Hürriyetin o özel haberi
Abone olHürriyet dün özel bir haber sunmuştu okurlarına. Peki manşetten görülen o haber ne kadar özeldi?
Hürriyet 58. yaş gününü kutluyor. Peki böylesine anlamlı
günlerde gazete ne yapıyor? Yazılı basının önde gelen kuruluşunun
haberciliği nasıl işliyor.
Önceki akşam kutlama törenleri vardı Hürriyet Medya Towers’ta.
Bilindik nutuklar atıldı. Övgüler birbiri ardına dizildi,
karşılıklı ikramlar duygulu anlar yaşattı törende bulunan
herkese...
Gazetenin Genel Yayın yönetmeni ne dedi o gece? Ertuğrul Özkök
Hürriyet'ni rol modelliğinden dem vurdu. İlk 10 gazetenin genel
yayın yönetmenlerinin bu gazeteden çıktığına vurgu yaptı. Bizler de
grururlandık Hürrriyet'in bu başarısıyla... Medyaya gazeteci
yetiştiren kurum liderliği ile övündü. Peki gerçekler de böyle
yaldızlı laflardan mı ibaret?
70 milyonu aşan medyanın günlük ortalama okur sayısı 5 milyon kişi.
Amiral gemi 550 binlik ortalama satışla üçüncü sırada. Peki ya
Japonya'da ne kadar: Japonya'da günlük gazete tirajları 72
milyon... Almanya, Amerika ve İngiltere'te tablo benzer durum
taşıyor.
Tiraj düşüklüğüne ülkenin birçok şartları etkili. Sadece medyanın
güvenirliği ile alakalı değil. Ama medyanın halka verdiği güven ile
çok tartışılır. Hürriyet zaman zaman haberleri ile bize bu konuda
güzel örnekler veriyor. Rol model gazete üç ay önce rutin olarak
çıkan bir haberi özel haber diye verebiliyor. Gazetenin İGDAŞ
haberinde olduğu gibi. İGDAŞ'ın üç milyonuncu aboneye otomobil
haberi çok gürültü kopardı.
Yeni Şafak ve Bugün'de çalışan gazeteci Mehmet Köşker'e otomobilin
çıkması haberini gazete özel haber olarak gördü. Oysa işin aslı
başkaydı. İşin perde arkasını Yeni Şafak'tan Mehmet Şeker yazıyla
ele aldı.
Yazı: Mehmet Şeker
Kaynak:
-Bir gazetenin manşeti nasıl atılır? Gazeteciliğe en uzak
insanların bile, rahatlıkla tahmin edebileceği üzere, pat diye
atılmaz.
Düşünülür, taşınılır, toplantılar yapılır,
uzun uzun tartışılır... Manşete konulacak haber titizlikle seçilir
ve başlığa çıkarılacak kelimeler için daha fazla titizlik
gösterilir.
Acaba öyle mi gerçekten?
Önceki gün Emin Çölaşan yanlış bilgiye dayalı
bir yazı yazmıştı. Bir gün sonra Hürriyet o yazıyı kaynak
göstererek manşet yaptı.
Konu, İGDAŞ'ın üç milyonuncu doğalgaz
abonesine otomobil vermesiydi.
Şirket 1,5 milyonuncu abonesine 20 Cumhuriyet
altını, iki milyonuncu abonesine de kombi hediye etmişti. Onlar iç
sayfalarda ufak haber olarak görülürken, üç milyonuncu aboneye
verilen hediyenin Çölaşan'ın köşesine girmesinin ve manşete
taşınmasının sebebi neydi?
Talihli abonenin bir dönem Yeni Şafak'ta ve
sonra Bugün'de çalışmış olması. (Çölaşan'ın yazdığı gibi Zaman'da
çalışmışlığı yok.)
"Tamamen tesadüf" denilerek güya alaya alan
bir ifadeyle verilmesi, Hürriyet'e çok yakıştı.
Manşetin yanında "Özel Haber" logosu yer
alıyordu Hürriyet'in ilk sayfasında.
Özel haber nedir, Ertuğrul Özkök'ün önsözünü
yazdığı "Hürriyet Gazeteciliği" adlı kitaba bakalım.
"Özel haber, adından da anlaşılacağı gibi,
muhabirin kişisel çabalarıyla bulup gün ışığına çıkardığı
haberdir.
Gazetelerin iç işleyişi bakımından özel haber
aslında bir ekip işidir.
Gazete sayfalarına yansıyan herhangi bir özel
haber, sadece altında imzası olan muhabirin değil, bütün ara
kademelerin de paylaştığı bir sorumluluğun ürünüdür.
Muhabirin ihmal etmemesi ve giderek gündelik
iş akışının temeli haline getirmesi gereken motivasyonlardan en
önde geleni, çalıştığı gazete başta olmak üzere, diğer
gazetelerdeki haberleri de dikkatle takip etmek olmalıdır."
Görülüyor ki bu gösterişli ifadeler olması
gerekenleri söylüyor; olanı değil.
Çünkü gerçek farklı.
29 Aralık 2005'te üç milyonuncu abone tespit
edilmiş... Kısa süre sonra aboneye durum bildirilmiş... Haftalar
sonra tören düzenlenmiş... Törenin haberi gazetelerin çoğunda rutin
haber olarak fotoğrafıyla beraber yayımlanmış... Aradan aylar
geçmiş...
Aylar sonra Hürriyet uyanmış ve "özel haber"
şeklinde manşete taşımış.
Bir gazetede çıkan haberi aylar sonra manşete
taşımak, küçük kasaba gazetelerinde bile ayıp karşılanır.
Meslek ilkeleri açısından bayat haberdir
çünkü.
Gazeteciliğin "kitabını yazan" Hürriyet
mensuplarının böyle bir durumun farkında olmaması imkân dâhilinde
değil.
O halde bunun altında başka sebepler
aranmalı.
Ne olduğu yakında ortaya çıkar.
18 milyarlık araba için bu kadar gürültü
çıkarılmaz çünkü.
Daha büyük hesaplara dayalı bir iş söz konusu
değilse, ben bu kalemi bırakır, başka kalemle yazmaya
başlarım.
Bu arada Hürriyet'in 20 Cumhuriyet altını
verilen Hayri Sağlam ile kombi hediye edilen iki milyonuncu abone
Ali Güdü'nün de hangi siyasi görüşe mensup oldukları, hangi partiye
oy verdiklerini araştırması gerekir.
Ben de İGDAŞ'a telefon ederek teessüflerimi
bildirdim.
"Kardeşim" dedim, "madem bir araba hediye
edeceksiniz, niye Mehmet Köşker'i seçiyorsunuz! Adam bizde bir süre
çalıştı, ayrıldı. Ben kuruluşundan beri bu gazetedeyim.
Verecekseniz bana verin."
İGDAŞ yetkilileri de üzüldüler tabii. "Merak etmeyin, abone sayısı yükseldikçe hediyenin değeri artıyor. Dört milyonuncu abone sırası gelince bir ayarlama yapar ve size bir daire hediye ederiz" dediler. Hürriyet'in bir sene sonra ne manşet atacağını şimdiden biliyor olmanın keyfi bana bir hafta yeter.