Hükümet ve Asker'in YÖK savaşı
Abone olBerkant, TSK'nın "Bilgimiz dahilinde gerçekleşti" dediği görüşme için "Görüşme normal değil" dedi..
İsmet Berkant'ın Aytaç Paşa ve YÖK Yetkilileri arasında geçen konuşmaların hiçte normal olmadığını yazdığı "Bakın ne oldu şimdi?" başlıklı yazısı Yüksek Öğrenim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile beraberindeki bazı rektörlerin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman tarafından davet edilmeleri pek hoş bir görüntü değildi. Tam da YÖK Yasası değişikliği tartışmalarının ortasına denk gelen bu görüşme beklendiği gibi bazı eleştirilere yol açtı ama unutulmaya da yüz tuttu. Daha doğrusu tam unutulmaya yüz tutmuştu ki, Genelkurmay Genel Sekreterliği'nden yapılan bir yazılı açıklama tartışmayı yeniden alevlendirdi ve genişletti. Genelkurmay'a göre Kara Kuvvetleri Komutanı'nın yaptığı bu görüşme Genelkurmay'ın bilgisi dahilinde ve onayıyla yapılmıştı, ayrıca 'bünyesinde 21 yükseköğrenim kurumunu barındıran' TSK'nın eğitim meseleleriyle ilgilenmesi doğaldı. Kimse kusura bakmasın ama hayır, TSK'nın YÖK yasa değişikliği tartışmalarıyla bu biçimde ilgilenmesi doğal değildir. Burada 'biçim' bütün tartışmaların ortasına oturması gereken bir şey. Yoksa TSK'nın, yazılı açıklamada söylendiği haliyle yasa taslağı hakkında görüş oluşturup bunu hükümete bildirmesinden söz etmiyorum. TSK adına Genelkurmay'ın böylesi bir görüşü oluşturup hükümete göndermesinden daha doğal bir şey olmaz; çünkü açıklamada da söylendiği gibi TSK tarafından işletilen YÖK'e bağlı bir dizi yükseköğrenim kurulu bulunuyor. Ama Kara Kuvvetleri Komutanı'nın kendisini ziyarete gelen rektörlere hükümetin taslağına karşı yürütülecek kampanyanın nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili telkinlerde bulunması normal karşılanabilir bir durum değil. Bakın, gerek Kara Kuvvetleri Komutanı'nın yaptığı görüşme ve gerekse Genelkurmay'ın yazılı açıklaması sonrası demokratik ortamda yürütülen tartışmanın doğası tepeden tırnağa değişti. Bu köşede hükümetin taslağı çok defa ve ağır bir dille eleştirildi. Hatta bir seferinde, "Yapacağınız değişiklik buysa hiçbir şey değişmesin daha iyi" diye bile yazdım. Radikal, YÖK Yasası'nın değişeceği açıklandığı günden bu yana Yorum sayfalarını bu konuya açtı. Her görüşten öğretim üyesi, yönetici, bilim insanı, üniversite yöneticisi bu konuyu Radikal sütunlarında tartıştı. Elimizde daha onlarca yazı duruyor ve bunları fırsat buldukça yayımlıyoruz, yayımlayacağız. Ben de bir vatandaş olarak ve konuya ilgi gösteren bir köşe yazarı olarak bu tartışmaları ilgiyle izliyorum. Hükümetin hazırladığı taslağı harfiyen benimseyen bir kişiye henüz rastlamadım. Herkes, taslağı şu kadar ya da bu kadar eleştiriyor, değişmesi gereken yerlerini söylüyor. Ama bugünkü YÖK düzenini savunana da rastlamadım. Ki, sanırım buna bugünkü YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz de dahil. Onlar da YÖK'te değişilikten yanalar. Ortada gayet medeni ölçülerde devam eden ve bir sonuç alınabilecekmiş gibi duran bir tartışma var. Bu amaçla Üniversitelerarası Kurul hükümetin tasarısına karşı bir tasarı hazırlama kararı aldı, hükümet de onu beklemekten yana. Bu amaçla Türkiye üniversitelerindeki 80 bin öğretim elemanından görüş alınacağını bizzat YÖK Başkanı açıkladı. Hükümetin tasarısına muhalefet partisi karşı, basın karşı, üniversiteler karşı, diğer siyasi partiler karşı... Bu, son derece sağlıklı bir demokratik ortamı gösteriyor. Bir demokraside bu denli hayati bir yasa nasıl yapılırsa, nasıl tartışılırsa Türkiye de öyle yapıyordu. Taa ki işin içine asker girene kadar. Şimdi birdenbire tartışmanın doğası değişti. Şimdi konu ansızın hükümetle asker arasında bir bilek güreşinin aday konularından biri haline geldi. Hükümet yasayı değiştirse bir türlü, geri çekilse bir türlü... Oysa o yazılı açıklama olmasaydı, şimdi durum böyle olmayacaktı