Hürriyet'ten Denktaş'a şok cevap
Abone olCumhurbaşkanı Rauf Denktaş İstanbul'a hareketinden önce Ercan Havalimanı'nda, vefat eden oğlu Raif hakkında oldukça önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Denktaş, yıllar önce trafik kazasında hayatını
kaybeden oğlu Raif Denktaş'ın ölümüyle ilgili olarak MİT'i değil,
MİT'ten bir kişiyi suçladığını söyledi. Teşkilat tarafından 4 saat
boyunca sorgulanan bir esrar kaçakçısının Kıbrıs'ta "Raif" adında
birisinden bahsettiğini, ancak söz konusu Raif'in, oğlu Raif
olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Denktaş, sorgulanan kişinin
devamlı surette başka bir Raif'ten bahsettiğini belirtti. İki
sorgulama kaseti olduğunu anlatan Denktaş, "Bu 4 saatlik kaset bir
tarafa, bir kaset daha yapılıyor. Bu sefer 'Sen Raif hakkında
şunları söylemiştin; Denktaş'ın oğlu Raif değil mi' diye soruluyor.
'Evet' deniliyor ve o kaset Hürriyet'e sızdırılıyor" dedi. Hürriyet
Gazetesi'nin bu ikinci kaseti alarak, Raif Denktaş'ın esrar
kaçakçılığı veya esrar kaçakçılarıyla işbirliği yaptığı konusunda
manşet attığını söyleyen Cumhurbaşkanı Denktaş, oğlu Raif'i
tanımayanların veya onu kötülemek için fırsat bulanların bu haberi
öldüresiye onun aleyhinde kullandıklarını söyledi. Bu haberlerle
moral çöküntüsü içine giren Raif Denktaş'ın o dönemde üniversitede
ders vermek için sürekli Gazimağusa'ya gidip geldiğini hatırlatan
Denktaş, "İşte o günlerde arabayı da sert kullanıyor. Ama ben
eminim ki o moral çöküntüsünün etkisi altında bir kaza oluyor ve
gidiyor" şeklinde konuştu. "RAİF'E BİRKAÇ KEZ SALDIRILDI"
Cumhurbaşkanı Denktaş, Ercan Havalimanı'nda düzenlediği basın
toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine, Raif Denktaş'a bu
şekilde karalamalarla bir kaç kez saldırıldığını ifade etti.
Denktaş, bir defasında Rum tarafında Kiprianu ve Klerides'in
seçimlere girdiği dönemde Kiprianu'nun asker oğlunun kaçırıldığını
ve bunu da Kiprianu'nun seçimlerden çekilmesi için Klerides'in
yaptığı yönünde haberler yayımlandığını hatırlattı. Klerides'in
itham altında kalmamak için o dönemde seçimlerden çekildiğini
belirten Denktaş, "Ben tam o günlerde New York'a gittim. Bu çok
büyük bir olay, büyük bir skandal. Bunu kullanacağım. Baktım ki
yine büyük gazetelerden birinde Raif'in bir sağcı teröristi
Kıbrıs'a kaçırttığı ve koruduğu şeklinde manşetten haber. Çocuk
yine perişan" dedi. Cumhurbaşkanı Denktaş, söz konusu haberle
ilgili olarak gazeteyi dava eden Raif'in davayı kazandığını,
tazminat aldığını, ancak söz konusu gazetenin özür dilemediğini
söyledi. "KOLORDU ARAŞTIRDI" Bu konuyu eski Başbakan Bülent
Ecevit'e anlattığında Ecevit'in "Böyle birşey olsa söz konusu şahsı
Kolordu Ada'dan atmaz mıydı" şeklinde kendisini teselli ettiğini
belirten Denktaş, "Kimse şüphe altında kalmasın diye Kolordu'nun o
dönemde ithamda sözü edilen yerleri aradığını bana Kolordu komutanı
söyledi" şeklinde konuştu. Her iki olayın da kendisinin
görüşmelerde uzlaşmazlıkla suçlandığı bir dönemde gerçekleştiğine
işaret eden Denktaş, malum kişilerin, malum basının bunları
kendisini cezalandırmak ve moral çöküntüsü içine sokup vazgeçirmek
için yaptığını vurguladı. Oğlu Raif'in "Denktaş" soyadının diyetini
bu şekilde ödediğini belirten Cumhurbaşkanı Denktaş, "Yaşamış
olsaydı bu memlekete büyük faydası olacak bir gençti. Biz aile
arasında bunları pek konuşmayız ve söylemeyiz. Ama gazeteci
herhalde bu işin geçmişini biliyordu ki söyledim; ama MİT yaptı
şeklinde değil" dedi. "ERSİN PAŞA KASETLERİ YOLLADI" Cumhurbaşkanı
Denktaş, bu kasetlerin varlığını o dönemde Türkiye Milli Güvenlik
Kurulu'nda yer alan Nurettin Ersin Paşa sayesinde öğrendiğini ifade
ederek, Ersin Paşa'ya olayın olduğu günlerde acısını anlattığı bir
mektup yazdığını, çünkü gerçekleri öğrenmek istediğini belirtti.
Ersin Paşa'nın da kasetleri kendisine gönderdiğini, kasetlerin
halen yanında olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Denktaş, "Bir tanesi
3-4 saatlik bir kaset. Bir başka Raif'ten bahis. Ondan sonra bir
küçük kaset; 5-10 dakikalık bir konuşma.'O söylediğin Raif,
Denktaş'ın oğlu değil mi' diye. İşi kapatıp onu Hürriyet'e
sızdırdılar" dedi. Cumhurbaşkanı Denktaş o dönemde Hürriyet
Gazetesi yazı işlerine konuyu sorduğunda, "İstihbarat sorumlumuz
Yunan asıllı bir kişiydi. Onun sayesinde bu kasetler ele geçirildi.
Ama biz onun görevine son verdik" denildiğini kaydetti.