Hükümetten soykırım mektubu
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın Dış İlişkiler Danışmanı Egemen Bağış, 200 civarında ABD Temsilciler Meclisi üyesine, sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili mektup gönderdi.
Türk-Amerikan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı da olan
Bağış, Temsilciler Meclisi'nin İnsan Hakları alt komisyonunun
görüşeceği sözde Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili tasarı
konusunda üyelere gönderdiği mektupta, Türkiye'nin dış
politikasının temel prensiplerinden birinin ABD ile iyi ilişkiler
oluşturmak olduğunu vurguladı. Müttefik ve ortak olarak bölgesel ve
global konularda uzun süreli ve sağlam stratejik işbirliğine sahip
olan iki ülkenin bu işbirliğine, paylaşılan vizyon ve derin köklü
ortak değerlere dayalı müşterek ilgi alanlarının yön verdiğini
belirten Bağış, ''Mevcut bulunan bölgesel ve global mücadelelere
bakıldığında Türkiye-ABD ilişkileri bugüne kadar olduğundan daha
önemlidir. Bizim ilişkilerimiz güçlü temellere ve çok boyutlu
tehditlere karşı karşılıklı karar vermeye dayalıdır'' dedi. Bağış,
mektubunda, ABD Kongresi'nin bazı üyelerinin, sözde Ermeni
soykırımı iddialarıyla ilgili iki benzer karar taslağını
sunduklarını anımsatarak, bunun Türkiye'de büyük hayal kırıklığına
neden olduğunu, Kongre'nin tek taraflı iddiaları desteklemeyeceğini
umduğunu kaydetti. ''YANLIŞ SİYASİ HESAPLAR'' Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın önderliğinde Ermenistan'a karşı olumlu adımların
atıldığı bir zamanda, tartışmalı bir dönemin yanlış yansıtıldığını
belirten Bağış, 1915'in trajik olaylarının, Osmanlı
İmparatorluğu'nun Ermeni vatandaşlarının yanlış siyasi
hesaplamalarıyla tetiklendiğini kaydetti. Çarlık Rusya'nın
Anadolu'yu ele geçirme ve Akdeniz üzerinden sıcak sulara inme
politikasından cesaret alan Osmanlı Ermenileri'nin Rusya'nın
beşinci kolu olarak Türkiye'de hizmet vermeye başladığını anlatan
Bağış, Ermenilerin merkezi hükümete karşı ayaklandıklarını, bir
sivil savaşı tetiklediklerini ifade etti. ''ERDOĞAN'IN ÖNERİSİNİ
BUSH DA DESTEKLİYOR'' 1915'teki olayların ''soykırım'' olarak
nitelendirilemeyeceğini kaydeden Bağış, esas olarak bu kelimenin
böylesine bir liberal kullanımının, insanlığa karşı en büyük
cinayet olan ''Holocasust''u aşağılamak olacağını belirtti.
Türkiye'nin daima, parlamentolar ve diğer politik kurumların,
tartışmalı tarihi dönemlerle ilgili müzakereler yapması ve kararlar
geçirmesi için uygun yerler olmadığını ifade ettiğini belirten
Bağış, tarihin, tarihçilere bırakılması gereken bir disiplin
olduğunu vurguladı. Mektubunda, Başbakan Erdoğan'ın, 1915 olayları
konusunda Türk ve Ermeni tarihçilerden oluşan bir çalışma grubunun
kurulması önerisine atıfta bulunan Egemen Bağış, Erdoğan'ın
önerisinin ABD Başkan George W. Bush'un da beğenerek desteklediğini
bildirdi. Soykırımın, insanlığa karşı işlenen en kötü suç; bir
milleti soykırımla itham etmenin de çok ciddi bir suçlama olduğuna
dikkati çeken Bağış, böylesi bir ithamda bulunmanın, uluslararası
meşruiyete ve tarihi gerçeklere dayanması ve suçlamaların
kanıtlanması sorumluluğunu getireceğini vurguladı. ''TARİHÇİLER
TARAFINDAN ANALİZ EDİLMELİDİR'' 1948 tarihli BM Soykırım Suçunun
Önlenmesi ve Cezalandırılması Konvansiyonu'na göre, soykırımın
yapılıp yapılmadığına, ancak uygun bir mahkemenin karar
verebileceğine işaret eden Bağış, mektubunda şu görüşlere yer
verdi: ''Aynı Konvansiyon tarafından belirtildiği gibi, yetkili
mahkeme ya eylemin icra edildiği topraklardaki devlet mahkemesidir
ya da taraflarca yargı yetkisi kabul edilen uluslararası bir ceza
mahkemesidir. 1948 BM Konvansiyonu, soykırım suçunun tanınması veya
teyidi konusunda ulusal ve uluslararası parlamentolara herhangi bir
yetki vermemektedir. Ermeni soykırımı iddiaları herhangi bir
yetkili mahkeme tarafından tahkik edilmediğinden, sözde Ermeni
soykırımının uluslararası tanınması hakkında konuşmak oldukça
hatalıdır. BM belgelerine atıflar temelsiz, ön yargılı ve tek yanlı
iddialardır. 1915 yılında Doğu Anadolu'da bir trajedi olduysa belli
bir etnik grubun merkezi hükümete karşı trajik bir politik yanlış
hesaplamasından dolayıdır. Sonuç bir iç savaş olmuştur ve
tarihçiler tarafından analiz edilmelidir, kanun koyucular
tarafından değil. Umarım mektubum, taslak kararı yeniden daha geniş
bir açıdan incelemeniz için bir fırsat yaratır. Bu perspektif
Türkiye-ABD ilişkileridir. Bu kararların kabulü, Ermeni hükümeti ve
diasporasını, bu tartışmalı tarihsel dönem üzerinde politik
kazançlar elde etme politikasını izleme yönünde daha fazla
cesaretlendireceğinden Türk- Ermeni ilişkilerini düzeltme
çabalarımızı kolaylaştırmayacaktır.''