Hürriyet'in ayıbı skandala dönüştü
Abone olHürriyet Gazetesi'nin yaptığı bir asparagas haberden yola çıkan Hıncal Uluç önce bu olayı 'ayıp' olarak değerlendirdi ardından ise 'skandal' yorumunu yaptı.
Hürriyet Gazetesi'nin yaptığı bir asparagas habere önce 'ayıp'
diye nitelendiren Hıncal Uluç, bugünkü yazısında daha da ileri
giderek 'skandal' yorumunu yaptı. "diyen Uluç'un yazısı
yenilir-yutulur cinsten değil:
- "Hürriyet'in gazetecilik ayıbı" demiştim.. "Kalemini satma"
sloganı ile çıkan ve Türkiye'nin hep en çok satan gazetesine
yakıştıramamıştım. Dahası mesleğime yakıştıramamıştım.
"Ertuğrul Özkök, sadece Hürriyet değil, gazetecilik inandırıcı olma
vasfını yitiriyor" demiştim.
M. Ali Ağabey'in bir lafı var.. "Her gazete, Genel Yayın Müdürünün
çapı kadar büyüyebilir" der.. Hürriyet'i büyüten Ertuğrul'un
gazetesinde böyle bir şey olabilir miydi?..
Hürriyet ayıp bir haber yapmıştı.. Asparagas.. Amaçlı..
Tetikçi..
Yanında, hatta emrinde oldukları Turgay Demirel'in muhaliflerini
vurmak için.. Hürriyet Spor Müdürü Esat Yılmaer ile, Demirel'in
maaşlı adamı ve gene Hürriyet Yazarı Doğan Hakyemez'di olayın
kahramanları..
Esat, Malezya'da asparagası üretir ve "Kim bu adam" diye manşetten
sorarken, Doğan, İstanbul'da kendi kontrolündeki federasyon resmi
sitesinde o adamın resmini yayınlayarak yanıt veriyordu..
"İşte Esat'ın sorduğu hain.. İşte içimizdeki Sırp ve Fransız.."
Haberin nasıl bir asparagas olduğunu, Leslie Cin'in kendi sesinden
belgeleri ile ilk ortaya koyanlar gene Doğan gurubundan Fanatik ve
Milliyet gazeteleri oldu. (Kanadalı delegenin Esat'ı yalanlayan
haberini kendi sesinden dinlemek isterseniz
www.turkbasket.com/roportaj/lesliedalcin.mp3'ü tıklayın.) O zaman,
ancak o zaman böyle bir ayıba Hürriyet'in alet edilmesine nasıl göz
yumduğunu sordum Ertuğrul'a..
Olay çünkü spor sayfalarını aşmış, gazetenin, gazeteciliğin
kimliğini zedeler boyutlara ulaşmıştı.
Ertuğrul'dan ses gelmedi.. Esat gene manşetten "Sabah'ın ayıbı"
başlığı ile güya kendini savundu. Hiçbir şey söylemeden.. Bir yığın
laf ebeliği ile okuyanı güldürerek..
Ama gülmeyen biri vardı. Sabah Spor'un Müdürü İskender Baydar
..
"Burası Hürriyet değil" diye öyle tokat gibi bir yanıt verdi ki,
Esat'a.. Sanırım hâlâ kendisine gelememiştir.
İki sayfanın fotokopisini alt alta koydu İskender.. Türkiye'nin,
tarihinin en büyük spor organizasyonunu aldığı haberini veren iki
sayfayı..
Sabah "Dünyalar bizim oldu" diye manşet atmıştı..
Hürriyet'in manşetinde dünyaları bizim yapan olay yoktu.. Onun
manşeti "Telefondaki kimdi" diyeydi..
Hürriyet için "Hain" bir Türk gazetecinin şampiyonanın bize
verilmesini önleme çabaları, Türkiye'nin 2010'u almasından önde ve
öteydi.. Ne var ki ortada "Haber" yoktu. Dedikodu vardı.. Pis,
çirkin bir dedikodu..
İskender, Hürriyet ile Sabah arasındaki farkı resimlerle anlatmakla
yetinmedi. Asıl müthiş tokadı, yazısında vurdu..
Esat Yılmaer, Dünya Şampiyonası'nı almamızdan önde ve öte gördüğü,
bu yüzden imzası ile manşete çektiği "Özel" Haber(!)ini,
Malezya'daki tüm Türk gazetecilere anlatmıştı. Bunların arasında
Sabah Muhabiri Ozan German da vardı. Esat'tan aldığı haberi Sabah'a
geçmişti.
İskender " Haber midemizi bulandırdı. Kullanmadık" diye açıkladı.
Buna karşılık bazı gazeteler ve köşe yazarları Esat mahreçli habere
balıklama dalmışlardı.
Bu da Sabah farkıydı. Sevgili Ertuğrul, Şimdi kendini savunmaya
çalıştıkça batağa saplanan Spor Müdürü'ne iki şey sormanı
istiyorum..
1Kendisine ve Hürriyet'e özel haberini, hele Doğan Gurubu'nun yok
etmeğe çalıştığı Sabah gibi bir rakip başta, tüm medyaya
sızdırmasına ne diyorsun?. Bu nasıl gazeteciliktir?.
2Esat, Kanadalı Delege Leslie Dal Cin ile yaptığı görüşmenin
tanıklarını Celal Demirbilek ve Boğdan Tanyeviç olarak açıklıyor.
Biri kendisinin, öteki Hakyemez'in maaşlı adamı..
Diyelim dedikleri doğru.. Diyelim bu şahitler önünde konuşma
yapılmış ve Leslie Cin bu konuşmayı daha sonra her ne sebeble ise
yalanlamış.. Tamam.. Ama yeni bir soru var..
Esat "Bu ismi bilmiyorum" diyor.. Deniz Akkaya ki, gazeteci değil,
mankendir. Val Kilmer ile konuşurken, adamın bir yerde ima ettiği
kişinin Ayşegül Nadir olduğunu anlamadı ve sorularını bunun üzerine
derinleştirmedi diye yerin dibine sokulmuştu.
Hürriyet'in spor müdürü olacak kadar eski ve deneyimli bir
gazetecinin, Leslie Dal Cin ile konuşurken ortada bir "Vatan Haini"
olduğunu hissettiği halde, bunu öğrenemeyişini, bir gazeteci olarak
nasıl değerlendiriyorsun,
Sevgili Ertuğrul..
Ve de tamamlayamadığı, eksik bıraktığı, tüm Türk spor medyasını
töhmet altında bırakan bir dedikoduyu "Haber" gibi Hürriyet'in
manşetine çekmesine..
Burnuna hâlâ kötü kokular gelmiyor, miden hâlâ bulanmıyor mu?.
Sevgili Ertuğrul, Esat'ın Hürriyet'i alet ettiği olay, bir
gazetecilik ayıbı idi..
İskender'in anlattığı olaylar ve ortaya koyduğu kanıtlar, işin
"Ayıp" boyutunu aştığını ve bir skandala, rezalete ve fiyaskoya
dönüştüğünü gösteriyor.
Esat sadece asparagas haber üretmemiş, tetikçiliğini idam mangasına
dönüştürmek, etkisini artırmak ve kendisine suç ortağı yaratmak
için, "Özel" haber(!)ini herkese fıslamıştı..
Şimdi tekrar soruyorum sevgili Ertuğrul?...
Hâlâ susacak mısın ve hiçbir şey olmamış gibi oturacak mısın?..
Hürriyet ve Ertuğrul Özkök, bu ayıbı sindirecek mi?.
Bir sorum da Sevgili Dostum Kemal Belgin'e.. "Ben bu hain
gazetecinin adını biliyorum" diye yazdın. Hatta yazında onu
tanımlayan bir çerçeve de çizdin.. Şimdi söyle bakalım, Esat'ın
"Bilmiyorum" diye geçiştirdiği, görünüşte sadece senin bildiğin
"Hain" kim?.. Kaynağın kim?.. Her şeyi korkusuzca yazdığın için en
dikkatle ve devamlı okuduğum kalemlerden birisin.. Sen bu
açıklamayı yaparsın, inanıyorum.
Yazı: Hıncal Uluç
Kaynak: