O uğursuz ve karanlık gecenin üzerinden tam 46 gün geçti. O
günden bu yana sayısız operasyon yapıldı, Fetö'cü olan binlerce
insan deşifre edildi.
Gözaltına alınan, tutuklanan ya da açığa alınan isimlerin neredeyse
tamamı alt kademedeki insanlar. Geride bıraktığımız 46 gün
içinde bu terör örgütünün üst düzey bir yöneticisine ulaşılamadı.
Aslında birine ulaşıldı ama o da tuhaf bir şekilde serbest
bırakıldı!
Adil Öksüz isimli Fetö'cü sözde imamdan bahsediyorum.
Düşünün!
Darbe girişiminin yaşandığı gece, Akıncı Üssü'nde gözaltına
alındıktan sonra salıverilen Fetö'nün "hava kuvvetleri imamı"
çıkarıldığı mahkeme tarafından 21 dakikada serbest bırakılıyor.
Çıkarıldığı mahkeme heyeti, hem "Tutuklanması için somut veri
var" diyor, hem de adli kontrol şartıyla
salıveriyor.
Sonrası daha ilginç!
Serbest bırakıldıktan sonra her yerde fellik fellik arandığı
söylenen Adil Öksüz, darbeden tam bir ay sonra ortaya
çıkıyor.
Nerede?
Bombalama ve darbe girişimi sonrası polisin kuş uçurtmadığı,
olağanüstü önlemlerin alındığı İstanbul Kurtköy'deki Sabiha
Gökçen Havaalanında...
Sonradan ortaya çıkan kamera kayıtlarına göre, Ali Kaya isimli Fetö
ajanı onu havaalınında karşılıyor ve kaçışına yardım ediyor. Polis,
bu kez Ali Kaya isimli bu ajanın izini sürmeye başlıyor.
Yapılan açıklamada, "Ali Kaya isimli ajanın yakalanması için 50
ayrı adrese baskın yapıldı ama izine rastlanamadı" deniliyor.
Peki gerçekten 50 ayrı adrese baskın yapıldı mı?
Bana gelen bilgilere dayanarak iddialı bir şekilde söylüyorum;
hayır, bazı adreslere hiç gidilmedi ve arama yapılmadı!
Neye dayanarak bu kadar emin konuştuğumu merak ediyorsanız
anlatayım.
Ali Kaya isimli ajanın eşi, İzmir'in Buca Cezaevi'nin iki üst
sokağında ikamet ediyor. Kaya, Adil Öksüz'ün kaçışına yardım
ettikten sonra Buca'daki evine gidiyor.
Bu adreste yaklaşık bir hafta kalıyor.
Bu bir haftalık süre içinde eşiyle çarşı pazar dolaşıyor, alışveriş
yapıyor ve hatta akrabalarıyla beraber gölet denilen bölgeye
giderek, burada mangal keyfi yapıyor.
Komşuları, bu süre zarfında Ali Kaya'nın evine baskın yapılmadığını
teyit ediyor. Bir haftanın sonunda eşi polis tarafından aranıyor ve
ifadeye çağrılıyor.
Bunun üzerine Ali Kaya, "Madem seni ifadeye çağırmışlar, git ve
benim buralarda olmadığımı söyle. Zaten yarın yola çıkacağım" diyor
ve elini kolunu sallayarak Almanya'ya uçuyor. Anlayacağınız,
fellik fellik araran ajan şu anda Almanya'da!
Peki nasıl oluyor da Adil Öksüz ve Ali Kaya isimli teröristler,
arkalarında bu kadar değerli ipuçları bırakmalarına rağmen göz göre
göre kaçabiliyor?
Şimdi gelin filmi geriye saralım ve darbeden bir gün
sonrasına, yani 16 Temmuz gününe gidelim.
Haber merkezlerine, Akıncılar Üssü'nde rehin tutulan Genelkurmay
Başkanı Hulusi Akar'ın 07.45'te yapılan operasyon sonucu
kurtarıldığı bilgisi düşüyor.
Hemen ardından Akar Paşa'nın helikopterden indiği fotoğraf servis
ediliyor. Arkasında, AK Parti'li Şaban Dişli'nin darbeci
kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli var!
Saatler 10.54'ü gösteriyor.
Hemen akabinde ise "Fetö'nün hava kuvvetleri imamı" Adil Öksüz'ün
serbest bırakıldığı haberi geliyor.
Şunu anlatmaya çalışıyorum.
"Hava Kuvvetleri İmamı" Adil Öksüz'ün, darbenin karargahı olan
Akıncılar Üssü civarında yakalanması, Hulusi Akar ve diğer kuvvet
komutanlarının Akıncılar Üssü'nde rehin tutulması, her iki ismin de
aynı dakikalarda serbest kalması ve Mehmet Dişli'nin Hulusi Akar'ın
yanında olması!...
Bu durum size de tuhaf gelmiyor mu?
Perde arkasında, "Biz sizin adamınızı, siz de
bizim adamlarımızı serbest bırakın" şeklinde bir takas
pazarlığı yapılmış gibi hisseden sadece ben miyim?
Dipnot 1: Takas pazarlığı yapanların devletin üst kademesi olduğu
şeklinde bir iddiam yok. Aksine, birilerinin üst kademeden
habersiz, Adil Öksüz'ü kurtarmak, Mehmet Dişliyi ise aklamak için
çalıştığını söylüyorum.
Dipnot 2: Tuhaf bir karara imza atarak Adil Öksüz'ü serbest
bırakan mahkeme üyeleri hakkında henüz hiç bir işlem yapılmadı.
HSYK, "Bu heyet ile ilgili raporların gelmesini bekliyoruz" diye
açıklama yaptı.
Yorum sizin!