Hükümet düşüren Klozet
Abone olİki klozet yüzünden, dönemin güçlü iktidarının alaşağı edildi. Hükümet düşüren klozetin öyküsünü Melik Duvaklı yazdı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Doğan Yayın Holding
Başkanı Aydın Doğan arasındaki tartışma hükümetlerle medya
patronları arasındaki "akçeli ilişkileri" gündeme getirdi.
Bazı çevreler Başbakan'ın Doğan Grubu'nun yayınlarını Hilton
arazisinin ruhsat alımıyla ilişkilendirmesini eleştirirken, "255
milyon dolar için bu yayınlar yapılmaz" itirazında
bulundu.
Hilton arazisi ile ilgili plan tadilatı meselesinin 3 milyar
dolarlık bir ranta tekabül etmesi bir yana 250 milyon doları
tartışma için küçük görenler, 'iki klozet yüzünden hükümet
düşürülmüş bir ülkede yaşadığımızı bilmiyor olabilir.
Yıl 1969... Dönemin medya patronu, Günaydın Gazetesi sahibi Haldun
Simavi, başbakan ise Adalet Partisi (AP ) genel bakanı Süleyman
Demirel. Türkiye'nin yakın tarihine "klozet
davası" olarak geçen bu hikâyede yurtdışından getirtilen
iki klozetle başlayan anlaşmazlık, Demirel adının
karıştığı yolsuzluklar, Nazmiye Demirel'in yasak aşk iddiaları, bir
cinayet, gazetecilerin evlerinin basılması, tutuklanmaları,
genelkurmay başkanlığı tartışmaları ve nihayet hükümetin
düşürülmesi ile sonuçlanıyor. Demirel'in Simavi
ailesi ile arası uzun süre iyiydi. Haldun Simavi, sahibi olduğu
Günaydın Gazetesi'nde yayımladığı yazı dizileri ile "Çoban
Sülü" efsanesini parlatıyordu. Ancak, 1960'lı yılların
sonuna doğru ikilinin arası tam bozulmasa da eskisi kadar parlak
değildi. Simavi, Demirel ve ailesi ile ilgili yolsuzluk dosyaları
hazırlamaya başlamıştı. Simavi, bu dönemde Ankara kulislerinde
konuşulan bir yasak aşk dedikodusuna kulak kabartmıştı.
Nazmiye Hanım'ın Kızılay'daki ayakkabı mağazasından alışveriş
yaptığı Osman Nuri Tepe'yi takibe aldırmıştı. Simavi, tüm
uğraşlarına rağmen bu konudan haber çıkarmakta zorlanıyordu.
Tepe'nin dönemin Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'a olan yakınlığı
da ilgi çekiciydi. İddialara göre görev süresi o yıl dolacak olan
Türel, süre uzatımı için Tepe'yi aracı yapıyordu. Simavi ise artık
Demirel'e desteğini neredeyse tamamen çekmişti. AP, bu şartlarda 12
Ekim 1969 seçimlerinden yine tek başına iktidarla çıkmıştı.
Simavi ile Demirel arasındaki köprüleri tamamen yıkan
ve yakın siyasi tarihimize "klozet davası" olarak geçen hadise de
bu süreçte yaşandı. Simavi, evi için yurtdışından
aldırdığı klozeti gümrükten geçiremiyordu. Çünkü o günün
şartlarında ithal edilmesi yasak mallar arasındaydı. Klozetlerin
özelliği, kış aylarında ısıyı sabit tutma özelliğine sahip
olmalarıydı. Yazlarıysa terletmiyordu. Klozet konusu Demirel'in
masasına kadar gitse de sonuç alınamamıştı.
Simavi, artık Demirel'i can evinden vuracak dosyalar peşindeydi.
Ankaralı ayakkabıcı Tepe'nin ölümü, Simavi'ye beklediği kozu verdi.
15 Kasım 1969 tarihli Günaydın Gazetesi'nin manşeti kan donduran
cinstendi: 'Nazmiye Hanım'ın yakın dostu öldürüldü' Gazeteye
konuşan Osman Nuri Tepe'nin ağabeyi Ali Tepe, "Kardeşim, Nazmiye
Demirel'in yakın dostu olduğu için öldürüldü." iddiasında
bulunuyordu. Haberin içeriğinde Nazmiye Hanım'ın ayakkabı almak
istediğinde Osman Nuri Mert'i Güniz Sokak'taki evine çağırdığı
iddiasına yer veriliyordu. Haber noter tasdikliydi. Ülke gündemi
bir anda bu iddiayla çalkalanmaya başlamıştı. Süleyman Demirel,
habere çok kızmıştı. Haberi yapan muhabir Necdet Onur gözaltına
alındı. Gerekçe Başbakan'a hakaretti. Gözaltında olduğu gece evinin
önündeki arabası yakıldı. Demirel, Günaydın Gazetesi'ne yüklü bir
tazminat davası açtı. Aynı tarihlerde gazetenin Ankara bürosu
kurşunlandı.
Simavi ve Günaydın Gazetesi bu olaydan sonra tutumunu giderek
sertleştirdi. Gazetenin her yeni sayısında Demirel hakkında yeni
bir iddia ve yolsuzluk haberi gündeme taşınıyordu. Haberlere göre
Şevket ve Haci Ali Demirel'in devletten aldıkları kredilerle 4 yıl
içinde önemli zenginler arasına girmişlerdi. İddialar Adalet
Partisi içindeki muhalifleri de hareketlendirişti. Demirel ise tüm
bunlara karşılık Simavi'nin evindeki çocuklara bakan İngiliz
mürebbiye Berenda'yı, casus olduğu gerekçesi ile sınır dışı etti.
İddiaya göre mürebbiye Berenda Haldun Simavi ile gönül ilişkisi de
yaşıyordu. Süleyman Demirel başkanlığındaki hükümet tüm bu iddialar
karşısında fazla direnemedi ve Demirel kabinesi 11 Şubat 1970
yılında daha 4 ayını doldurmamışken düşürüldü.
Klozetle başlayan muhalefet, hükümetin düşürülmesine
kadar varmıştı. Bazı iddialara göre bu anlaşmazlık Türkiye'yi 12
Mart muhtırasına da götürdü.
(Melih Duvaklı)
Kaynakça:
/
Necati Zincirkıran, Olaylar, Anılar ve Gerçekler, Epsilon /
Ahmet Kahraman, Devr-i Süleyman, Sel Yay. /