Hükümetten Azerbaycan mesajı
Abone olTürkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler bozulmak üzereyken hükümetten çok önemli bir mesaj geldi. İşte o mesaj;
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek, ''Azerbaycan'ın menfaatlerine aykırı, Azerbaycan'ı
üzecek bir adım atmamız mümkün değildir'' dedi.
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde dün yapılan seçime ilişkin, ''Bu
seçimler açıkça göstermiştir ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde
demokrasinin ne kadar kökleştiğini, ne kadar kurumsallaştığını,
gerçekten standardı yüksek bir demokrasiyi orada yaşattığını bütün
dünyaya ispat etmiştir'' dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada, dün Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'nde erken genel seçimler yapıldığını
hatırlattı.
Kuzey Kıbrıs Türk halkının bir kez daha sandık başına gittiğini ve
kendi hür iradesiyle tercihini ortaya koyduğunu ifade eden Çiçek,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dolayısıyla bu seçimler de açıkça göstermiştir ki KKTC'de
demokrasinin ne kadar kökleştiğini, ne kadar kurumsallaştığını,
gerçekten standardı yüksek bir demokrasiyi orada yaşattığını bütün
dünyaya ispat etmiştir. Bu başarılarından dolayı hem Kuzey Kıbrıs
Türk halkını, hem siyasi partileri ve ilgili kurumlarını buradan
bir kardeş ülke, Anavatan olarak tebrik ediyoruz. Seçimlerin hem
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne, hem hepimize hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyoruz.''
Adada 2 ayrı demokrasinin ve 2 ayrı halkın bulunduğunu belirten
Çiçek, ''Seçimler de devlet yönetimi için yapıldığına göre, bunun
tabi sonucu, orada 2 tane de ayrı devlet vardır'' dedi.
Kıbrıs açısından 2009 yılının çok önemli bir yıl olduğuna işaret
eden Çiçek, başlayan, sürdürülen ve Türkiye'nin de destek verdiği
Kıbrıs soruna adil ve kalıcı bir çözüm için sürdürülen müzakereler
olduğunu söyledi. Çiçek, sözlerine şöyle devam etti:
''Biz bu müzakereleri destekledik, destekliyoruz. Ümit ederiz ki 2
halkın da beklentilerine cevap verecek ve ada gerçeklerine uygun,
Türkiye'nin bugüne kadar desteklediği, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti adına müzakereleri yürüten Sayın Cumhurbaşkanlarının
ortaya koyduğu çerçevede, bu yıl bir çözüme kavuşması hepimizin
arzusudur. İnanıyoruz ki yapılmış olan bu seçimler, Kıbrıs
sorununun çözümüne katkı sağlayacaktır. Biz desteğimizi bundan
evvel olduğu gibi bundan sonra da sürdüreceğiz. Bu manada
seçimlerin kalıcı bir barışın tesisi noktasında katkı sağlamasını
temenni ediyoruz ve Türkiye olarak bu süreci desteklediğimizi de
ifade etmek istiyoruz.''
Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerine değinen Çiçek, şunları
kaydetti:
''Türkiye, komşularıyla, bölgesinde her zaman barıştan, huzurdan ve
istikrardan yana olmuştur. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
esasen geleneksel dış politikasıdır. 'Yurtta sulh, cihanda sulh'...
Bu bizim temel ilkemiz.
Hükümet olarak da en evvel komşularımız olmak üzere, mevcut
sorunların diyalog yoluyla, çözülmesi yolunda bir politikayı
sürdürüyoruz. bu çerçevede geçmişte yaptığımız bir çok komşu ülke
ile bu manada münasebetler olduğu gibi, belli bir süreden beri
sürdürülen ve her aşamasında da Azerbaycanlı kardeşlerimize ve
yetkililere bilgi verdiğimiz, haber verdiğimiz ve birlikte
değerlendirdiğimiz bu süreç ile ilgili bir iki hususu kamuoyunun
bilgisine sunmak istiyoruz. Çünkü bu meselenin hassasiyeti
ortadadır.
Asılsız bir kısım haberlere itibar edilerek, kardeşliğimize gölge
düşürülmesini biz arzu etmeyiz. Biz inanıyorduk ki dünyada soğuk
savaş bitmiştir. Ancak dünyada olup bitenlere baktığımızda soğuk
savaşın bir şekilde cereyan ettiği en önemli coğrafyanın başında
Kafkasya gelmektedir.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi sürecinde, belli bir
aşamaya geldiğimizin ilan edilmesiyle gelinen bu sürecin, sanki
Azerbaycan'ın milli menfaatlerini hiçe sayar bir mecrada ilerlediği
gibi bir izlenim yaratan, yanlış ve spekülatif haberlerden
rahatsızlık duyduğumuzu açıkça ifade etmek istiyorum.
Ülkeler arasında itilaflarla ilgili müzakerelerin detaylarının
belli bir olgunluğa ulaşmadan kamuoyuyla paylaşılması usulden
değildir, belli bir noktaya geldikten sonra bunlar kamuoyuyla
paylaşılabilir. Aksi halde bu türlü ilişkilerde, bu türlü
müzakerelerde beklediğimiz bir fayda varsa, işte baştan katletmiş
olursunuz.
Onun için çeşitli barış görüşmelerinde yukarı Karabağ itilafına
ilişkin Minsk sürecinde ve daha birçok süreçte izlenen yol da
budur. Bundan hiçbir şekilde başka anlamların çıkarılmaması
gerekmektedir.
Türkiye kapalı kapılar ardından Azerbaycan'ın menfaatlerini hiçe
sayan bir tavrın içerisinde olmamıştır.''
''AZERİ KARDEŞLERİMİZİN HAKLI DAVASI''
Çiçek, Türkiye'nin, kendi meselelerinin yanı sıra, hem uluslararası
platformlarda, hem ikili görüşmelerde Türkiye'nin sorunlarını
konuşurken de Karabağ sorununu gündeme getirdiğini ve bir çözümün
bulunması noktasında Azeri kardeşlerin haklı davasına katkıda
bulunmaya azami gayreti gösterdiğini anlattı.
Bakan Çiçek, ''Aynı coğrafyayı paylaştığımız komşularımız ile
mevcut sorunların diyalog yoluyla çözülmesi ve bu şekilde bölge
barış ve istikrarına ve istikrarına katkıda bulunulması dış
politika hedeflerimizden birisidir'' diye konuştu.
Türk dış politikasının Kafkaslar'da, barışı ve refahı amaçladığını
belirten Çiçek, ''Ermenistan ile ilişkilerimizin normalleşmesiyle
hedeflenen budur'' dedi.
Çiçek, şunları söyledi:
''Bizim ne Ermenistan ile, ne de herhangi başka bir ülke ile
temaslarımızda Azerbaycanlı kardeşlerimizin ve Azerbaycan'ın
menfaatlerine aykırı, Azerbaycan'ı üzecek bir adım atmamız mümkün
değildir. Bunun herkes tarafından böyle bilinmesi ve artık bu kısır
tartışmalara bir noktanın konulması gerekmektedir. Çünkü biz
Azerbaycanlı kardeşlerimizle bir kardeşlik ilişkisi sürdürüyoruz,
başka ülkelerden farklı olarak... Hem Azerbaycan ile hem Türk
cumhuriyetleri ile bir kardeşlik ilişkisi, menfaate dayalı bir
ilişki değil. Bu ülkelerin maddi varlıkları, zenginlikleri hesaba
katılarak sürdürülen bir ilişki değil. Hepimizin ifade ettiği gibi,
'bir millet, iki devlet'...
Aynı milletin çocukları olarak, kardeşliğe dostluğa dayalı bir
ilişkiyi bu güne kadar sürdürdük. Bunun Azeri kardeşlerimizce
takdir edildiğini, edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Onun
için bu tartışmalara bir son verilmesi icap eder.
Türk ve Azerbaycan halkları arasındaki dostluk, kardeşlik ve
dayanışma, iyi günde olduğu gibi kötü günde, barışta olduğu gibi
savaşta da devam etmiş ve bizler iki taraftan halklarımız birlikte
sevinmiş, birlikte üzülmüştür.''
''TÜRKİYE'NİN POLİTİKASI BELLİDİR''
''Türkiye'nin Karabağ politikası bellidir ve hiçbir şekilde
değişmemiştir'' diyen Çiçek, Türkiye'nin, Yukarı Karabağ sorununu
Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde barışçı ve kalıcı bir
çözüme kavuşmasını arzu ettiğini bildirdi.
Çiçek, ''Bu nedenle Ermenistan ile yürüttüğümüz normalleşme
sürecinin Azerbaycan'ın aleyhine cereyan ettiği gibi yanlış bazı
fikirlerin dile getirildiğini üzüntü ile müşahede ediyoruz. Yukarı
Karabağ sorunu çözülmeden, bölgede kalıcı huzur, istikrar ve iyi
komşuluk ilişkilerini tesis etmek mümkün değildir ve mümkün de
olmayacaktır'' şeklinde konuştu.
Bu konuda daha önce bizzat Başbakan Erdoğan'ın, Londra'da ve
Antakya'da, aynı konulara temas eden bir açıklama yaptığını
anımsatan Çiçek, ''En yetkili ağızdan bu açıklamalar yapılmış
olmasına rağmen, soğuk savaş döneminin anlayışı ile Türkiye
aleyhine Azeri kardeşlerimizi üzecek veya onlarla dostluğumuza,
kardeşliğimize zarar verecek bir propaganda halen sürdürülmektedir.
Ümit ediyorum ki bu açıklamalarımızdan sonra herkes söylediklerini,
yaptıklarını bir defa daha düşünür. Bizim Azerbaycan ile
ilişkilerimiz, menfaate dayalı bir ilişkisi değil, tamamen bir
kardeşlik ve dostluk ilişkisidir. Bunu da kamuoyu ile paylaşmak
istedik'' dedi.
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek,
Karayolları Genel Müdürlüğünün bugünkü sistem içerisinde genel
bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasında yer aldığını belirterek,
''Yasa tasarısıyla şimdi Karayolları özel bütçeli idareler arasına
girmiş olacak'' dedi.
Bakanlar Kurulu'nda Karayolları Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve
Görevleriyle İlgili Tasarı'nın ele alındığını belirten Çiçek,
şunları söyledi:
''Karayolları Genel Müdürlüğü, devletimizin en önemli, en temel
kurumlarından bir tanesidir ve 1950 yılından beri de yürürlükte
olan bir yasayla yönetiliyor. Türkiye'nin ulaşım ağına ve sistemine
baktığımızda Karayolları bu sistem içerisinde önemli bir ağırlığa
sahip. Hatta biz iktidara geldikten sonra duble yollar sebebiyle de
bu kurumun, genel müdürlüğün görev alanı kilometre olarak da epeyce
genişlemiş durumda. Dolayısıyla artık yeni bir anlayışla
Karayolları hizmetlerinin sunulmasında ve sürdürülmesinde sayısız
fayda var. Onun için de yasasının güncelleştirilmesi gerekmektedir.
Bugünkü sistem içerisinde genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri
arasında yer alıyor. Şimdi Karayolları, özel bütçeli idareler
arasına girmiş olacak.
İkincisi, bu hizmetlerin sunumunda karşılaşılan en önemli
sorunların başında kamulaştırma problemi gelmektedir. Yeni bir yol
yapacaksanız, bir kısım vatandaşlarımızın gayrimenkulünü istimlak
etmeniz, kamulaştırmanız gerekiyor. Bu ise beraberinde bir çok
sorun da getiriyor. Yeterli ödenekler bulunamıyor. İstimlak
yapılıyor, parası zamanında ödenemiyor ve İnsan Hakları
Mahkemesi'ne, Türkiye aleyhindeki giden davaların önemli bir kısmı
bu kamulaştırmalardan kaynaklanıyor. Dolayısıyla vatandaş mağdur
oluyor, öbür taraftan da hizmetin süratle sürdürülmesinde de
sıkıntı var. Yeni getirilen düzenlemeyle eğer bir vatandaşımızın
taşınmazını, gayrimenkulünü yol geçeceği için istimlak mecburiyeti
hasıl olacaksa hazineye ait, devlete ait bir başka arsayla takas
imkanı getirilmiş oluyor. İster genel müdürlüğün kendi arsaları,
isterse Hazine'nin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve
tasarrufu altında bulunan alanlarda böyle bir takas yapma imkanı
olacaktır. Ayrıca yine özelleştirme kapsamında olan oto yolları
var. Bunlarla ilgili de bazı düzenlemeler, bu kanunla birlikte
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşme imkanı
bulunacaktır.''