Kudüs’te 1552 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan tarafından yaptırılan “Haseki Sultan Aşevi” günümüzde de Mescid-i Aksa çevresindeki fakirlerin ortak sığınağı. Kudüs’te Mescid-i Aksa’yı ziyaret edenleri, Aksa’nın Batıya bakan “Nazır Kapısından” çıktıktan sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı tarihi su sebili karşılar. Aynı yol üzerinde yokuş çıkan merdivenli yolu takip edenlere ise 150 metre ileride solda bir başka muhteşem yapı "hoşgeldin" der. Burası, Osmanlı Devleti'nin 10. Padişahı, batılıların "Muhteşem Süleyman" olarak adlandırdıkları Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi, Hürrem Sultan’ın 1552 yılında yoksulların karnını doyurması için ölmeden bir yıl evvel yaptırdığı “Haseki Sultan İmarethanesinin” kapısıdır. Kapısında geleneksel Osmanlı mimarisinin motiflerinin görüldüğü muhteşem eser, asırlara meydan okuyarak, kesintisiz olarak 462 yıldır Kudüs’ün fakirlerine her gün ücretsiz yemek dağıtıyor. Haftada beş gün farklı 2 yemeğin verildiği imarethane, 4 bin 600 metrekare alana yayılmış. Binanın alt katı aşevi olarak hizmet verirken, üst katı yetimler okulu olarak faaliyet gösteriyor. Binanın sağ tarafında ise Kudüslü mesleksiz gençlere marangozluk eğitimi veren bir atölye yer alıyor. Aşevinin kapısından içeri girdikten sonra, kubbeli altıgen yapının altında, şimdilerde kullanılmayan eski kazanlar eski ocağın üzerinde yerli yerinde duruyor. Öğleye doğru fakir fukaranın ellerinde boş kaplarla geldiği kapıda, bir vakıf geleneği olarak önce kadınlara, sonra erkeklere yemek servis ediliyor. Aşevi sadece Müslümanlara değil, fakir Hristiyan ailelere de hizmet veriyor. Şu anda 8 Hristiyan aile aşevinin sürekli ziyaretçilerinden. Ellerinde boş kaplarla gelen hüzünlü yüzler, mutlu bir ifade ve dudaklardan dökülen dualarla ayrılıyor. Aşevinin müdürü Abdullah Acec, yaptığı açıklamada, vakıf hakkında şunları anlatıyor: “Burayı Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan yaptırmış. Burası önceleri vakıf olduğu için kendisine ait vakıf binalarının gelirleri ile yaşıyordu. İsrail, savaştan sonra bunlara el koyunca gelirimiz azaldı, uzunca zaman zekat ve yardımlarla yürüdük. Şimdi ise Katar devletinin "Kızılay’ı" bizim harcamalarımızı karşılıyor. Burada 5 kişi çalışıyoruz ve her gün beşyüz kişilik, 113 aileye yetecek yemek çıkarıyoruz. Günlük 2 bin dolar harcamamız oluyor. Ramazan’da ise iki kat yemek yapıyor ve daha fazla kişiye dağıtıyoruz. Haftanın 5 günü, Cuma ve Cumartesi hariç hizmet vermekteyiz.”