Hürriyet'in Gülen'den 'Radikal' ricası
Abone olHürriyet Gazetesi'nin tepe ismi Enis Berberoğlu'ndan Pensilvanya itirafları geldi. Berberoğlu ile Gülen ile ne görüştüğünü anlattı.
Alo Fatih kasetlerinin ardından gözler
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'na döndü.
Onun da kaseti var mı? Alo Enis kasetleri piyasa düşer
mi?
CNN Türk'te konuşan Berberoğlu,
Pensilvanya'ya gidip Gülen ile görüştüğünü itiraf etti. Bu
görüşmede Gülen'den 'Radikal' ricasında
bulunmuş.
Enis Berberoğlu bu konuda kendinden çok emin konuştu.
ALO ENİS KASETİ VAR
MI?
CNN Türk’te yayınlanan “Aykırı Sorular” programına katılan
Berberoğlu'dan Enver Aysever günün popüler sorusunu yöneltti;
- Sizde de Alo Fatih hattı var mı? Önümüzdeki günlerde
bir kaset çıkmasını bekliyor musunuz?
Berberoğlu'nun yanıtı şöyle oldu;
- Hayır. Telefon almıyorum demedim. Öyle bir kaset
çıkmayacak dedim. Bu sadece kendime güvenimin eseri değil.
Kurumsal çalışmanın neticesi.
Bir şeyde anlaşalım. Usul hakkında bir şey söylemek istiyorum. Bir
medya grubu diye düşünün bu medya grubuna bir atama yapılıyor.
Bizim meslekten olmayan biri. Kendine bir misyon yüklüyor. Belki
başkaları bir misyon yüklüyor. O şahıs teknik takiplere göre
kanala, gazeteye bir takım telefonlar ediyor. Bu telefonlar
neticesinde yayın kesiliyor, seçim anketi manipülasyonu gündeme
geliyor. Bunlar bizde olmadı. Bu kadar net.
KASETİMİZ VARSA
YAYINLASIN
Sadece şunu söylemek istiyorum. Ne olur eğer bizim hakkımızda
elinde kaset bulunduran biri varsa şu saniye itibariyle yayınlasın
onun üzerine konuşalım. Kendimi o zaman savunayım. Öteki türlü ben
kendimi hangi düzlemde savunacağımı veya neye açıklık getireceğimi
bilemem.
FETHULLAH GÜLEN İLE
GÖRÜŞTÜM
- Fettullah Gülen ile görüşmeye Pensilvanya’ya gittiniz
mi? Gittiyseniz ne görüştünüz?
- Gittim. Görüştüm. Soner Yalçınlar'ın içeri girdiği dönem. İkili
görüşmeleri açıklama tavrım yok benim. Hayatımda ilk ve
son defa görüştüm. Bir defa görüştüm. Bir daha da
görüşebilirim bir mahsuru yok. İçimde kalan bir şey vardı. Onu
söylemek istedim. Kendisi de beni tanımak istedi. Bir takım
Amerikalılarla görüşmeye gitmiştim. O turun içine konuldu.
- Grup adına mı gittiniz?
- Hayır kendi adıma. Böyle şeyler grup adına yapılmaz bizde.
Görevlendirme ya da döndükten sonra rapor verme filan olmadı.
- Etkilendiniz mi?
- Güçlü bir lider bunu söylemek lazım.
- Siyasi bir lider diyebilir
miyiz?
- O zaman öyle değildi. İçimde kalan şuydu. Ben Türkiye’de misyoner
okulu olarak kurulan bir liseden mezun oldum. Kendimi anlamsız bir
şekilde o okulu kuran ülkeye bir aidiyet yaşarken yakaladım ve
kendimi de çok kızdım. Bu toprakların adamıyım ben. Bu hareket
dünyanın çeşitli yerlerinde benim okuduğum okullara benzer okullar
kuruyor. Buralarda insanlar Türk kültürünü tadıyor. Onları sözcüsü
veya avukatı değilim. Bunları gördüğüm ortamlarda genellikle
Başbakan Erdoğan ile yaptığımız seyahatlerdir. Onların gittiği
ülkelerde, Allah’ın unuttuğu ülkelerde çünkü Başbakan öyle yerlere
de gidiyor ticaret adına veya daha geniş bir dünya liderliği
iddiasıyla.
GÜLEN'DEN RADİKAL
RİCASI
Ben bunları çok müsbet buldum. Fakat o dönem Ergenekon ve Oda TV
davasıydı. Burada duyduğum bazı tereddütleri de kendisiyle
paylaştım. Özellikle paylaştığım kısmı şuydu. Medyada polis
ağzıyla konuşmak diye bir tabir vardır. Tehlikeli bir ağızdır.
Polis kendini savcı ve hakim yerine koyar. Yargısız infaza çok
müsaittir. O tarihte yapılan bazı yayınlarda Radikal çok
mağdur olmuştu. Bunu kendisiyle saygı çerçevesinde paylaştım.
Açıkça şunu söyledim. Polis bugün herhangi bir gazeteye gidip
kendisini hakim ve savcı yerine koyup bazı şeyleri masa üzerine
koyar ve yazdırabilir. Bunu yazdırmak ne entellüelliktir ne
gazeteciliktir.
-Gülen cemaatine Hürriyet Gazetesi
destek veriyor mu?
-Hayır. Asla. Bu konuda iddialar var. Bu konudaki
iddialara gülüp geçmek de mümkün ama bu program onun yeri değil.
Açık konuşalım. Kaset mevzuuna dem vuruyorlar. Bundan 15-16 yıl
önce biz ilk darbeyi yedik kaset olayında Hürriyet olarak. Ertuğrul
Özkök’ün bir telefon görüşmesi yasa dışı olarak kaydedildi ve bir
siyasi partinin önde geleni tarafından basın toplantısı ile
duyuruldu. Hala aynı şeyleri büyük bir cehalet içinde söylüyorlar
bizi kaset yayınlamamakla suçlayanlar. Bizim canımız orada yandı
bir.
HANEFİ AVCI DİNLEMİŞ
DEDİLER
İkincisi daha yakın bir örnek vereyim. 2010 yılında genel yayın
yönetmeni oldum. Bir gün telefonum çaldı. Karşımda Beşiktaş
Adliyesi’nden bir savcı. Sizi yarın çaya bekliyorum dedi. Bizim
geldiğimiz geçmişte bir savcının bizi çağırması çok hayırlara
vesile olmaz. Müşteki sıfatıyla davet ediyorum deyince daha da
merak ettim. Gittim önüme bir grup tape koyup size mi ait dediler.
Baktım 1993, 94,95 tarihli yasa diyorlar. Peki kim dinlemiş
dedim. Hanefi Avcı dediler. Yapmaz dedim ben. Gazetecilik
faaliyetlerimden tanıyan bir adamım. Yapmaz dedim yapmış dediler. O
zaman suç duyurusunda bulunuyorum dedim. Suç duyurusunda bulundum.
Aradan 3 sene geçti. Bu sefer dediler ki Hanefi Avcı pür
paktır. Şu an size sunduğumuz paralel yapıyı deşifre
edecek ve ortadan kaldıracak bir akil komutandır. Belki polisteki
atamaları yapan adamdır. Şimdi el insaf. 3 sene önce şiddetle
üzerime gelip budur diyenler şimdi tam aksini aynı şiddetle
savunuyorlar ve benim buna inanmamı bekliyorlar. Hangi gazeteci bu
konuda şüphe veya tereddüte kapılmaz.