Çift, Ayvalık'ta 'Yerli Robinsonlar' olarak anılırken, balık çiftliği kurmak için gelip, 17 yıldır burada ada hayatı yaşadıklarını söyleyen Hüseyin Hulusi Afacan, adanın satışıyla ilgili olarak ise "Hülya Avşar daha eskiden de yaptı bunu, gündemde kalmak için yapıyor" dedi.Ayvalık ilçesinde zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplı, nergis çiçekleriyle ünlü Çiçek Adası, farklı bir yaşam hikayesine de ev sahipliği yapıyor. Adaya 17 yıl önce yerleşen Hüseyin ve Ayşe Afacan çifti, yalnız başlarına kentten uzak ve mütevazı bir yaşam sürüyor. Ayvalık'ta, 'Yerli Robinsonlar' olarak anılan Afacan çifti, ana karaya 600 metre mesafede modern yaşamdan uzak Çiçek Adası’nda, Rumlar zamanından kalan taş yapılardan birinde kalıyor. Kendilerine yetecek kadar tarım ürünü yetiştirip, hayvanlarına bakıyor.17 yıl önce oğluyla birlikte balık çiftliği yapmak için adaya geldiğini söyleyen Hüseyin Hulusi Afacan, tam satış zamanı geldiğinde yaşanan bir afet nedeniyle balıkların hepsinin dağıldığını söyledi. Sonrasında eşiyle birlikte adaya yerleşme kararı aldıklarını söyleyen Afacan, zamanla adaya alıştıklarını ve tüm zorluklarına karşın burada yaşamayı sevdiklerini söyledi. Zaman zaman adanın satış konusunun, sahiplerinin bile haberi olmadan bazı emlakçılar tarafından gündeme geldiğini belirten Hüseyin Hulusi Afacan, "Haberi duyduğumda inanmadım. Hülya Avşar daha eskiden de yaptı bunu, gündemde kalmak için yapıyor" diye konuştu.Ayşe Afacan ise "Biz bu iddiaları duyduğumuzda inanmadık. Bizi tanıyanlar telefon yağmuruna tuttular. Biz de ‘Bu olay gerçek olsa haberimiz olur. Aileler bu adalara sahip çıkıyor. Zaten biz de onun için buradayız. Bildiğimiz kadarıyla satmaya da niyetleri yok" dedi.Çiçek Adası'nın hissedarlarından Şerif Ali Hatırlı da, adayı Hülya Avşar'ın satın aldığı iddiasını yalanlayarak, "Kendisiyle görüşmemiz olmadığı gibi satış da söz konusu değildir" açıklamasında bulunmuştu.Afacan çifti, ana karaya 600 metre uzaklıktaki, 275 bin metrekare yüz ölçüme sahip, zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplı, nergis çiçekleriyle ünlü Çiçek Adası'nda başlarından farklı öykülerde geçtiğini anlattı. Adada yiyecekleri kadar bakla, patlıcan, domates, biber, maydanoz, nane ürettiklerini söyleyen Ayşe Afacan, ihtiyaçlarını karşılamak için birkaç günde bir fiber tekneyle Ayvalık’a gidip geliyor.Kış şartlarının kendilerini biraz zorladığını ifade eden Ayşe Afacan, "Afetin önünde durulmuyor. Son dolu yağışı bizi de etkiledi. Rüzgar gülünden ışıklandırmayı sağlarken, güneş panelinden de elektriğimizi karşılıyoruz. Televizyon, radyo ve cep telefonlarını şarj ediyoruz. Buzdolabı çalışmıyor" dedi.Ada yaşamı içerisinde farklı olaylar yaşadıklarını da söyleyen Hüseyin Hulusi Afacan, en üzücü ve ilginç olanlarından bir tanesinin ise mülteci olayı olduğunu anlattı:"Bir sabah kahvaltı yapıyorduk. Kalktığımızda bir sürü kadın ve kızın bu tarafa geldiğini gördük. İleride taş bir iskele var. Burası Yunan Adası diye indirivermişler göçmenleri.''''İnsan acıyor da hallerine. Oturttuk. Çay demledik. Kış günüydü. Meydan ateşi yakıp, ısıttık. Burası jandarma bölgesi. Haber verdik ve jandarma ekipleri hepsini alıp, götürdü"