Hürriyet'in tarihçileri fena çuvallamış!
Abone olZaman'danMustafa Armağan, Hürriyet yazarı Soner Yalçın'ın Murat Bardakçı'dan satır satır alıntıladığı haberin içyüzünü anlattı.
GAZETECİLER.COM
- Zaman gazetesi yazarı Mustafa
Armağan, köşesinde Hürriyet yazarı
Soner Yalçın'ın, Murat
Bardakçı'nın Hürriyet'teki eski yazılarından kaynak
göstermeden nasıl intihal yaptığını ortaya koyan
yazısına bu hafta da devam etti.
"New York'un simgesi olan Özgürlük Heykeli var ya, onun parasını Sultan Abdülaziz ödemiş!24 Haziran 2004'te "Hürriyet" gazetesinde çıkan bu iddianın tarihî gerçeklerle en ufak bir alakası yoktu." diye başladığı yazısında Armağan, şöyle devam etti:
"4 yıl sonra aynı gazetede, üstelik kaynak gösterme gereğini dahi duymadan Soner Yalçın'ın, Murat Bardakçı imzalı bu haberi nasıl apardığını geçen hafta yazmıştım. (İntihalcileri üniversitede hocaysa unvanlarını alıp sokağa atıyorlar ama gazetecilikte ödül üstüne ödül veriyorlar!)
Murat Bardakçı hakkında daha önce bir yazı yazmış (Zaman, 5 Nisan 2009) ve Osmanlıca belgeleri nasıl yanlış okuduğunu ortaya koymuştum. Söz Soner Yalçın'ın intihalde bulunduğu yazıdan açılınca Özgürlük Heykeli'yle ilgili yazısına değinmek şart oldu."
GÖZ GÖRE GÖRE ALDATMAYA
HAYIR
"Doğruysa yazalım ve ecdadımızla elbette övünelim, o ayrı;
ama olmayan bilgilerle, üstelik geçmişin üzerine bir hayal perdesi
gererek insanları göz göre göre aldatmaya hayır dememiz gerektiğini
düşünüyorum." diyen Armağan heykelin gerçek hikayesini ve
Murat Bardakçı - Soner Yalçın ikilisinin anlattığı versiyonunu
şöyle anlattı:
"Heykel fikir olarak ilk kez 1865'te bir akşam yemeğinde gündeme gelmiş, tamamlanıp yerine dikilmesi için ise tam 21 yıl geçmesi gerekmişti. İnşasına Paris'te 1875'te başlanmış, açılış töreni 1886'da yapılmıştı. Fransızlar 'Hiç değilse kaidesini siz yapın' demişlerdi Amerikalılara ama o bile 2 yılda ve binbir güçlükle toplanabilen yardımlarla tamamlanabilmişti. O kadar ki, yardım kampanyasına 1 cent yatıran çocukların isimleri bile Pulitzer'in "World" gazetesinde yayımlanıyordu. Gustave Eiffel ise Eyfel Kulesi'nden önceki başarısını onun omurgasında gerçekleştirecekti.
Dolayısıyla Özgürlük Heykeli iki kapitalist ve zengin ülkenin bile zorlandığı bir süreç sonunda tamamlanabilmişti. Abdülaziz'in ise Eylül 1986 fiyatlarıyla maliyeti 75 milyon doları bulan heykeli değil yaptırmak, mevcut dış borçlarını bile ödeyecek imkânı yoktu. Unutmayalım ki, Heykele başlandığı yıl olan 1875'te Osmanlı bütçesi 5 milyon liradan fazla açık vermiş ve hazine "Ramazan tahvilleri"yle iflasını ilan etmişti."
ABDÜLAZİZ DEĞİL ABDÜLMECİD
"Güya Mısır Valisi Said Paşa Süveyş Kanalı'nın projesini
1854'te "Sultan Abdülaziz'in"(!) onayına sunmuş ve padişah onu tam
12 yıl boyunca oyalamış. Bir kere 1854'te Abdülaziz padişah değildi
ki! O zamanki padişah, ağabeyi Abdülmecid'di. Abdülaziz'in padişah
olması için 7 yıl geçmesi gerekecektir (geçen hafta 6 demiştim, bir
ekleyin).
GÖKDELENLE YARIŞAN HEYKELE DEPO
NEREDE?
Güya Süveyş Kanalı'na dikilecek olan ve Abdülaziz'in bir kısım
parasını ödediği heykelin yapımı bitmiş, halkın tepkisinden korkan
Said Paşa vazgeçip onu Paris'te bir depoya attırmış (gökdelenlerle
yarışan 46 metrelik heykeli alacak bir "depo" Paris'te ne
arıyordu?).
Doğruların yanına bir sürü yanlış böyle giriyor demek ki.
Evet Bartholdi Said Paşa'ya bir heykel projesi sundu ama
bizzat kendisi bile iki heykel arasındaki benzerliği inkâr
etmiştir. (Klaus Kreiser'in "Muqarnas" dergisindeki makalesine bkz.
Vol. 14, 1997.) İlk proje için biblo şeklinde bazı denemeler
yapıldı ama hiçbir zaman hayata geçirilmedi. Zira ne Mısır'ın, ne
de Osmanlı'nın gücü yeterdi bu büyük projenin gerçekleştirilmesine.
Heykelin açılışının 25 Ekim'de yapıldığı türünden hataları ise
geçiyorum (doğru tarih 28 Ekimdir).
PEKİ BU KADAR YANLIŞIN KAYNAĞI
KİM?
Yazısının sonunda yazar pek yapmadığı bir şeyi yapıyor ve hepimize
"Vay canına" dedirten kaynağını açıklıyor. Buna göre Mahmut Esat
Ozan adlı birisinin "çalışması"nı kaynak olarak kullanmış. Kimmiş
acaba Özgürlük Heykeli uzmanlarının bile bilmediğini bilen yazar?
Hemen söyleyeyim: 2009'da ölen, ABD'ye yerleşmiş bir
sinemacı.
Şaşırdınız ama gerçekten de kaynak diye sunulan 'çalışma', internette Amerika'daki Türklere yönelik hamaset kokan yazılarıyla meşhur bir sinemacının senaryosundan ibarettir.
"Siz ne dersiniz bilmiyorum ama ben buna en hafif
ifadesiyle tarihi ciddiye almamak diyorum." diyen Mustafa
Armağan'ın yazısının tamamını okuyabilirsiniz.