Hükümet KDV'de indirime hazır
Abone olDevlet Bakanı Ali Babacan, kurumlar vergisinde indiriminden sonra KDV'de de benzer bir adım atmaya hükümet olarak hazır olduklarını açıkladı.
Bakan Babacan, 3. Uluslararası Finans Zirvesi'nde yaptığı
konuşmada, Kurumlar Vergisi'nin yüzde 20'ye indirilmesi kararına
değinerek, bunun hükümetin reel sektöre bir daveti olduğunu
söyledi. Babacan, “Bu, (gelin şu kayıt dışından kayıt içine artık
girin) davetidir. Artık arkadaşlar vergi konusunda kimse, hiç kimse
ne bir af ne bir yeni vergi barışı beklesin. Bu olmayacak” diye
konuştu. Kayıt dışı çalışan firmaların kendilerini büyük bir riske
attıklarını vurgulayan Babacan, “Yüzde 20'lik Kurumlar Vergisi'ni
daha da indirebiliriz. Bunun için de marjımız var. Ancak bizim
mutlaka ve mutlaka kayıt dışındaki azalmayı somut olarak görmemiz
gerekiyor” görüşünü dile getirdi. Babacan, şunları kaydetti:
“Kurumlar Vergisi'nin yüzde 30'dan yüzde 20'ye indirilmesi önemli
bir adım. Katma Değer Vergisi'nde de benzer bir adımı atmaya
hükümet olarak hazırız. Ancak, şu kayıt dışılıkta mutlaka ve
mutlaka bir düzelme eğilimini açıkça görmemiz gerekiyor. Son 3
yıldır bunu göremedik arkadaşlar. Son 3 yıldır Türkiye'de kayıt
dışından kayıt içine geçişle ilgili ne bir çaba ne bir niyet
maalesef göremedik.” PEK ÇOK REFORM BAŞARIYLA UYGULAMAYA KONULDU
Bakan Babacan, yaptığı konuşmada, on yıllarca yerinde sayan
Türkiye'nin son 3 yıl içinde ekonomiden siyasete, dış politikadan
sosyal yaşama kadar pek çok reformu başarıyla uygulamaya koyduğunu
söyledi. Bugün Türkiye'de “uyum” denildiğinde artık kimsenin aklına
tek bir hedef ve tek bir parametre gelmediğini kaydeden Babacan,
”Kuşkusuz bu uyum süreci zamanımızı alacak. On yılların ihmalini
kısa bir süreye sığdırmamız mümkün değil” dedi. Babacan, uyumun her
sektör için kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, sektörleri daha
ileriye götürecek uyum sürecine girildiğini, burada topyekün bir
gayrete ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Türkiye'nin küresel ekonomide
yerini alabilmesi, güçlü bir ekonomiye sahip olabilmesi ve
özellikle AB'ye uyum sağlayabilmesi için güçlü bir finans sistemine
sahip bulunması gerektiğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
“Güçlü bir finans sistemi nasıl olacak? Öncelikle finans
kuruluşlarının yönetimi, sermayesi güçlü olacak. İki, sistemin
güvenliği sağlanmış olacak. Üçüncüsü ve belki de en önemlisi,
gözetim ve denetim güçlü olacak. Bizi hükümet olarak ilgilendiren
boyut işte burasıdır. Biz, finans sektörümüzün serbestçe rekabet
edebilmesi, hem ülke içinde hem de küresel boyutta boy
gösterebilmesi için gerekli zemini sağlayacağız. Güçlü, etkin bir
denetim sistemi kuracağız.” Buna ilişkin olarak TMSF ve BDDK'yı
birbirinden ayırarak önemli kurumsal değişiklikler yaptıklarını, AB
ile uyumlu Bankacılık Yasası'nı çıkardıklarını anımsatan Babacan,
“Şimdi bu yasanın ardından, önümüzdeki bir yıl içinde 50'ye yakın
ikincil mevzuat hazırlanıyor. Bununla ilgili takvim BDDK tarafından
açıklandı ve çalışmaları devam ediyor” dedi. “BASEL II İLE REEL
SEKTÖR KENDİNE ÇEKİ DÜZEN VERECEK” Bakan Babacan, denetim ve
gözetimle ilgili yapılan diğer çalışmalara da değinerek,
Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası ile birlikte Mali Sektörü
Değerlendirme Programı başlattıklarını kaydederek, “Böylece
Türkiye'deki denetim ve gözetim uygulamalarının uluslararası bir
platformda değerlendirilmesini sağlıyoruz. Bunu aşağı yukarı tüm
ülkeler başlatmıştı. Biz de 2006'da bu çalışmayı başlatıyoruz ve
gözetim denetim standardını, mali sistemin dayanıklılığını artık
küresel boyutta şeffaf bir şekilde değerlendirmeye açıyoruz” diye
konuştu. Basel II ile ilgili çalışmaların devam ettiğini de aktaran
Babacan, hem büyük firmaların hem de KOBİ'lerin risk ölçümlerinin
daha sağlıklı yapılabileceğini söyledi. Babacan, “Eğer
firmalarımızın bilançoları sağlıklı değilse, muhasebeleri sağlıklı
tutulmuyorsa kredi almaları da zorlaşacak. Reel sektörümüzün artık
gerçek anlamda kendine çeki düzen vermesi gerekecek” dedi. “KAPIMIZ
HER ZAMAN AÇIK” Devlet Bakanı Ali Babacan, finans sektörüne ilişkin
bir başka önemli konunun sektöre uluslararası sermaye girişi
olduğunu belirterek, buna yönelik bazı olumsuz eleştiriler
geldiğini anımsattı. Babacan, şöyle konuştu: “Piyasa kuralları
çerçevesinde, yasalar çerçevesinde hareket edecek sermayeye kapımız
her zaman açık olacaktır, (şu sektöre girsinler, buraya
girmesinler) gibi bir ayrım mantıklı değildir ve asla da böyle bir
ayrım yapılmayacaktır. Eğer siz güçlü, rekabet edebilir, güvenilir
bir şirket sahibiyseniz, gerekli kriterleri yerine getiriyorsanız,
hiçbir banka size, (sen yeşilsin sen mavisin) diyerek kredi
vermekten kaçınmayacaktır. Bu tartışmalar açıkça söylüyorum abesle
iştigaldir.” Türkiye'nin son yıllarda kaydettiği istikrar ve güven
ortamının, güçlü büyüme, makro ekonomik göstergelerdeki iyileşme,
mali derinleşme ve finans sektörünün mali aracılık faaliyetlerini
ciddi boyutta etkilediğini belirten Babacan, 2002'de YTL cinsinden
toplam mevduat 56.6 milyar iken, son verilere göre bu miktarın
135.3 milyar YTL seviyesine çıktığını bildirdi. “SIKI POLİTİKALAR
UZUN SÜRE DEVAM EDECEK” Babacan, mali politikadan ve sıkı para
politikalardan taviz vermeyeceklerini vurguladığı konuşmasında,
“Sıkı ve dikkatli politikalar uzun süre devam edecek. Kimse gevşeme
beklemesin” dedi. Mortgage sistemine de değinen Babacan, bu sistem
sayesinde Türkiye'de konut edinmenin farklı bir noktaya gideceğini,
ülkeye kaynak girişinin artacağını ve uluslararası sermayenin daha
çok görüleceğini söyledi. Babacan, bu konuda lisans verme ve
kurulan şirketlerin faaliyetlerine ilişkin olarak BDDK'ya çok
önemli görevler düştüğünü ifade ederek, “Mortgage konusu, dikkatli
gözetlenmezse başlı başına yeni krizlerin, yeni felaketlerin sebebi
oluyor” diye konuştu.