Hurafelerin cazibesi ne?
Abone olMavi boncuklarda teselli bulmak, kurşun dökmek, kapıya at nalı asmak gibi hurafeler insana neden cazip geliyor...
Diyanet İşleri Başkanlığı, mavi göz boncuklarda teselli bulmak,
kurşun dökmek, kapı üstlerine at nalı asmak, bebeğin üstüne sarı
bez örtmek, gizli ceplerde muska taşımak, istenmedik bir şey
karşısında kulak memesini çekiştirip tahtaya vurmak, eşiğe basmadan
kapıdan içeri atlamak, uğurlu gün uğurlu sayılarla işe başlamak
gibi birçok inanışın 'hurafe' olduğunu açıkladı. Diyanet'e göre bu
tür inanışlar insanın kendi etrafına çektiği dikenli tellerden
ibaret.
Diyanet, Şubat ayı aylık dergisinde 'Hurafelerin Cazibesi'ni
araştırdı. Uzman Psikolog Fatma Nevsun Duman'ın kaleme aldığı
makalede, mavi göz boncuklarda teselli bulmak, kurşun dökmek, kapı
üstlerine at nalı asmak, bebeğin üstüne sarı bez örtmek, gizli
ceplerde muska taşımak, istenmedik bir şey karşısında kulak
memesini çekiştirip tahtaya vurmak, eşiğe basmadan kapıdan içeri
atlamak, uğurlu gün uğurlu sayılarla işe başlamak gibi birçok
inanışın 'hurafe' olduğu vurgulandı. Tüm bunların insanın kendi
etrafına çektiği dikenli teller olduğuna işaret edilen yazıda, "Bu
kadar olmazsa olmazlarımızın arasında ruhumuzu ferahlatmak şöyle
dursun adeta boğuluyoruz. Kendi bilgi, görgü ve deneyimlerine
güvenmeyen, inanç itibariyle de boşluktaki insanlar bu tür
arayışlar içine girerler. Boşlukta olan insan, istismarcılar
tarafından kolayca yönlendirilebilir. Hurafeler içi boş, zemini
olmayan kabullerdir. Mesela kırk kilitle kapanmış kırk kapıyı
açarsan dileklerin olurmuş. Halbuki siz işinizle ilgilenmez,
işinizle ilgili bütün verileri gözden geçirmez, alınacak
tedbirlerin hiçbirini almazsanız, kırk kapının kilidinden medet
ummak beyhudedir. Ay akşamdan doğarken hamile kadın yüzünü aya
dönerse çocuğu ay yüzlü olurmuş, oysa iki hamilelik süresince
kontrollerinizi yaptırmaz, aile içinde sürekli huzursuzluk
rüzgarlarının estiği günlerde yaşarsanız mutlu bir bebek beklemek
ne kadar haklı bir bekleyiştir" denildi.
Hurafelere inanışın temelinde kişinin kendini yetersiz görmesinin
yattığına vurgu yapılan makalede, şu tespitlere yer verildi: "Kendi
yetersizlik duygularından kaynaklanan sorunlar karşısında çözümleri
de biberiye otundan tutun da kaplumbağa kabuğuna kadar
arayabilmektedirler. Metrelerce ip koparmadan bir yere bağlamaya
çalışan, mum yakan, mum diken, dileklerini bir kağıda yazan veya
yazılı dilek kağıtlarını satın alanlar neye inandıklarını, kime
güvendiklerini, kendi inanç kaynaklarının ışığında bir kez daha
düşünmelidir. Sınava girecek çocuklarını çaput bağlamak için
peşlerinden sürükleyen anne-babalar aydınlatılmalıdır. Çaput
bağlanılan, mum dikilen bu tür mekanlara herkesin görebileceği
büyüklükte yazılar asmak da caydırıcı olabilir".