Hülya Avşar- Nurseli İdiz imzalı rezalet
Abone olDün akşamki canlı yayın evlere şenlikti. Başörtülü yazarın kıyafetini didik didik ettiler. Yetinmeyip bir de ayağa kaldırttılar.
GAZETECİLER.COM - Hülya Avşar'ın dün akşamki
konuğu, Kanal T ekranlarında Gecelik Haberleri sunan Nurseli İdiz
ve radyocu yazar Esra Elönü'ydü...Başörtülü yazara öyle saçma
sorular yöneltildi ve sonunda da kıyafeti öyle bir teşhir edildi ki
ekran başındakiler şaşkına döndü...
Esra Elönü türbanlı bir yazar...
Fakat alışıla gelmiş türbanlı kalıplarının dışında...
Başörtüsü, makyajı, kesik eldivenleri ve renkli botlarıyla aykırı
biri...
Tesettürlü yazar, Nurseli İdiz ile birlikte Hülya Avşar'ın
konuğuydu.
NURSELİ VE HÜLYA'NIN BOMBARDIMANI
Programda Esra Elönü öyle bir konuma düşürüldü ki Hülya Avşar
adına çok talihsiz bir yayındı. Zira Nurseli İdiz ile bir olup genç
kızın kılık kıyafetini, türbanını ve hatta başörtüsünün içine
taktığı boneyi sorguladılar.
KALK AYAĞA BİR BAKALIM
Hülya Avşar bu tuhaf kılık-kıyafet sorgusunu ilerleyen dakikalarda
farklı bir noktaya taşıdı... Başörtülü kıza "Kalk bakalım bir
tesettürünü görelim" dedi.
Bu istek kadar Elönü'nün buna uyup kıyafetini teşhir etmesi de
tuhaftı...
Hülya Avşar: Kılığınızı kıyafetinizi çok
merak ediyorum. Bir ayağı kalkarsanız çok sevineceğim.
Çünkü ayağınızdaki ayakkabıyı ve kıyafetinizi görmek istiyorum.
Avşar, genç kızın kıyafetini ekranda teşhir ettirdikten sonra da
'Bu kıyafetleri nereden buluyorsunuz?' diyerek
tuhaf bir soru yöneltti.
İşte programdan
satırbaşları...
Hülya Avşar: 10 yaşında neden başını örttün? Baban imam galiba... Kendi isteğinle mi, babanın isteğiyle mi örtündün?
Esra Elönü: Şimdi şöyle bir şey var. Bir ailede
yetiştiğiniz zaman çevenizdeki insanların başında bir şey
görürsünüz... Bunu ilk başta örtü olarak algılamazsınız. Size göre
o çocuksu dünyanızda koyduğunuz bir yer vardır, ben ailemdeki
örtüyü o yaşlarda öyle bir yere koydum ve bana sevimli geldi. Yani
o örtüyü ben kendime sevdirdim. O örtüyü kendime sevdirdikten sonra
örtmeye karar verdim.
Hülya Avşar: Şu anda 27 yaşındasın... Neredeyse 17 senedir türbanlısın... Türban da son bir kaç senedir gündemde... O zamanlar bu halinle tepki görüyor muydun okullarda?
Esra Elönü: Şöyle bir şey söyleyeyim... Ben İmam Hatip'te okudum. Şu an her ne kadar İmam Hatip'e karşı bir ön yargı olsa da benim asıl kafamdaki o mizanseni çok güzel yaşadığım yer İmam hatiptir... Ben oradan çok güzel şeyler kazandım.
BAŞÖRTÜLÜLER BİZE HOŞGÖRÜLÜ
BAKMIYOR
Nurseli idiz: Başıörtülü olan insanlar bize hoşgörüyle bakıyorlar mı? Zannetmiyorum ki baksınlar... Bakmıyorlar... Ama biz onlara hoşgörüyle bakıyoruz.
Esra Elönü: Söylediğiniz nokta çok kişisel bir nokta. Ben çalıştığım alanda bu tarz insanlarla hiç bir zaman karşılaşmadım. Bugün bana olmasa bile, bu arkadaşlarımıza biraz daha temkinli yaklaşan bir kitle varsa size de olabilir... Ama dediğim gibi bu çok kişisel bişeydir.
Nurseli İdiz: Kişisel değil şekerim... Bak biliyorsun mesela oruç tutma-tutmama meselesi var. Ben ilaç aldığım için tutamadım. Mesela oruç tutmadığı için dayak yiyen insanlar var Türkiye'de artık. Böyle bir yaptırım oluşmaya başladı.
Hülya Avşar: Acaba o biraz jenerasyonla mı ilgili? Mesela genç jenerasyon belki böyle düşünüyordur da... Daha katı kuralları olanlar farklı düşünüyordur.
Esra Elönü: Daha geleneksel çerçevede kalabilmiş insanlar belki bunu yapıyorlardır diye düşünüyorum.
Hülya Avşar: İmam Hatipte ne gibi dersler alıyorsunuz?
Esra Elönü: Tefsir, Kuran-ı Kerim, Fıkıh ve Coğrafya, edebiyat bütün alanları, kollektif bütün alanları öğreniyoruz.
Nurseli İdiz: Dinler tarihini de okuyor musunuz? Hristiyanlık, Yahudilik falan... Okuyor musunuz?
Esra Elönü: Kesinlikle bu şeyleri okuyoruz ama biraz önce bahsettiğim noktada, sadece bu arkadaşlar dini eğitim alan o çerçevede kendisini biraz daha sıkmış bir insan tipi görmek istiyorlar. Hatta görünen de budur ama ben şiiri, edebiyatı, dünyayı keşfi ve kendi dünyamı keşfi imam hatipte çok güzel aştım. Çünkü her türlü görüşten hocalarımız da vardı. İmam hatip insanlarda ilginç bir yaklaşım uyandırmış.
Hülya Avşar: Evet... Çünkü bilmiyoruz...
HÜLYA VE NURSELİ'NİN İMAM HATİP CAHİLLİĞİ
Nurseli idiz: Biraz fazla imam hatip yok mu?
Yani din adamı yetiştirmek üzerine kurulmuştur imam hatipler...
Galiba imam ihtiyacımızın bir on katı kadar fazla öğrenci var. O
neden?
Hülya Avşar: Nurseli'nin de dediği gibi o
okullardan her mezun olan imam mı olmak zorunda?
Esra Elönü: Tabiki değil...
Hülya Avşar: Peki üniversitelerde imam hatip olarak var mı?
Esra Elönü: İlahiyat var...
Hülya Avşar: Mesela imam hatip mezunu birisi tıbbı tutturabilir mi? Ya da hukuku tutturabilir mi?
Esra Elönü: Tuttutarbilir tabiki... Sonuçta
aynı dersler...
SİZ TÜRBAN ERKEKLER TAKKE Mİ TAKIYOR?
Hülya Avşar: Peki günah olan ne var? Mesela kız erkek karışık okullarda... Erkekler de takke mi takıyor?
Esra Elönü: Hayır... Sonuçta erkeğin örtünme gibi bir durumu söz konusu değil o nedenle erkekler gayet rahatlar... Onlar da emredilen gibi giriyor okula biz de emredilen gibi giriyoruz.
İMAM HATİPTE AŞK VAR MI?
Hülya Avşar: Peki orada aşk olabiliyor mu?
Esra Elönü: Benim bu aşk olayına sadece
söyleyeceğim tek şey şudur; Muhafazakar kesimdeki aşkı
herkes çok merak ediyor. Kadın kadındır, erkek erkektir...
Dolayısıyla muhafazakar kadının aşkı, yok muhafazakar erkeğin
kadınlara bakış açısı diye bir şey yok! Bunun günah kısmını
belirleyen de yine kadın ve erkektir. İmam hatipte aşk olabilir...
Çok insani ve doğal bir şey... Ama bize öğretilen bir şey vardır...
Nedir? Zinanın haram olduğudur? Yani o boyuta gelirse...
Ama şimdi büyükşehirde yaşıyorsunuz... Bu tarz insani duyguları da
muhazafakar kesimden bir anda soyutlayamazsınız. Bizim hakkımızın
avukatı Allah'tır...
Esra Elönü: Kafamda bir kalıp var ve öyle giyinmek
istiyorum. Ama asla tesettüre aykırı olmamak şartıyla...
Hülya Avşar: Tesettür sadece başla ilgili bir şey mi?
Esra Elönü: Asıl tesettür kalbi günaha kapatmaktır. Ondan sonra vücudumuz ve başımız tabiki...
Hülya Avşar: (Türbanın altındaki boneyi işaret ederek) Şu başınızdaki şey sizi rahatsız etmiyor mu? Mesela yazın özellikle...
Esra Elönü: O çok güzel bir şapka benim için...
Hülya Avşar: Şapka mı o?
ŞU BENİM İKİ TEL SAÇIM GÖRÜNSE NE OLUR?
Nurseli İdiz: Ben şeyi algılayamıyorum... Şu benim iki tel saçım görünse ne olur? Görünmese ne olur? Asıl bence tahrik eden yer gözdür... Bir kutu sprey sıktı adamcağız kafama... Bu görünse ne olur Allah aşkına?
Hülya Avşar: Kesinlikle doğru söylüyorsun... (Esra Elönü'yü anlatarak) Mesela senin gözlerin de iri... Siyah kalemlerle de çok hoş olmuş... Makyaj günah değil ama sanırım...
Esra Elönü: Aslında makyaj günah! Ama şöyle tabi... Şuh hali... Kadındaki tanımlanan nokta odur... Sonuçta ben böyle istiyorum ve sürüyorum...
HEM TESETTÜRE GİR HEM MAKYAJ YAP BU NASIL İŞ?
Hülya Avşar: İşte şimdi bunu anlayamıyorum bak, tesettürlüyüm ama ben bunu böyle isteiğim için de gözümü de boyuyorum ama günah... Benim buralarda bir algılama problemim oluyor.
Nurseli idiz: Şekilde olmaması gerekir günahın, yürekte olması gereklidir diye düşünüyorum.
Hülya Avşar: O zaman saçını da açsın
Esra Elönü: Çok başka şeyler ama... Ben mesela makyajı yapıyorum ama çok sevdiğim için yapıyorum. Ama düşündüğüm bir şey daha var... İnsanların zaaflarını tetikleyenler hep kadınlar mıdır?
HİÇ ERKEK ARKADAŞIN OLDU MU?
Hülya Avşar: Hiç erkek arkadaşınız olmadı mı flört anlamında?
Esra Elönü: Hayır olmadı. Tabiki İslam'ın kuralları söz konusudur ama buna tabusal bakmayalım. Benim böyle bir boş vaktim olmadı.
Hülya Avşar: Görüyor musunuz Nurseli'cim, boş vakit olarak bakılıyor buna...