Hükümet'ten ABD'ye 'tezkere' mesajı
Abone olAmerikalılar Türkiye’nin ekonomik sıkıntıları sebebiyle kolayca
Milliyet yazarlarından Taha Akyol Türkiye ile ABD arasındaki
'tezkere'krizinin aşıldığını geride küçük prüzlerin kaldığını
söyledi. Akyol gelişmeleri şöyle kaleme aldı. Amerikalılar
Türkiye’nin ekonomik sıkıntıları sebebiyle kolayca "evet"
diyeceğini umuyorlardı. Üstelik Türkiye "sadık müttefik" idi.
Türkiye de Amerika’yı "sadık müttefik" olarak görüyor, terörle
mücadelemizde ve ekonomik sorunlarımızda bize destekçi olan ABD’nin
Irak konusunda da ‘müttefikçe’ davranacağını umuyordu. ÇETİN
PAZARLIK İki taraf umduklarıyla değil, çetin bir pazarlıkçıyla
karşılaştılar. Türkiye çetin ceviz çıkmıştı! Askeri, siyasi ve
ekonomik konularda kılı kırk yarıyordu. Her şeyi "dostluğa"
bırakacak kadar ABD’ye güvenmiyordu! Amerika ise, Türk üslerine
giriş için hazırlanacak güvenlik kartlarının 10 bin dolarlık
parasını bile Türkiye’den isteyecek kadar cimriydi! Stratejik
konularda ‘müttefik gibi’ değil, kendi özgül çıkarlarına göre sıkı
pazarlık yapıyordu. Başbakan Gül sinirlenerek Bush’a bir mektup
yazmıştı: "Bizimle KDV pazarlığı yapan teknisyenlerinizle
anlaşmamız mümkün değil. İsterseniz üst düzey görüşmeler olsun." Ve
Bush’un talebi üzerine Yaşar Yakış’la Ali Babacan’ın Washington’a
gitmesiyle, Türkiye’ye yapılacak hibe 4 milyar dolardan 6 milyar
dolara çıkmıştı... Ya da 25 milyar dolara kadar kredi. Türkiye bunu
elbette yetersiz buluyor. Siyasi ve askeri konular da çok önemli.
Bunlardan ikisi hâlâ çözümlenemedi: SORUN ÇÖZÜLEMEDİ 1) Kürtlerin
Saddam’a karşı silahlandırılması: Türkiye ‘beraber yapalım, savaş
sonunda silahları beraber toplayalım’ diyor. ABD ise ‘siz
karışırsanız Kürtlerle sorun çıkar, bana güvenin’ diyor! ABD
Kürtlere Stinger füzeleri bile verecekti! Türkiye bunu kesin
engelledi. Ama sorun henüz bütünüyle çözülmedi. 2) Milisler sorunu:
Türkiye yeni Irak’ın tek devlet ordusunun olmasını, milislerin
dağıtılmasını şart koşuyor. ABD ise, ‘bu bugünün meselesi değil
sonra...’ diyerek, Kürt silahlı güçlerini dağıtacağının garantisini
vermiyor. İKİ ÇOK ÖNEMLİ KONU Bizim askerler bu iki konunun hayati
derecede önemli olduğunu hükümete de bildirmişler. Hükümetin en
çetin pazarlığı son olarak işte bu iki konuda. Amerika’nın
Türkiye’ye ihtiyacı var: Akdeniz’deki gemilerini Basra Körfezi’ne
gönderip oradan hava indirme birlikleriyle Kuzey Irak’ta cephe
açmak çok zaman, para ve can kaybına sebep olur. Ama, öyle bir
durumda ABD, Kürt silahlı unsurlarına daha fazla ihtiyaç duyar. Bu
da Türkiye’nin riskini büyütür. İşte Türkiye’nin ve ABD’nin beraber
hareket etmesini gerektiren stratejik faktörlerden biri budur.
İplerin kopacağını sanmıyorum. Görüşünü sorduğum Yaşar Yakış, "Her
geçen birkaç saat içinde müzakerelerde biraz daha ilerleme oluyor"
dedi. SIKI DENETİM Ne bileyim, mesela Kürt milisleri savaş
sonrasında asker olarak kalmazlar ama sınırlı sayıda yerel polis
gücüne dönüştürülebilir. Kürtlere silah dağıtılmasında ve
toplanmasında Türkiye sıkı bir denetim yapabilir. Baskı arttıkça
belki Saddam intihar eder veya gönüllü sürgüne gider, savaş da
çıkmaz. En iyisi bu olur tabii... En kötüsü, Türkiye’nin "denklemin
dışında" kalması, Irak’taki denklemi ABD ile Barzani ve
Talabani’nin işbirliğine bırakması olur! TOP AMERİKA’DA Yukarıdaki
belirttiğim iki sorunda dün bir gelişme sürecine girildiği için
hükümet salı günü tezkereyi Meclis’e sevk ediyor ve Amerika’ya da
diyor ki: - Bu iki sorunu çözün ki milletvekillerimizi ikna etmemiz
kolaylaşsın! Bir bakıma top Amerika’da artık...