan arkadaşlar değil. Esasen biliyorsunuz bu eylemlere katılan,
Gezi Parkı’nda bulunan insanlar da çok homojen bir topluluk değil.
Dünya görüşleri farklı olan, partileri farklı olan, zaman zaman
hassasiyetleri farklı olan insanlardan söz ediyoruz. Bu açıdan
orası sadece bir partinin, bir sivil toplum örgütünün veya belli
bir dünya görüşünün şuanda mekanı haline gelmiş değil. Ama ne
olursa olsun, kim olursa olsun eğer amacımız barışçıl ve demokratik
yollarla sesimizi duyurmaksa bir talebi dillendirmekse, bir
itirazımızı ifade etmekse, veya bir şeyi protesto etmekse bu
yapılmıştır, 15 günden beri bu yapılmaktadır. Bu saatten sonra
yapılacak şey, bir kez daha söylüyorum sağduyunun hakim olması,
oradaki gençlerimizin evine gitmesi, işine gücüne gitmesi ve Gezi
Parkı’na eğer dolacak olan kötü niyetli birileri de varsa onları
güvenlik güçleriyle baş başa bırakmalarıdır. Doğru olan budur."
Çelik, bir gazetecinin "Eğer eylemcileri ikna edemezseniz, ne
olacak?" şeklindeki sorusu üzerine ise, "Ben olması gerekeni
söylüyorum, şunun şu olmazsa, şu ne yapacaksınız, bu olmazsa ne
yapacaksınız gibi bir soruya da doğrusu ben muhatap olmak istemem.
Çünkü ben hükümet adına değil, AK Parti adına konuşuyorum. Burada
Sayın Başbakanımız, Genel Başkanımız bu iki sıfatıyla da bu
insanları dinlemiştir. Buradan böyle bir karar çıkmıştır,
dolayısıyla bir an önce nasıl ki herkes Güven Park’a rahatlıkla
gidebiliyorsa, nasıl ki herkes İstanbul’daki diğer parklara
rahatlıkla gidebiliyorsa, Yıldız Korusu’na rahatlıkla, Emirgan
Korusu’na rahatlıkla, Çamlıca’ya rahatlıkla gidebiliyorsa orası
belli bir grubun gidip kapattığı bir yer değilse, Gezi Parkı’nın da
böyle olması lazım, orada hayatın normale dönmesi lazım" diye
konuştu.
"YARGI KARARI HERKESİ BAĞLAR"
Hüseyin Çelik, bir gazetecinin referandum konusunun bütün Taksim’i
kapsayıp kapsamadığını sorarak, yargının Gezi Parkı ile ilgili
kararını hatırlatması üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"Orada zaten bir yayalaştırma çalışması var, orada zaten kazılmış
trafik yer altına alınmak üzere işin çok önemli bir kısmı
bitirilmiştir. Orayla ilgili bir mahkeme kararı söz konusu
değildir. Taksim Meydanı’ndan söz ediyorum, orayla ilgili bir
referandum söz konusu olmaz zaten. Sözünü ettiğimiz Gezi Parkı ve
oradaki Topçu Kışlası ile ilgilidir. Bunun dışındakilerle ilgili
olarak zaten büyük çapta bir problem olduğu kanaatinde değiliz.
Yargı kararı zaten böyle olduğu sürece orada bir şey yapılamaz. Biz
yargı kararı lehte de çıksa, aleyhte de çıksa böyle bir seçenekten
söz ediyoruz. Yargı kararı herkesi bağlar, bütün idareyi bağlar, o
yargı kararı zaten şuanda yerinde duruyor."
"HEYET EYLEMCİLERE BİR ÇAĞRI YAPACAK MI?"
Hüseyin Çelik, Başbakan Erdoğan’la görüşen heyetin eylemcilere bir
çağrı yapıp yapmayacağı sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Bu toplantıya katılan arkadaşlar birileri adına bir çağrı yapacak,
birileri adına bir şey başlatacak ya da bir şeyi sona erdirecek
yetkiye sahip olan insanlar olmadıklarını ifade ettiler. Biz de
zaten onların bu özelliklere sahip olmadıklarını biliyoruz.
Dolayısıyla ama onlar burada Sayın Başbakan’la yapılan 4 buçuk, 5
saatlik toplantıdaki intibalarını, buradaki gözlemlerini herhalde
onlarla paylaşacaklardır. Ve kendi mesajları da varsa onları da
sizler aracılığıyla kamuoyuyla paylaşacaklardır. Ben şuanda dediğim
gibi AK Parti adına bir açıklama yapıyorum. Ama onlar dışarı
çıktıktan sonra münferit olarak veya kendi aralarından seçtikleri
bir sözcü aracılığıyla da sizlerle gözlemlerini, buradan hangi
duygularla ayrıldıklarını elbette paylaşacaklardır."
SORULARI CEVAPLADI
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran
Çelik, Gezi Parkı temsilcilerinin Gezi Parkı dışında bir talebi
olup olmadığı sorusuna, "Gelen heyet tekrar söylüyorum özellikle
Gezi Parkı’yla konuşan, Gezi Parkı’yla ilgili temennilerini,
taleplerini, duygularını ifade eden bir heyettir. Daha önce Sayın
Arınç ile görüşen ekibin taleplerini dillendirmediler, ama bu
heyetin genel havasından söz ediyorum, buna yüzde 90 diyebilirim.
Böyle bir referandum seçeneğinin çok isabetli olacağını ve
meselenin çözümünde çok önemli ve iyi bir adım olacağını da ifade
ettiler" cevabını verdi.
Atatürk Kültür Merkezi konusuna da değinen Çelik, Atatürk Kültür
Merkezi’nin depreme dayanıksız olduğunu belirterek, "Son derece
kasvetli, esasen Atatürk Kültür Merkezi adına da çok layık olan bir
bina da değildir. Onun arkasındaki boşluğu da buna katarak, belki
uluslararası bir proje yarışması açarak, oraya çok daha güzel,
Taksim’e, İstanbul’a ve Türkiye’ye yakışan bir Atatürk Kültür
Merkezi yine adı Atatürk Kültür Merkezi olan bir merkez
yapılabilir" dedi.
Çelik, "5 saat boyunca konuştuğunuz konu sadece Gezi Parkı mıydı,
hayat tarzına müdahale gibi endişeler konuşuldu mu?" şeklindeki
soru üzerine ise şunları söyledi:
"Bütün bu söylediklerinize benzer endişeleri dillendiren arkadaşlar
oldu azınlık olmakla birlikte. Ama bunu ’ben söylüyorum’ demediler,
böyle böyle söylentiler var, algılar var şeklinde buna benzer
söylediğiniz konularla ilgili olarak bazı meseleleri dile getiren
misafirlerimiz oldu. Ama azınlıkta oldu. Meselenin özü Gezi Parkı,
daha sonra olup bitenler, bunun etrafında olup bitenler. Tabi
üniversite hocası olup, mimar olan arkadaşlar vardı. Uzun yıllardan
beri oradaki gözlemlerini ifade ettiler. Ne olması ne olmaması
gerektiğini anlattılar. Sayın Başbakan da büyük bir nezaketle,
büyük bir sabırla sonuna kadar hiçbir zaman tadidi koymadan sonuna
kadar gelen misafirleri dinledi. Bu Dolmabahçe buluşmalarında da
böyleydi. Birileri Sayın Başbakanı şununla veya bununla itham
edebilir. Bu çok büyük bir haksızlıktır. Ben yıllarca birçok lider
tanıdım. Sayın Başbakan kadar dikkatli dinleyen, dikkatli not alan,
sonra bütün konuşulanları toparlayan ve sonuçta bir karar alan çok
az lider vardır. Başbakan’ın siyasi rakipleri Başbakan’la siyaseten
mücadele edemediği zaman maalesef o dedikleriniz ifade ediyorlar.
Ben halkın bunu takdir ettiğini düşünüyorum. Yıllarca bunu Menderes
için de kullandılar, Özal için de kullandılar, şimdi Sayın Başbakan
için de kullanıyorlar. Türkiye bir diktatörlük olamadığı için bu
eylemler yapılabilir. Eğer Türkiye diktatörlük olsaydı bu eylemler
yapılamazdı. Yapılsa bile Allah göstermesin işin şekli çok farklı
olurdu. Bugüne kadar tabi ki polisin bazı müdahaleleri var. Bu
müdahaleler esnasında gönlü incinen, bedeni incinen insanlar var.
Bu da bizi incitiyor. Keşke hiç olmazsa. Daha bugün G-8’lerin
Londra toplantısı esnasında protesto gösterisi yapanlarla polis
karşı karşıya geldiğinde hangi görüntülerin ortaya çıktığını lütfen
seyredin. ABD’de Wall Street’in işgali sırasında ortaya çıkan
görüntüleri seyredin. Dünyanın bazı ülkeleri bu konuda bize ders ve
akıl vermek yerine biraz da kendilerine baksalar fena olmaz.
Uluslararası basının bir kısmı maalesef belli telkinler altında ve
ciddi bir dezenformasyon altında çok kötü bir algı oluşturuyor. Biz
bunu hak etmiyoruz. Bunu daha fazla hak etmemek için de kendi
içimizde kendi insanımızla bu meseleyi bitirmek istiyoruz. Herkesin
ağzının tadı yerine gelsin istiyoruz. Kimse gazda yemesin kimse
gaza da gelmesin, tencere tava çalındığı için de kimse uykusuz
kalmasın, kimsenin seyahat özgürlüğü de engellenmesin trafikte
tıkanmasın ve insanlar birbirlerine başka türlü gözlerle bakmasın
bizim arzumuz budur."
"HALKA GİDERKEN HİÇBİR SEÇENEKTEN KAÇMAYIZ"
Hüseyin Çelik, referandumun İstanbul’un genelinde mi yapılacağı,
yoksa sadece Taksim’in bulunduğu ilçede mi yapılacağı sorusuna ise
şu cevabı verdi:
"Batı’daki uygulama hangi ilçedeyse orada olur, ama İstanbul’un
hepsi de dahil edilebilir. Taksim, İstanbul için sembolik bir
yerdir, bu İstanbul’un tamamında da yapılabilir. Halka giderken biz
hiçbir seçenekten kaçmayız. Birileri derse ki ’gelin bunu sadece
Beyoğlu’nda yapalım’ ona da varız, ’hayır İstanbul’da yapalım
derse’ ona da varız. Ama böyle bir karar alınıp, bu kararın hayata
geçmesi halinde biz halka soru sorulmasından rahatsız olmayız.
Bugüne kadar 7 kere halka sorduk, sandığı önüne götürdük. 7’sinde
de halk bize onay verdi, böyle bir şey olması halinde halkın
takdirinin ne yönde tecelli edeceğini biz önceden yüzde yüz
kestiremeyiz, ama halkımıza güveniyoruz. Halkımıza biz güveniyoruz,
halkımızın bu konularda da yine AK Parti’nin tezlerinin yanında
olacağına inanıyoruz, ama başka türlü karar verirse de onu da öpüp
başımıza koyacağız. Halk hayır arkadaş ben bunu istemiyorum dediği
zaman halkın istemediğini biz istemeyiz hiçbir zaman."
Çelik, hafta sonu yapılacak olan mitinglerle ilgili bir soruya da
şu cevabı verdi:
"Bizim mitinglerimiz, Sayın Başbakan zaten metropol şehir olan,
büyükşehir belediyesi statüsünde bulunan 7-8 vilayette bu tip
mitingler yaptı. Daha önce bunu Mardin’de, Şanlıurfa’da,
Kayseri’de, Gaziantep’te, Balıkesir’de yaptı ve yapmaya devam
ediyor. Sayın Başbakan’ın bu 30 vilayette, seçimle ilgili değil,
seçim olmadan da halkımızla bir araya geliyoruz, bizim
mitinglerimiz şölen havasında yapılır, şenlik havasında yapılır.
Bizim mitinglerimizde başkasına husumet olmaz, bizim mitinglerimiz
bölmez, sessiz yığınlar onlarda ortaya çıkarlar, seslerini
demokratik ve barışçı ortaya koyarlar, dolayısıyla İstanbul’daki,
Ankara’daki mitinglerimiz yapılacaktır."
(İHA)