Hükümet'in Cemaat ile savaş planı!
Abone olHükümet cemaat kavgasında cemaate yönelik sert yazılarıyla öne çıkan Cem Küçük, savaş baltalarını kuma gömme niyetinde değil.
Fethullah Gülen'in Cumhurbaşkanı Gül'e yolladığı mektup
sonrası Yeni Şafak yazarı Cem Küçük, "Artık bu saatten sonra barış
olmaz." diyor. Yazar, cuntanın bütün unsurlarından da tek tek hesap
sorulacağını yazdı.
"Uzlaşma ve barışma" çağrısı olarak algılanan Gülen'in mektubu kamuoyunda yankı uyandırdı. Yangının söndürülmesi çabalarına cemaat medyasının "karanlık ruhlu cüce adam" diye nitelediği si yazarı 'ten tepki gecikmedi.
PAZARLIK VE SULH ÇAĞRISI
Yazar, "Bu saatten sonra barış olmaz!" başlıklı yazısında savaşın neden sürmesi gerektiğini anlattı. Paralel yapılanmanın devletin gerçek gücünü görünce yavaş yavaş geri adım atmaya başladığını savunan Küçük, mektupla ilgili çarpıcı bir yorumda bulundu:
"Kim ne derse desin, kim ne yorumda bulunursa bulunsun Gülen'in
mektubu bir pazarlık ve sulh çağrısıdır. Cemaatin yayın organları
ve sosyal medyadaki temsilcileri, 'Yok pazarlık değil de, yok
Başbakan'a yazılmadı da...' deyip duruyorlar. Niçin Fethullah
Gülen'in her dediği ya da yazdığı en az on kere yorumlanıyor.
Gülen'in ettiği beddua için de bir sürü tevil yoluna gittiler.
Şimdi aynı şeyi bu mektup için diyorlar. Gerçi Gülen aynı şeyi
emniyet ve yargıdaki kişiler için de söyledi. Yargı ve emniyette bu
tür yapılanmaların Gülen cemaatiyle değil kimlerle bağlantısı var
merak ediyorum. Gülen hem bu kişilerle ilgim yoktur diyor ama
medyası rüşvet ve yolsuzluk adı altındaki 17 Aralık darbe
girişimine sonuna kadar sahip çıkıyor. Yargı mensupları görevini
yapsın deniliyor ama sivil siyaset çağrısı yapmıyor."
"BAŞBAKAN'A 'ÇAKAL' DİYEN YAZILARI ÖVE ÖVE BİTİREMİYORSUNUZ"
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil'in hemen her gün gazetecileri telefonla arayarak yıldırmaya çalıştığını iddia eden Küçük, Yeşil'e twitter üzerinden yüklendi:
"Size, 'İyi ama, Mehmet Baransu, Emre Uslu, Önder Aytaç gibi isimlere ne diyeceksiniz?' diye sorulduğunda, 'Onlar bizi temsil etmez, bizimle ilgisi yok diyorsunuz.' Ama Başbakan'a ahlaksız, çakal diyen yazıları twitterda öve öve bitiremiyorsunuz Sayın Yeşil. "
HANGİ YARGIYA GİDİLSİN?
"Mesela Hanefi Avcı davası hakkında ne diyorsunuz? 'Beni cemaat tutuklattı, Başbakan değil' diyen Nedim Şener'e hiç kulak verdiniz mi?" diye soran Küçük, paralel yargı iması yaparak, Yeşil'e karşı yanlışları böyle sıraladı:
"ABD'de son 100 yılda 14 casus çıkarken, sadece İzmir'deki davada 375 casusu nasıl yorumluyorsunuz? Şimdi diyeceksiniz ki, varsa bir hukuksuzluk yargıya gidilsin. İyi de hangi yargıya gidilsin? Nedim Şener savcılar hakkında kaç kere dilekçe vermiş ama aradan 2 yıl geçmesine rağmen HSYK hiç işlem yapmamış."
"HOŞGÖRÜ, DİYALOG BU MU?"
STV'deki Şefkat Tepe dizisinde kendisine ve Hakan Fidan'a "İran'ın adamı" dendiğini belirterek, yazısına şöyle devam etti:
"Bu diziyi niçin kınamıyorsunuz Sayın Yeşil? Hoşgörü, diyalog bu mu? Sizi haklı veya haksız eleştirenleri tefe koymak, itibarsızlaştırmaya çalışmak, onları yıldırmak hoşgörü ve diyalog diyenlerin mottosu olabilir mi? Ya da size yakın bazı dershanelerde Başbakan ve Erdoğan hakkında kara propaganda yapıldığı iddiaları var. Bunları hiç soruşturdunuz mu?"
"CUNTANIN BÜTÜN UNSURLARINDAN DA TEK TEK HESAP SORULACAK"
Demokrasi ve insan hakları diyenlerin sivil siyasetin, seçilmişlerin yanında olmaya çağıran Küçük, bu tür mektupların işe yaramayacağı görüşünde. Küçük, yazısını hükümete "gerekeni yapın" çağrısıyla noktalıyor.
"Devlet artık önümüzdeki süreçte yasal düzenlemelerle bu darbeci, cuntacı kliği boşa çıkaracaktır. Seçilmiş, meşru hükümete meydan okuyanlar er ya da yargı önüne çıkartılacaklar. Bu arada başta Ergenekon ve Balyoz olmak üzere haksızlık yapılan bazı davalar yeniden görülebilir. CMUK'ta değişiklikler olacak. 28 Şubat'ta haksız bir şekilde yargılanıp ceza alanlarının mağduriyetleri giderilecek.
"YA DEMOKRASİ KAZANACAK YA DEMOKRASİ"
Artık bu saatten sonra barış olmaz. Hükümet kendi meşruiyetini sorgulayan bu yapı için gerekeni yapmalıdır, yapacaktır da. Cuntanın bütün unsurlarından da tek tek hesap sorulacak. Aslında bu 7 Şubat'tan hemen sonra yapılmalıydı. En azından bu süreçte cuntanın bütün unsurlarını daha iyi gördük. Ya demokrasi kazanacak ya demokrasi! Başka çare yok!"
|